Çağlara gem vuran “mahşerin atlıları” (1)

Güç; bilginin yanında üretim ve pazara hâkîm olmaya, en nihâyetinde sınırsız paraya erişme ile doğru orantılı. Mevcûtla yetinmeden sürekli kendini, çalışanlarını ve kurumsal kimliğini güncelleyen, ar-ge çalışmalarına hız ve önem veren şirketler, hayatî idâmelerini devam ettirmeyi başarmak sûretiyle günümüze ulaşmışlardır.

İLKOKULA yeni başlamıştım. Öğretmenim ve arkadaşlarımla tanıştığım ilk gündü; bir de duvarları süsleyen Andımız, mevsimler ve yazının icadı ile başlayıp zaman dilimini devirlere ayıran çağlarla…

Yazımıza, tahmini bir soruyla başlayalım: “Henüz okuma yazma ile buluşmayan bir öğrenci, nasıl olur da bunları bilebilir?”
Evet, haklısınız, bilmiyordum! Sonradan öğrendim Türkçenin yirmi dokuz harf olduğunu, bir günün yirmi dört saatten meydana geldiğini, mevsimlerin dört olduğunu; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kıştan sonra tekrar başa döndüğünü de…

İnkâr edemem, o ilk beş yıla çok şey sığdırdım ve geçen yıl kaybettiğimiz Abdulbaki öğretmenimizden de çok şey öğrendim. Allah rahmetiyle kuşatsın, keşke bize ve bizden sonraki nesillere başka şeyler de öğretilseydi!

Acele etmeyin, izah edeceğim…

“Çağlar” dedim, belki de merakımı celbeden temsili çizimlerdi, kim bilir… İlki, bugün yazıyorsam ve okuyorsanız, hepimizin borçlu olduğu, Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar süren “en uzun” çağ, adından da anlaşılacağı üzere “İlk Çağ”…

Sonra bir tostun arasına konulan kaşar peyniri gibi eriyen “Orta Çağ” gelir ki ömrü yaklaşık bin yıldır. Ardından yenilenir zaman: Kutlu bir fethin müjdesiyle başlayıp Fransız İhtilâli’ne kadar sürecek olan “Yeni Çağ”…

Sonuncusu ise, ihtilâlden günümüze kadar ulaşır ve adını “Yakın Çağ” olarak alır. En çok hâdiseye de bu çağda şâhit oluruz. Hele hele başta ülkemiz olmak üzere, yakın uzak tüm coğrafyalarda yaşanan ihtilâllere…

Konumuz elbette çağlar değil ama bir mukaddime olması açısından birkaç paragraf kurulması kanaatindeyiz…

Fazla bilgi sahibi olmadığımız için “Karanlık” olarak nitelendirilen devirlerden sonra kendi içinde alt başlıklara ayrılan “Taş Devri” ve “Maden Devri”, tarih öncesi çağlar olarak bilgi dağarcığımıza zerk edilen “ilk” bilgilerdendir.

Çağları meydana getiren hadiselere baktığımızda, keşifler, icatlar ve fetihlerin ön plânda olduğu görülür.

Feodal rejimleri, krallıkları, imparatorlukları ve medeniyetleri derinden tesiri altına alan savaşlar, sosyal ve toplumsal sınıf farklılıklarını ortaya çıkaran ayaklanmalar, ihtilâller yepyeni devletlerle tanıştırdı bizi.

Milliyetçilik akımları ve paranın icadı ile hızlanan ticâret, İpek ve Baharat Yollarının yıldızını parlattı.

Ekonomik açıdan güçlenen Avrupa, Osmanlı Devleti’ne “Sana ihtiyacım kalamadı!” diyerek çöküşünü hızlandırdı ve dünya, “sömürgecilik” ile tanıştı. Sonrasında ise bir “izm” furyası başladı; kapitalizm, liberalizm, sosyalizm…

***

Yaygın olan çok tanrılı dinler döneminde Musevîlik ve Hıristiyanlık ortaya çıktı. Doğu ve Batı medeniyetlerinde devletlerin politikalarında dinin ayak izleri görüldü.

Avrupa’da görülen Reform hareketleri, bahse konu tesiri kırmakla kalmadı, din adamlarına olan güvenin azalmasına da neden oldu. Mantar gibi mezhepler çoğalmaya başladı; Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanı sıra Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri türedi.

Avrupa’yı bu sefer “lâik” düşünce sardı. Yazı ve kâğıtla birlikte kültürel başlıklarda “hızlı” etkileşimler yaşanırken, Doğu medeniyeti, İslâm kültür uygarlığı ile “en parlak” çağına erişti. Ve Batı, bu andan itibaren tâbiri câiz ise atağa geçerek Doğu kültürüne üstünlük kurdu. Kuruş, o kuruş…

Gittikçe gelişen “insan hakları” kavramını sırtına alarak, savaşlara inat, başta sanayi alanındaki gelişimini tamamlayarak gücüne güç katan Batı’nın, hem ekonomik, hem de askerî anlamda açık ara önde oluşlarının altında, hiç şüphesiz bilime yaptıkları yatırımlar yatar.

Bizde mahalle sınırları içinde faaliyet gösteren bakkallar, orada kasabayı, eyaleti kapsayan marketlere, arkasından süpermarketlere ve gross marketlere evrilerek, oluşturulan “zincir” sayesinde ülke, hattâ kıta dışına çıkmayı başarmıştır.

Elbette bununla sınırlı değildi yayılma. Kuşatmanın, işgalin sancaktarlığını yapan sömürünün güncelleştirilmiş hâli petrol şirketleri; kârı birinci sıraya, insan sağlığını ikinci sıraya alan ilâç firmaları; algı operasyonlarının merkezinde yer alan, olmayan tarih kültürünü “şanlı” tarih yazan devletlere pazarlayan, misyonerlik simsarı sinema sektörü; Lût kavmini günümüze taşıyan, arsız, sınırsız, hakaretamiz senaryolarıyla neslimizi etkisi altına alan video ve dizi furyası; tembelliğe iten, şeytana tapınan bir gençliği modelleyen, bu uğurda onları kurban seçerek intihara zorlayan, vurup kırmaya, öldürmeye kurgulanmış bilgisayar oyunları; genç kuşaklara has bir damak tadı oluşturarak obez bir nesli peşinden sürükleyen fast-food işletmeleri, içecek firmaları; lansmanla ilâhlaştırılan futbol idollerinin şaşalı hayat hikâyeleri, pop starların ışıltılı sahne performansları, top modellerin tılsımlı podyumları, magazin dünyasının paparazzi haberlerine konu olan çarpık ilişkileri; internetin doğurduğu yeni meslek (!) gruplarının başında yer alan, tembelliği ve tüketimi hedefleyen, kontrolsüz bir argo dilinin hodbinleri Youtuber ve Tiktokerlerin “Ünlü oldum, para kazanıyorum, siz de yapabilirsiniz” şeklindeki cesaret aşıları; televizyon kanallarının ve yapımcıların reyting uğruna kültür istilâsına neden olan “Biri biz gözetliyor”, “Gelinim olur musun?” ve “Survivor” benzeri gıybet ve kavga modellemesi yapan yarışma programları; medya baronlarının sistem mühendisliğine soyunarak dizgiye bıraktığı manşetler; gücünü parasından alan gayrimenkul zenginlerinin ülkeleri, hattâ dünyayı yönetmeye kalkan sadist arzuları…

Güç; bilginin yanında üretim ve pazara hâkîm olmaya, en nihâyetinde sınırsız paraya erişme ile doğru orantılı. Mevcûtla yetinmeden sürekli kendini, çalışanlarını ve kurumsal kimliğini güncelleyen, ar-ge çalışmalarına hız ve önem veren şirketler, hayatî idâmelerini devam ettirmeyi başarmak sûretiyle günümüze ulaşmışlardır.

Örnek mi?

Bugünlerde karantina nedeniyle, dünya petrol piyasasına yön veren Brent petrolün varil fiyatının, uluslararası piyasalarda düşüşe geçtiği için yeni operasyonlar çekenler…

İngiliz Yahudisi Marcus Samuel tarafından temelleri 1892 yılında Hollanda’da atılan, dünyanın en büyük petrokimya devi Shell Şirketler Grubu, İngiliz Royal Dutch firmalarının 1907 yılındaki şirket evliliğinden doğan Shell…

William Knox D’Arcy tarafından 1908 yılında Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da “Anglo-Persian Oil Company” adıyla kurulan dünyadaki en büyük özel enerji şirketlerinden biri olan BP…

Ve bu yarışta “Ben de varım” diyerek 1992 çıkışlı Azerbaycan’a ait petrol ve doğal gaz şirketi Socar…

Charles Pfizer ve Charles Erhart adlı kuzenler tarafından 1849 senesinde kurulan ABD menşeli Pfizer…

250 yıllık geçmişleriyle, Ciba-Geigy ve Sandoz Laboratories’in birleşmesiyle 1996’da İsviçre’nin Basel şehrinde kurulan Novartis…

Fritz Hoffmann-La Roche tarafından yine İsviçre’de 1896 yılında kurulan Roche gibi ilaç sektörünün devâsa yapıları…

Hollywood’un ünlü film şirketlerinden, kurucuları arasında Carl Laemmle ile ortakları bulunan 1912 çıkışlı Amerikalı film şirketi Universal Studios…

Columbia TriStar Motion Picture Group’un bir parçasıyken Sony Pictures Entertainment tarafından satın alınan ve 1924 yılında Harry Cohn, Jack Cohn, Joe Brandt tarfından kurulan Sony Pictures Entertainment…

1923 yılı başlarında Kaliforniya’da, Jack L. Warner, Harry Warner, Albert Warner, Sam Warner tarafından kurulan, dünyanın en büyük film yapım ve televizyon yayın şirketlerinden Warner Bros…

Rupert Murdoch’un sahibi olduğu, içinde sayısız alt şirketin yer aldığı, kurulduğu 1993 yılından itibaren bir medya imparatorluğuna dönüşen Fox Networks Group…

Dünya üzerinde tabelâlarının asılmadığı ve logolarının tanınmadığı yer bırakmayan üç şirket; günde 70 milyon müşteriye hizmet veren, dünyanın en büyük fast-food restoran şirketi olarak 1940 yılında Maurice McDonald, Richard McDonald tarafından Kaliforniya’da kurulan McDonald’s, 1954 yılında McLamore David tarafından Miami’de açılan fast-food lokantalar zinciri Burger King ve de 1886 yılında John S. Pemberton karamelize şekerle tatlandırılarak elde edilen alkolsüz içecek markası Coca-Cola…

Sigara piyasasını elinde bulunduran, ekili tütün alanlarına/fabrikalara ve dağıtım ağlarına müdahale edebilen, 160 ülkede satış yapma başarısı gösteren, 1954 yılında kurulan ve 80 bin çalışana erişen kurucuları arasında Leopard Morris ve Joseph Grunebaum’un olduğu Philip Morris International’ın ardından dünyadaki en büyük ikinci tütün şirketi olarak dünya genelinde 180’e yakın ülkede satış ağı bulunan 1902 doğumlu British American Tobacco ile 1898’da Tokyo’da kurulan piyasa hâkimlerinden Japon Tobacco…

1962 yılında Sam Walton tarafından kurulan, dünya çapında şubeleri bulunan Amerikan perakende devi Walmart…

1975’te Paul Allen ile Bill Gates tarafından kurulan, ABD merkezli çok uluslu teknoloji şirketi Microsoft…

1976 yılında Steve Jobs, Ronald Wayne ve Steve Wozniak üçlüsünce kurulan Apple Computer; 2007 yılında iPhone tanıtımıyla “Computer” ismi çıkarılarak dünyanın en değerli şirketlerinden biri olan Apple…

1977 yılında Larry Ellison, Bob Miner, Ed Oates tarafından Kaliforniya merkezli kurulan ve Microsoft’un ardından dünyanın en büyük ikinci yazılım şirketi olan Oracle…

Forbes verilerine göre dünyanın en zenginleri sıralamasında sekizincilik elde eden, 2020 yılında düzenlenecek Amerikan Başkanlık Seçimleri’nde Demokrat Parti’den aday adayı olduğunu açıklayan, New York’un eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg tarafından 1981 yılında kurulan Bloomberg…

ABD merkezli büyük bir şirket, e-ticaret ve bulut bilişim şirketinin büyüklüğünü anlamak için Koronavirüs nedeniyle artan talebi karşılamak için 100 bin kişilik istihdam daha açan ve Jeff Bezos tarafından 1994’te kurulan Amazon...

İnternet üzerinden sağladığı gerçek zamanlı veri akışıyla televizyonu tahtından eden, milyonlarca aboneyi elinde bulunduran, film-dizi yapımcılığı ve dağıtımıyla sahanın lideri olan, 1997 yılında Kaliforniya’da Reed Hastings ve Marc Randolph tarafından kurulan ve bugünlerde adı Türkiye yapımı (Osman isimli karakterin bir eşcinseli canlandıracağı) “Aşk 101” isimli gençlik dizisiyle gündeme gelen Neftlix…

1998 yılında Kaliforniya’da Larry Page ve Sergey Brin tarafından hizmete sokulan, o gün bugündür internete girerken bizi karşılayan ve her şeyi bildiği ya da tahmin ettiği yönünde espriler yapılan, internet veri tabanlı arama motoru Google…

Ve 20’nci yüzyılın şerifi ABD saltanatını bir nebze olsun yıkan, 21’inci yüzyıl liderliğine soyunan küreselciliğin öncüsü Çin topraklarında girişimcilik yapan Jack Ma ve ortaklarınca 1999 yılında kurulan Alibaba.com… (İsmine atfen bir Türk şirketi olmasını ne kadar da arzu ederdim.)

En popüler sosyal ağ siteleri arasında yer alan, iş dünyasındakilerin birbirleriyle iletişim kurarak bilgi paylaşımı yapmalarını amaçlayan, 2002 yılında Microsoft öncülüğünde Reid Hoffman, Konstantin Guericke, Jean-Luc Vaillant, Eric Ly ve Allen Blue tarafından kurulan profesyonel sosyal paylaşım platformu LinkedIn…

Dünyaca ünlü araba markalarını pas geçerek yeni nesil araçlar geliştiren sıra dışı bir şirket, 2003 yılında Martin Eberhard tarafından kurulan elektrikli araç ve motor parçaları üzerine faaliyet gösteren ve 2008 yılında direksiyonuna Elon Musk’un geçtiği Amerikan Tesla Motors…

Amerikalı bilgisayar programcısı ve girişimcisi Harvard mezunu Mark Elliot Zuckerberg’in 2004 yılında kurduğu Facebook ve ona sonradan dâhil ettiği 2009 doğumlu Whatsapp ile 2010 yılında tanıştığımız Instagram…

2005 yılında Jawed Karim, Steve Chen, Chad Hurley isimli ortaklar tarafından Kaliforniya’da kurulan, her devrin gözdesi Youtube…

Yine Kaliforniya merkezli, 2006 yılında bir araya gelen Jack Dorsey, Biz Stone, Noah Glass ve Evan Williams isimli kafadarların 280 karakter ile sınırlandırdıkları Twitter…

Kurucuları arasında Tom Anderson, Chris DeWolfe ve Jon Hart’in bulunduğu 2011’in gözdesi MySpace…

Evan Spiegel, Bobby Murphy ve Reggie Brown tarafından akıllı telefonlar için 2011 senesinde geliştirilen anlık mesajlaşma uygulaması Snapchat…

Eric Yuan tarafından 2011 yılında kurulan, Koronavirüsten sonra piyasa değerini katlayan, uzaktan konuşma ve görsel konferans hizmetleri sunan Zoom Video…

Kayvon Beykpour ve Joe Bernstein tarafından geliştirilen ve yayın hayatına başlamadan 2015 yılında Twitter tarafından satın alınan görüntülü canlı yayın uygulaması Periscope…

Bireysel çıkışlara örnek olarak, intihara teşvik edici oyun özelliği ile Mavi Balina’nın yazılımcısı 21 yaşındaki psikoloji öğrencisi Rus vatandaşı Philipp Budeikin…

***

Hâsılı, “güç” kimdeyse “kontrol” de ona geçiyor. Bu kuralla hareket eden şirketlerin/girişimcilerin niyetlerini okumak için kâhin olmaya hacet yok!
Hâkîm olma, “tek” olma özelliği kutsanmış “lider” şirket anlayışını da beraberinde getirmektedir. Paradan teknolojiye, bilimden eğitime, kültürden sanata, spordan modaya, sinemadan medyaya, silahtan ilâca, petrolden altına varıncaya kadar her alanda yön belirleyici oldular.

İlginç olan ise, bunu kendi usûl ve teknikleriyle gerçekleştiriyor olmaları…

(Devam edecek.)