Birkaç söz

Bu elim olaydan nemalanmaya çalışanlar, bu yolla Devlet mercilerini değersizleştirme ve halkı birbirine düşürme gayreti içine düşenler, tüm o terör gruplarından ve onların büyükbaşları olan devlet görünümlü katillerden farksızdır.

Kahrolsun PKK!

BİR terörist kuklası, insanların ve dahi çocukların canına kıyarak şeytanî bir eylem gerçekleştiriyor. PKK gibi çocuk katili, ahlâk dışı, insanlık dışı, eli kanlı terör örgütü, büyüklerinden aldığı emirle kanlı bir operasyon düzenliyor. Ki o ana kadar yüzlerce eylem plânı önceden tespit edilip engellenmiş, binlerce terörist öldürülmüş ve ele geçirilmiş, plânladıkları tüm kanlı eylemler başlarına yıkılırken yasaklı madde ticaretleri de ellerinde patlatılmış ama ne yazık ki bir boşluktan faydalanıp canlarımıza kıymaya cüret etmişler.

Rabbim şehitlerimize rahmet, kalanlara sabr-ı cemil ihsan eylesin.

Bir ülkede kaos çıkarmak için uğraşanlar evvelâ ülkenin birlik ve bütünlüğüne kasteden dış düşmanlardır; fakat her ülkede bunların beslediği maşalar vardır. Muhakkak göz diktikleri topraklarda hayâl ettikleri yıkımların devamlılığı açısından içeride, o ülkenin insanı gibi görünen ama özünde bir asalaktan daha fazla zararlı olan besi hayvanları bulunmaktadır. Düzen bu.

Fakat bu elim olaydan nemalanmaya çalışanlar, bu yolla Devlet mercilerini değersizleştirme ve halkı birbirine düşürme gayreti içine düşenler, tüm o terör gruplarından ve onların büyükbaşları olan devlet görünümlü katillerden farksızdır.

Biri çıkmış da teröristin yakalandığı yer üzerinden absürt bir algı gerçekleştirmeye çalışıyor. Evde yakalanmasıyla olayı mizansen olarak lanse etmeye, birtakım akılsızlara da bu kurgu teorisini inandırmaya çalışıyor. Hâlbuki ne tuhaftır, bir katil eylemden sonra elbette kapalı bir mekâna saklanacak, ortalık sakinleşip de büyüklerinden emir aldıktan sonra ilk iş olarak sınır dışına çıkmaya çalışacaktır.

Fakat ne var ki Devletimiz, polisimiz, böyle ele kanlı cesetlerin yakalanmasında son derece hızlı ve yetkili. Sevinilmesi, memleket adına gurur duyulması gereken bir vaziyetten bile iftira argümanı çıkarabilenlerin bu memleketle nasıl bir dertleri olduğunu merak ediyorum açıkçası.

***

Dindar ama sevgisiz

Esasında bir insanın hem dindar, hem sevgisiz olması pek olası değil. Ama velev ki oldu, itikadında bir eksiklik, bilgisinde birkaç gedik ya da psikolojisinde derin yıkımlar olabileceğini de akletmeli.

Bu sözde dindarlar, dindar olmayanları zaten sürekli eleştiriyorlar. Elbette eleştirilecek yanları vardır ama bir insanı daha kazanabilmek için uğraşmak varken, Allah’ın dinini kullanarak nefret kusmanın ve dahi insanlar arasında cennet-cehennem taksimi yapmanın hadsizliği hangi boyuttadır?

Her şey bir yana, insan bir başkasının dinini yermek ve yargılamak yerine dilini tutmayı tercih etse, belki kendi adına daha büyük bir yarara erişebilir.

Fakat bu kindar dindarların bir de dindar ve mümin kardeşlerini yermek adına gösterdikleri olağanüstü gayret, takdire şayan(!). “Başını örtmüş ama şöyle örtmüş, namaz kılmış ama böyle kılmış, inanıyormuş ama aslında münafıkmış”. Mış, mış…

Çok ilginçtir, insan tüm bu yargılara küçük aklıyla varırken Yaradan’ın hesap soracağı kaygısına bir an bile düşmez mi? “Küçük akıl” diyorum, çünkü ancak hâddini bu denli aşabilmek, aklın kifayetsizliğini delilleriyle ortaya koyar. Ayrıca zaten insan aklı, zahirin ardındaki her mânâyı çözebilecek bir salahiyete sahip değildir.

Hâl böyleyken, bu kadar fütursuzca asıp kesmek, hele bunu yapan dillerin ve ellerin bir de dindarlık kisvesine bürünmüş olması büyük bir aklî ve kalbî zafiyet. Yanlışları açık etmek, insanları yermek ve bunları Allah adına yapmak, mizanda çok ağır basacak bir çirkinlik olsa gerek.

Velhasıl insan, bir insanı daha kazanmak için yermeden, yargılamadan, güzeli anlatmanın derdinde olmalı!

***

Kibre kibir

Müslümanın en büyük özelliklerinden biri kibirli olmaması ya da daha doğrusu kibir ve haset duygularını ibadet ve tövbe ile olabildiğince aza indirmesidir.

Ve pek tabiî insanlara muamele ederken şahsî duygularından sıyrılıp herkese Rabbin kulu olarak bakmalı ve hâddini aşabilme rizikosunu bertaraf edebilmek için sıklıkla susmayı tercih etmeli.

Ama hiç kimse şu ayrıntıyı es geçmemeli: Bir insan kibirle insanları ezmeye emek harcıyor ve bilhassa bunu yaparken Allah’ı da kendine şahit tutuyorsa, burada biz müminlere düşen, kibre kibirle cevap vermektir.

***

Bir olmak için biz olmalı

Bu başlık altındaki öznel fikirlerimi çok güzel kalpli insanlara ayırdım. Çünkü kalbi güzel, hasleti güzel, ruhu aydınlık ve aklı yetkin pek çok insan tanıdım ki birlikte ve bizlikte hataya düşmekteler.

Bazen siyâsî ve sosyal, bazen de dinî ya da geleneksel kulvarlarda, bizler gibi düşünmeyen, bizlere göre yanlışın peşinde olan insanlara çok acımasız olabiliyoruz. Bu acımasız hâl, özünde sevgisizlikten değil, bir detayı kaçırmaktan ileri geliyor. Kızarken, söverken, yererken ve eleştirirken en denli haklı olsak da karşıdakinin Allah’ın kulu olduğunu (ne kadar yanlış bir istikamette bile olsa) unutmamalı ve o insanı kazanabilme ihtimâli üzerine biraz daha sabırlı ve lâtif dilli olmaya gayret etmeliyiz.

Bu arada, yine yanlış anlaşılma ihtimâlini es geçmeden bir ekleme daha yapmak istiyorum. Anlayış, nezaket, sabır ve merhamet bile elbette sınırlıdır. Değerlerimize hakaret eden ve insanlar arasına nifak sokan hiç kimseye karşı susmak gibi bir misyonumuz yok. Bu anekdotu da ekleyerek bölüme rahatlıkla son verebilirim.

***

Hayvan ve insan sevgisi

Müslüman hayatı, canlıları ve tabiatı kendi duygusundan evvel, Yaradan’ın emrettiği ve işaret ettiği yörüngede tanımlar. Böylece bize düşen, Allah’ın var ettiği her şeyi bir değer bilmek ve gereken hassasiyeti göstermektir.

Fakat hiçbir zaman hiçbir vicdan, insanların, çocukların öldüğü vasatta hayvanları önceleyemez. Çünkü önce insan gelir. Ama elbette hayvanlara bakmak ve onları korumakla yükümlüyüz. Onlara eziyet etme, durduk yere öldürme hakkımız katiyetle bulunmuyor. Fakat bir yerde insan canı tehlikedeyse, orada her türlü önlemi almak da yine biz Müslümanlara düşüyor.

Bu dengeli bakış açısıyla, hayvanlara son derece düşkün olan hilkatimle, kuduz ve sahipsiz köpek sorununa muhakkak bir çözüm bulunması ve evlatlarımızın can güvenliliğinin sağlanması yönünde tüm yetkililerin harekete geçmesi zorunluluğunun altına imzamı atıyorum.