Büyük zaferler, küçük hesaplar

Acaba İP, gerçekten CHP ve HDP ile Türkiye için hangi büyük zafer yürüyüşünü yapabilecek? AK Parti’nin yirmi yıldır iktidarda olmasından kaynaklanan şekilde eleştirilecek veya uyarılacak hataları olunca Erdoğan’ın büyük zafer yürüyüşünde yavaşlayacağını filan mı sanıyor, buna göre mi hesap yapıyorlar? Dünya, “Sosyal medya zaferi ile kurulan devlet” diye bir küçük beyin kurgusunu acaba hiç kaydetti mi?

TARİHİMİZ büyük zaferlerle doludur. 1923 yılında ilân ettiğimiz Cumhuriyetimiz için 2023 yılını, “Büyük zaferin ‘yüz’ü” olarak kutlayacağız.

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren emperyalist güçlerin tuzakları ve operasyonları hiç eksik olmadı ülkemiz üzerinde. Maalesef bazen cehaletinden, bazen hırsından, bazen de yaşam tarzı ve kafa yapısından küresel güçlere hayran olan çevreler bu tuzakların birer parçası oldular.

Bu tablo hiç ama hiç bitmedi. Bitmeyecek de...

Yani bir tarafta devlet aklı ve toplumun kalbinin buluştuğu “büyük zafer yürüyüşü” ve buna karşılık diğer tarafta bu yürüyüşü tökezletmek veya başka yollara saptırmak isteyen güçlerin kullandığı küçük beyinler…

Türkiye’deki darbeler tarihi ve iktidarları düşürme kampanyalarının hepsinde bir “büyük zafer ve küçük hesaplar” mücadelesi vardır. Nitekim her darbe ve her iktidar devirme operasyonunun sonunda ülke küçülmüş, ufuk küçülmüş ve hesaplar da “küçülmüştür”.

Büyük millete, büyük devlete ve büyük liderliğe zarar veren bu finaller sonrasında millet iradesi, inadına “Büyük zafer! Yaşasın Cumhuriyet!” demiştir. Vatan evlâtları her alanda, “Başar! Türkiye’m, yaşar!” demiştir.

Demokratik rekabet olurken, sosyal olaylar zincirinde taraf olurken ve hatta kamuoyunu meşgul eden konularda kampanya yürütürken -ki bunların hepsi hayatın ve siyâsetin doğasındaki zenginliktir-, bu hesapları küçültmeden, büyük zafer yürüyüşüne gölge düşürmeden ve en önemlisi de küresel güçlere kuluçka olmadan yürütmek becerisi ve tecrübesinde olmamız gerekiyor.

Zaten Türkiye’de bir muhalefet krizinin olma nedeni şudur: Küçük hesaplar, küçük hedefler, küçülten öneriler, küçükleşen idealler içinde önce kendisini, sonra ülkeyi boğmak histerisi...

Şimdi, Türkiye’de “sosyolojik irade” olarak hangi hizmeti yaparsanız yapın, hangi büyük hedeflere ulaşırsanız ulaşın, size asla oy vermeyecek, sizinle ilgili sürekli “küçültücü kampanyalar” yürütecek bir politik zihniyet var.

Çok ilginçtir ve üzücüdür ki, bu zihniyet kendine tek adres bilmiş: CHP!

CHP, bu zihniyetle maalesef “Büyük Atatürk” tablosunu da küçülte küçülte “büyük zafer yürüyüşünün” önündeki engellerin “Kurucu partiyiz” maskesi altında tüketilmesine sebep olmuştur.

Bu zihniyet, gerçeğin iktidarında olamadığı için, tek nefes alma yeri olarak sosyal medya ortamında geliştirilen, “Kafa karıştır, ülke karışsın! Dünyadan destek al, iktidar karışsın! Sonrasına bakacağız” formülünde ısrar eden ve aslında kendini küçülten bir zihniyet olarak hep var oldu.

Dolayısıyla bu zihniyetin sosyal medya kumpasları ve hayâl ürünü senaryoları bitmez. Biz büyük zafer yürüyüşümüze odaklanalım. Türkiye’nin bir diğer irade sosyoloji de, “Biz büyük milletiz! Büyük zafer yürüyüşümüz devam ediyor!” şeklindeki yürek ritminde yaşamaktadır.

Buna göre, bizi küçültecek hiçbir teklif ve kumpasa izin vermeyiz. Bizim büyüklüğümüz Anadolu’dan önce de vardı ve İslâm ile şereflendi, Selçuklu-Osmanlı ile yüceldi ve Türkiye Cumhuriyeti olarak son demde mühürlendi. İşte bu irade, AK Parti iktidarının sosyolojisidir. Hâkim ve etkin irade de budur!

Bu irade, Cumhur İttifakı’nın da ittifak gerekçesidir.

Bazıları bu iki ayrı irade sosyolojisini “sol irade” ve “sağ irade” diye eksik ve yanıltıcı tarif ettiler. Bunun nedeni, küçülten yürüyüşün önünde kendine “solcu” diyenler olması ve büyüten yürüyüşün önünde olanların “sağcı” diye tarif edilmesinden kaynaklandı. Oysa bu iki ayrı irade sosyolojisinde farklı nitelemelerde olanlar var.

Yani küçülten irade sosyolojisinde olan solcu ve sağcı da var, büyüten irade sosyolojisinde duran solcu da, sağcı da var.

Bu yüzden doğru okuyalım sosyolojimizi. AK Parti, “büyük zafer” iradesinin sosyolojisinde doğmuş, büyümüş ve etkinleşmiş bir partidir.

Sayın Cumhurbaşkanımız’ın bütün hedefleri, hizmetleri ve duruşu da bu sosyolojinin iradesi üzeredir. Ona karşı yapılan bütün kumpaslar ve operasyonlar, “küçük Türkiye” hedefine matuftur. Büyük fotoğraf budur ve bu yüzden büyük zafere odaklanalım!

Peki, bu yürüyüşte hata veya kusur olmaz mı? Eleştirilecek, helâllik dilenecek, hatta bedel ödenecek süreçler olmaz mı? Elbette olabilir. Zira bu bir süreçtir.

Fakat demokratik bir eleştiriyi, varsa eğer hukuk karşısında teslim olunacak bir hatayı ve hatta vazgeçilmesi gereken bir hizmet türünü gündem yaparken, bununla Büyük Türkiye’nin, 2023 Türkiye’sinin büyük zafer yürüyüşüne kastetmek, onu küçük hesaplara kurban etmek veya “İktidarın gitmesine yarayacak” vehmiyle kışkırtmak da nedir?

Bu sonuç vermez!

CHP elli yıldır, bir Aristo mantığı üzerine kurulu “Küçült ki sahip ol!” zihniyetiyle bir yere varamadı. O zaman kritik soruyu soralım: Millet İttifakı hangi iradenin sosyolojisinde, Cumhur İttifakı hangi iradenin sosyolojisinde?

Acaba İP, gerçekten CHP ve HDP ile Türkiye için hangi büyük zafer yürüyüşünü yapabilecek? AK Parti’nin yirmi yıldır iktidarda olmasından kaynaklanan şekilde eleştirilecek veya uyarılacak hataları olunca Erdoğan’ın büyük zafer yürüyüşünde yavaşlayacağını filan mı sanıyor, buna göre mi hesap yapıyorlar? Dünya, “Sosyal medya zaferi ile kurulan devlet” diye bir küçük beyin kurgusunu acaba hiç kaydetti mi?

Gelin, demokratik ve hukukî plânda her türlü eleştiriyi yapalım, hatta millet iradesinin seçme kabiliyetine güvenelim ve propagandalarımızı da yapalım. Fakat bu devleti, bu ülkeyi küçültecek “küçük hesaplarla kara propagandalar sosyal medya yayını” çerçevesindeki stratejiyi bırakalım. Çünkü karşınızda bir “büyük millet sosyolojisi”, bir “büyük devlet aklı” ve bir “büyük idealler hareketi” var!

Büyük zafer yürüyüşüne odaklanalım. Odak noktamızı kaybetmeden, tabiî ki demokratik rekabet, hukukî süreçler ve moral ortamlar alanında eleştirimizi yapalım, sorular soralım. Hatta tercihlerimizi dillendirelim. Fakat büyük devleti ve milleti lûtfen küçük hesapların sosyal medya oyunlarına kurban edebileceğimiz böylesi küçültücü politikalarla iktidarın devrileceğini ummayalım.

Büyük zafer yürüyüşüne devam!

2023, birçok büyük zaferin buluşacağı yıl olacak!