Bosna-Hersek’in genç ve idealist kurucuları: Mladi Müslimani

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Genç Müslümanlar Teşkilatı’nın 13 mensubu da komünistler tarafından katledilmiş, şehit edilen 13 kişinin mezarları bugüne kadar tespit edilememiştir. Bu şehitlerin arasında, teşkilatın kurucularından olan Esad Karacozoviç ve Mustafa Busuladziç vardır. Bu iki isim, dönemin en tanınmış Boşnak aydınları olup yapının manevî önderleri idi.

SARAYBOSNA'NIN en güzel mekânlarından biri, şehirde Türk çayı içmek isteyenlerin uğradığı, gönülden sohbetlerin zaman gözetmeksizin yapıldığı eski bir Osmanlı hanı olan Moriçe Han’dayız. Başçarşı'nın taşlı meydanından geçip sağa döndüğünüzde, etrafta sıralı tek katlı dükkânların önünden ilerlerken sağda, ahşap, her haliyle bir Osmanlı yapısı...

Havanın gayet soğuk olmasına rağmen Boşnak ve Türk gençlerin doldurduğu sıcacık bir çay bahçesi, hanın hemen solunda misafirlerini ağırlıyor. Şehre gelenlerin uğramadan geçmedikleri bir mekân...

Hanın ikinci katında ise bambaşka idealleri olan, bu ülkenin bağımsızlığının her aşamasında dahli bulunan, Bosna-Hersek'teki İslamî oluşumun mimarlarından, Boşnak toplumunun tüm zorluklara, baskılara ve ayrımcılıklara rağmen Müslümanca yaşayabilmesi için mücadele etmiş bir gençlik teşkilatı olan Mladi Müslümani, yani “Genç Müslümanlar”ın gayet mütevazı ofisi bulunuyor.

Sahip oldukları ekonomik imkânların aksine, Müslüman Boşnakları her daim diri tutmak, özellikle ülkenin geleceğine yön verecek olan gençleri organize etmek, onları çağın gerektirdiği bilgi ve birikimle donatmak için imkânlarının katbekat üstündeki bir nispette büyük işler yapmaya çalışan bir grup genç insan…

Daha önceden sözleştiğimiz saatte, Genç Müslümanlar Teşkilatı’nın ofisine ekip olarak gittik. Amacımız, genel bilgisine sahip olduğumuz bu oluşum hakkında teşkilatın yetkilileri ile görüşüp onları daha yakından tanımak, bu teşkilatın bir üyesi olan Aliya İzzetbegoviç ile ilişkilerini öğrenmek, 1939 yılında gayrıresmî olarak kurulmalarından sonra Yugoslavya’nın parçalanması ile ortaya çıkan durumda pozisyonlarını, Bosna Savaşı’ndaki çalışmalarını ve geleceğe dair planlarını konuşmaktı. Ofiste Genel Sekreter Anes Cunuzoviç ve sohbete daha sonra katılan Teşkilat Başkanı Edhem Baksiç ile saatler süren bir görüşme yaptık. Aklımızda kalanları da teşkilatla ilgili diğer okumalarımızla birleştirerek burada paylaştık.

Teşkilat adına sorularımızın çoğunu Genel Sekreter Anes Cunuzoviç cevaplandırmaya çalıştı. Anes Bey, Sancak'ta doğmuş ve Karadağ'da, Edebiyat Fakültesi’nde okumuş, muhabirlik, gazetecilik yapmış, “Sancak”, “Saf” gibi dergilerde editoryal katkılarda bulunmuş bir gazeteci. Şu an İngilizce ve Almanca olarak Lüksemburg’ta yayınlanan “Divan” dergisinde yazılar yazıyor, aynı zamanda Bosna’da yayın yapan İgman TV'de program yapıyor. "Lanet Olsun" adında Doğu Bosna katliamlarını anlatan bir kitabı da yayınlandı. Hazırlamakta olduğu ikinci kitabı ise Batı Bosna ile ilgili olacak.

1999'dan beri Genç Müslümanlar teşkilatının üyesi olan Anes Bey, 2009’un Nisan ayından beri Genel Sekreter olarak teşkilat içerisinde görev yapıyor.

Genç Müslümanlar örgütü kuruluyor

“Genç Müslümanlar Teşkilatı”, 1939 yılında Boşnakları olumsuz yönde etkileyen bir dizi olayların meydana gelmesiyle ortaya çıktı. Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Makedonya'da meydana gelen Krallık Yugoslavya’sında Boşnaklara eşit vatandaşlık çerçevesinde herhangi bir yaşam alanı tanınmıyordu. Komünizm ve faşizmin büyük bir tayfun gibi her yanı etkilediği bir dönemde, Avrupa’nın ortasında İslam dünyasından adeta tecrit edilmiş Boşnaklar, milli ve manevî değerlerine yapılan saldırılara, kültürel kimliklerinin yok sayılmasına karşı Müslüman gençliği bilinçlendirmek ve halka bu yoğun kültürel ve siyasî saldırılara karşı direnç kazandırmak için böyle bir teşkilat kurma gereği hissettiler.

Aslında bu dönemde Müslümanların bir örgütünün var olmasına ve bu örgütün lideri olan Dr. Mehmed Spaho'nun hükümette bakan olmasına rağmen, Boşnaklara karşı Sırp ve Hırvatların yok sayıcı bir politikası vardı. Bu sırada Krallık Yugoslavya’sında Sırp Başbakan Dragişa Cvetkoviç ve Hırvat Köylü Partisi Genel Başkanı Dr. Vlatko Maçek, tamamen Boşnakları yok sayarak, 26 Ağustos 1939'da Sırplar ile Hırvatlar arasında fiilen Bosna'nın bölünme antlaşmasını imzaladılar.

Aynı yıl içinde Cvetkoviç-Maçek arasındaki müzakereler esnasında, Yugoslav Müslüman Örgütü Başkanı ve aynı zamanda Ulaştırma Bakanı Dr. Mehmed Spaho, Belgrat'taki bir otel odasında ölü bulundu. Açıklamalarda ölüm nedeni olarak kalp krizi gösterildiyse de birçok kimseye göre Boşnakların temsilcisi olması ve ayrıca Bosna'nın bütünlüğünü her fırsatta vurgulaması nedeniyle bir suikasta kurban gitmişti. Zira herkes biliyordu ki, Sırp ve Hırvatların aralarında imzaladığı ve Bosna'yı yok edecek antlaşmayı kabul etmeyecekti.

Bu olay, Müslüman Boşnakların hükümet nezdindeki gücünü kırmış, zaten etkisi pek olmayan Diyanet İşleri'ni iyice zayıflatmıştı. Bunun yanında, bu dönemde sosyokültürel anlamda da Boşnakların bağımsızlığından söz etmek pek de mümkün değildi.

Boşnaklar bu durumdayken, II. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri duyulmuş, Almanya, Avrupa'yı işgal etmeye başlamıştı. Uygun bir zamanda, Krallık Yugoslavya’sına da Hitler'in saldıracağı tahmin ediliyordu. Yugoslavya'da Boşnak lider Dr. Mehmed Spaho'nun ölümünden sonra arkasında ordusu olmayan, sağlam siyasî örgütü ve güçlü bir dinî teşkilatı bulunmayan tek millet Boşnaklar idi. Yugoslavya’da insanların komünist ve faşist olarak ikiye ayrıldığı bir dönemde, her iki tarafa da yakın olmayan Boşnaklar büyük bir yalnızlık içerisindeydiler. Ve işin kötüsü, Boşnaklar ne siyasî, ne askerî, ne de kültürel anlamda Sırp ve Hırvatlarla mücadele edebilecek güce sahiplerdi.

İşte tam da bu çaresizlik duygusunun hissedildiği demde, tüm bu gelişmelere karşı Boşnak Müslümanları eriyip yok olmaktan kurtaracak, Boşnak genç beyinlerden oluşan “Genç Müslümanlar Hareketi”nin (Mladi Müslümani) kurulmasına karar verildi. Bu teşkilat, Boşnak milletinin millî, manevî, ahlakî, siyasî ve kültürel gelişmesine katkıda bulunmak için kolları sıvamıştı.

“Ya Mustafa! Uzun gecenin erken yıldızı…”

Genç Müslümanlar grubunda en çok öne çıkanlar, üniversite öğrencileri idi. Bunlar, Esad Karacozoviç, Tarık Muftiç, Emin Granov, Murtez Dervişeviç, Husref Başagiç'tir. Teşkilata ilk katılanlar, o zaman verdiği kaliteli eğitimle dikkat çeken Saraybosna Erkek Lisesi öğrencileriydi. Ardından diğer Boşnak aydınları teşkilata dâhil olmuşlardır. Bunlar arsında, I. Real Gimnazyum öğrencisi Aliya İzzetbegoviç de bulunuyordu. Örgütün resmî kuruluşu, Mart 1941’de gerçekleşti. Bundan 15 gün sonra Yugoslavya'da savaş yayılmaya başlamıştı.

Teşkilatın fikir babası ve teşkilat üyelerinin yetişmesinde büyük emeği geçen kişi ise, Hafız Aziz Alili’nin “Ya Mustafa! Uzun gecenin erken yıldızı! Seni öldürebilirler ama kitaplarını asla!” dizeleriyle bir şiirine konu edindiği fikir adamı Mustafa Busuladziç idi. Genç yaşlarda 6-7 dil öğrenmiş, İslam dünyasını iyi tanıyan, Müslüman coğrafyasını çok gezen Busuladziç, Boşnakların, “İslam’ın Avrupa’daki koruyucuları” olduğunu söylüyor ve Boşnak Müslümanlara iki önemli görevleri olduğunu ifade ediyordu. Bunlardan birincisi manevî ve kültürel kimliklerini korumak, kültürel, toplumsal ve ekonomik meseleleri çözerek en kültürlü insanların Müslümanlar olduğu tezini ispatlamaktı. İkincisi ise, birer deniz feneri gibi yaşantıları, yaptıkları ve yazdıkları ile Avrupa’ya gerçek İslam’ın ne olduğunu göstermekti.  

Aliya İzzetbegoviç, Genç Müslümanlar Teşkilatı'na II. Dünya Savaşı esnasında katıldı. Çok genç olduğu halde, teşkilata katılıncaya kadar kendisini tamamen entelektüel ve felsefî olarak hazırlamış, II. Dünya Savaşı esnasında komünizm ve faşizm ideolojilerine karşı olduğu için herhangi bir orduda askerlik yapmayı kabul etmemişti. Onun için tek çıkış yolu, bu grup içerisinde yer almak idi. Neticede Aliya, bir lise öğrencisi olarak Genç Müslümanlar Teşkilatı mensubu olmuştu.


II. Dünya Savaşı'nda teşkilatın durumu ve çalışmaları

Genç Müslümanlar, antifaşist ve antikomünisttiler. II. Dünya Savaşı başları olan Nisan 1941’de faşistler, Yugoslavya'ya girerek bağımsız Hırvat Devleti’ni kurdular. Bu yeni rejim, ilk olarak Sırplar, Yahudiler ve Çingenelerle hesaplaşıyordu. Böyle bir ülkede, böyle karışık zamanda ve tüm Avrupa faşizm zulmü altında inlerken Boşnak aydınları ve ulema, Genç Müslümanlar Teşkilatı mensuplarının büyük çoğunluğu, faşistlerin, komşuları olan Sırpları, Romenleri ve Yahudileri öldürmelerini gerekçe göstererek Hırvatistan Milli Devleti’nin yetkililerine bu durumdan vazgeçmeleri için başvurarak, hareketin ne kadar insanî bir temel üzerinde bulunduğunu göstermişlerdir.

II. Dünya Savaşı sırasında Genç Müslümanlar Örgütü mensupları, genellikle insanî yardım faaliyetleriyle meşgul olarak Posavina, Doğu Bosna ve Sancak bölgelerinden gelen muhacirleri uygun yerlere yerleştiriyorlardı. Bununla birlikte Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları, Hırvatistan Milli Devleti’nde yapılması gereken mecburî görevleri yapmaktan kaçınıyorlardı. Bundan dolayı Hırvatistan Milli Devleti, teşkilat mensuplarını her daim takip altında tutuyordu.

Bu esnada Aliya İzzetbegoviç, Ömer Behmen, Necib Şaçirbegoviç, Salih Behmen, Eşref Çampara gibi teşkilata yeni katılanlar, “El-Hidaye” isimli resmî İslam ulema derneği içinde, ayrıca Türkiye’deki Kızılay’ın muadili olan “Merhamet” kuruluşu içerisindeki âlimlerle çalışmalarına devam ediyorlardı. Hatta II. Dünya Savaşı sırasında Aliya, Hırvatistan Milli Devleti ordusuna katılmamak için kaçarak, doğduğu Bosanski Şamas'ta bir süre kaldı. Burada diğer Genç Müslümanlar mensuplarının yaptığı gibi, Boşnak muhacirlerinin yerleştirilmesinin yanında gençler ve çocukların eğitimiyle ilgilendi.

Kısıtlı şartlardan dolayı bu faaliyetler ancak ev ve camilerde sohbetler şeklinde gerçekleşmekteydi. Bu çabalar teşkilatın halk nezdindeki itibarını arttırmış ve Genç Müslümanlar’a katılım artmıştı. Yugoslavya’da, II. Dünya Savaşı’nda eli insanların kanına bulaşmayan tek millet, “Boşnaklar”dı. Komşu Sırp ve Hırvat halkından farklı olarak silahsız olan Müslümanlar, onların askerî birlikleri ile karşı karşıya kalmışlardı. Bazıları Türk olarak adlandırdıkları Boşnaklardan intikam almak için bu fırsatı dört gözle bekliyordu. Aynı niyeti hem Sırp çeteleri (Sırp faşist güçleri), hem Hırvat isyancıları (Hırvat faşist güçleri), hem de 1943'e kadar Partizanlar (komünist askerleri) taşıyorlardı. Bu durum karşısında Boşnakların yaşadıkları köyler ve şehirleri korumak için Müslüman Jandarması ile diğer Boşnak silahlı güçleri kuruldu.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Tito iktidarı ile hesaplaşma

II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, komünist iktidar kültürel, dinî, millî ve insanî yardım kuruluşlarıyla hesaplaşmaya karar vermişti. Boşnakların tüm kültürel ve insanî yardım kuruluşları kapatılmıştı. Medreselerin kapılarına kilit vurularak İslam Camiası (Diyanet İşleri Başkanlığı) yönetimine el konulmuştu. Diğer milletlerin kuruluş ve teşkilatları da aynı kaderi paylaşmıştı.

Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları, dindar fakat aydın insanlardı. Komünistleri rahatsız eden unsur da bu insanların söz konusu özellikleri ve komünizme karşı olmalarıydı. Hatta 1945 sonbaharında, İl Meclisi binasında, yeni iktidar tarafından komünist gençler için düzenlenen toplantıya Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları gelip dindar insanların görüşlerini savunmuşlardır. En ateşlilerden biri de Aliya İzzetbegoviç olmuş ve binadan çıkarken hemen polis tarafından tevkif edilmiş ve bir gün sonra serbest bırakılmıştır.

Bu derece aktif rol oynaması karşısında Yugoslavya İstihbaratı, Genç Müslümanlar’ın içine girilmesi gerektiğini düşünür ve Yugoslavya'nın 1991’de dağılmasına kadar teşkilat, komünist iktidarın her daim hedefi olur.

Henüz 1946 yılında, Aliya İzzetbegoviç, Necib Şaçirbegoviç ve teşkilatın on kadar mensubu cezaevine girdiklerinde, Genç Müslümanlar Teşkilatı ile hesaplaşma başlamıştı. Aliya, yakalandığında Tito Yugoslavya’sında askerlik yapıyordu. Yüksek Askerî Mahkeme tarafından 3 yıl hapisle yargılandı. O zaman Aliya 21 yaşındaydı. Ve bu genç adam, en önemli eserlerinden biri olan “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabını bu dönemde hazırlamıştı. Bu durum, onun entelektüel, düşünsel ve siyasî olgunluğunu göstermesi bakımından önemlidir. Aliya'nın kız kardeşi de yakalananlar arasında olup, henüz el yazması şeklindeki kitabı saklamış ve böylece yok edilmesini önlemişti. Aliya, cezaevinden çıktıktan sonra saklandığı yerde rutubetten iyice yıpranmış olan kitap müsvettelerini yeni ilavelerle yayımlanacak hale getirmiş, ancak siyasî ortamın müsait olmaması nedeniyle 1984'te neşredebilmişti.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Genç Müslümanlar Teşkilatı’nın 13 mensubu da komünistler tarafından katledilmiş, şehit edilen 13 kişinin mezarları bugüne kadar tespit edilememiştir. Bu şehitlerin arasında, teşkilatın kurucularından olan Esad Karacozoviç ve Mustafa Busuladziç vardır. Bu iki isim, dönemin en tanınmış Boşnak aydınları olup yapının manevî önderleri idi. Bunların yanı sıra Asaf Serdareviç, Nurudin Gaskiç, Sakib Nişiç, Osman Krupaliya (1945), Asım Çamciç ve Fikret Ploço (Yugoslavya'dan kaçmaya çalışırken), Ömer Stupac, Hasan Biber, Halid Kaytaz, Nusret Fazlibegoviç ve Ömer Kovaç (1949) da şehit edilen teşkilat üyeleriydi.

Dr. Mehmed Spaho, Belgrat'taki bir otel odasında ölü bulundu. Herkes biliyordu ki, Sırp ve Hırvatların aralarında imzaladığı ve Bosna’yı yok edecek antlaşmayı kabul etmeyecekti. 

1948 ve 1949 yıllarında Genç Müslümanlar Teşkilatı mensuplarından bin 200 kişi tutuklandı. Bunların büyük çoğunluğu hapis cezasına mahkûm edilirken, bir kısmı yargılanmadan, bir kısmı ise yargılandıktan sonra idam edildi.

1946 yılında Aliya İzzetbegoviç yakalansaydı, büyük ihtimalle o da şehitler arasında yer alacaktı. Anlaşılan Cenab-ı Hak, onu daha sonra yapacağı hayırlı hizmetler için korumuştu. Aliya'nın 1949'daki derdest hareketlerinde tekrar yakalanmaması, Genç Müslümanlar Teşkilatı mensubu Hasan Biber sayesinde olmuştur. Diğer teşkilat mensuplarının yakalanmasından 40 gün önce Aliya İzzetbegoviç, hapisten çıkar çıkmaz Hasan Biber'le temasa geçmişti. O sırada güvenlik sebebiyle küçük gruplar şeklinde faaliyette bulunuyorlardı. Aliya'nın hapisten sonra teşkilata döndüğünü Hasan Biber'den başka kimse bilmiyordu. Yapılan soruşturmada Hasan Biber, Aliya'dan bahsetmeyerek dava arkadaşını korumuştur.

Hapisten çıktıktan sonraki faaliyetler

O zamanlar, Genç Müslümanlar için çok zor bir dönemdi. Baskıcı rejim altında yok olmamak, ayakta kalabilmek için mücadele ediyorlardı. Tüm ülkede durum çok kötüydü ve bu vaziyet, en fazla Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları gibi rejim açısından “sakıncalı” görünen tüm siyasî gruplara zarar veriyordu. Zaten usulsüz yargılamalarla birçok mensubun temel insanî haklarına el konulmuş, teşkilatın eğitim çalışmalarına ve diğer etkinliklerine yasaklar getirilmişti.

Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları, hapisten çıkıp toparlanınca tekrar faaliyete geçtiler. Bu sefer devletin takibatından dolayı daha küçük yapılarla “hücre evleri” şeklinde örgütlenmeye çalıştılar. Ev sohbetleri, yapının en önemli çalışmasıydı ve halkla direkt temasa geçebildikleri yöntemdi.

Aliya'nın yanında, hareketin ileri gelenleri olarak Salih ve Ömer Behmen, İsmet Kasumagiç, Atıf Delaliç, Vahit Kozariç, Necip Şekipbegoviç gibi yıllarca hapis yatmış, ancak ideallerinden ve ilmî çalışmalarından hiç ödün vermemiş insanlar vardı. Hapisten çıkan teşkilat üyelerinin çoğu, yarım kalan eğitimlerine üniversitelerde devam etti. Bugün bile Avrupa Birliği içerisinde kendini yetiştirmiş birçok Genç Müslümanlar üyesi bulunmakta ve bu durum, ilme verilen önemin, teşkilatın en önemli hasleti olduğunu göstermektedir.

Aliya bu sırada büyük Bosna âlimi Hüseyin Cozo Hoca'ya danışarak Bosna-Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı aylık dergisi “Takvim”de takma ad altında makaleler yazmaya başlamıştı. Ardından 1966'da Careva Camii’nde (Sultan Camii) halkı bilinçlendirici paneller yaptı. Bu panellere konuşmacı olarak medrese öğrencileri de katılıyorlardı.

Ayrıca Aliya, Huseyin Cozo Efendi ile birlikte “Preporod” (Yeniden Doğuş) gazetesini çıkartmaya karar vermişti. Şu anki Teşkilat Başkanı Edhem Baksiç’in babası rahmetli Eşref Baksiç de birçok çalışmada en ön saflarda yerini almıştı. Ardından Preporod gazetesinin okuma salonunda konferanslar ve paneller düzenlenerek ihtiyaç sahibi öğrencilere burs verilmeye başlandı. Bugün Başçarşı’nın sessiz sedasız bir köşesinde duran, fakat teşkilatın en çok toplantı yaptığı yerlerden biri olan Dabakçılar Mescidi ve de Saraybosna’nın Stari ve Grad mahallelerindeki camilerde konferanslar düzenlendi. Bu faaliyetler küçük gibi görünüyor olsalar da Boşnaklar için çok önemli adımlardı.

Tito’nun ölümü ve Genç Müslümanlar’a yönelik artan baskı

Yugoslavya Devlet Başkanı Yosip Broz Tito'nun ölümüyle 1980'de Yugoslavya komünizminde kriz ortaya çıktı. Önce Sırp, sonra Hırvat milliyetçiliği hortladı. Kosova'daki Arnavutlar daha fazla haklar istemeye ve aramaya başladılar. Bu arada komünistler tüm güçleriyle Yugoslavya'da komünist sistemin ayakta kalması için gayret gösteriyorlardı. Bunun için komünizme bağlılığını ispat etme ihtiyacı hisseden Bosna-Hersek'teki komünistler, baskıcı önlemlere yöneldiler.

Nitekim 1983'te, Anayasal düzeni yıkmak iddiasıyla Genç Müslümanlar Teşkilatı mensuplarını suçlamak için siyasî-adlî bir süreç başlatıldı. Tabiî ki bu siyasî-adlî süreçte Sırp Bilim ve Sanat Akademisi’nde bulunan Sırp milliyetçilerinden etkilenen Sırp komünistlerin rolleri büyüktü. O sırada Aliya İzzetbegoviç, Ömer Behmen, Salih Behmen, Derviş Curceviç, İsmet Kasumagiç, Edhem Biçakçiç, Hasan Çengiç, Cemaludin Latiç, Mustafa Spahiç, Melika Salihbegoviç, Gula Biçakçiç ve Husein Jivaly'ı suçlamak için Aliya İzzetbegoviç'in kitabı “İslam Deklerasyonu” ve bazı teşkilat mensuplarının İran'a yaptıkları ziyaret delil olarak gösterilmişti.

Teşkilatın fikir babası, Hafız Aziz Alili’nin “Ya Mustafa! Uzun gecenin erken yıldızı! Seni öldürebilirler ama kitaplarını asla!” dizeleriyle bir şiirine konu edindiği fikir adamı Mustafa Busuladziç idi. 

Sonuçta tamamen göstermelik nedenlerden dolayı bu isimler ve daha birçok insan hapse atıldı. Ömer Behmen, teşkilat içerisinde çeşitli dönemlerde yaklaşık 17 buçuk yıl hapis yatarak bu durumdan en çok mağdur olan isim olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında binlerce insanı katleden Sırp Çetnikler içerisinde bile bu kadar uzun süre hapis yatanı yoktu. Karıncayı ezmeyecek naiflikteki Ömer Behmen'in aldığı bu cezalar, hiç şüphesiz onun fikirlerinin düşmanlarına karşı ne kadar etkili olduğunun göstergesiydi. Teşkilatta bir dönem başkanlık da yapan Ömer Behmen, Aliya'nın en yakın dostu olarak bilinmektedir.

1991 yılında ölen ve Aliya ile Ömer Behmen'in birlikte naaşını mezara koydukları kardeşi Salih Behmen'e de bir parantez açmak gerekir. Vefatında Aliya'nın "Aramızdaki en değerli şahsı kaybettik" dediği Salih Behmen'in Bosna Savaşı sırasında hayatta olmaması, Boşnak Müslümanlar için büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. 1949'da tutuklandığında, ikiye bir metre boyundaki bir hücrede tam 1 yıl hiç kimseyle görüştürülmeden büyük bir psikolojik baskı altında hapsedilmiştir Salih Behmen. Fiziksel işkencelerin de her türlüsüne maruz kalmış, ancak Yugoslavya'da komünizmin düşüşüyle 1989 yılında tüm siyasî mahkûmlar gibi Genç Müslümanlar Teşkilatı mensupları da serbest bırakılmışlardı.

Genç Müslümanlar’ın meyvesi: SDA ve Demokratik Mücadele

Genç Müslümanlar Teşkilatı, Yugoslavya'daki demokratik değişimin gerçekleşmesi ve çok partili hayatın ikame edilmesinden sonra faaliyetlerini yenileyip 1991 yılında illegal durumdan legal duruma geçmiştir. Dernek yıllardır çalışmalarını devam ettirmiş idiyse de resmî olarak çalışmaya başlaması bu tarihte gerçekleşmiştir. Yine teşkilat, Aliya İzzetbegoviç'in önderliğinde Ömer Behmen, Salih Behmen, Derviş Curceviç, İsmet Kasumagiç, Edhem Biçakçiç, Hasan Çengiç ve Cemaludin Latiç, birlikte hapisten çıktıktan sonra Boşnakları teşkilatlandırıp SDA’yı (Demokratik Eylem Partisi) kurdular.

Ülkeyi bağımsızlığa taşıyan referandum ve akabinde meydana gelen Bosna Savaşı döneminde SDA, bütün insiyatifi eline alarak Boşnak halkını etrafında toplamıştır. Hiç şüphesiz bu organizasyonun Bosna-Hersek'i bağımsızlığa kavuşturmada katkısı çok büyüktür. Bunun yanında ''Merhamet'' ve ''Preporod'' gibi millî kuruluşlar yeniden teşkilatlandırılmış, Diyanet İşleri Başkanlığı da Yugoslavya İstihbaratı’ndan Aliya'nın gayretleri sonucu ayrılmıştır.

Sonuç yerine

1939’da illegal olarak kurulan Genç Müslümanlar Teşkilatı (Mladi Müslimani), tüm baskı, yıldırma ve hapis cezalarına rağmen varlığını korumuş, 1991 yılında resmî olarak tanınmıştır ve bugün de faaliyetlerine hızlı bir şekilde devam etmektedir. İlk iki dönem başkanlık yapan İsmet Serdaraviç, başkan olarak en yaşlı üyedir. İki dönem Ömer Behmen bu görevi yapmış, ardından genç nesiller bayrağı devralmıştır. Başkan Edhem Baksiç, yönetimde jenerasyon değişikliği olduğunu, ancak kuruluştaki fikrî sürekliliğin devam ettiğini söylemektedir.

Genç Müslümanlar, bağımsız bir Bosna inşa ettiler. İslam’ın Bosna’da yıllarca komünizm baskısına karşı müdafaasını sağladılar. Bu yıllar süren legal/illegal mücadelelerini demokratik zeminde SDA’yı, yani Demokratik Eylem Partisi’ni kurarak taçlandırdılar. Bugün ülkenin en etkin siyasî partisi olarak yönetimde Boşnakları temsil etmektedir SDA.

Kızılay’ın muadili olan “Merhamet Derneği”, yıllar sonra tekrar faaliyete geçti. Ekonomik durumları pek de iyi olmasa da Filistin’deki Müslümanlara Gazze’ye giriş mümkün değilken bile yardım ulaştırdılar. 80 yıldır yasaklanan kültürel faaliyetlerin sembolü olan “Preporod” dergisi, Boşnakların kültürel ve geleneksel birliklerini sağlamada yoğun gayret sarf ediyor. 80 yıl sonra Prof. Dr. Muhsin Rizviç, Preporod dergisinin ilk kurucusu oldu.


Genç Müslümanların günümüzde de yapmak istedikleri çalışmalar var. Kültür merkezleri açarak, oralarda milli inanç duygusuyla dolu gençler yetiştirmek istiyorlar. Özellikle medya konusunda büyük eksiklikleri olduğunu söylüyorlar. Devletin TV ve diğer yayın organları özelleştirilmiş ve bu yayın organlarını ele geçirenler, ülkede istikrarın olmadığını, devletin çöktüğünü, hiçbir şeyin yolunda gitmediğini söyleyerek bir algı çalışması yapıyorlar. Televizyonlarda yapılan yayınlarda gençlerin kültürel anlamda Avrupalı gibi olmaları, kendi değerlerini unutmaları için büyük bir çabanın olduğu gözden kaçmıyor. Teşkilat, özellikle AB’nin ülkedeki medya patronları üzerinde çok ciddi etkisinin olduğunu düşünüyor.

Kendi fikirlerini anlatabilecekleri yayın organlarının olmaması, Boşnak Müslümanların en ciddi enformasyon sorunlarından biri. Ayrıca ülkede bulunan medya denetleme organı, çeşitli bahanelerle dinî yayın yapan kanallara büyük cezalar veriyor.

Hâsılı Boşnak Müslümanların ve özellikle Genç Müslümanlar Teşkilatı’nın önünde yığınla sorun var. Devletin çalışmasını felç eden Dayton Antlaşması ve ülke yönetiminin üçlü mekanizma tarafından işlemez hale getirilmesi de ilk halledilmesi gereken sorunlar arasında yer alıyor. Ama her şeye rağmen, büyük sıkıntılar içerisinde 76 yıldır bu teşkilatı ve dolayısıyla Avrupa’nın ortasında Müslüman Boşnak kimliğini koruyan bu gençler, tüm Boşnak halkına umut vadediyorlar.

 

Kaynaklar

Edhem Baksiç röportajı, Ayhan Demir, Milli Gazete, 24 Kasım 2009.

Busuladzic, Mustafa; "Muslims in Europe, Chosen Writings"; Edited by Şacir Filandra, Sejtarija: Sarajevo, 1997.

Balkanlarda Gelecek Tasavvuru, ed. Ümmühan Özkan, İHH İnsanî Yardım Vakfı, İstanbul, 2008.