Bizim köyün arabası

Çok geç başladık, yerli otomobil konusunda evvelce bin türlü engelle karşılaştık ama sağlam ve emin adımlarla hem de hızlı bir şekilde yürüyoruz. Çok şükür. Dalga geçmeye, küçük göstermeye, önemsiz olduğunu anlatmaya çalışanlara inat… Çok şükür! Bu proje, bu hareket, bu hamle, hepimize heyecan veriyor. Yerli marka otomobil konusunda heyecan duymayan, ilkokulda her sene yerli malı haftası kutlanırken hasta olup okula gitmemiş olabilir…

“SİZİN oralarda ne yetişir?” sorusuyla karşılaşanlar, genellikle “Bizim orada her şey yetişir” diye cevap verir. Hatta bazen sormadan bahsi geçer. Çok rastladım da oradan biliyorum.

Her şeyden kastın ne olduğunu merak ederseniz, buğdaydan başlayıp sayarlar.

Memleketinin çorak olduğunu bildiğim bir arkadaşım da tereddütsüz “Her şey yetişir” cevabı verdiğinde şaşırmıştım.

- Say bakalım…

- Buğday, arpa, elma, armut…

- Başka?

- Yulaf da var.

- Yonca yok mu?

- Hay aklınla bin yaşa! O da var.

- Bu kadar mı?

- Yetmez mi?

Anladım ki “her şey”in çapını da, çevresini de orada yetişenler belirliyor. Ondan ötesi ekstraya giren cinsten. Çoğunlukla da imkânsız çerçevesine...

*

Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti, “Bizim orada şu yetişir, bizim memleketin şusu meşhurdur” diye konuşan arkadaşlarının sorusuna şöyle cevap vermişti:

“Bizim oralar çoğu kayalıktır, çoraktır. Sadece adam yetişir.”

Biz önce “adam”ı, sonra onun memleketini görenler, rahmetli üstadın doğru söylediğine şâhitlik ederiz.

Adam da adamdı ha!

Öyle, gibisi mibisi yoktu.

Birini övmek, takdir etmek için söylenilen “Adam gibi adam” sözü bu yüzden zayıf bir ifadedir.

“Gibi” olan, “aslı” ile aynı değildir; aslına ancak benzeyebilir.

Islak imzalı esas nüshanın fotokopisini ve noterin vurduğu “Aslı gibidir” mührünü düşünelim. Aslı gibidir ama aslı değildir.

Demek istediğim, bir kişi adamsa gibisiz olmalı.

Sözü söz olmalı.

Elini masaya vurduğunda, yalnızca masa değil, masanın altındaki zemin de sarsılmalı.

Babayiğit birilerini aradığında, ortaya çıkanlar da ona lâyık olmalı.

*

Şimdi bu satırları okuyanlar, bizim oralarda ne yetiştiğini merak edebilirler.

İnanın ki her şey yetişir bizim memlekette.

Öncelik zeytindedir tabiî.

Sonra ne geldiğini merak edenler için üretilenleri sıralayabiliriz. Çay ve muz hâriç, meyveleri, sebzeleri saymakla bitmez.

Yeryüzünde bitmeyen bir şey yok. Bizim oraların ürünleri de biter ama sayış uzun sürer.

Malûm, “Gemlik” ismi, zeytinle beraber anılır.

Fakat ünü zeytini geçecek bir ürün geliyor yakın zamanda.

“Togg” diyelim, ötesini söylemesek de olur.

Bütün dünya şimdiden tanıdı.

Bir süre önce ABD’de fuarda tanıtıldı.

Örnek otomobillerin Türkiye tanıtımı 27 Aralık 2019’da yapılmıştı. 18 Temmuz 2020’de Gemlik’te fabrikanın temeli atıldı.

Geçen yılın Eylül’ünde, İstanbul fuarında da otomobiller arz-ı endam etmiş, hatta Aziz Sancar da ziyaret edip memnuniyet ve takdirlerini bildirmişti.

Gemlik’teki fabrika inşaatı bu yılın Haziran ayı içinde bitecek, en geç Ağustos’ta üretim başlayacak.

2023’ün ilk aylarında araçlar piyasaya çıkacak.

İnşaat bitmeden, seri üretime geçilmeden, 27 ülkede marka ve model tescili yapıldı.

Sadece prototip araçlar ile 2021 İF Dizayn tasarım ödülü aldı Togg. Dünya çapında bir ödül olduğunu belirtelim.

Çok geç başladık, yerli otomobil konusunda evvelce bin türlü engelle karşılaştık ama sağlam ve emin adımlarla hem de hızlı bir şekilde yürüyoruz. Çok şükür. Dalga geçmeye, küçük göstermeye, önemsiz olduğunu anlatmaya çalışanlara inat… Çok şükür!

Bu proje, bu hareket, bu hamle, hepimize heyecan veriyor.

Yerli marka otomobil konusunda heyecan duymayan, ilkokulda her sene yerli malı haftası kutlanırken hasta olup okula gitmemiş olabilir.

Bu ülkede yaşayan, ülkesini seven kim varsa memnun olmalı.

Fakat şaşırtanlar karşımıza çıkıyor ve buna da karşı çıkıyor. Biliyoruz ki onlar zaten her şeye karşı.

*

Togg ise, sıfırdan yüz kilometreye 4,8 saniyede çıkıyor.

Pek çok araçtan ciddi ölçüde hızlı.

Elektrikli otomobilin bataryası da burada üretilecek. Tasarımdan, üretimden daha önemli husus bu. Batarya ile çalıştığına göre, içeride üretilmeli. Yoksa tam anlamıyla dışa bağımlı olunur.

Otomobillerin tavanı da göze hoş görünen güneş paneli ile donatılmış. Çok havalı duruyor.

Avrupa test merkezlerinde ayrodinamik (aerodinamik yazan da var) ve akustik testlerinden geçmiş.

Bugün itibariyle Gemlik’teki tesiste 694 kişi çalışıyor. 469’u mühendis. Dörtte biri kadın. Bütün çalışanların tecrübe ortalaması 12 yıl. İnşaat bitip üretime geçince en az bin 400 kişi çalışacak. Bir süre sonra 2 bin kişiye ulaşacaktır.

Fabrika temeli atıldıktan sonra bizim köyde arsa fiyatları arttı. Önümüzdeki yıl daha da yükselir. Kesin bilgi. Yine de yaymayalım.  

Togg dolayısıyla “tersine göç” dedikleri bir durum da söz konusu. Üst düzeydeki mühendislerden 27 kişi Avrupa’daki işini bırakıp Gemlik’e geldi.

Togg’un arması ise Doğu ve Batı’yı sembolize eden işaretlerden oluşuyor ve klavyede yazarken benzerini çizmek mümkün.

Şöyle: <>

Bu armanın yarısı güneşin doğduğu ve ışığın geldiği yeri, diğeri güneşin battığı tarafı anlatıyor.

Araçların hem sedan modeli, hem SUV modeli gayet şık.

Sadelik ön plânda. Şık ve modern. Aşırı süslü değil.

Ancak fiyat konusunda kafalar karışık. Telaffuz edilen tutarlar yüksek görünüyor.

Eğer öyle olursa, zorlanmadan alamayacağımız bir arabaya “bizim” diyebilir miyiz?

Gerçekten bizim olmayan, nasıl bizim olacak gerçekten?

“Otomobilin Mesut Abisi” Mesut Bıyık, bu konuyu Togg CEO’su Gürcan Karakaş’a dümdüz sordu.

Cevaptan anladığımız kadarıyla çok yüksek olmayacak ama düşük de görünmüyor.

O takdirde, heyecanlandığımızla mı kalacağız?

Aklımızdan geçen şudur: Fiyat çoğunluğa yüksek gelecekse, daha küçük bir araç tasarlanmalı ve hızlıca üretime geçilmeli.

Gürcan Bey’in söylediklerini yanlış anlamadıysam, içten yanmalı model üzerinde de çalışma yapılıyormuş. Tasarım üzerinde çalışılmaktaymış. İyi haber! İçten yanmalı araçların en az yirmi yıl daha piyasası var.

Her iki tür için de küçük modeller üretilmeli ki daha çok kişi ulaşabilsin.

Yoksa onca otoyol niye yapıldı? (Vosvos kaplumbağanın ilk çıkış fiyatını hatırlayalım.)

Tabana yayılmayacaksa, tam anlamıyla bizim sayamayız.

Hele fabrika bitsin, üretim başlasın, yeni modeller çıksın… Ben de bizim köyün otomobilinden bir tane almaya niyetliyim nasipse.