Bugün bayram!

Kılıcın sağ el ile tutulması, kılıcı kullanmaya hazır olmak ve düşmana korku vermek anlamına geliyor. Hutbe sırasında Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın sol eline aldığı görülen kılıcın bu el ile tutulmasının vermiş olduğu mesaj ise barış ve güven…

KORONAVİRÜS tedbirleri kapsamındaki yasaklar nedeniyle Ramazan Bayramı’nda özlem vardı yüreklerde sevdiklerimize, büyüklerimize. Özlerken yüreğimizin diğer yarısına da umudu koymuş hâlde, “İnşallah Kurban Bayramı’nda kavuşuruz” diyerek diye duâ ettik, elhamdülillah, kavuştuk.

Yine tedbirliyiz, yine mesafeliyiz fakat bu sefer aynı ortamda. Kavuşmamız bu kadarla kalmadı.

Bugün bayram!

86 yıl aradan sonra geçen hafta yeniden Cuma namazı kılınan Ayasofya Camiî, bugün de en güzel hâliyle bayram namazı için gelen Müslümanları ağırladı.

Artık Ayasofya’nın bakışlarında hüzne yer yok. Çünkü Ayasofya, Müslümanlar ile buluştu. Osmanlı Sultanı Fatih’ten sonra Büyük Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Ayasofya’da Kur’ân okudu. O ses tüm cihanın bağrına işlemiş olacak ki yasa bürünenler oldu. Ayasofya ise “Varsın olsun!” dedi, tüm söylenenleri arkasına aldı.

Ayasofya’nın yeniden Müslümanlarla buluşması noktasında hazım zorluğu yaşayanlar, bu sefer de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında karalama kampanyasındalar...

Kılıç geleneğine uygun olarak okunan hutbenin içinden bir kelimeyi alarak Ayasofya’nın açılışına gölge etmeye gerek yok! Başkan Ali Erbaş, hakkındaki karalama kampanyasına şu sözlerle nokta koymuştur: “Vefat edene duâ edilir, bedduâ değil!”

Bu arada neden kılıç ile hutbe okunduğunu merak edenler için, birkaç cümle ile konuyu özetleyeyim.

İstanbul’un Fethi’nden sonra camiye dönüştürülen Ayasofya’da Cuma namazı için okunacak hutbe sırasında, İslâm’daki “kılıç hakkını” sembolize etmek için ele kılıç alınırmış. Bu durum sadece Ayasofya’ya özgü olmamakla birlikte, fethedilen topraklardaki camilerde aynı gelenek uygulanırmış.

Ayrıca hutbe sırasında kılıcın bir anlamı olmasının yanında, tutulduğu el de önemli mesaj veriliyor. Kılıcın sağ el ile tutulması, kılıcı kullanmaya hazır olmak ve düşmana korku vermek anlamına geliyor. Hutbe sırasında Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın sol eline aldığı görülen kılıcın bu el ile tutulmasının vermiş olduğu mesaj ise barış ve güven...

Sosyal Medya Yasası'na dair...

28 Temmuz Salı günü Sosyal Medya Yasa Tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaştı. Yasayı “sansür yasası” olarak tanımlayanlar için, müşterinin şikâyet hakkının, “en doğal hak” olduğunu, bir hatırlatma bâbında bu satıra da ekliyorum.

Bunun yanında, müşteri şikâyetleri geçmişinin ne kadar eskiye dayandığına bakmanın iyi olacağı düşüncesindeyim. Sonuçta sosyal ağları kullanan bizler, yeni adıyla sosyal ağ sağlayıcılarının müşterileri konumundayız. Bir taraftan içerik üretirken diğer taraftan tüketiyoruz. Satın aldığımız ürünle ilgili memnuniyetsizlik varsa iade ya da şikâyet hakkımızın da var olduğunu biliyor ve bu hakkımızı zaman zaman gerekli hâllerde kullanıyoruz. Öyleyse bu hak, her türlü olumsuzlukla karşılaşabileceğimiz sosyal medya için de neden geçerli olmasın?

Şikâyetlerimizi iletebileceğimiz bir muhatap bulundurma mecburiyeti neden bu kadar birilerinin zoruna gitti ki?

Oysa ilk tüketici şikâyet mektubunun 3 bin 800 yıl öncesinde var olduğu bilinenler arasında…

11,6 santimetre boyunda ve 2,6 santimetre kalınlığındaki bir tablet, Irak’ın güneyindeki antik Ur kentinde bulunmuş ve British Museum’da sergilenmekte. Sümerler döneminden kalma tablette yazdığına göre, Nanni isimli bir bakır tüccarı, kendisine kötü kalitede cevher satan başka bir tüccar Ea-Nasir’e sitem etmiş. Akad dilinde yazılan mektubun tercümesi Chicago Üniversitesi tarafından yapılmış.

Sosyal ağlardan Reddit’te yayımlanmış olan mektupta müşteri Nanni, “kötü malı reddetme hakkını kullanacağını” belirtmiş ve parasının tamamını geri istemiş…  

Uzmanların ifadesine göre oldukça uzun olan metnin çivi yazısı ile yazılmış olması nedeniyle harcanan zaman ve emek, müşterinin yaşadığı mağduriyet karşısındaki öfkenin büyüklüğünün en büyük göstergesi. Yoksa uzun bir metni çivi ve çekiçle harf harf işleyerek kim yazar? 

3 bin 800 yıl önce hâl böyleyken, içinde bulunduğumuz 2020 yılında yaşananlar, sıralamak bile istemediğim türlü ifadelerle sosyal ağlarda kişisel haklarımızı ihlâl ediyor. Şikâyet etmeden oturup izlemek pek akıl kârı olmasa gerek.

Bayramınız mübarek olsun!