Bir süzgeç ve inşâ aracı olarak medya okuryazarlığı (3)

Medyayı yazmak, özünde anlam inşâ etmek ve bu anlam da bir şekilde toplum ve bireylerle ilgili olduğu için medyayı yazmak, psikolojiden sosyolojiye, siyasetten pedagojiye kadar çok sayıda disiplinin temel donanımına sahip olmakla mümkündür. Bu nedenle medyayı yazmak, medyayı okumaktan daha zordur.

MEDYA, gündem belirlemekten insanların tüketim alışkanlıklarına,  kamuoyu oluşturmaktan bireylerin kanaatlerini şekillendirmeye kadar toplum ve bireyler üzerinde derin etkilere sahip. Ve bu etkileri ürettiği içerikle oluşturuyor.

O yüzden medya içeriklerindeki mesajların doğru okunması gerekir. Bu gerçekten yola çıkarak, son iki yazıdır “medya okuryazarlığı” kavramı üzerinde duruyorum.

“Medya okuryazarlığı” derken, hem okuma, hem de yazma eyleminden söz etmiş oluyoruz. Dolayısıyla bu iki eylemi biraz açmak gerekir.

Medyayı okumak demek, medya içeriğinde metni okumak demek değildir. Medyayı okumak demek, medya içeriğindeki metinlerin inşâ ettiği tüm mesajları anlama, verilen mesajları sınıflandırma, güncel olanla ya da mesajı tüm aktörler, olay, olgu ve fikirlerle ilişkilendirme, mesajın ana anlamının yanında/alt metinde inşâ edilen anlamları değerlendirme, çözümleme ve tüm bunları yorumlama demektir.

Yani medyayı okumak demek, eleştirel olarak medyaya bakabilmek demektir.

Medya, içerik üretirken bazı ticarî çıkarlar elde etmek için de üretim yapabilir. İyi bir medya okuryazarı böyle bir medya içeriğinin nasıl kurgulandığını anlayıp içeriğin inşâ ettiği anlamı çözümleyebilir. Nitelikli bir medya okuryazarı ise medyada temsil edilen toplumsal sınıf, toplumsal cinsiyet ve ideoloji gibi temsilleri sınıflandırarak medya bunlara dair inşâ ettiği anlamı çözebilir.

Medyayı yazmak demekse, medya içeriğini oluşturan mesajı inşâ edecek beceriye sahip olma ve mesajı nasıl inşâ edeceğini bilmek demek. Medyayı yazmak, özünde anlam inşâ etmek ve bu anlam da bir şekilde toplum ve bireylerle ilgili olduğu için medyayı yazmak, psikolojiden sosyolojiye, siyasetten pedagojiye kadar çok sayıda disiplinin temel donanımına sahip olmakla mümkündür. Bu nedenle medyayı yazmak, medyayı okumaktan daha zordur.

Medyayı yazmak, farklı disiplinlere ait temel donanıma sahip olmanın dışında anlam inşâ etme süreçlerini de içerir. Örneğin haber yazarken söylemin etkisini kırmak için söylemin etkisini azaltan yüklemleri, söylemin etkisini arttırmak içinse söylemin etkisini arttıran yüklemleri bilmek ve yerli yerinde kullanmak gerekir.

Basitçe örneklendirmek gerekirse, bir söylemi “ileri sürmek” yüklemiyle vermek, o söylemin etkisini kırar; “altını çizmek”, “vurgu yapmak” gibi yüklemlerle vermekse söylemin etkisini arttırır.  Ya da bir grup ya da sınıf temsillerine medyada yer verirken, o sınıf mensuplarını olumlayan bir tarzda medya temsili oluşturmak, söz konusu sınıfı toplum nazarında olumlamak demektir. Tersi de geçerlidir.

Görüldüğü üzere medyayı okumak ve yazmak, ciddî bir anlam üretme ve üretilen anlamı değerlendirme süreçleriyle yakından ilgili ve çoklu beceri isteyen bir durum.

Gelecek yazımda, medya okuryazarının temel olarak neleri bilmesi gerektiği konusunu irdelemeye çalışacağım…