
BU satırları yazmaya başladığımda, Gazze’de şehit edilen masum insanların sayısı 11 bini bulmuştu. Siz okuyana kadar belki de 12 bin olacak.
Bunlardan 5 bini çocuk, evet, sadece çocuk!
3 bin beş yüzü de kadın…
İsrail’in devasa bombalar ile yıktığı binaların altında daha kaç Filistinli var, bunu bilen yok.
Bombalamalar aralıksız devam ediyor. Siyonist İsrail’in savaş makinaları, el kadar Gazze’nin üzerine ölüm yağdırmaya devam ediyor.
Yüzüne bakmaya kıyamayacağınız melek gibi, gül gibi daha birkaç yaşındaki kolsuz, bacaksız bebeklerin cansız görüntülerine alışıyor olmaktan Allah’a sığınıyorum. Ama bu manzaralar maalesef sıradanlaşıyor.
Öfkemi, nefretimi, acziyetimi anlatacak kelimeler bulmakta zorlanıyorum. Ben bu satırları yazarken bile, şu an Gazze’ye envaiçeşit bomba yağıyor, dayanamıyorum.
“Savaş” diyor birileri bunlara ve bu işin sorumlularına da “savaş suçluları”.
Bu savaş değil; bu bir katliam, bu tam bir soykırım!
“Savaş suçluları” dedikleri Netanyahu, Biden, Blinken, Macron yahut Rishi Sunak gibi kan emici katillerse aslında insanlık suçu işleyen birer vahşiler.
Bunlar bir gün savaş suçlusu olarak değil, insanlığa karşı suç işlemekten, soykırım yapmaktan yargılanacaklar, göreceksiniz. Bunu kendileri de görmeye başladıkları için yavaş yavaş birlikleri bozuluyor, kendilerini bu pislikten sıyırmaya çalışıyorlar.
Yemin olsun asra, bu soykırıma destek olan kim varsa kendilerini bekleyen bu akıbetten kaçamayacaklar.
İran’da ölen/öldürülen Masha Amini adındaki bir, sadece bir kadın için ayağa kalkan koca dünya, katledilen 5 bin çocuk, 4 bin kadın için hâlâ suspus!
Dünya işte bu kadar ikiyüzlü, bu kadar kahpe!
Gazze’nin elektriği ve suyu kesilmiş durumda. Su, gıda, ilaç ve yakıt gibi temel insanî yardımlar bile içeri alınmıyor. Hastanelerde yakıt yok. Hoş, hastaneler de hedef gözetmeksizin vuruluyor haddizatında.
Hastanelerdeki yaralılar, kuvezlerdeki bebekler ve buralara sığınmış evsiz Gazzeliler de ya bir bomba ile yahut açlık, susuzluk ile ölümü bekliyorlar.
En acısı, elimizden bir şey gelmiyor. İşte bu çaresizlik en çok canımı yakan!
Kalbimden buğz etmekten, Gazze için dua etmekten, İsrail için “Ya Kahhar” çekmekten başka bir şeyler olmalı yapabileceğimiz.
***
Birkaç gün önce idi. Üyesi olduğum, gayet havalı bir ismi olan grubumuzda bir üyemiz, herkesi saat 03:00’da teheccüd namazı kılmaya ve Gazze için dua etmeye davet etmiş. Binlerce kişi bu duaya aynı zamanda dâhil olacakmış. Eyvallah, duanın gücüne, hele de yürekten yapılacak bir duanın gücüne yürekten inanırım.
Gruptan bir arkadaşımız, “Bu iş teheccüd kılmayla, boykot yapmayla olmaz” yazmış. “Teheccüd kılmak acizlerin işiymiş”.
Sanırsınız kendisi Gazze’de göğüs göğse savaşıyor. Açtım ağzımı, yumdum gözümü. Teheccüd kılmayla, dua etmeyle olmayacaksa önüme düşmesini önerdim; beraber Gazze’ye savaşmaya gitmeyi, gerekirse bu yolda şehit olmayı teklif ettim. Ya da bana bir yol göstermesini istedim.
Epeyce kıvrandıktan sonra kendisinin “yol gösterici olmadığını” itiraf etti ve sesini kesti.
Tüm dünyada, Londra’da, Paris’te, Madrid’de, Brüksel’de, hatta Washington DC’de ve hatta Tel Aviv’de bile insanlar bu zulmün bir an önce durdurulması için sokaklara dökülmüşken, hükümetlerine karşı tepkilerinin dozajını üst seviyeye çıkarmışken, bizdeki bu zihniyete dayanamıyorum.
Boykot da yapacağız, dua da edeceğiz, secdelere kapanıp Allah’a yalvaracağız. Bir kul olarak ne yapabiliyorsak onu yapacağız. Sadece bugünlerde de değil, her zaman!
Bir sabah gelecekse kardan aydınlık, böyle böyle gelecek.
Boş vermişlikle, ataletle değil. Elimize bir taş alıp atamıyorsak, İsrail mallarını evimize sokmayarak, boykot ederek ve yürekten dualar ederek yapacağız bunu.
Tekrar ediyorum; Allah bize bunlardan daha fazlasını yapabilmeyi nasip etsin. Her şey sonuçta nasipten ibaret. O taşı atabilmek de nasip, o boykotun bir parçası olmak da, Filistin’deki, Gazze’deki kardeşlerimize kalpten bir duada bulunmak da, İsrail’e buğz etmek de…
Hele sen bunlar için bir yola çık, istikamete gir. Allah (cc) nasibinde olanlar için elbet yolunu açacaktır. Sen ilk adımı atmadan, yola koyulmadan menzile ulaşmak mı istiyorsun?
Kader gayrete âşıktır. Önce gayretini görelim birader!
Kalınız sağlıcakla efendim…