Bir uzay ekonomisi dosyası: Orda, bir köy var uzakta!

Örneğin Mars’ın kendi etrafında dönüşünü 687 günde tamamladığını göz önünde bulundurduğumuzda, son günlerin en büyük meselelerinden olan faizin hesaplanma şekli de kafadan değişir. Birazdan getirilerine değineceğim uzay madenciliği çalışmalarında bulduğunuz altının onsunu hesaplamaya kalktığınızda da özgül ağırlık Dünya’dakinden farklı olacağı için farklı hesaplama gerektirecektir.

GÜNÜMÜZÜN teknolojileri her alanda olduğu gibi uzay sektöründe de inovasyonu tetikledi. Böylece uzay çalışmalarında âdeta fikir, tasarım ve üretim patlaması yaşanıyor. Bu patlama, beraberinde “uzay ekonomisi” kavramını günlük hayatımıza dâhil etti.

Uzay çalışmalarının ivme kazanmasıyla birlikte yeni faaliyet alanları ortaya çıktı. Uzay ekonomisi kavramını oluşturan zincirin halkaları hızla tamamlanma yolunda. Tüm bu gelişmeler, daha 2030 yılına varmadan uzay sektörünün 1 trilyon dolarlık devasa bir faaliyet alanı hâline geleceği öngörülerini desteklemektedir.

OECD uzay ekonomisini, “Uzayın keşfi, araştırılması, anlaşılması, yönetilmesi ve kullanımıyla insanların faydasına değer yaratan her türlü eylem” olarak tanımlamakta.

Uzay ekonomisi, dijital ekonomi, uzay turizmi, uzay madenciliği ve dahası henüz bilmediğimiz birçok fırsat alanı oluşurken, aynı zamanda uzayın insanlık için bilinmezliğini de minimuma indirecek yeni bir dönemin başlangıcı oluşacak.

“Uzay turizmi” denildiğinde, Elon Musk ve Mars’ta kendi kendine yetebilen bir şehir inşâ etme taahhüdü, ilk akla gelenlerden... Elon Musk, “Amacım, servetimin yaklaşık yarısıyla dünyadaki sorunları çözmeye çalışırken, diğer yarısıyla da Dünya’ya bir meteor çarpması ya da kendi kendimizi bitireceğimiz bir üçüncü dünya savaşı durumunda tüm canlıların yaşamının devam etmesi için Mars’ta kendi kendine yetebilen bir şehir kurmak” demişti. Uzay turizmi anlamında SpaceX, Güneş Sistemi’nde kargo ve yolcu taşımak için kullanmayı plânladığı Starship uzay aracı için 2020 Aralık ayında başarılı denilebilecek bir test uçuşu gerçekleştirmişti. Bu gerçeğin filmi ise, Elysium (Yeni Cennet) filmiyle (2013, Amerikan yapımı) olmuştu. 

Film, 2154 yılında geçiyor ve yine uzayla ilişkili ilerliyor. Görev, çoktan iklim, gıda, sağlık, su başta olmak üzere her anlamda çökmüş olan Dünya’yı ve beraberinde insanlığı daha temiz bir dünyaya taşımak… “Elysium” adı verilen teknoloji anlamındaki üst düzey gezegende bir grup şanslı lüks içinde yaşarken, çürümüş dünyada geri kalan kalabalık insan topluluğu ise tedavi ihtiyaçları için bile Elysium’a ihtiyaç duymaktadır. Ancak herkes Elysium’a alınmamaktadır…

Filmin devamını izlemenizi tavsiye ederim.

***

Nasıl ki 2011 yılında yapılan “Salgın” filmi yaklaşık dokuz yıl aradan sonra gerçek olduysa, Elysium da 133 yıl sonra, belki de daha yakın bir zamanda gerçek olabilir (mi?).

Uzaya bir şehir inşâ edilmesi, akıllara birçok soruyu getirebilir. Diyelim ki, Mars’ta şehir kuruldu ve yolculuğa çıkıldı. Orada bir koloni oluşturuldu, yaşam devamı sağlandı. Hattâ kendi para birimleri oluştu…

Bütün bunlar oluştuysa, bir ekonomi ihtiyacı da doğmuş demektir. Finansal işlemlerin nasıl olacağı, neye ve hangi zamana göre hesaplanacağı gibi… Örneğin Mars’ın kendi etrafında dönüşünü 687 günde tamamladığını göz önünde bulundurduğumuzda, son günlerin en büyük meselelerinden olan faizin hesaplanma şekli de kafadan değişir. Birazdan getirilerine değineceğim uzay madenciliği çalışmalarında bulduğunuz altının onsunu hesaplamaya kalktığınızda da özgül ağırlık Dünya’dakinden farklı olacağı için farklı hesaplama gerektirecektir.

Özetle, finansal enstrümanların getirilerini hesap ederken Dünya’dan apayrı olacağı kesin!

Uzay ekonomisi gelir yaratan ticârî faaliyet olacaktır. Bunun yanında bu ekonomiden kimler, nasıl yararlanmayı plânlarlar? Bu sorunun cevabının kafalarda yavaş yavaş netlik kazanmaya başladığını söyleyebiliriz.

Uzaya ilk giden ve onu bulan mı hak elde edecek, yoksa “Oradaki ekonomiyi ben kurdum” diyen mi?

Uzay madenciliği çalışmaları netîcesinde bulunan madenler kime ait olacak? Uzay ekonomisinin aktörleri olan devlete mi, yoksa özel sektöre mi? Bu anlamda 1967 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Uzay Anlaşması’nda, Ay ve diğer gökcisimleri dâhil, uzayın keşif ve kullanılmasında devletlerin faaliyetlerini yöneten ilkelerden söz edilmekte. Fakat devletleri bağlayan bu ve benzeri sözleşmeler özel şirketleri bağlamıyor.

***

Uzay madenciliği bu yüzyılın en büyük iş kolu olarak görülüyor. Asteroidlerde yer alan maddelerin şu an için Dünya’ya getirilmesi oldukça mâliyetli gibi görünse de gelişen teknoloji sayesinde ve uzay turizminde mâliyetlerin düşmesi ile uzay madenciliğinin ivme kazanması bekleniyor.

Kısıtlı kaynaklarla ürettiğimiz uçak, araba, telefon gibi teknolojik araçları ve silahları yakın bir tarihte üretemeyecek olduğumuzu düşünürsek, uzay madenciliği bu anlamda çözüm olarak görünmektedir.

NASA’nın uzay aracı göndererek üzerindeki değerli madenleri çıkarmak istediği asteroidin değeri için ifade edilen rakam, 10 bin katrilyon dolar. Dünya ekonomisinin değeri sadece yaklaşık 75 trilyon dolar. Bu göz önünde bulundurulursa, bu rakamın dünya ekonomisini altüst etmesinin kaçınılmaz olduğu görülür. NASA’nın bu aracı fırlatmayı plânladığı tarih, 2022 yılının Ağustos ayı. Söz konusu göktaşına gömülü demir, nikel, altın, platin, bakır, kobalt, iridyum, redyum gibi değerli madenler bulunduğu da bilinenler arasında.

Uzay madenciliği kapsamında, gökcisimleri ve asteroidler üzerinde maden çalışmaları için kapsamlı projeler hazırlanmakta. Türk mühendislerin uzay için tasarlanan robotik sistemler aracılığı ile uzayda bulunacak madenlerden enerji elde etme çalışmaları öncelikleri arasında.

Yine bir diğer hedef, NASA’nın 2024 Ay yolculuğu -Artemis Projesi- için imzalanacak işbirliği kapsamında Türk uzay kabiliyetinin varlığının oluşturulması yönünde...

Çin’in 2022’de uzaya yerleştireceği kendine ait Çin uzay istasyonu, birçok ülkenin araştırmacılarına açık olacak. Tıp, biyoloji, genetik, kimya gibi alanlarda çalışma imkânı sağlayacak ve Türk araştırmacılar da yeni araştırma üssüne katılma imkânına sahip olacaklar. ABD, Çin, Fransa ve Rusya’nın yanı sıra İspanya, İtalya ve Japonya ile de uzay alanında işbirliği faaliyetleri geliştirilmeye çalışılıyor.

***

Orda, bir köy var uzakta!

Bizim de bir gün o köye yolculuk edenler arasında olabilmemiz dileğiyle…


Thinktech- Teknolojik Düşünce Merkezi Araştırma raporu Haziran 2020

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/turkiye-yeni-nesil-uydulariyla-uzay-gucu-olma-yolunda/2110953

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/turkiye-yeni-nesil-uydulariyla-uzay-gucu-olma-yolunda/2110953