Çanakkale’nin unutturulan kahramanları (1)

Cevad Paşa, diğer bütün komutanlarımız gibi zafere inanmış ve hiçbir zaman karamsarlığa kapılmamış bir kahramandır. Kader, bu büyük komutana deniz savaşında zafer bahşetmiş ve kendisi Osmanlı tarafından “18 Mart Kahramanı” unvanı ile taltif edilmiş, Cumhuriyet kurulana dek “18 Mart Kahramanı” olarak anılmıştır.

ÇANAKKALE Deniz Zaferi’nin bir yıldönümü daha geldi…

Bu dönümde 105’inci yılını kutlayacağımız zafer, bir günlüğüne de olsa Covid-19, Suriye ve ekonomi gibi haberlerin önüne geçecek muhtemelen.

Hâlbuki gerek birlik beraberlik, gerek kahramanlık rûhu bakımından şanlı tarihimizin en önemli zaferlerinden biri olarak yıldönümleri dışında da gündem olabilmesi lâzım 18 Mart’ın.

Ne var ki, bu türden zaferler tek bir günde anılsa bile doğrularla desteklenirse daha güçlü etkiler uyandırabilir toplumda.

18 Mart, “Çanakkale Şehitlerini Anma Günü” olarak girmiş takvimimize. “Böyle anılması ne kadar doğru?” diye sorgulayarak başlayabiliriz doğruları aramaya.

Biliyorsunuz ki, Çanakkale Savaşı’nın kesin olarak kazanılma tarihi 9 Ocak 1916… 18 Mart ise ilk cümlede hatırlattığım üzere 1915 yılındaki “deniz zaferinin” tarihi. Öyleyse Çanakkale şehitlerini anacaksak, 9 Ocak daha doğru bir tarih olurdu kanaatime göre.

Bu kronolojiye uysak, 18 Mart’ın gerçek kahramanlarına da öğrenme şansını kaçırmamış oluruz. Zira Çanakkale’yi bir bütün olarak ele alıp sadece kara savaşının yönünü değiştirenleri hatırlamak, tarihi doğru anlamamıza yetmeyeceği gibi diğer kahraman şehit ve gazilerimizin rûhlarına da haksızlık olur.

Bugün, Haber Ajanda dergimizin 64’üncü sayısında da yayınlanan makalemden alıntılarla, Çanakkale Deniz Zaferi’nin birkaç komutanını hatırlatmaya çalışacağım sizlere…

Fevzi Çakmak’ın mareşal olduğunu, Padişah Vahdeddin’in aslında Osmanlı’yı İngilizlere satan bir hain olmadığını, ancak babalarımızdan öğrendiğimiz devir geride kaldığına göre artık Yarbay Mustafa Kemal, 57’nci Alay, Seyit Onbaşı ve on binlerce isimsiz kahraman dışında da ismini anmak zorunda olduğumuz Enver Paşa’yı, Cevad Paşa’yı, Esad Paşa’yı da öğrenmemiz gerektiğini vurgulamaya çalışacağım…

***

Öncelikle bilmek gerekir ki, dünya tarihinin en kanlı savaşlarından biridir Çanakkale Savaşı. Bazı kaynaklara göre 250 bin şehit verdiğimiz bilgisi dolaşsa da Osmanlı’dan intikal etmiş resmî verilere göre 56 bni 643 şehit, 11 bin 178 kayıp ve 97 bin 7 gazi vermişiz bu şanlı tarihi şu küçücük coğrafyada yazarken.

Bir rivâyete göre metrekareye 6 bin mermi düşmüş bu savaşta. Ama sayılarda boğulmak yerine sonuca odaklanmalıyız bence.

İşte bu şanlı zaferin başkomutanı ise, hiçbir yerde adı geçmeyen Enver Paşa’dır!

Sarıkamış faciası ile hatırlanması için özel gayret sarf edilen Enver Paşa’nın, Mustafa Kemal de dâhil, 8 tümeninin komutanlarının başında Osmanlı’nın Başkomutan Vekili olduğunu öğreten okul kitabımız yoktur maalesef. Sarıkamış’taki yenilginin faturasını Enver Paşa’ya kesen tarih, nasıl olur da Çanakkale Zaferi’nde Mustafa Kemal’e kumanda etmiş ve cephede sık sık bulunmuş bu komutanı unutabilir ki?

Enver Paşa

O Enver Paşa ki, kariyeri başarılarla dolu ve Balkan Harbi’nde dağılan orduyu toparlayıp Edirne’yi çok kısa bir harekâtla geri almış komutandır.

Aynı Enver Paşa, Mustafa Kemal’i Çanakkale Savaşı esnasında yarbaylıktan albaylığa terfi ettirerek Anafartalar Grup Komutanlığına getirmiştir. Ve zafer sonrası, hem de henüz 8 aylık albayken onu paşalıkla onurlandırmıştır.

Onun tek “suçu”, Osmanlı’ya olan bağlılığı ve hanedana damat olmasıdır. İttihat ve Terakki’nin önemli isimlerinden biri olarak zaman zaman Padişah’a karşı, zaman zaman yönetimin içinde olmuş, ancak Saltanat karşıtı olmamıştı.

Hayatını din, vatan ve millet aşkıyla savaşarak geçiren bu asker, 1921’de Ankara Hükûmeti yetkilileri ile Rusya’da görüşüp Millî Mücadele’ye katılmak istemiş, ne var ki Meclis’in eski İttihatçılarının onu Mustafa Kemal’in yerine geçirme hesapları olabileceğinden bu isteği reddedilmiştir.

Buradan hareketle diyebiliriz ki, Çanakkale Savaşı’nda Enver Paşa’dan bahsedilmemesi, Mustafa Kemal’in değilse bile Kemalistlerin kasıtlı tercihidir!

Cevad Paşa

Seferberliğin ilânında 9. Tümen Komutanı olan Cevad Paşa, 10 Ağustos 1914’te Müstahkem Mevkii Komutanlığına getirilir ve Boğaz savunmasını ele alır. O âna kadar elimizde bir Boğaz savunma plânı yoktur. Cevad Paşa, savunma plânlarını yapar ve Alman işbirliği ile Boğaz’ın tahkimatını güçlendirir.

Hem deniz, hem de kara savaşları boyunca harekâtı idare eden komutandır.

Mustafa Kemal’in 19’uncu Tümeni, 9 ve 11’inci Piyade Tümenleri, ağır topçu alayları, mayın ve uçak müfrezeleri, muharebe ve istihkâm bölükleri doğrudan Cevad Paşa’ya bağlıydı. Liman von Sanders’in de dediği gibi, Çanakkale’nin asıl kahramanı Cevad Paşa’dır!

Gerek İngiliz, gerekse de gerçek tarih kaynaklarımızdan biliyoruz ki, deniz zaferi kazanılmasa, İtilâf Kuvvetleri bir hafta içinde yani 25 Şubat’ta Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’a gireceklerdi. O zaman, bugün gururla anlattığımız Mustafa Kemal’in meşhur “Ben size ölmeyi emrediyorum!” konuşması bile yapılamayacaktı muhtemelen.

Cevad Paşa, diğer bütün komutanlarımız gibi zafere inanmış ve hiçbir zaman karamsarlığa kapılmamış bir kahramandır. Kader, bu büyük komutana deniz savaşında zafer bahşetmiş ve kendisi Osmanlı tarafından “18 Mart Kahramanı” unvanı ile taltif edilmiş, Cumhuriyet kurulana dek “18 Mart Kahramanı” olarak anılmıştır.

Daha sonra bu unvanın kullanılmamış olması ise yine Kemalistlerin “tek kahraman Mustafa Kemal” çabasından başka bir şekilde açıklanamaz.

Mustafa Kemal’in ifadesiyle, “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir”. O hâlde, ilerleyen günlerde gerek deniz savaşının, gerekse kara savaşının isimli-isimsiz gerçek kahramanlarını anlatmaya devam edeceğiz inşâ-Allâh…