Çanakkale’nin unutturulan kahramanları (2)

“Bir gece önce Tophaneli Hakkı, Rus-Bulgar batık gemilerinden çıkarılmış mayınları ummadığımız şekilde denize dökünce, 18 Mart’ta yaptığımız hücum, fecaatle sonuçlandı. Donanmamızın üçte biri sulara gömüldü, üçte biri kullanılmaz hâle geldi. Biz Boğaz’ı geçemedik, İslâm ülkeleri, hattâ bütün Doğulu milletler Batı’nın gücünden şüphe etmeye başladılar. Bunlar Tophaneli Hakkı’nın eseridir.” (Winston Churchill)

“ÇANAKKALE Deniz Zaferi’nin bir yıldönümü daha geldi. Bu yıl 105’inci yılını kutlayacağımız zafer, bir günlüğüne de olsa Covid-19, Suriye, ekonomi gibi haberlerin önüne geçecek muhtemelen. Hâlbuki gerek birlik ve beraberlik, gerek kahramanlık rûhu bakımından şanlı tarihimizin en önemli zaferlerinden biri olarak yıldönümleri dışında da gündem olabilmesi lâzım 18 Mart’ın. Ne var ki, bu türden zaferler tek bir günde anılsa bile doğrularla desteklenirse daha güçlü etkiler uyandırabilir toplumda…”

Geçen hafta yukarıdaki paragrafla başlamıştım yazıma. Ne yazık ki, bir günlüğüne bile olsa Covid-19 haberlerinin önüne geçemedi Çanakkale Deniz Zaferi.

Günün şartlarında bu, kabul edilebilir bir durum tabiî. Ama ben kaldığım yerden devam edeceğim bugün de…

Ve mümkün olduğu kadar, Salı günlerini yakın tarihin bize öğretilen yalanlarını doğrularıyla değiştirmeye ayıracağım.

Şimdi Çanakkale Deniz Zaferi’nin kazanılmasında önemli yeri olan isimlerle devam edelim…

Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey

6 Mart 1915 gecesi “18 Mart Kahramanı” Cevad Paşa, Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey’e yeni bir görev veriyor ve Vatanın selâmeti bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır” diyor. Elimizde kalan son 26 mayının Karanlık Liman’a bırakılması olan bu görev, Nusrat mayın gemisinin komutanı olan Hakkı Bey’e veriliyor.

Cevad Paşa, henüz iki gün önce kalp krizi geçiren Hakkı Bey yerine başkasını görevlendirmek istese de Hakkı Bey’in ısrarı üzerine görev kesinleşiyor. Yüzbaşı Hakkı Bey, 26 mayını başarıyla sahile paralel olarak döşüyor. Ancak dönüş yolunda düşman projektörlerinden saklanma stresi, hasta kalbinin yeniden teklemesine sebep oluyor.

Bu defa, gemisinde geçirdiği kalp krizi sonucunda şehit oluyor!

Tophaneli Yüzbaşı Hakkı Bey, başarıyla döşediği mayınlar sayesinde savaşın seyrini değiştiren komutanlarımızdan biridir. Seneler sonra zamanın İngiliz Bahriye Nazırı Winston Churchill, “400 yıldan beri dünya tarihinde Tophaneli Hakkı’nın yaptığını kimse yapamadı. Bir gece önce Tophaneli Hakkı, Rus-Bulgar batık gemilerinden çıkarılmış mayınları ummadığımız şekilde denize dökünce, 18 Mart’ta yaptığımız hücum, fecaatle sonuçlandı. Donanmamızın üçte biri sulara gömüldü, üçte biri kullanılmaz hâle geldi. Biz Boğaz’ı geçemedik, İslâm ülkeleri, hattâ bütün Doğulu milletler Batı’nın gücünden şüphe etmeye başladılar. Bunlar Tophaneli Hakkı’nın eseridir” diyerek Cumhuriyet tarihimizin yapamadığını yapmış ve Hakkı Bey’in hakkını teslim etmiştir.

Müstecip Onbaşı

1915 baharında savaşa katılan Müstecip Kılıçaslan, 9’uncu Tümen 9’uncu Alay’da, Yüzbaşı Rıza Bey’in kumandasındaki top bataryasında göreve başlamıştı.

Deniz Savaşı Osmanlı’nın zaferiyle sonuçlanmış, İtilâf Devletleri kara harekâtı için tüm imkânları kullanmaya çabasındaydı. Bu konuda çok yeni bir teknoloji olan 14 adet denizaltı da devreye girmiş ve bazıları Boğaz’ı geçerek Marmara’ya ulaşmıştı bile… Turquois (Turkuaz) da bunlardan olan Fransız yapımı bir denizaltı idi.

Turquois, Marmara’da deniz araçlarımıza saldırılar düzenlemiş, geri dönmeye çalıştığı sırada (denizaltının Marmara’ya geçemeden vurulmuş olması da muhtemeldir) Akbaş Limanı önünde ağlara takılmıştı.

Takıldığı ağlardan kurtulmaya çalışırken su üstüne çıkmak zorunda kalan denizaltı, o anda sağlam kalan tek bataryanın başında nöbette olan nefer Müstecip (o sırada henüz onbaşı değil) tarafından fark edildi. Yapması gereken, bağlı olduğu komutana durumu bildirmekti ama bunun için en az 20 dakika geçer ve denizaltı yeniden denizin derinliklerine inebilirdi.

Nefer Müstecip, inisiyatif alarak mermiyi topun ağzına verdi ve yaptığı atışlarla Turquois’in iki periskopunu da vurarak denizaltının 28 mürettebat ve komutanı ile teslim olmasını sağladı.

Denizaltıda ele geçirilen gizli belgelerden, bir İngiliz denizaltısı ile buluşma noktası tespit edilmiş ve İngiliz denizaltısı da müttefik Alman denizaltısı ile batırılmıştır.

Bu neferin kahramanlığı derhâl duyuldu ve Başkomutan Vekili Enver Paşa tarafından “onbaşı” rütbesi ve değerli hediyelerle ödüllendirildi. Daha sonra da teslim alınan bu denizaltının adı, “Müstecip Onbaşı” olarak değiştirildi.

Kahramanlarla dolu tarihimizi, bir tek kahramana indirgemeye çalışanlara inat, unutturulan kahramanlarımızı hatırlatmaya devam edeceğiz inşâ-Allâh…