DİLİMİZDEN düşürmediğimiz
birçok şarkının söz yazarı o. Şarkıların nabzında atan isim... Kâh şarkılarıyla
hüzünlendik, kâh mutluluğumuz onun şarkılarıyla tavan yaptı. Ana baba kıymetini
onun dizeleriyle hatırladık en çok. Onun şarkılarını dinlerken, “Senin kadar
kimse sevmiyor anne” dedik biz de içimizden, gözlerimiz buğulandı. Bir kısmımız
annesine Fatiha okudu, bir kısmımız telefona sarıldı “Nasılsın anne?” demek
için. İlk hafta sonu ziyaretine gittik annemizin bazımız.
Çünkü, “Eller kadir kıymet bilmiyor/
Senin kadar kimse sevmiyor(du) anne!
Rüzgâr susmuş, ses vermiyor(du),
evet! Yeryüzü kaos hâlindeydi. Bu kaosu, “dünyayı
dolduracak bir sevgi” durdurabilirdi
ancak.
Bu meşhur şarkıların söz yazarı kimdi acaba? Nasıl biriydi? Nerede doğmuş,
nerede ölmüştü? Nasıl bir insandı ki bir ömür sevgiyi aramıştı?
Hemen söyleyeyim: Halit Çelikoğlu’ydu bu dizelerin şairi… Altın kalpli,
naif, duygusal, gönlü insan sevgisi ile dolu bir güzel ağabeydi Çelikoğlu.
Hayatını, gelin kendisinden dinleyelim:
Çiftçi bir ailenin tek erkek çocuğu
Adapazarı Merkez, Yukarıdereköylü çiftçi bir ailenin tek erkek çocuğuydu
o. 1934 doğumludur. Osmanlı
ordusunda, 1912-1921 yılları arasında, o cephe senin bu cephe benim dokuz yıl
boyunca savaşan bir babanın oğluydu. Babasının adını taşıyordu üstelik. Annesi,
Bahriye Çelikoğlu… Halit Çelikoğlu, “Beni yeryüzünde en çok seven kişi… Nitekim,
‘Eller kadir kıymet bilmiyor anne/ Senin kadar kimse sevmiyor anne’ şarkımda da
bunu açıklıyorum zaten” diyordu.
İlkokulu
Yukarıdereköy İlkokulu’nda bitirir. O zamanlar zeki köy çocuklarının
gidebildiği tek okul olan köy enstitülerini tercih eder. 19 Eylül 1949
tarihinde Arifiye Köy Enstitüsü’nde eğitimine başlar. Dört yılın sonunda değişik
sebeplerden dolayı okuldan ayrılmak zorunda kalır. “Ama üzerimde çok hakkı olduğunu
söyleyebilirim enstitünün” demektedir. Askerliğini jandarma olarak yapar. Devlet
dairesine kapağı atmak, âdeta kurtulmak gibidir o yıllarda. Adliye teşkilâtına
girmek nasip olur ona. 1960 yılında Düzce Adliyesi’nde zabıt kâtibi olarak
göreve başlar. 1970 senesine kadar on yıl Düzce’de görev yapar.
Hayatını
anlatan “Şarkıların Nabzındaki İsim” adlı 400 sayfalık kitap 2008’de yayımlanır
Şiir dünyasını
şöyle anlatmaktadır Halit Çelikoğlu:
“Neredeyse
ilkokul yıllarımdan itibaren şiir yazıyordum. İlk şiir kitabım ‘Sevgi Damlacıkları’
1965 yılında, ikinci şiir kitabım ‘Kalp Yarası’ 1967 yılında, üçüncü şiir
kitabım ‘Yitik Gözler’ 1968 yılında, dördüncü şiir kitabım ‘Donuk Sevgi’ 1969
yılında, beşinci şiir kitabım ‘Hüzünlü Çiçeğim’ 1970 yılında, altıncı şiir
kitabım ‘Sisli Umutlar’ 1971 yılında, yedinci şiir kitabım ‘Bir Sevgi İstiyorum’
1984 yılında, sekizinci şiir kitabım ‘Sevgi Pınarı’ 1992 yılında yayımlandı.
2008 yılında
Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Aziz Duran döneminde, Büyükşehir
Belediyesi yayını olarak hayatımı anlatan 400 sayfalık bir kitap yayımlandı.
Sanat hayatımı dört başı mamur anlatan çok güzel bir kitap oldu bu. Büyükşehir
Belediyesi, bestelenmiş şarkılarımı Hayri Şahin ve Bekir Ünlüataer’in
seslendirdiği Adapazarı AKM’deki güzel bir konserle kitabımı kamuoyuyla
paylaştı, beni ziyâdesiyle onure etti.
Sevgili Aziz
Duran Beyefendi’ye ve kitabımı hazırlayan Fahri Tuna kardeşime çok çok teşekkür
ediyorum. Ülkemdeki her sanatçıya da Allah’tan vefalı günler göstermesini
diliyorum. 2008 yılında yayımlanan bu kitap, benim dokuzuncu kitabım oldu.”
Mutluluğu
aramakla geçen bir ömür: Dört evlilik, dört çocuk
Müzik
dünyasında yer almak, müzik ve edebiyat dünyasıyla daha yakından diyalog
kurabilmek amacıyla 1970 yılında tayinini Düzce’den İstanbul’a ister. Kısa süre
sonra da İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne tayini çıkar Halit Çelikoğlu’nun.
On bir yıl süreyle Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde görev yapacak ve 1981
yılında, 47 yaşındayken emekli olacaktır. İstanbul Bahçelievler’de, “Selimpaşa
Cad. Güzidehanım Sok. No: 4” adresindeki kendi evinde oturur.
Mutluluğu yakalamak kolay değildir. Hele bir şairseniz… Çünkü şairler sık sık âşık olma istidadı, eğilimi göstermişlerdir tarih boyu. 78 yıllık ömründe dört kez evlenir Halit Çelikoğlu. İlk evliliğinden Beratiye ve Koray, son eşi Gülay Hanım’dan da Aykut ve Ayça adında toplam dört çocuğu dünyaya gelmiştir. İlk ikisi Kütahya’da, son ikisi İstanbul’da yaşamaktadırlar hâlen.
Binden fazlası
bestelenmiş on bin kadar şiiri olan bir şair
Şiiri, “Gönülden
mısralara dökülen, kişilerin duygularıyla yoğrularak etkileyen, güzel
sanatların seçkin dalıdır. Bu ürünlerin bestelenerek topluma bir melodi içinde
ulaşması, dinleti açısından haz verici olsa gerek” şeklinde tanımlar Çelikoğlu.
Şiire başlamasını ise, “Yukarıdereköy İlkokulu’nda sınıfımızı teftiş eden bir
müfettişin, dışarıdaki tabiata bir şiir yazma ödeviyle başlar. Benim o gün
yazdığım şiiri, ismini hatırlayamadığım bu müfettiş, bir çocuk dergisinde
yayımlatmış ve benden devam etmem istenmiştir” sözleriyle özetler. Yazdığı
şiirleri saymasa da, “Herhalde on binlercedir” der. Bazılarını kitaplarında toplamıştır.
Güftekârlık
yani şarkı sözü yazarlığı nasıl başlamıştır peki?
“Yayımlanmış
kitaplarım bestekârlarımızın eline geçince, kitaplarımdaki şiirlerimden bestelenenler
oldu. Böylece bestekârlarla tanışmamıza vesîle teşkil etti. Daha sonra yazdığım
şiirleri kendilerine ulaştırdım, başarılı olduğumu gördüm, devam ettim” der.
Arkası da kendiliğinden gelir zaten.
Bestelenen ilk
şiiri “Kader Beni Kovuyor”, bestekâr ses sanatçısı Bayram Durmaztuna
tarafından bestelenmiş, yine bestekârı tarafından 1972 yılında 45’lik plâka
okunmuştur. Bestelenmiş şiirlerinin sayısını bilmez, “Ancak bine yakını bestelenmiş
ve yayına girmiştir” der ve ekler: “Hâlâ elimde yayımlanmamış üç yüzden fazla
yeni şarkı bulunmaktadır.”
İki yüz kadar
bestekârla çalışır, en çok da Yusuf Nalkesen ile
İki yüzü aşkın
bestekârla çalışmıştır. Sadece bestekâr Yusuf
Nalkesen’le 36 şarkı yapmışlardır. Bestekâr Cavit Deringöl ile de 20 kadar
şarkı… “‘Sanat hayatımda en çok iz bırakan, bu iki bestekârdır’ diyebilirim”
şeklinde tespit yapar Halit Çelikoğlu. Yusuf
Nalkesen ile yaptığı “Gözlerin Doğuyor Gecelerime”, “Küsmeyin Geceler”, “Sen de
Sev”, “Seviyorum”, “Kalbin Beni Anacak” şarkıları dillerden düşmez uzun süre.
Ünlü bestekâr
Necdet Tokatlıoğlu ile Altın Kelebek Ödülü’ne uzanan serüvenlerini de şöyle
özetler Halit Bey: “Necdet Bey’le 1965 yılında, Düzce’ye konsere geldiğinde
tanıştık. 1970’de o emekli olup İstanbul Ortaköy’e yerleşmiş, ben de İstanbul’a
tayin olmuştum. Dostluğumuzu sürdürdük. 1978’de Günaydın gazetesinin beste yarışmasında
jürideydi. Benim ‘Bir Sevgi İstiyorum’ şiirimi kendine ayırmış, besteledi, 1983
yılında o şarkıyla birlikte Altın Kelebek Ödülü kazandık. Sonraları da
‘Boğaziçi’ ve ‘Sevdiğim Sensin’ şiirlerimi besteleyip okumuştur.”
İki hemşeriden
muhteşem bir eser: “Gökyüzünde duman duman bulutsun”
Halit Çelikoğlu
ve Ziya Taşkent… İkisi de Adapazarlıdır. Bestekâr Ziya Taşkent, Ankara Radyosu
ses sanatçısıdır o yıllarda. Taşkent ile Çelikoğlu’nun yolları, 1978 yılında
Unkapanı’nda kesişecektir. Bu tanışmada Çelikoğlu, hemşerisi Taşkent’e “Bir
Sevgi İstiyorum” adlı şiir kitabını takdim eder. O kitaptaki şiirlerden
“Gökyüzünde Duman Bulutsun”, “Sevdâ Yolları”, “Dostum”, “Sen Gidince Sevdiğimi
Anladım”, “Acı Yıllar”, “Doya Doya Sev Beni”, “Sabırla Geçirdim Uzun Yılları” şiirlerini
besteler Ziya Taşkent.
“Rüzgâr susmuş,
ses vermiyor, nedendir?” diye başlayan ve “Gökyüzünde Duman Duman Bulutsun” şeklindeki
nakaratı ile biten bu şahane eserle iki hemşeri, TRT 1990 Müzik Ödülleri’nde
ikincilik ödülü alırlar.
Ünlü ses sanatçısı ve bestekâr Zeki Müren ile çalışmalarını da şöyle özetler Halit Çelikoğlu: “Zeki Bey’le hakikaten iyi bir dostluğumuz vardı. Zannederim, 1991 yılıydı, Bodrum’da Zeki Müren’i istemiyorlardı. Çok üzülmüştüm. Hemen oturup bir şiir yazdım: ‘Baharı yaşamış, tez bitirmişim/ Gençliği elimden tez yitirmişim/ Nereden nereye getirilmişim/ Bir perde açıldı, göründü yıllar/ İçimde son bahar hüzünleri var…’ Bodrum’a, Zeki Müren Beyefendi’ye gönderdim. ‘Çok güzel olmuş, benim için bunu hüzzam beste yaptır’ diye yazdı bana. Hemen Yusuf Nalkesen’e telefon açıp okudum. ‘Faksla şiiri’ dedi, faksladım. On beş yirmi gün içinde beste Yusuf Nalkesen’den geldi. Kopyasını alıp Zeki Müren’e postaladım. Telefon açtı bana, ‘Yusuf Bey şarkıyı ağlatmış, çok güzel ama ben bunu okurken ağlarım’ dedi ve ekledi: ‘İlk kasetime okuyacağım, söz!’ Ama birkaç ay sonra İzmir’de vefat etti. Zeki Müren, kibar, gerçek bir beyefendiydi. Hiç imza kullanmazdı, söz onun için imzadan bin kat daha etkiliydi çünkü.”
Öyküsüyle “Hayat,
sen ne çabuk harcadın beni”
İlk ödülünü
bestekâr İrfan Özbakır’ın bestelediği “Adın Bir Duâ Gibi” şarkısından,
23 Şubat 1980 tarihinde Milliyet gazetesinden alır. Bunu on yeni ödül takip
eder. Ama o, “En büyük ödül, şarkılarımıza değerli halkımızın alkışlarıdır” der
sık sık.
Dillerden
düşmeyen her ünlü şarkının bir de yazılış öyküsü vardır elbet. “Hayat Sen Ne
Çabuk Harcadın Beni” adlı şarkısının yazım serüvenini şöyle anlatır Çelikoğlu:
“Albümü açtım,
eski resimlere baktım, bir de aynanın karşısına geçtim, o anki hâlime baktım,
sonra da ‘Hayat sen ne çabuk harcadın beni’ şiiri ortaya çıktı. Ali İhsan Kısaç besteledi. Zeki Müren
45’lik plâka okuyunca şarkı patladı. Ardından Hayri Şahin film yaptı. Ardından
pek çok sanatçı seslendirdi. Şarkı hit oldu gitti yani...”
Herkesi ağlatan
“Eller kadir kıymet bilmiyor anne” neden ve nasıl yazıldı?
Ne zaman
radyoda o şarkıyı duysak yahut televizyonda bir sanatçı okusa gözlerimiz
buğulanır. Evet, “Eller Kadir Kıymet Bilmiyor Anne” adlı şarkısının yazım
öyküsünü Halit Çelikoğlu’na nerede, nasıl, hangi duygular içinde yazdığını
soruyoruz, büyük bir samimiyetle anlatıyor o da:
“Babam vefat
etmişti, annem Adapazarı Yukarıdereköy’de yalnız yaşıyordu. 1970’lerin başları...
Ben Düzce Adliyesi’nde memurum o zamanlar. Annemi Düzce’ye götürdüm, 15 gün
kalmaya söz vermişti ama iki gün sonra ‘Beni götür’ diye tutturdu, ne sorduysam
sebebini söylemiyor. Çaresiz, geri getirdim. Bir hafta sonra ablamdan acı
gerçeği az da olsa öğrenebildim. Meğer bizim hanımın günü varmış savcı
eşleriyle. ‘Sen köy kadınısın, konuşmayı, oturmayı, kalkmayı bilmezsin’ diyerek
annemi bir odaya kilitlemiş aç susuz. Bunu öğrenir öğrenmez eşimle bir kavgaya
tutuştuk, boşandım hemen, İstanbul’a tayinimi istedim, gittim. Birkaç ay içinde
de annem vefat etti. Sultanahmet Parkı’nda, o meşhur havuzun başında, bir yaz
ikindisinde, bir banka oturdum, bu şiirimin-güftemin dizeleri yavaş yavaş
dilime düşmeye başladı: ‘Bir yar için
seni terk edip gittim/ Vicdanıma bir sor, ne acı çektim/ Kendimi ben sana
emanet ettim/ Eller kadir kıymet bilmiyor anne/ Senin kadar kimse sevmiyor anne…’”
Bir ömür sevginin peşinde koşan adam
Bir şair kalbi taşımıştı bir ömür Halit Çelikoğlu. 78 yıllık ömrünün 42
yılı İstanbul’da geçmişti. En çok da Unkapanı’nda… Bestekârlar, ses sanatçıları
arasında geçen bir ömürdü onunki. Birbirinden popüler onlarca şarkıya imza
atmıştı bestekârlarla birlikte. On yedi ödül kazanmıştı.
“Yılları durduracak bir sevgi istiyorum” ile anılacaktır yıllarca.
Bir ömür sevgiyi arayan adamdı o. Bir ömür sevginin peşinde koşan adam…
Mekânın cennet olsun şarkı yüzlü, şarkı sözlü, şarkı gönüllü Ağabey!