“Biraz kül, biraz duman”

Öncelikle Noel ve yılbaşı mukallitleri, sahip oldukları Dîn-i Mübîn-i İslâm hakkında yeteri kadar sağlam temel ve sağlam bir bilgi birikimine sahip değiller. Çok zayıf, kulaktan dolma malûmatla boş bırakılan alanları Hıristiyanik bilgilerle doldurarak tatmin olma yoluna gidiyorlar. Ne tam Müslüman, ne tam Hıristiyan… Biraz Müslüman, biraz Hıristiyan karışımı lümpen bir tip…

BENİM gençlik dönemimin hit şarkılarındandı: “Biraz kül, biraz duman, o işte benim…”

Güftesi Ümit Yaşar’a ait şarkıyı Zeki Müren ve Emel Sayın seslendirirdi. Ciddi bir tirende sahip iken, Rauf Tamer, Tercüman’daki köşesinde bir gün şarkıyı eleştirdi: “Biraz kül, biraz duman… İşte o tezek!”

Başta güfte sahibi Ümit Yaşar olmak üzere şarkının icracıları, hatırladığım kadarı ile Sayın Tamer hakkında hem tepki göstermiş, hem de dâvâ açmışlardı. Dâvânın nasıl sonuçlandığını bilmiyorum ama Tamer’in eleştirisi, şarkıyı tahtından indirmeye yetmişti.
Peki, bu olayı neden hatırladım?

Son günlerde Hıristiyanlar için önemli iki gün, Türkiye’de de öne çıkarıldı: Biri “Noel”, diğeri Hıristiyanlara ait “Milâdî yılbaşı” kutlamaları…
Hıristiyanlara ait ne Noel’i, ne de yılbaşını kendilerince kutlamalarını asla yadırgamam. Benim yaklaşımım, Batı hayranı yerli mukallitlerimize ve Noel ile yılbaşını karıştıranlaradır.

Özellikle Noel Baba ile ilgili gerçek bilgiye sahip olmadıkları anlaşılıyor…

İşin en garip tarafı, her iki kavram üzerinden bu ülkenin aslî sahibi Müslümanlara ve değerlerine saldırmak için vesîle sayıyorlar.
“Noel ve yılbaşı kutlamalarına karşı çıkanlar uçağa binmesin, bilgisayar ve telefon kullanmasınlar” gibi son derece sığ, geçersiz ve mantıksız ifadeler kullanarak küçülüyorlar da...

Bilmiyorlar ki, Batı’nın geldiği teknolojik noktanın aslî sahibi Müslümanlardır.

Müslümanlar sadece “sıfır” rakamının rüçhan hakkını isteseler, karşılığında müflis bir Avrupa kalır. İçi boş kiliseler bile o borcu karşılayamaz.
Öyleyse neden böyle yapıyorlar?
Öncelikle Noel ve yılbaşı mukallitleri, sahip oldukları Dîn-i Mübîn-i İslâm hakkında yeteri kadar sağlam temel ve sağlam bir bilgi birikimine sahip değiller. Çok zayıf, kulaktan dolma malûmatla boş bırakılan alanları Hıristiyanik bilgilerle doldurarak tatmin olma yoluna gidiyorlar.

Ne tam Müslüman, ne tam Hıristiyan… Biraz Müslüman, biraz Hıristiyan karışımı lümpen bir tip…
***

1973, Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Defalarca Devletimi temsilen, görevim gereği Avrupa’da bulundum. Milletlerarası kuruluşlarda Türkiye’yi temsilen toplantılara katıldım. Değişik çevrelerden dostlar edindim. Bunların içinde papazlar bile vardır. İlişkilerim hâlen sürmektedir…

Bir Müslüman olarak hem Batı düşüncesini kültürünü ve tarihini iyi biliyorum, hem de sahip olmakla iftihar ettiğim İslâm dinini ve temel unsurlarını çok iyi bildiğime inanıyorum.
Sözün tam burasında, İbrahim Ethem Horasanî’nin bir sözünü hatırlamakta yarar var:

“Bizim imanımızdan dolayı duyduğumuz lezzetin çok az miktarını kâfirler tadabilselerdi, tamamına sahip olmak için bizimle savaşırlardı.”
İslâm’ın “Tevhîd” akîdesinden habersiz, yılbaşı ve Noel sevdâlısı kesimlerin ağızlarının suyu akarak hayranlık izhar ettikleri Batı’nın yani Hıristiyanlığın ne kadar içi boş, ne kadar insana mutluluk vermekten uzak, en önemlisi de Siyonizm’in bir ön karakolu olduğunun farkında bile değiller.

Fazla uzağa gitmeğe gerek yok, “Da Vinci Şifresi” kitabı dahi bu düşünceyi ispatlamaktadır…
2008 yılında İngiliz Yüksek Mahkemesi, Noel Baba ile erkek çocukların yan yana görüntülerinin yayınlamasına basında yasak getirdi. Çünkü İngiltere’de homoseksüelliğin artmasında Noel Baba figürlerinin etkili olduğunu söylüyor mahkeme… Ne kadar yerinde bir karar! Hattâ bazı mutaassıp Hıristiyanlar, Noel Baba kuklalarını evlerine sokmamakta ve yakmaktadırlar.

***

Nikola İskenderiye, Milâdî 245 doğumludur.

İskenderiye’de çok sayıda erkek çocuğa tecavüz etmiştir. Kral, Nikola’nın yakalanıp yakılmasını emreder…

İskenderiye Kralı’nın yakılması fermânından sonra Nikola, Lübnan üzerinden Milâdî 300 yılında Demre’ye gelir. Saç sakal karışmış, pejmürde hâlde görününce, halk kim olduğunu sorar. Adının başına “Saint” ekleyerek, “Ben Îsâ Mesih’in gönderdiği Saint (Aziz) Nikola’yım” diyerek kendisini tanıtır. O tarihten sonra Saint Nikola, “Noel Baba” olarak anılır.
***

Kısaca İslâm ve İslâm’ın değerlerinden habersiz kesim, içi boş Hıristiyanlık değerlerine sahip çıkarak kendisinden kopmaktadır. Yazının başlığı olan şarkı, bu gerçeği ne güzel ifade etmektedir: Biraz Müslümanlık, biraz Hıristiyanlık…

Sonuçta Rauf Tamer üstadın teşhisi ortaya çıkıyor: “İşte o tezek…”