Bir küçücük devletçik, içi dolu fitnecik!

Aziz okuyucu, bu kadar fitneyi, nüfusu 2 milyonun biraz üzerinde bir ülke koparabilir mi? Buraları elde etse bile kaç gün elde tutabilir? Tutsa bile, o nüfus içinde üç günde eriyip gitmez mi? O hâlde amaç ne?

ÇOCUKLUĞUMUZDA bilmece yarışmaları düzenlerdik. Bu bilmeceler içerisinde en favori olan sorulardan birisi de daima “Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk?” bilmecesi olurdu.

Bu bilmece ile yeni karşılaşan rakiplerimiz, bilmeceyi çözmekte zorlanır ve tahmin haklarını kullandıktan sonra pes ederlerdi. Biz de bu bilmece sayesinde altın değerinde puanlar kazanırdık.

Efendim, müsaadenizle ben bu bilmecenin kalıbını kullanarak yeni bir bilmece oluşturuyorum. Yeni bilmece şu: “Bir küçücük devletçik, içi dolu fitne ve lânetçik?”

Okuyucunun üç tahmin hakkı var; üçünde de bilemezse cevabını ben söyleyeceğim…

***

Efendim, bilmece tahmini sahici olsun diye, bir tanıdık okuyucuma bu bilmeceyi WhatsApp üzerinden sordum. Gelen birinci cevap “Yunanistan” oldu, “Bilemedin” dedim. İkinci cevap “İsrail” oldu, “Hayır!” dedim. Üçüncü cevap ise “Ermenistan” oldu, ben yine “Hayır, bilemedin!” dedim. E, artık puanı aldıktan sonra yarışma usûlünün gereği olarak bilmecenin cevabını vereyim: “Birleşik Arap Emirlikleri”...

Gerçi okuyucum verdiği üç cevapta da haklıydı. Cevap olarak ismi geçen bu devletlerin bize karşı kurdukları tuzak ve kopardıkları fitnenin hâddi hesabı yoktu ama dostum, aynı çapta bir fitnenin bir Müslüman ülkeden geleceğini, sanırım aklının kenarından bile geçirmemişti.

Efendim, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Arabistan yarımadasında el kadar bir devletçik. Toplam yüz ölçümü 77 bin kilometrekare… Suudi Arabistan ile Umman’ın ele ele vererek boğulsun diye Basra Körfezi’ne doğru ittikleri izlenimi veren bir coğrafyaya sahip olan BAE, 1971’de yedi emirliğin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir site devleti…

Kahir arazisi çöl ve çalılık olan BAE’nin yegâne gelir kaynağı petrol. Petrol gelirleri düştüğünde ya da petrol ikincil bir ürün olduğunda açlıktan karnına taş bağlayıp susuzluktan ayak tabanlarını yalayacak bir ülke! Çünkü ülkenin bir tane bile akarsuyu yok.

Azizim, bu site devletçiğinde benim “zait unsur” dediğim bir Şeyh Zait var. İnsan sûretinde bir şeytan görmek isteyene tavsiyem, bu adamın suratına bakmasıdır. Bu adam, şeytanın çirkin bir sûret üzerinden tecessümü…

İkinci olarak yakışıklı bir adam üzerinden şeytan görmek isteyen de Suudi Veliahtı Selman’a baksın. Benim tavsiyem, çirkin ya da yakışıklı olan bu adamların yüzüne değil, gözlerine bakılması… İkisinin gözlerinden bakan da çölün bütün şeytanları. Ne bakışlarında meymenet var heriflerin, ne de duruşlarında.

***

Neyse, biz BAE’ye odaklanalım tekrar…

Efendim, Osmanlı yıllarında devlete ihaneti ile meşhur bu Zait Ailesi, ihanetine mukabil Osmanlı tokatları ile sersemleyince İngilizler ile iş tutar ve onların “himâye” adlı sızmalarıyla müstakil bir emirlik ve ardından bir devlet olur. Ancak Körfez’de İngilizlerin zayıflaması sonucu boşluğu ABD doldurunca, Emirlik ABD’nin güdümüne girer.

Körfezde her ABD faaliyeti İsrail’in Truva atı olduğu için, ABD’nin açtığı kapıdan BAE’ye İsrail de girer. Al sana, “Yeme de yanında yat” bir kukla devlet!

Bir kukla devlet ama avantajları çok. Bir kere Sünnî görünüyor ama mezhebi İngilizlerin ektiği, Sünnîlik içinde bir fitne olan Selefilik...

İkinci olarak, cüssesi küçük ama parası bol bir devletçik… ABD ve İsrail için böyle bir kukladan daha kullanışlısı olur mu? Olmaz!

Şimdi ABD ve İsrail, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Türkiye’nin üzerine Yunanistan tipinde bir devlet ile gelseler, İslâm ülkelerinde kıyamet kopar ve İslâmî bir birliktelik rûhu uyunmaya başlar ki bu, uyuyan devin uyandırılması anlamına gelir.

O zaman ne yapacaklar? El-cevap: Müslüman görünümlü bir devletçik ile gelecekler. Onu da buldular: BAE...

***

Suud ve Mısır’a nazaran BAE yönetimi, tam da ipotek altında bir kukla devletçiktir! Bu kukla devletçiğin ürettiği bütün fitneler CIA ve MOSSAD ofislerinde plânlanır. Şimdi bu plânları bizim üzerimizden bir test edelim:

Irak ve Suriye’nin kuzeyinde PKK ve türevlerine karşı bir harekât mı icra edeceğiz, karşımızda BAE… Para yardımı yapıyor, silah temin ediyor ve Katar hâriç, kontrollerindeki Körfez istihbarat ve medyası üzerinden kara propagandaya girişiyor.

İdlib’de geçici ateşkes mi yaptık, Esed’e bu ateşkesi bozma karşılığında milyarlar vaat ediyor. Esed, 27 Şubat sonrası yediği ağır darbenin altından kalkma güç ve cesaretini toplasa saldıracak ama tâkâti yok. Yine de çil çil paralar gözünü döndürdüğü için alttan alta ihlâllere başladı bile…

Efendim, meşrû Libya Hükûmeti ile anlaşıp Libya’ya mı gittik, karşımızda yedi düveli toplayıp gelmiş bir BAE… Rus Wagnerlerin parası da ondan, dev Antonov uçakları ile Libya’ya gelen askerî ve lojistik kargolar da… Sudanlı fakir gençleri iş vaadiyle iğva edip paralı asker olarak Libya’ya gönderen de o, Sisi’nin pilot, asker ve uçak desteklerini finanse eden de. Sudan’da Beşir iktidarını mı destekledik, her türlü parasal ve istihbarat desteği ile o rejimi yıktıran da BAE. Amaç, bizi Sevakin adasından çıkarttırmak…

Yemen’e Arap koalisyonu altında güya Şiî Husilerle savaşmak için giden BAE, Arap ittifakına karşı da kumpas kurarak, efendilerinin bilgisi dâhilinde Yemen’e tam anlamıyla sızacak on bin kişilik yapı kuruyor: El-Hizan…

Balkanlarda kadim Osmanlı-İslâm mîrası üzerine konmak için Suud ile ne taklalar attıklarını söylemeye gerek bile yok!

***

Şimdi aziz okuyucu, bu kadar fitneyi, nüfusu 2 milyonun biraz üzerinde bir ülke koparabilir mi? Buraları elde etse bile kaç gün elde tutabilir? Tutsa bile, o nüfus içinde üç günde eriyip gitmez mi? O hâlde amaç ne?

Amaç, İslâm dünyasının doğal lideri olan Türkiye’nin önüne Sünnî görünüşlü bir İslâmî set çekmektir. Tâ ki, Türkiye tarihî ve coğrafî mîrasıyla buluşmasın ve İslâm birliğini inşâ etmesin… Böyle bir birlik en çok kimin aleyhine? Kimin olacak, ABD ve İsrail’in aleyhine!

O hâlde kuklanın ardına saklanan fitne sahipleri göründü: Söbe, söbe, söbe!

Ha, bu iş birlikçi kukla devletçiği göz ardı edemeyiz. Katar’dan tarassut altına aldığımız bu fitne devlete Yemen üzerinden de görünmenin vakti gelmiştir. Vesselâm…