BM’de Uygur kadın hakları tartışıldı

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi tarafından 30 Mayıs 2023 yayınlanan bir raporda, Çin’in “zorla aile plânlaması uygulamaları, zorla kürtaj ve zorla kısırlık hakkındaki şikâyetler de olmak üzere, diğer cinsel şiddet biçimlerinin Doğu Türkistan’da, özellikle de Uygur nüfuslu bölgelerin çoğunda olduğu belirtiliyor.

İSVİÇRE’nin Cenevre kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi toplantısında, Çin’in çocuklara yönelik “yatılı anaokulu” tarzı Çinlileştirme merkezlerinde sistematik asimilasyon uygulamaları ve Uygur kadınlarına yönelik zorunlu kürtaj, kısırlaştırma, ve ceza kamplarında toplu tecavüz girişimleri hakkında oturum gerçekleşti.

Toplantıya katılan Çinli temsilciler, söz konusu suçlamaları inkâr ederek, bütün iddiaların ABD’nin Çin’i dizginlemek için uydurduğu yalanlardan ibaret olduğunu, Doğu Türkistan ve Tibet’in “turizm cenneti” olup bölgedeki halkın, özellikle de kadın haklarının Çin yasalarıyla korunduğu yalanıyla Çin’i aklamaya çalıştılar.

Toplantıya katılan Dünya Uygur Kurultayı (DUQ) Sözcüsü Zümret Erkin, Çin’in suç eğilimleriyle ilgili çarpıcı beyanlarda bulunarak, Çin rejiminin Uygur kadınlarını sözde “yeniden eğitim merkezi” adlı ceza kamplarında alıkoyduğunu, burada çeşitli kimyasal ilaçlarla kadınların kısırlaştırıldığını, toplu tecavüzün olağan hâle geldiğini, dışarıda sahipsiz kalan Uygur çocuklarının millî kimliklerinden koparılarak asimile edildiğini söyledi. Ayrıca birçok Uygur kadın ve kızın Çinli erkeklerle evlenmeye zorlandığını, bu politika sayesinde sadece 2017-2019 içerisinde Uygur nüfusunun kesin düşmesine yol açtığını belirtti.

Ayrıca oturumda konuşan Özgür Tibet Öğrenci Grubu lideri Pema Doma, Çin’in Tibet’te yürüttüğü suç faaliyetlerinden bahsederek, Çin rejiminin Doğu Türkistan’dakine benzer şekilde Tibetli çocukları “yatılı okula” gitmeye zorlayarak Tibet anadilini öğrenme hakkından mahrum bıraktığını, bundan dolayı Tibetlilerin ve Uygurların kültürel ve dinî geleneklerini yaşayamadığını, bunun üzerine Tibetli veya Doğu Türkistanlıların “istihdam” ve “meslekî eğitim” adı altında ağır ve fiziki çalışmaya tâbi tutulduğunu, özgürce çalışma özgürlüğünün kısıtlandığını ifade etti.

Toplantı sürerken, aleyhindeki suçlamalardan oldukça rahatsız olan Çin Birleşmiş Milletler ÇHC Temsilcisi, Tibet ve sözde Xinjiang’ın kapılarının her zaman uluslararası topluma açık olduğunu, isteyenin istediği vakit bölgeyi ziyaret edebildiğini belirten klasik bir Çin propagandası yaptı. Oturumda konuşan BM uzmanlarıysa, BM İnsan Hakları Komitesi’nin son 15 yılda Çin rejiminden Tibet’i ziyaret edebilmek için toplam 25 defa talepte bulunduğunu, ancak bu taleplerin tamamının Çin tarafından reddedildiğini belirterek Çin’in yalanlarını çürüttü.

Söz konusu oturumdan sadece bir hafta önce de DUQ Başkanı Dolkun İsa, katıldığı BMMYK’nın 54’üncü Oturumu sırasında genel bir tartışmada konuşmaya başladığı sırada Çinliler tarafından iki kez engellenmeye çalışılmıştı. Ancak Çinli diplomatın konuşmasını yarıda kesen BM İnsan Hakları Konseyi Başkan Yardımcısı Asım Ahmed, Uygur aktivistlerin açıklamalarına devam etmelerine izin vermişti. Gözlemciler, Çin rejiminin son zamanlarda Doğu Türkistan’daki soykırım suçlarını ve İslâm karşıtı radikal baskıcı politikasını örtbas etmek için etkisi ve baskısı altındaki insanları zoraki ifade vermeye mecbur ederek toplumu kandırmaya çalıştığını, Müslümanların en temel dinî ibadetlere yasaklamalar koyduğunu ve bundan dolayı milyonlarca kişiyi “dinî aşırıcı” yaftasıyla toplama kamplarına veya hapse mahkûm ettiklerini, Uygurları köle işçi olarak çalıştırdıklarını, kamplarda kadınlara toplu tecavüz gibi ağır ve insanlık dışı işkenceler yapıldığını yineleyerek aktardılar.

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi tarafından 30 Mayıs 2023 yayınlanan bir raporda, Çin’in “zorla aile plânlaması uygulamaları, zorla kürtaj ve zorla kısırlık hakkındaki şikâyetler de olmak üzere, diğer cinsel şiddet biçimlerinin Doğu Türkistan’da, özellikle de Uygur nüfuslu bölgelerin çoğunda olduğu belirtilmişti. Raporda söz konusu işkencenin, bu bölgelerdeki doğum oranının Çin’in diğer bölgelerine kıyasla daha hızlı düşmesine neden olan etkenlerden biri olduğu ifade edilmişti.

***

Urumçi’de sözde insan hakları forumu

ÇİN propaganda ağı Tanrıdağ sitesinde yer alan habere göre, komünist Çin rejimi, 27 Eylül’de Doğu Türkistan’daki Urumçi Pedagoji Üniversitesinde sözde “Xinjiang İnsan Hakları Geliştirme Forumu” düzenledi.

Foruma Çin Sosyal Bilimler Akademisi, Çin Milletler Üniversitesi, Nanjing Üniversitesi ve diğer sosyal bilim enstitüleri ile Doğu Türkistan içi ve dışındaki üniversitelerden ilgili alanlarda sözde araştırmacı ve “uzman” 12 isim katıldı. Tamamıyla Çin ağzıyla konuşan sözde uzmanlar, Doğu Türkistan’daki tüm etnik gruplardan insanların, hayatlarının her alanında yaşam kalitesinin iyileştiğini iddia ettiler.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi ve Çin Sınır Bölgesi Araştırma Enstitüsünde görevli Xu Jianying, konuşmasında, Xinjiang’daki her etnik kökenden halkın “mutlu” yaşamını garanti altına almak için sözde “meslekî beceri merkezleri” oluşturulduğundan bahsederek, bölgedeki sayısız yuvanın paramparça oluşuna sebebiyet veren ceza kampı politikalarını aklamaya çalıştı.

Çin Milletler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Zhu Liu, zaman zaman Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde gündeme gelen Doğu Türkistan’la ilgili konulara ilişkin görüşlerini dile getirerek, Batı ve Avrupa ülkelerini Çin’e çamur atmakla suçladı. Forumda ayrı ayrı konuşma gerçekleştiren sözde uzmanlar, güya Doğu Türkistan’daki tüm etnik kökene mensup bireylerin parti hükümetinin himayesinde eşit, özgür ve onurlu bir şekilde çalıştığını, Batı’nın iddia ettiği gibi “Doğu Türkistan’da zorla çalıştırma”nın olmadığını ve bunların Çin’i karalamak için uydurulmuş yalanlar olduğunu iddia ettiler.

Çin’in Uygur Türklerine yönelik zulüm politikaları, ABD, Hollanda, Kanada, Litvanya, İngiltere, Çekya ve Belçika parlamentoları tarafından “soykırım” olarak kabul edildi. Fransa, Japonya, İrlanda ve Tayvan gibi daha pek çok ülke, Çin’in eylemlerinden ciddî bir şekilde endişeli olduğunu belirtiyor. Ancak hemen hemen bütün uluslararası kuruluşların gündemine giren Doğu Türkistan sorunu, hâlâ bazı ülke ve küresel organizasyonlarca görmezden geliniyor.

Buna karşın BM, AB, G7 ve NATO üye ülkeleri Çin hakkında ciddî endişe taşıdıklarını ifade ederlerken, Çin Hükümeti dünya kamuoyundan toplama kamplarındaki Uygur Türklerinin gerçek durumuna dair tüm verileri gizliyor. Aynı zamanda da bölgedeki insanlık dışı uygulamalarını sahte ve çarpıtıcı bilgiler yayınlayarak veya baskısı/etkisi altındaki insanları zoraki ifadeler vermeye mecbur ederek yalanlamaya çalışıyor. Oysa etnik ve kültürel ayrımcılığın yanında sistematik soykırıma maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyorlar. Müslüman kadınlar kısırlaştırılırlarken, Müslümanlığa ve Türklüğe ait her şey yasaklanmış durumda.

***


Doğu Türkistan’a giden gazeteciler şoke oldular

AVUSTRALYA’nın ulusal yayın kanalı Australian Broadcasting Corporation (ABC) ekibi, Çin’in daveti üzerine uluslararası medya kuruluşları ile birlikte Doğu Türkistan’a gitti.

Tamamen Çin’in kontrolünde izin verilen yerleri ziyaret eden ABC ekibi, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) yıllar süren acımasız baskısının ardından Doğu Türkistan’ı bir turizm noktasına dönüştürmeye çalıştığını aktardı.

ABC’nin 30 Eylül 2023 tarihinde yayımladığı özel programda, Çin’in baskıları neticesinde Doğu Türkistan’ın dünyadan izole edildiği bildirildi. Xi Jinping’in 2014 tarihinde Doğu Türkistan’a yaptığı ziyaretinde verdiği sözde terörizme karşı “sert saldırı” emrinden bu yana Doğu Türkistan’daki baskıların belgelendiğini vurguladı. ABC ayrıca, Çin’in Uygur soykırım politikasına değinerek ABD’nin bu baskıyı “soykırım” olarak nitelendirdiğini, ancak Avustralya’nın “soykırım” kelimesini kullanmadığını bildirdi. Öte yandan ABC ekinin Çin Hükümeti tarafından özenle organize edilen bir medya turuna katıldığını, ancak hiçbir yetkilinin bunu kayıtlara geçmek istemediğini kaydetti.

ABC muhabiri, Çinli yetkililerin sıkı denetiminde bir hafta geçirdiğini aktararak, “Bir hafta süren ve dünyanın dört bir yanından yaklaşık 20 gazetecinin katıldığı tur, sıkı bir şekilde kontrol edildi ve yoğun program içinde bize yerel halkla konuşmamız için çok az zaman bırakıldı. 1 milyondan fazla insanın aylarca, hatta yıllarca kilit altında tutulduğuna inanılan eski toplama kamplarından birini görme talebimiz Çinli ev sahiplerimiz tarafından reddedildi” ifadelerini kullandı.

Öte yandan tur sırasında bölgedeki hediyelik eşya satıcısı bir Uygur Türkü ile röportaj yaptığını aktaran ABC muhabiri, “Bu, tur rehberleri tarafından sağlanmadı. Onunla röportaj yapmaya başladığımızda, hiç tanımadığımız başka bir adam, elinde kamerayla belirdi, yanımızda durdu ve her cevabını filme aldı” değerlendirmesini yaptı.

ABC ekibi, Kaşgar Heytgah Camisi’ne gittiklerini aktararak, “Çin bayrağı, ufalanan cami kubbesinin üzerinde rüzgârda dalgalanıyor. Ezan sesi susturulmuş. Uzun sakalları ve peçeleri görmek neredeyse imkânsız. Kur’ân-ı Kerim satın almak istedik ve nereden alınacağını bilen kimseyi bulamadık. 5 bin kişilik kapasiteye sahip 600 yıllık Heytgah Camisi, artık öncelikli olarak turistik bir çekim merkezi. Rehberlerimiz başlangıçta içeri girmemizi istemediler ama sonunda izin verdiler. Ziyaret ettiğimiz gün birkaç insan dua etmeye gelmişti. Çoğu yaşlı ve hiçbiri 50 yaşın altında değil” ifadeleri ile Kaşgar’daki Çin baskısını gözler önüne serdi.

***

Pakistan’daki Uygurlar tehdit altında

PAKİSTAN Hükümeti, ülkedeki yasadışı göçmenlere baskı uygulayacağını ve Kasım ayından itibaren yasadışı göçmenleri sınır dışı etmeye başlayacağını belirten bir basın bildirisi yayınladı.

Bu hareketle Pakistan sınırları içinde barınan Afganlar, Uygurlar ve diğer muhacirleri kapsayacağı vurgusu yapılırken, bölgede uzun yıllardır yaşayan Uygur Türkleri, Çin’e iade edilme endişesine kapıldı.

Pakistan Urdu Haber Ajansı’nın konuyla ilgili TV haberinde, Pakistan Geçici İçişleri Bakanı Sarfraz Bugti’nin gazetecilere verdiği demeçte, Pakistan’da yasal oturma izni olmayan göçmenlerin 1 Kasım’a kadar ülkeyi terk etmeleri gerektiği, vakit dolunca kalanların sınır dışı edileceğini dile getirdi. Bakanı Sarfraz Bugti, yaptığı açıklamada, “Pakistan’da bu yıl gerçekleşen 24 intihar saldırısından 14’ü Afgan mülteciler tarafından gerçekleştirildiği için, onlara 1 Kasım’a kadar süre verdik” ifadelerini kullandı.

Ancak konu sadece Afgan mültecilerle sınırlı değil. Pakistan’ın farklı pek çok beldesinde yaşayan Uygur Türkleri de var. Rawalpindi kentinde yaşayan Ömer Uygur Vakfı Başkanı Ömer Han Uygur, Özgür Asya Radyosu’na (RFA) verdiği röportajda, Çin zulmünden kaçarak Afganistan üzerinden uzun yıllar önce kafile şeklinde Pakistan’a sığındıklarını, kentte 20’ye yakın Uygur ailesinin yaşadığını, Pakistan Hükümetinin yasadışı göçe yönelik baskıyı duyurmasının yalnızca Pakistan’daki yaklaşık 1,7 milyon Afgan mülteciye bir uyarı olmayıp aynı zamanda Pakistan’da pasaportu veya ikametgâhı olmadan yaşayan Uygur Türkleri için de bir tehlike anlamına geldiğini, dolayısıyla bu kararın Rawalpindi’deki Uygurları endişelendirdiğini aktardı.

Ömer Han Uygur, buradaki Uygurların Pakistan’da hiçbir yasal statülerinin olmadığını, ellerinde herhangi bir ülke pasaportu bulunmadığını, son birkaç yıldır Pakistan’daki Birleşmiş Milletler Mülteciler Ofisi’nden yardım istedilerse de olumlu sonuç alınamadığını, sonuç olarak tamamının Çin’e iade tehlikesi yaşadığını söyledi.

Uygur, Pakistan’daki Uygurların çoğunun Çin baskısı nedeniyle 1960’larda Kaşgar, Yarkent ve çevre illerden Afganistan’a gelen Uygurların torunları olduğunu, 1980’lerde Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a karşı başlattığı savaş sırasında Uygurların bir kısmının Afganistan’dan kaçan milyonlarca mülteciyle birlikte Pakistan’a hicret ettiğini bildirdi.

Pakistan’daki Uygurlar, Çin’e geri gönderileceklerinden endişe ediyor. Bunun başlıca nedeni ise, 10 yıldır Pakistan’daki Çin uzantısı Çin Mülteci Derneği’nin yardımıyla Rawalpindi’de yaşayan Uygurların tek tek kayıt altına alınması ve açık hedef hâline getirilmesi olarak yorumlanıyor. Konuyla ilgili İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün eski Çin Direktörü Sophie Richardson, dünya toplumuna Pakistan’da zor durumda olan Uygur mültecileri korumaya çağrıda bulunarak, böyle bir durumda tüm dünya toplumunun tehlike altındaki Uygurları koruma sorumluluğu olduğunu ve uluslararası insan hakları hukukunun bu işe yaradığını hatırlattı.

***

 

51 BM ülkesi Çin’in soykırım politikasını kınadı

BM Üçüncü Komitesinde Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine ve diğer Türk topluluklarına karşı yürüttüğü soykırım politikası kınandı.

Komitenin 18 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği oturumda, BM üyesi 51 ülke, Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım politikalarını ve insan hakları ihlâllerini ortak bir mektup ile kınadı. Aralarında Arnavutluk’un da dâhil olduğu 51 ülke, Birleşik Krallık BM Büyükelçisi James Kariuki tarafından BM Üçüncü Komitesinde sunulan ortak mektuba imza attı. Ortak kınama mektubunda, “İnsan Hakları Konseyi 54’üncü Oturumunda BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Çin’i, insan haklarına saygı göstermeye ve güçlü iyileştirici adımlar atmaya çağırmıştı. Şu ana kadar Çin’in böyle bir eylemde bulunduğuna dair bir kanıt görmedik” ifadeleri yer aldı.

Öte yandan, Çin’in Uygur soykırım politikasını derhâl durdurma çağrısı yapılan mektupta, “Çin’i Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlâllerine son vermeye, OHCHR ile yapıcı bir şekilde etkileşime geçmeye ve değerlendirmede yer alan tavsiyeleri tam olarak uygulamaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

***

Hoten’de Budizm Araştırma Merkezleri kuruldu

İŞGALCİ Çin rejiminin Doğu Türkistan’ı tamamen Çinlileştirme politikası çerçevesinde, Doğu Türkistan’daki Türk-İslâm değerlerini yok etmek ve sapkın Çin ideolojisini yaygınlaştırmak için Hoten şehrinde “Hoten Budist Kültürü Araştırma Merkezi” adı altında dört farklı araştırma merkezi kurulduğu öğrenildi.

Çin propaganda ajansı Xinhua’nın haberine göre, Çin rejiminin Doğu Türkistan’daki soykırım politikasının bir parçası olarak, Hoten şehrinde “Hotan Enstitüsü Kuinlun (Kurum Dağları) Kültürel Araştırma Merkezi”, “Çin Etnik Kültür Araştırma Merkezi” ve “Hoten Budist Kültürel Araştırma Merkezi” adı altında bir enstitü ve üç araştırma merkezi kuruldu.

Çin rejimi 2018’de yasalaştırdığı “13’üncü Beş Yıllık Plân” döneminde, Doğu Türkistan’ın işgalinden bu yana görülmüş en şiddetli zulüm politikasını uyguladı. Bu süre zarfında milyonlarca Doğu Türkistanlıyı hapishane ve toplama kamplarına hapsetmenin yanı sıra, İslâm dinine topyekûn savaş açarak, sözde “İslâm dinini Çin sosyalizmine uyarlama ve Doğu Türkistan’ı (Çin) kültür yoluyla besleme” adı altında Doğu Türkistan halkının Çinlileştirilmesine yönelik çok yönlü zulüm politikaları izledi.

8 bini tahrip edilmek üzere 16 binden fazla cami yok edildi veya amacı dışında, turizm için kullanıldı. 2016’tan beri sayısız din adamı, bilim adamı, akademisyen, sanatçı, yazar ve zanaatkâr hapsedildi yahut ağır işkenceyle tutulduğu cezaevinde şehit edildi. Gözlemciler rejim yönetiminin İslâm’ın sözde Çinlileşmesi ve Çin bilincinin pekişmesi gibi safsatalarla Doğu Türkistan’daki etnik ve kültürel soykırım politikasını yoğunlaştırdığını, aynı zamanda çeşitli yollarla uluslararası toplumun gözünü boyamaya çalıştığını, bahse konu Budizm merkezlerinin aslında halkı inancından koparmayı ve Budizm’i yaymayı hedeflediğini kaydetti.


----------------------

https://baijiahao.baidu.com/s?id=1778275841791738751&wfr=spider&for=pc
https://gnews.org/m/1753521
https://www.rfa.org/mandarin/yataibaodao/renquanfazhi/al-09282023142157.html

https://www.abc.net.au/chinese/2023-10-02/abc-visits-xinjiang-with-chinese-governments-permission/102925220

https://www.youtube.com/watch?v=Z4DuK97A29k

https://www.qha.com.tr/turk-dunyasi/dogu-turkistan-i-ziyaret-eden-abc-televizyonu-dini-ozgurlukler-hicbir-sekilde-yok-479286

https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/rawalpindidiki-uyghurlar-nopussiz-10052023142301.html
https://www.gov.uk/government/speeches/joint-statement-on-human-rights-violations-in-xinjiang-at-the-un-third-committee

https://media.un.org/zh/asset/k10/k10t7xkilc

https://media.un.org/zh/asset/k1d/k1dd3tc14e

https://www.qha.com.tr/turk-dunyasi/51-bm-ulkesi-cin-in-uygur-soykirim-politikasini-kinadi-480002

http://www.xj.xinhuanet.com/20231026/ddf14e2194a84757b177ad1efd4c75c3/c.html