Boykot et(eme)mek

Neyi neden boykot ettiğimizi gerçekten biliyor muyuz? Evet, İsrail’i boykot ediyoruz. Evet, kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırdığı için boykot ediyoruz. Ama İsrail neden bomba yağdırıyor? Veya İsrail’in Filistin topraklarında ne işi var? Olayların tarihini bilmediğimiz için boykotumuzu da sağlam tutamıyoruz. Kim bilmediği bir şeyi savunabilir ki?

HER Ramazan ayında olduğu gibi 1442 yılının Ramazan ayında da İsrail, Filistinli kardeşlerimize çeşitli saldırılarda bulundu. Yıllar önce haklarını gasp ettiği gibi şimdi de mahallelerini, evlerini gasp etmeye başladı.

Bölge siyâseti ile ilgilenenlerin malûmu, her yıl buna benzer olaylar yaşanırdı, hatta kanıksanmıştı. Fakat bu Ramazan sosyal medyada, televizyonda, yazılı medyada çok daha fazla konuşuldu, haberler yapıldı. Amerika’nın ve Avrupa’nın birçok yerinde Filistin’e destek yürüyüşleri yapılmasıyla beraber Filistin asıllı Amerikalı ünlü insanların Filistin hakkında paylaşımları, İsrail’in o topraklarda hak iddia etmesinin tamamıyla yalan dayanakları olması hakkındaki propagandaları, olayların medyada daha uzun süre kalmasına neden oldu. Tüm bunların sonucunda İsrail’in uzun yıllar boyunca süren zulmüne karşılık bir boykot kampanyası başladı.

Müslüman bir ailede doğup büyüyen herkes, çocukluğunda “boykot” kelimesine aşina olmuştur. Kelimenin asıl anlamı şu: “Belirli bir amacı gerçekleştirmek için baskı yapmak ereğiyle bir kimseyle, bir yerle, kuruluş ya da bir ülkeyle her türlü ilişkiyi kesme kararı”... Peki, biz boykotu böyle mi yaptık? Her türlü ilişkimizi keserek, itibarını kaybettirmeye çalışarak, malî kayıp sağlaması için mi yaptık? Eğer bu şekilde düşünüp yapsaydık, 1 buçuk milyardan fazla Müslüman nüfusla, 80 milyonluk Türk nüfusla başarmamız gerekmez miydi? Biz boykotu bir anlık sinirimizi geçirsin diye, o insanların bombalar altındaki mücadelesini izlerken içimizin yangınını bir nebze hafifletmek için yaptık. Yarın ahirette “Ne yaptın?” sorusuna, en azından, ufak da olsa çabaladığımızı göstermek için yaptık. Belki bir ay, belki iki ay sabrettik, o lekeleri çıkartan deterjanı, yemeklerimizin yanında içimizi ferahlatan içeceği almadık. Sonra?

Boykotun bu şekilde sonuçlanmasının birçok nedeni var tabiî. Öncelikle alternatifimiz yok. Sadece o deterjan bizi mutlu ediyor ya da o içecek bizi ferahlatıyor. Gerçek bir boykot için öncelikle bu sorunu çözmemiz gerekiyordu. Yerli ve millî olanın teşvikiyle bu sorun çözüme kavuşmaya çok yakın -inşallah-.

Diğer sorun daha büyük: Neyi neden boykot ettiğimizi gerçekten biliyor muyuz? Evet, İsrail’i boykot ediyoruz. Evet, kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırdığı için boykot ediyoruz. Ama İsrail neden bomba yağdırıyor? Veya İsrail’in Filistin topraklarında ne işi var? Olayların tarihini bilmediğimiz için boykotumuzu da sağlam tutamıyoruz. Kim bilmediği bir şeyi savunabilir ki?

Boykotu durduran neden ise, “Biz almasak ne olacak, batacaklar mı?” sorusu. Bir ürün satılmadığında milyar dolarlık firmaların batmayacağı aşikâr; zaten boykotu bu açıdan da yanlış anlıyoruz. Boykot edilen firmayı/devleti sürekli gündemde tutarak itibarını zedelemek ise asıl mesele! Örneğin Ronaldo’nun Avrupa Futbol Turnuvası’nda basın toplantısı yaparken boykotun ilk sıralarında gelen bir içeceği kamera kadrajından çıkarması, şirketin 4 milyar dolar değer kaybetmesine neden oldu, her şeyden önce itibarını kaybettirdi.

Boykot ederken kararlı bir duruş sergileyip ilişkimizi keserek hayatımıza devam edersek, bunun yankıları elbette duyulur. Kelebek etkisi misâli... İtibar kaybının yanında, boykotla malî kayıp sağlamak da mümkün. 2006 yılında Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed hakkında yapılan çirkin bir karikatürün ardından Danimarka ürünleri boykot edildi. Avrupa’da ünlü olan Arla Foods isimli bir marka, 1.36 milyar dolar zarara uğradı. Filistin’de bir grubun İsrail’i boykot etmesi ve boykot kampanyası ile 2013-2014 yılları arasında İsrail ekonomisi 6 milyar dolar kaybetti. Bunlar somut sonuçlarken, firmaların itibar kaybı ise eminim daha büyüktür.

Peki, nasıl boykot edelim? Öncelikle neden boykot ettiğimizi bilmeli ve ona göre savunmalıyız. Boykot ederken bir öndere, lidere ihtiyacımızın olduğu da aşikâr. “Üç kişi yolculuğa çıkarlarsa, aralarından birini lider seçsinler” (Ebû Dâvûd, Cihâd 80) hadîs-i şerîfine binaen, boykot gibi, milyonlarca insanı etkileyen bir mevzuda da bir başa muhakkak ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bununla beraber, boykot edilecek ürünlerin belirlenmesi de mesele. “Buycoot” isimli uygulamayı kullanarak ürünlerin neden boykot edildiğini öğrenebilir ve alternatiflerine ulaşabiliriz.

Ayrıca İsrail’i 6 milyar dolar zarara uğratan Filistinli grubun “bdsmovement.com” isimli internet sitesinden de boykot kampanyaları hakkında bilgi edinip destek olabiliriz.

Boykot etmek için önce boykotu öğrenmeliyiz.