22 Nisan Dünya Günü
hakkında ne biliyoruz? Nasıl ortaya çıktı? Google’nin hakkında doodle yapacak
kadar önem verdiği bugün ne anlama geliyor?
Tam
da Coronavirüs salgını içinde bulunduğumuz günlerde dünya, insanoğluna, “Ben sizi bunca yıldır ağırladım. Artık ağırlanma
sırası bende” der gibi âdeta. Veya dünyanın “Yaşlanıyorum” seslenişine
aldırmadığımız için de bu salgın bir uyarı olabilir mi?
Dünya
Günü nedir ve nasıl ortaya çıktı?
İlk
olarak San Francisco’da, 1969 yılında düzenlenen UNESCO Dünya Konferansı’nda John McConnell tarafından ortaya
atılmıştır Dünya Günü fikri. Nedeni, dünyamızın güzelliklerine vurgu yaparken
aynı zamanda karşı karşıya kaldığı küresel ısınma, ormanların ve yeryüzü
türlerinin yok edilmesi gibi çevresel boyuttaki tehditlere dikkat çekerek
farkındalık oluşmasını sağlamak.
1969
yılının Ocak ayında, ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Santa Barbara kıyısı
açıklarına dökülen yaklaşık 12 milyon litre petrol, o güne kadar görülen en
büyük çevre felâketlerinden biri olarak nitelendirildi.
Atıkların
bin 300 kilometrekareyi aşan bir alana yayılmasıyla birlikte 10 binden fazla
kuş, fok balığı, denizaslanı ve yunus balığı öldü. Bu çevre felâketinin Dünya
Günü’nün ortaya çıkışında büyük etki sahibi olduğu ifade ediliyor.
İlk
kutlama, John McConnell’in önerisi (ilk önerdiği tarih, Ekinoks zamanı olan 21
Mart) ve Güneş enerjisi kullanımının yaygınlaşmasına yönelik çabalarıyla
bilinen Denis Hayes’in organizatörlüğünde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 22
Nisan 1970 yılında düzenlenmiş ve kutlamalara 20 milyondan fazla kişi katılmış.
Bu
etkinlikte, düzenlenen konferans ve sempozyumlarla çevre sorunlarının uluslararası
arenaya taşınmasının sağlandığı ve etkinlik netîcesinde ABD’nin ilk “temiz hava
yasası” ve “temiz su yasaları” hazırlandığı bilinenler arasında.
Dünya
Günü’nün uluslararası çapta kutlanmaya başladığı tarih 1990’lı yıllar. 200’e
yakın ülkedeki kutlamaları Washington merkezli Eart Day Network organize
etmekte. Ayrıca iklim değişikliğine karşı mücadelede dönüm noktası olarak
bilinen ve 2020 yılında başlayacak olan Paris İklim Anlaşması (COP 21), yine
2016 yılında, Dünya Günü’nün kutlandığı 22 Nisan gününde imzalanmış.
Dünya
Günü kapsamında Türkiye ne yapıyor?
Doğal
Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), 22 Nisan Dünya Günü’nde iklim dostu bir dönüşümü
teşvik etmek maksadıyla, “Uluslararası Tek Dünya Kentleri” adıyla bir yarışma
düzenliyor. Belirlenen bu yılki tema, iklim değişikliği konusunda eyleme
geçmek.
Yarışma,
karbon ayak izini azaltma noktasında ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı direnç
arttırma noktasında çalışmalar yürüten ve çevresel sürdürülebilirlik anlamında
yol alan şehirleri, farkındalık sağlamak adına ön plâna çıkarmakta. Bu anlamda
sosyal medyada çeşitli kampanyalar düzenleniyor. Bunun yanında, küresel ısınma
eşiğini belli bir sınırda (1 buçuk derece eşiğinde) tutmak da yarışmanın
amaçları arasında.
Geçtiğimiz
yıllarda Türkiye’den İstanbul, İzmir ve Gaziantep finale kalarak ülkemizin
iklim değişikliğiyle mücadeleye verdiği önemi ortaya koymuştur.
Google’nin
Dünya Günü’nün 50’nci yılına özel tasarladığı videolu tasarımda bir başka
vurguladığı konu, besin zincirinde önemli görev üstlenen arılara dair. Animasyondaki
ifade şöyle:
“Bugün hem
gezegenimizi, hem de üzerinde yaşayan çok küçük ama en önemli canlılardan
birini kutluyoruz. Biliyor muydunuz? Dünyamızdaki ekinlerin üçte ikisi ve
çiçekli bitkilerin yüzde 85’i arıların polenleri yaymasıyla mümkün oluyor.
Kanatlı arkadaşlarımız hakkında daha fazla bilgi edinin ve yeni açmış çeşitli
çiçeklere polen taşımak için çıktıkları yolculukta onlara yardımcı olun…”
Bu
konunun bir iki paragrafa sıkıştırılamayacağını düşünüyorum, ama belki daha
sonra…
Dünya
Günü’nde, birçok ülkede düzenlenen farklı etkinliklerden şu iki örneği de
paylaşmak isterim: Moldova’nın Chisinau şehrindeki köylerde temizlik çalışmaları,
ağaç dikme hareketi ve kuşlar için yuvalar yapılmakta. Yine Dublin’de 5-12 yaş
arası çocuklara yönelik, bölgesel ekolojiyi keşfedebilecekleri, vahşi yaşamı
araştırabileceği, hava ölçümleri yapabilecekleri ve şehrin yeşil alanlarını
keşfedebilecekleri kamplar düzenlenmekte.
Bu
etkinlik örneklerinin benzerleri ülkemizde de düzenlenmekle birlikte, bu
noktada bizler de ferdî olarak (şu günlerde dışarı çıkıp ağaç dikemesek de) yediğimiz
bir meyvenin çekirdeğini saksıya dikmekle başlayalım.
Suyumuzu
daha tasarruflu kullanarak, kullanmadığımız zamanlarda fişleri prizden çekerek,
daha az paketli ürünler tüketerek, tek kullanımlık ürünleri daha az tercih
ederek, özetle doğaya ve çevreye zarar verecek uygulamalardan uzak durarak
dünyaya olan vefâ borcumuzu yerine getirebilmek öyle önemli ki…
Bu
tarzla yaşamak dileğiyle…