GÜNÜMÜZÜN teknolojileri her
alanda olduğu gibi uzay sektöründe de inovasyonu tetikledi. Böylece uzay
çalışmalarında âdeta fikir, tasarım ve üretim patlaması yaşanıyor. Bu patlama,
beraberinde “uzay ekonomisi” kavramını günlük hayatımıza dâhil etti.
Uzay
çalışmalarının ivme kazanmasıyla birlikte yeni faaliyet alanları ortaya çıktı.
Uzay ekonomisi kavramını oluşturan zincirin halkaları hızla tamamlanma yolunda.
Tüm bu gelişmeler, daha 2030 yılına varmadan uzay sektörünün 1 trilyon dolarlık
devasa bir faaliyet alanı hâline geleceği öngörülerini desteklemektedir.
OECD
uzay ekonomisini, “Uzayın keşfi, araştırılması, anlaşılması, yönetilmesi ve
kullanımıyla insanların faydasına değer yaratan her türlü eylem” olarak
tanımlamakta.
Uzay
ekonomisi, dijital ekonomi, uzay turizmi, uzay madenciliği ve dahası henüz
bilmediğimiz birçok fırsat alanı oluşurken, aynı zamanda uzayın insanlık için
bilinmezliğini de minimuma indirecek yeni bir dönemin başlangıcı oluşacak.
“Uzay
turizmi” denildiğinde, Elon Musk ve Mars’ta kendi kendine yetebilen bir şehir
inşâ etme taahhüdü, ilk akla gelenlerden... Elon Musk, “Amacım, servetimin
yaklaşık yarısıyla dünyadaki sorunları çözmeye çalışırken, diğer yarısıyla da
Dünya’ya bir meteor çarpması ya da kendi kendimizi bitireceğimiz bir üçüncü
dünya savaşı durumunda tüm canlıların yaşamının devam etmesi için Mars’ta kendi
kendine yetebilen bir şehir kurmak” demişti. Uzay turizmi anlamında SpaceX,
Güneş Sistemi’nde kargo ve yolcu taşımak için kullanmayı plânladığı Starship
uzay aracı için 2020 Aralık ayında başarılı denilebilecek bir test uçuşu
gerçekleştirmişti. Bu gerçeğin filmi ise, Elysium (Yeni Cennet) filmiyle (2013,
Amerikan yapımı) olmuştu.
Film,
2154 yılında geçiyor ve yine uzayla ilişkili ilerliyor. Görev, çoktan iklim,
gıda, sağlık, su başta olmak üzere her anlamda çökmüş olan Dünya’yı ve
beraberinde insanlığı daha temiz bir dünyaya taşımak… “Elysium” adı verilen
teknoloji anlamındaki üst düzey gezegende bir grup şanslı lüks içinde yaşarken,
çürümüş dünyada geri kalan kalabalık insan topluluğu ise tedavi ihtiyaçları
için bile Elysium’a ihtiyaç duymaktadır. Ancak herkes Elysium’a alınmamaktadır…
Filmin
devamını izlemenizi tavsiye ederim.
***
Nasıl
ki 2011 yılında yapılan “Salgın” filmi yaklaşık dokuz yıl aradan sonra gerçek
olduysa, Elysium da 133 yıl sonra, belki de daha yakın bir zamanda gerçek
olabilir (mi?).
Uzaya
bir şehir inşâ edilmesi, akıllara birçok soruyu getirebilir. Diyelim ki, Mars’ta
şehir kuruldu ve yolculuğa çıkıldı. Orada bir koloni oluşturuldu, yaşam devamı
sağlandı. Hattâ kendi para birimleri oluştu…
Bütün
bunlar oluştuysa, bir ekonomi ihtiyacı da doğmuş demektir. Finansal işlemlerin
nasıl olacağı, neye ve hangi zamana göre hesaplanacağı gibi… Örneğin Mars’ın
kendi etrafında dönüşünü 687 günde tamamladığını göz önünde bulundurduğumuzda,
son günlerin en büyük meselelerinden olan faizin hesaplanma şekli de kafadan
değişir. Birazdan getirilerine değineceğim uzay madenciliği çalışmalarında bulduğunuz
altının onsunu hesaplamaya kalktığınızda da özgül ağırlık Dünya’dakinden farklı
olacağı için farklı hesaplama gerektirecektir.
Özetle,
finansal enstrümanların getirilerini hesap ederken Dünya’dan apayrı olacağı
kesin!
Uzay
ekonomisi gelir yaratan ticârî faaliyet olacaktır. Bunun yanında bu ekonomiden
kimler, nasıl yararlanmayı plânlarlar? Bu sorunun cevabının kafalarda yavaş
yavaş netlik kazanmaya başladığını söyleyebiliriz.
Uzaya
ilk giden ve onu bulan mı hak elde edecek, yoksa “Oradaki ekonomiyi ben kurdum”
diyen mi?
Uzay
madenciliği çalışmaları netîcesinde bulunan madenler kime ait olacak? Uzay
ekonomisinin aktörleri olan devlete mi, yoksa özel sektöre mi? Bu anlamda 1967
yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Uzay Anlaşması’nda, Ay ve diğer
gökcisimleri dâhil, uzayın keşif ve kullanılmasında devletlerin faaliyetlerini
yöneten ilkelerden söz edilmekte. Fakat devletleri bağlayan bu ve benzeri
sözleşmeler özel şirketleri bağlamıyor.
***
Uzay
madenciliği bu yüzyılın en büyük iş kolu olarak görülüyor. Asteroidlerde yer
alan maddelerin şu an için Dünya’ya getirilmesi oldukça mâliyetli gibi görünse de
gelişen teknoloji sayesinde ve uzay turizminde mâliyetlerin düşmesi ile uzay
madenciliğinin ivme kazanması bekleniyor.
Kısıtlı
kaynaklarla ürettiğimiz uçak, araba, telefon gibi teknolojik araçları ve
silahları yakın bir tarihte üretemeyecek olduğumuzu düşünürsek, uzay madenciliği
bu anlamda çözüm olarak görünmektedir.
NASA’nın
uzay aracı göndererek üzerindeki değerli madenleri çıkarmak istediği asteroidin
değeri için ifade edilen rakam, 10 bin katrilyon dolar. Dünya ekonomisinin
değeri sadece yaklaşık 75 trilyon dolar. Bu göz önünde bulundurulursa, bu
rakamın dünya ekonomisini altüst etmesinin kaçınılmaz olduğu görülür. NASA’nın
bu aracı fırlatmayı plânladığı tarih, 2022 yılının Ağustos ayı. Söz konusu
göktaşına gömülü demir, nikel, altın, platin, bakır, kobalt, iridyum, redyum
gibi değerli madenler bulunduğu da bilinenler arasında.
Uzay
madenciliği kapsamında, gökcisimleri ve asteroidler üzerinde maden çalışmaları
için kapsamlı projeler hazırlanmakta. Türk mühendislerin uzay için tasarlanan
robotik sistemler aracılığı ile uzayda bulunacak madenlerden enerji elde etme çalışmaları
öncelikleri arasında.
Yine
bir diğer hedef, NASA’nın 2024 Ay yolculuğu -Artemis Projesi- için imzalanacak
işbirliği kapsamında Türk uzay kabiliyetinin varlığının oluşturulması yönünde...
Çin’in
2022’de uzaya yerleştireceği kendine ait Çin uzay istasyonu, birçok ülkenin
araştırmacılarına açık olacak. Tıp, biyoloji, genetik, kimya gibi alanlarda
çalışma imkânı sağlayacak ve Türk araştırmacılar da yeni araştırma üssüne
katılma imkânına sahip olacaklar. ABD, Çin, Fransa ve Rusya’nın yanı sıra İspanya,
İtalya ve Japonya ile de uzay alanında işbirliği faaliyetleri geliştirilmeye
çalışılıyor.
***
Orda,
bir köy var uzakta!
Bizim
de bir gün o köye yolculuk edenler arasında olabilmemiz dileğiyle…
Thinktech- Teknolojik Düşünce Merkezi
Araştırma raporu Haziran 2020
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/turkiye-yeni-nesil-uydulariyla-uzay-gucu-olma-yolunda/2110953
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/turkiye-yeni-nesil-uydulariyla-uzay-gucu-olma-yolunda/2110953