Bu taksimi kurt yapmaz

Ayrı ayrı aday olacaklar ama ikinci tura kalırlarsa, Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olacaksa, oylarını ona verecekler. Açık açık söylediler. Bu iyiliğin bir karşılığını istemek, diğerleri gibi hakları değil midir? Yüzde 1’lik partilere yirmişer yirmişer vekil dağıttıktan sonra, kendilerine ne kalacak? CHP kaç koltuk kazanacak ki mirasyedi gibi dağıtsın?

MUHALEFET sorunu diye bir şikâyet var, yıllardır bitmedi. Gişe rekoru kıran oyunlar gibi devam ediyor.

Muharrem İnce, “Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş” diye özetliyordu.

Hakan Bayrakçı da “CHP’nin dünyada tek olduğunu, benzerinin bulunmadığını, üst üste seçim kazanamama rekorunun sahibi olduğunu” her konuşmasında vurgulamaktadır.

Çok kişi bu tablonun bir “millî güvenlik sorunu” hâline dönüştüğünü yazar, çizer, söyler.

Bir şey değişmez tabiî.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da kaç defa bu konuyu dile getirmiştir.

En son iki hafta önce bir açılış programında şöyle söyledi:

“Köprü yaparız, yol yaparız, fabrika yaparız, ülkeyi kalkındırırız da bu muhalefeti ne yapacağız, bilmiyorum. Ülkenin muhalefet sorununa bir çözüm bulamayız.”

Mustafa Kutlu olsa, “Bu böyledir” der.

Zaten bu böyle olduğu için hep aynı bina etrafında dönüp duruyoruz.

Bu böyle olduğu için AK Parti, muhalefeti de içinden çıkardı.

Hem de bir değil, iki parti birden.

Eski Bakan Ali Babacan’ın DEVA’sı…

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek’i…

İktidara gelme garantisi olsaydı, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bir parti kurmaktan geri durmazdı.

Ama sigorta şirketlerinin o alanda hizmeti yok.

*

Gelecek Partisi’nin ismine takıldım. Umut vaat ediyormuş gibi görünüyor ama acaba öyle mi?

Bir memur arkadaş, Cuma günlerini çok sevdiğini söylemişti. Sebep, ertesi gün tatil olması.

“Keşke her gün Cuma olsa” diyordu.

Her gün Cuma olsa, hiçbir zaman Cumartesi gelmez. Aralıksız çalışırsın.

Bu tespiti “Gelecek” ile ilişkilendirerek düşünelim.

Marketlerin bu kadar yaygınlaşmadığı zamanlarda, bakkalların duvarına asılı iki minik tablo görürdük.

Biri “Peşin satan, veresiye satan”, diğeri de “Bugün peşin, yarın veresiye” tabelası…

Onlar hep duvarda durduğu için, veresiye satış daima ertesi güne kalacaktı hesapta.

Bunu da “Gelecek” ile ilişkilendirelim.  

Partinin adı her zaman “Gelecek” kalacaksa, umutla beklendiği hâlde hiçbir zaman gelemeyecek demektir.

Gelecek olana öyle söylenir.

Geleceği için beklenir.

Gelen ve gelmiş biri içinse “Gelecek” denilmez. Çünkü o artık oradadır, gelmiştir.

Hâlâ “Gelecek” deniliyorsa, hata vardır ortada.

Oğlum gelecek, kızım gelecek, torunlar gelecek…

Otobüs gelecek, bahar yaz gelecek…

Partim iktidara gelecek…

Belki şehre bir film gelecek…

“İste gelsin!”

Bakınız, bu daha anlamlı. Gelmeyi istemeye bağlıyor ve bir sonuca yönelik.

İste, gelsin… Lahmacun mu, Adana mı, ne istersen...

*

Cumhur İttifakı adayı belli.

Millet İttifakı’nın ibresi her gün başka birine işaret ediyor.

AK Parti içinden çıkan muhalefet partileri, CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’na dâhil olmayı pek şık bulmuyor.

İttifakın adının değişmesi bir seçenek.

Yeni ittifak(lar) kurulması bir başka seçenek.

Sebep, “Gittiniz, CHP’ye yamandınız” eleştirisinin haklı zemine oturması.

Daha ağırı, HDP ile aynı potada görünme riski.

İsmet İnönü’nün meşhur sözünden mülhem bir manzara çıkıyor:

“Yeni bir ittifak kurulur, biz de orada yerimizi alırız.”

İyi, alın.

İsterseniz üç beş ittifak kurulsun.

Netice ne kadar değişecek?

Her biri ayrı aday mı çıkaracak?

Yoksa yine bir isim etrafında birleşecek misiniz?

O zaman kırk ittifak kurulsa bile bir anlam ifade etmez.

“Birlikteyiz, kararımız ortak fakat ele güne karşı ayrı görünelim” eğilimi, halkı aptal yerine koymaktan bir anlam taşımaz.

“Ayrı görünelim fakat aynı isme oy verelim. Başka türlü yine uzun adam seçimi kazanır.”

Bir şekilde anlaşma sağlanırsa, DEVA ve Gelecek CHP’den grup kuracak kadar milletvekili almayı arzu etmekteymiş.

Grup dediği, vatsap grubu değil ki Meclis grubu. O da en az 20 milletvekili ile kuruluyor.

20’şer vekil onlar isteyince, 40 ediyor.

Saadet’in kusuru ne? Onlar da grup kurmak ister.

Muharrem İnce ile Mustafa Sarıgül’ün başı kel mi?

İkisi de ayrı ayrı aday olacaklar ama ikinci tura kalırlarsa, Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olacaksa, oylarını ona verecekler.

Açık açık söylediler.

Bu iyiliğin bir karşılığını istemek, diğerleri gibi hakları değil midir?

Yüzde 1’lik partilere yirmişer yirmişer vekil dağıttıktan sonra, kendilerine ne kalacak?

CHP kaç koltuk kazanacak ki mirasyedi gibi dağıtsın?

Bu taksimi kurt yapmaz.