Bizim 19 Mayıs’ımız

19 Mayıs’ın bizim için önemi 16 Mayıs’ta başlar. Zira Sultan’dan aldığı emirle Anadolu'ya geçmek üzere İstanbul’dan ayrılıştır bu tarih. Ne tevafuktur ki, Son Sultan’ın son nefesi de bu tarihin 7 sene sonrasına denk gelmiştir.

DEDİK ya daha önce, aslında bizim Cumhuriyet’le bir derdimiz yok! Bizim derdimiz, Cunhuriyet’i Türk’ün milâdı gibi göstermeye, atalarımı yok sayarak tek bir ata dayatmaya çalışanlar. Bunu dert edinmekten de vazgeçmeyeceğiz son nefesimize kadar Evvel Allâh…

Türkiye’de en az üç nesil, çok şanssız bir eğitim sisteminin kurbanı oldu. Sistemin sunduğu dışında bilgilere ulaşma şansının olmadığı dönemler bunlar.

Ders kitaplarından öğrendiklerimiz dışında faydalanabileceğimiz kaynaklar, devlet denetimindeki kütüphaneler, sistemin dışına çıkamayan gazetelerin dağıttığı ansiklopediler, Özdilgillerin her dönem ortaya çıkan değişik isimdeki popüler kişiliksizlerinin yazdıklarıyla sınırlıydı.

Benim gibi şanslı olup da babasından, dedesinden gerçekleri öğrenerek büyüyen çok az kişi vardı maalesef. Zira putlaştırılmaya çalışılan birini koruma çabalarıyla geçti 80 senemiz.

Yanlışı doğrudan ayırma gayreti göstermeyen, kendisine öğretileni (hâşâ) âyet gibi sorgulamadan kabul eden nesiller yönetti bu ülkeyi o süre içinde.

İşte bu çabaların ürünü olarak, daha ilkokulda yalanlarla beslenmeye başladı zihinlerimiz. Sultan Vahideddin’i; İngilizlere sığınan korkak, Mustafa Kemal’i batmak üzere olan bir takayla Anadolu’ya gönderen hain padişah olarak öğrettiler hepimize.

Çok şükür ki, son 15-20 senemiz fikren çok daha özgür geçiyor. Fikrî özgürlüğümüzü destekleyecek farklı kaynaklara ulaşma şansımızı da bu dönemde yakaladık. İnternet sayesinde herkes eteğindeki taşı dökmeye, elindeki belgeyi paylaşmaya başlayınca yanlışı doğrudan ayırma konusunda da bir adım daha ileri gidebilmiş olduk.

Peki, bu ihtişamlı bilgiye ulaşma özgürlüğünü doğru şekilde kullanabiliyor muyuz acaba?

Görünen o ki, herkes hâlâ kendi safını koruma gayretinde… Herkes kendi doğrusunu pekiştirme peşinde…

***

Henüz bir ay geçmedi 23 Nisan kutlamalarının üzerinden. Bu son 23 Nisan’da ne yaptı atasını putlaştırmaya çalışanlar?

Gerçekleri mi konuştular, yoksa yıkılmaya yüz tutan saltanatlarını kokuşmuş fikirleriyle ayakta tutmanın çabasında mı oldular?

Bu sorunun en net cevabı, 2020 yılında bile, “İşte bugün bir meclis kuruldu/ Sonra hemen Padişah kovuldu” mısralarının öne çıkarıldığı şarkının kanal kanal söylenmesinin altında yatıyor aslında. Ve Mustafa Kemal’den nemalanmak isteyenler aynı yerde duruyor hâlâ.

Nutuk’tan başka kaynak tanımayanlara Kur’ân’dan başka kusursuz kaynak olmadığına inananların vereceği bir cevap olacak inşâallâh…


El-Müdafii ve’l-Mücahid Sultan Altıncı Mehmed Vahideddin Han

Bugün, yine bir millî bayram; 19 Mayıs...

Bizim için önemi büyük. Mustafa Kemal’in, Sultan Vahideddin tarafından Anadolu’daki direnişi örgütlemek üzere görevlendirmesi sonrası Anadolu’ya ilk ayak bastığı tarih. Nasıl kutlamayalım ki bu bayramı? Bu bayram bizim!

Herkesin “basiretsiz, hain” diye iftira atmaya çalıştığı son Osmanlı Sultanı’nın, devletini korumak ve kurtarmak üzere kurduğu bir oyunun başlangıç tarihi...

Resmî ve gerçek kaynaklar ortaya çıktıkça, Sultan’ın bu örgütlenme için Mustafa Kemal’e ne kadar para verdiği tartışılıyor artık; sözde batmaya yüz tutmuş bir takadan değil…

Tarihin bize öğrettiği en büyük gerçeklerden biri, Mustafa Kemal’in, Osmanlı’nın kurtuluşu için seçilmiş doğru kişi olduğunu göstermiştir. Zira barış masasına oturma vakti gelene kadar Osmanlı’yı kurtarma hedefinden sapmamış ve halkı bu hedef üzerine diri tutmayı başarmıştır.

Ancak herkes bir yerlerde yanılabilir. Sultan Vahideddin de görev verdiklerinin ihtiraslarını hesap edememiş ve maalesef hem Osmanlı’nın, hem de kendisinin sonunu belki de bu kararıyla kendi hazırlamıştır.

O büyük Sultan ki, nefesi sürgünde tükenmiş, aklı vatanına kilitlenmiş, yorgun vücûdu ancak sürgünün üç senesine dayanabilmiş ama naaşı bile kendi toprağına fazla gelmiştir.

16 Mayıs 1926 günü İtalya’da vefat ettiğinde, cenazenin defnedileceği yer bulunamamış; neyse ki (belki de naaşı kokmak üzereyken), Şam’daki Sultan Selim Camii’nin avlusunda vatan hasretine son verilmiştir.

***

19 Mayıs’ın bizim için önemi 16 Mayıs’ta başlar. Zira Sultan’dan aldığı emirle Anadolu'ya geçmek üzere İstanbul’dan ayrılıştır bu tarih.

Ne tevafuktur ki, Son Sultan’ın son nefesi de bu tarihin 7 sene sonrasına denk gelmiştir.

Bu vesîleyle, ona da Allâh’tan rahmet, hiç de hak etmediği üç sürgün yılı yaşatanlara da ahiret hayatlarında zahmet diliyorum.