“Birkaç şehit” de ne demek?

Bu dâvâya baş koyanları incitecek ifadeleri ne kadar az kullanırsak, toplumsal hassasiyetlere ne kadar dikkat edersek, o kadar sık tutarız safları! Böylece hem muhalefetin eline koz vermemiş, hem de muhalefetle aynı hatâları konuşmak zorunda kalmamış oluruz.

BEN bir tarafım…

Başkan Erdoğan’ın gösterdiği hedefe inandığım için Erdoğan’ın tarafındayım. Ama Erdoğan’a değil, nihâî hedefe tarafım!

Buradan hareketle, dâvâmıza gösterdiği her doğru yolda nasıl “ölümüne Erdoğancı” gibi yazıyorsam, inandığım doğrularda sapma olduğunda Erdoğan’ı eleştirmeyi kendime hak bilirim.

Benim derdim memleket, kaygım ümmet; şiarım, derdime ve kaygıma ortak olan herkese hürmet. Nitekim Ajanda Yayınlar Grubu’nda yayınlanan 100’ün üzerindeki makalemde Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdiğim yazılarım da oldu. Ve bugün de böyle bir yazıyla karşınızdayım.

Bununla gurur duymuyor, aksine üzülüyorum… (Acısına katlansak da gülün dikeni parmağımıza batıyor bazen.)

***

İzmir’deki Kuzey Ege Otoyolu açılışı çok güzel başlamıştı. Erdoğan, alışık olduğumuz üzere hem AK Parti iktidarlarının yaptıklarıyla övünüyor, hem de muhalefete giydiriyordu. Söz Suriye ve Libya’ya geldiğinde de Türkiye olarak buralarda bulunma amaçlarımızı çok net anlattı:

“Libya ve Suriye’de bulunmamız ne bir maceradır, ne de keyfe keder bir tercihtir. Yeni bir İstiklâl Mücadelesi veriyoruz…”

Buraya kadar her şey muhteşem gidiyordu. Tâ ki bende soğuk duş etkisi oluşturan o “Birkaç tane şehidimiz var. Ama şunu da belirteyim ki” dediği âna kadar…

Onu da belirtmeyin Başkanım!

Önce o “birkaç şehit” ne anlama geliyor, onu belirtin lütfen!

Gerek Suriye’de, gerekse Libya’da bulunmamız bence de bir istiklâl mücadelesinin ürünü. Yani bizim için bir bekâ meselesi… Hâl böyle olunca, operasyon bölgelerinde birkaç tane değil, birkaç yüz, birkaç bin şehit vermekten de kaçınmayız, ama mesele sayı değil.

Ucunda devlet ve ümmet olan her dâvâda gözümüzü kırpmadan biz de şehâdete koşarız Evvel Allâh…

Buna rağmen, bırakınız şehidin arkasından üzülmeyi, güneş çarpsa da burnu kanasa bir Mehmetçiğin, içimiz kan ağlar, canımızdan can gider.

Suriye’den peş peşe gelen şehit haberlerinde hep net bilgiler aldık. Önce 8, sonra 5, en son 1 şehidimize üzüldük. Her bir şehidimiz binlerle uğurlandı müjdelendikleri Peygamber (sav) komşuluğuna. Bizim üzüntümüz ne ki onları doğuran analarının, okutan babalarının hissettiklerinin yanında. Gurursa gurur, kahırsa kahır, nefretse nefret; en büyüğü onlarda…

Peki, Libya’daki o “birkaç tane” şehidin ailesi yok mu Başkanım? Onlar bu gururu, kahrı, nefreti hissederken Devlet yanlarında mıydı? Medyaya yansıdığı kadarıyla, Aydın’da toprağa verilen emekli Albay O.A.’ya resmî tören yapıldı mı?

Teröriste “üç beş çapulcu” derseniz sorun olmaz; onlar bizim için bir kıymet ifade etmiyor. Ama Suriye’de şehit düşenlerin sayısını, isimlerini şeffaf bir şekilde öğrenirken, Libya’daki şehidimizden “birkaç tane” diye bahsetmenizin sebebi nedir ki?

Henüz bir açıklama yapılmadı ama anladığımız kadarıyla Hafter’in liman saldırında kaybettik şehitlerimizi.

Hani Hafter’in “Türk gemisini vurduk” deyip de bizim, İbrahim Kalın vâsıtasıyla “Hedefini bulmadı!” diyerek yalanladığımız saldırı bu…

***

Hatâ, insanlar için… İstihbarat hatâsı yapılmış ve ilk anda saldırıyla ilgili yanlış bilgi paylaşılmış olabilir. Ya da belki gizli görevde olabilir Libya’daki şehitlerimiz. Devlet olarak da ismen sahip çıkmakta sakınca görebilirsiniz bu durumda…

(Hani meşhur repliktir ajan filmlerinde: “Yakalanır ya da ölürseniz hükûmet sizinle olan bağını reddedecek!”)

O hâlde hiç bahsetmeseydiniz, daha mı az rencide olurdu aziz hatıraları acaba?

Evet, Kutlu Dâvâ böyle hatâlarla yön değiştirmez elbette. Benzer konularda daha önce de bazı hassasiyet hatâlarının yapıldığını hatırlıyorum ama Erdoğan’ın bu söylediğini de bir dil sürçmesi, bir gaf olarak görebiliriz.

Ancak bu dâvâya baş koyanları incitecek ifadeleri ne kadar az kullanırsak, toplumsal hassasiyetlere ne kadar dikkat edersek, o kadar sık tutarız safları!

Böylece hem muhalefetin eline koz vermemiş, hem de muhalefetle aynı hatâları konuşmak zorunda kalmamış oluruz.

***

Mübarek üç aylardan Recep ayına eriştiğimiz bugün ve önümüzdeki Cuma gecesi idrak edeceğimiz Regaip Gecesi’nin hepimiz, Devletimiz, milletimiz ve ümmetimiz için hayırlara vesîle olmasını diliyorum…