
HER sabah yeniden
tanıyorum bu şehri, her akşam yeniden özlüyorum.
Okyanuslar
kadar derin, mavi bir özlem, can yakıcı kırmızı bir hasret besliyorum.
Her
sokağında bir hatıram, her caddesinde nefesim var. Artık yabancı değil etrafımdan
geçen kalabalıklar… Kimiyle çay içmişim, kimiyle aynı derde omuz vermişim. Şehir
bir köprü; kimlerle ağlamış, kimlerle gülmüşüm…
Bir
şehri en çok terk edeceğiniz zaman tanırsınız; bırakmaz hatıralarınız, kapanır
dizlerinize… Bırakmaz sizi şehir, öyle yaşanmışlıklar hemen eskimez, hatıralar
eski çeyiz sandıklarına hemen girmez.
Bırakmaz
işte yakanızı şehir, neler yaşadığınızı vurur zihninize zihninize! Küser sonra
bırakıp gideceğinizi bilince… Şu duvarlarda ellerimin izi, havada hâlâ
kahkahalarımın sesi… Kim hüzünlenmeden terk eder ki yaşadığı şehri?
Adımlarımın
yıprattığı merdivenler, her hâlimi inceleyen meraklı gözler…
Mahallenin
Ayşe Teyzesi, komşunun camdan hiç gitmeyen gölgesi… Daha dün gibi doğduğu gün, bugün
genç olan çocuklar… Hâsılı, sokaklar katar katar bağrında anılarımı saklar.
Yaşadığınız
şehir siner benliğinize, hatta yaşadığımız bütün mekânlar aslında kimliğimizi
oluştururlar. Meselâ dedemizin eski ahşap radyosu, nenemizin tahta sandığı,
yaşandığı zamandan dem vururlar.
Şehir
akar içimize bir su gibi; ruh damarlarımızda dolaşır, oluşturur kimliğimizi, donatır
tüm benliğimizi…
Ne
karadır hani acı hatıralar, ne beyazdır mutlu uyanılan sabahlar…
İşte
hepsini şehir bağrında saklar!
Şehir
tarlasına hatıra ekeriz her geçen gün; biraz gülücük dikeriz, biraz hüzün…
Eğer
bir şehri terk edecekseniz, elinizde bavul, akşam vakti onu tepeden izleyin;
göğe çıkan uğultular içinde, sizin sesinizi de arar, sizsiz eksik kalır, sizsiz
solar ışıklar… Evinizin üstüne kara bir perde düşer; sanki ölüm sessizliği
siner, daha gitmeden her bir taş sizi özler.
Şehir…
Bir anadır, rahminde saklar insanları, toprak verir, hava verir; kar boran olsa
da ardından gelen güneş, rahmetindendir. Yaratan’ın emrinde, bizim
hizmetimizdedir.
Şehirler
canlıdır; insan nefesi ile yaşar, kendine sığınanları ana gibi bağrında saklar.
Şehir
dosttur, anılarınızı onunla yaşarsınız, bütün dünyadaki şehirlerden en iyi onu
tanırsınız. Dosttur işte, varlığınızı onunla arza kazırsınız!
Şehir
biraz da sizin eserinizdir; düşünceleriniz, hayâlleriniz şekillendirmiştir
sokaklarını, sonra adımlarınız yıpratmıştır kaldırımlarını, böylece siz açığa
çıkarırsınız mahrem bağrında sakladıklarını.
Şehir
yârendir, sizin gözyaşlarınızla büyümüştür çimenleri, sizin gülüşünüzle
çınlamıştır dağı taşı, her yeri. Sizin için saklar geçmişi, sizin için bekler
geleceği.
İnsanlar
sizi kolay bırakırlarken, şehir daha vefalıdır, bırakmaz öyle sizi. Siz bıraksanız
bile, açıktır hep elleri. Bir yere gitmez, yer değiştirmez, bekler gidip
vefasızlık edeni.
Şehir…
Yaşadığınız şehir, vatanınız, yaşamınız, toprağınız, her şeyinizdir; siz,
şehrin her şeyi…