İNSAN, dilin esiridir
aslında. Sözün ağızdan çıkmasıyla hâkimiyet sözün eline geçer. Söz dil ile bu âleme
taalluk etmediği müddetçe sorun olmaz. Zihinden geçenler insana sorumluluk
yüklemez.
Bazı
noktalarda dil, “kalp ve gönül” anlamıyla da kullanılır. Buradaki kalbin manevî
kalp olduğundan şüphe yoktur. Bu yönüyle dil, hâl için bir çıkış yeridir. Diğer
bir ifadeyle, dilden dökülen her sözcük bir eylemdir.
Bilimsel
anlamda sözcüğün dalga hareketi ile insan yürürken kendisine eşlik eden dalga
hareketi, bir olaya karşılık gelir. Dolayısıyla ağızdan dil yoluyla çıkan her
sözcük, bir maddî âlemin oluşumudur.
Dilin
kalp ve gönül anlamında bir karşılığının olması demek, sözün karşı tarafta
oluşturduğu durumla ilgilidir. Dolayısıyla söylenecek her sözün bir tesir ve
karşılığı vardır. Bu nedenle her zaman iyi, güzel ve anlamlı sözler saf etmek
lâzım.
Dilin
kalp anlamındaki yönünü insanın manevî kalbinin karşılığı olarak görmek yanlış
olmaz. Bu anlamdaki kalp ise insanın beş adet iç duyusundan biri olarak görülmelidir.
İnsana
yön veren aslında kalptir. Akıl, kalbi takip eder. Diğer bir ifadeyle, insan,
kalbinin taleplerini akıl ile çöllerde aramaya çıkar. Bu yöndeki bir kalp,
insanın motor gücünü oluştur, hareketlerini kontrol eder ve yön verir. Bazı
durumlarda insanın hayâl kurması olarak görülen bu durum, aslında kalbin bu
yöndeki taleplerinin tam karşılığı olarak görülebilir.
Genelde
insana yön veren olarak “akıl” öne çıksa da gerçek anlamda kalp hareket verip
ilerlemeyi sağlarken, akılsa trafik işaretleri gibi görülmelidir. “İçi dışarı
çıkarmak, bir şeyi başka bir şeye çevirmek” anlamına gelen kalp, eylem olarak
kurgulanmıştır.
Kalp
değişkendir. Bu durum onun dinamik bir yapı olduğunu gösterir. Akıl ise daha
çok kararlılığı arar ve ona müptelâdır. Kalbin değişkenliği bizim toplumumuzda
olumsuz gibi görünen bir olguya da sahiptir. Bu durum kalbin işlevini görmemek,
her türlü sanata müptelâ olduğunu anlayamamaktan esinlenir.
Kalp
her türlü eserin sahibine müptelâ olduğundan, değişkenliği de her çiçekten bal
almak olarak görülmelidir. Hâlden hâle girmesi de normaldir. Zira kalp her daim
yüce bir varlığın işaretini takip eden sinyal ile yol alır. Bu sinyali
kaybettiğinde yolunu da kaybeder.
Bilimsel
olarak bir şeyin aynı şey ile karşılaştırılması kıyas ve bilimsel veri toplamak
için kullanılır. Bu nedenle aynı türden olan iki insanın birbirinin bütün
ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. Zira kalbin derinliklerinde bütün
güzelliklere karşılık gelen sensör teknolojisi başka bir insanda bulunmaz.
Sınırsız sensör alıcıları yüce bir varlığı ararlar.
İnsan,
kalbi çıkarıp attığında sadece akıl ile yol alacağını sanıyorsa, trafik kazası
kaçınılmaz olur. Herkesin malûmu olduğu üzere, bir otomobilin yolcuyu hedefe
götürmesi için motor, benzin, direksiyon, yağ ve sürücü gibi bütün
fonksiyonların tek hedefe odaklanması gerekir. İnsanın da bütün donanımlarıyla birlikte sınırsız hedefe yürümesi, bütün
cihazların yapılış amacına uygun olarak kullanılmasını gerektirir.
Günümüzde
bazı görüşler var ki, kalbi ve insanı hiçleştirme noktasına kadar gitmiştir.
Kalbin sadece kan dolaşımını sağlayan bir organ olarak görülmesi, Batı
düşüncesinin bir Skolastik yansımasıdır. Batı, insanlığı hiçleştirmeye ve
mekanik bir statükoya hapsetmeye odaklanmıştır.
İnsanın
kulağına hoş gelen şekilde sadece “aklın” kullanılması, statik bir fikrin devamı
olarak görülmüştür. Oysa Doğu medeniyetinde akleden kalbin yaygın olması
manidardır. Batı’nın son asırlardaki teknolojik ilerlemesi ve ekonomik refahı,
medeniyet açısından zirve olarak görülemez. Zira Batı, insanı hiçleştirmiştir.
Ufak bir sarsıntıda insanlık değersiz bir nesne olarak görülme aşamasına kadar gelmiştir.
Bu
nedenle kalbin gerçek değişkenlik ve lokomotif olduğu görülerek temiz kalpli,
aklını kullanan ve topluma yararlı bireylerin yetiştirilmesi önemlidir. Akıl ve
kalp uyumu esas olup, bir tanesinin ihmâl edilmesi, hedefe ulaştırmakta
sınırsız zorlukla karşılaşmayı ortaya koyacaktır.
Gençlerin ve insanlığın yetişmesinde esas noktanın çalışan kalp ile işleyen akıl olduğu canlı tutulmalıdır. Akıl ve kalp bakımı sürekli olarak ve zamanında yapılmalıdır. Zamanında yapılmayan kalp ve akıl bakımının kişiye zarar vereceğinden şüphe edilmemelidir.