Bumerang

Artık biliyor, başka hayatlar da var. Üşümek, korkmak, düşmek, yanlış yapıp kaybolmak, ait olmamak, ağlamak, yalnızlık, sessizlik, intikam ve sevmek bir diğerini. Artık hepsi kabulü. Bu normal değil, Süheyla yaşamayı öğreniyor…

ADI yok bugünün, hiç olmadı. Dışarıda yağmur var. Şimşekler deliyor karasını göğün. Korku uyandırıyor bir kız çocuğunu. Sanki kalbi çatlıyor. Bir çift kol sarıyor minik bedenini. Bu kolun kol olmadığı besbelli. Ama bellidir, anıldığında adı, gülistanlar serilir yeryüzüne.

Islıklıyor rüzgâr geceyi. Bu güç yalnız ona münhasır. Bu uyandırma gücü… Omuzlarını saran serinlik kendine getiriyor onu. Bu normal değil. Üşümeyi öğrenmedi Süheyla. Ne olduğunu anlamıyor ilk anda. Bugüne değin hep sarıp sarmalandı sevgiyle. Sızıntıya değmedi teni. Sarsılıyor. Savunması yok. Dikensiz teni olduğu gibi çekiyor soğuğu. O kadar ince, o kadar naif…

Köşe başında, kimseler yok. Bu normal değil. Yalnızlığı öğrenmedi Süheyla. Her daim eli değerdi bir nefese. Gözyaşları bir omuzdan diğerine damlardı. Ama şimdi sokağın oluk oluk akan suyuna karışıyorlar. Kayboluyorlar hiç ses etmeden. Bakınıyor etrafına; gözlerinin varlığını kanıtlayacak müşahhas bir bakış tek dileği. Arıyor ancak kabul edilmiyor isteği.

Ayağa kalkıyor, tökezliyor, düşecek oluyor. Bu normal değil. Düşmeyi öğrenmedi Süheyla. Kalemini düşürürdü meselâ. Eğilip alırdı. Kalkacakken kafasını çarpacak olduğunda, bir el tutar, törpülerdi tüm köşeleri. Yürümeyi herkesten sonra öğrendi. Alınmış tüm tedbirler onaydı.

Şimşek çakıyor, bir ağaç döküyor yapraklarını. Korku titretiyor yüreğini. Bu normal değil. Korkmayı öğrenmedi Süheyla. O uyurken açılırdı ışıklar. Gözleri kapalıyken bile emindi aydınlıktan. Bilmezdi hiç gece nedir, ay nedir. Karanlıktan korkardı, hem de çok korkardı.

Bunu henüz öğrendi.

Sesleri yuttu sanki bir dev. Hiçbir şey duymuyor. Bu normal değil. Sessizliği öğrenmedi Süheyla. Kalabalıkla büyüdü. Birbirinden farklı birçok sesle var oldu şimdiye değin. Bir kadın ninnilerle büyüttü, sığınaktı ona. Bir adama aitti günün sonunda duyduğu ses, kalkandı.

Sessizlik bir bilinmezdi.

Geceyi bölerek ardı ardına atıyor adımlarını. Nerede olduğunu bilmiyor. Bu normal değil. Kaybolmayı öğrenmedi Süheyla. Hangi yöne gideceğini söyleyen birileri vardı hep. Yanlış yön nedir, bilmedi. Bırakmadı hiç annesinin elini. Yolun hep sağ tarafından yürüdü, sağdan inip sağdan çıktı merdivenleri. Gittiği yerlere çizgiler götürür, ayak izlerini bırakırdı ardında. Fakat bu gece, izleri kalmıyor geride.

Buradan üçüncü geçişi. Yanlış yön… Bu normal değil. Yanlış yapmayı öğrenmedi Süheyla. Elinde kılavuzu varmış gibi sürdürdü hayatı. Herkes doğrusunu söyledi ona. Onlarca telkin, yüzlerce yol gösterenle var oldu. Yanlış yön nedir, bilmedi hiç. Doğruları vardı, sağlama yapmaya gerek duymadı. Bir yanlışa çarptı, kalkamadı.

Yürüyor düşe kalka. Birileri var, işte oradalar! Bir avuç insanın arasına girmeye oldukça teşne. Kabul görmedi. Bu normal değil. Ait olmamayı öğrenmedi Süheyla. Dünya için en makbul olandı her daim. Köşeleri, duvarları, kalkanları yoktu. Öyle saydamdı ki kolayca yırtıldı zarı.

Közünü almış bir ateş yeniden canlanıyor, yeri belli değil. Bu normal değil. İntikam nedir, öğrenmedi Süheyla. Bilmediği ne varsa yapmaktan çekinirdi, ancak bu sefer alacak öcünü omuzlarını ağrıtan yağmurdan ve kentinden yağmurun.

Sebepsiz çarpıntılar göğsünde. Kurumayan bir ıslaklık… Bu normal değil. Ağlamak nedir, öğrenmedi Süheyla. Mateme hasım edildi kalbi. Her tebessümünü kahkahalarla bezediler. Sol cebinden eksik etmediği mendilini kullanmadı hiç. Sahi, o neden oradaydı?

Diz çöküyor suya inat. İçinde, bastırılamayan isyanların ilk kıvılcımları. Her an yakmaya hazır. Bir şeyler parçalanıyor. Uzakta bir el var, büsbütün inkâr ediyor kalkışmayı. Yatışıyor. Umut kapısı... Onu çağırıyor. Korkuyor yakmaktan olduğu kadar yanmaktan. Bu normal değil. Aşk nedir, öğrenmedi Süheyla. Bile isteye ateşe yürüyeceğinden, yok olacağından, her şey bitip de ardına baktığında külleriyle gurur duyacağından haberdar değil. Şimdi içine çektiği, her zamanki nefesinden başka!

Güneş okşuyor tenini. Gözkapakları zarif ve narin. Sıradan sabahlardan kalma bir mahmurluk üzerinde. Dünyayı dolaşıyor birkaç saniye. Her şey dünden başka. Büyüdüğünden başka her şey. Mücerret bir sebat örtüyor var olanı.

Artık biliyor, başka hayatlar da var. Üşümek, korkmak, düşmek, yanlış yapıp kaybolmak, ait olmamak, ağlamak, yalnızlık, sessizlik, intikam ve sevmek bir diğerini. Artık hepsi kabulü. Bu normal değil, Süheyla yaşamayı öğreniyor…