BUGÜNLERDE
Müslümanların yoğun nüfusla yaşadıkları ülkelerde bir haber yeniden
konuşuluyor...
Aslı çok eskiye dayanan bu haber,
etrafında salgına kapılmayan kişi kalmadığı hâlde Koronavirüsten kaçıp
kurtulmayı başararak bütün dünyaya ümit aşılayan Büyük Britanya Kraliçesi
İkinci Elizabeth’in Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafâ’nın 43 nesil ardı
torunu olduğu iddiasını içeriyor.
İddianın bugünlerde konuşulmasına
sebebi öngörmek mümkün. Kaynağı ise, The Economist dergisinin Nisan 2018
tarihli yayını...
Bu iddia The Economist’te yayına
girdikten sonra dünyada çok tartışılmış.
İngiliz sömürü ve mandasına bağlı
Commenwelth ülkelerinde çok konuşulduğu gibi, Mısır ve Suudi Arabistan gibi
üstün İngiliz sömürülü sözde İslâm otoritelerinin yaşadığı ülkelerde de
müzakere edilmiş, hattâ Mısır Başmüftüsü Allam tarafından gururla karşılanmış.
Peki, bu iddia Türkiye’de neden
konuşulmadı?
Biz her kitap ve dergiye yaptığımız
muamele ile The Economist’in de sadece kapağına takıntılı olduğumuz için
kuvvetle muhtemel o yıl da sadece kapağına baktık ve kapaktan esrarengiz
şifreler devşirdikten sonra içini (posasını) kenara bıraktık...
***
Yazımızın başlığına taşıdığımız
ifade, The Economist’te yayınlanan makalenin sürmanşeti...
Bu sürmanşeti öyle küçük
belirtmişler ki âdeta görünmesi istenmemiş... Hani bir “Gören görür” havası var
âdeta...
Manşetse şöyle: “Muslims consider
Queen Elizabeth’s ties to the Prophet Muhammad”...
Anlamı şu: “Müslümanlar, Kraliçe
Elizabeth’in Muhammed Peygamber’e dayanan bağını saygıyla karşılar”...
Yani içerikte bir iddia var, evet.
Ancak manşete alınan cümle daha büyük bir iddia!
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin
mevcût uluslararası ilişkilerini yeniden sorgulaması gerektiğini yazdığımız
serinin son bölümünde konuyu AB ve Büyük Britanya’ya bağlamış, İngiliz ülkesiyle
mevcût ilişkileri yeniden yönlendirirken ülkenin monarşisini elinde bulunduran
hanedanın nüfûzuna özellikle eğilmek gerektiğine değinmiştik.
İyi ki bu konuya temas etmişiz!
Öyle ya, Brexit hâdisesini
gerçekleştirerek Avrupa’yı yapayalnız bırakan İngiltere ile yepyeni ama dopdolu
bir yeni sayfaya imza atmamız gerektiğini belirtirken Kraliçe’nin Ehl-i Beyt’e
yanaştığını vallahi bilmiyorduk.
Lâtife bir yana, Brexit’in oylandığı
ilk sene olan 2018 ile bu iddianın yeniden temcide bırakıldığı tarih niçin aynı
olmasın ki?
Kaldı ki, kapağına takıntılı
olduğumuz The Economist’in 2018 ilk kapağında da AB’nin dağıldığını gösteren ve
üç inanca yan yana yer veren emojiler sıralanmış hâlde...
***
Başlangıçta bu iddianın çok daha
eski olduğunu belirtmiştik.
1986’da Burke’s Preelage Vakfı
tarafından raporlanan bir soyağacı araştırmasından ileri geliyor bu iddia.
Şânı Yüce Peygamber’e sonunda
Kraliçe ile akrabalık getirerek şeref kattığı için (hâşâ) Mısır Başmüftüsünü
sevince boğan bu soyağacına göre, Kraliçe İkinci Elizabeth’in, büyük dedesi
Dördüncü Edward’dan beridir gelen soyu, Sevilla Kralı İbni Abbas’ın kızı
Prenses Zaida’nın (evlilik sonrası Hıristiyan olup “İsabella” ismini almış)
İspanyol Castile Ailesine gelin olması sebebiyle tâ Efendimize (sav) ulaştırılıyor.
43 nesli takip eden araştırmacılar,
bir soy dizini çıkarmış ve sonunu şu zirveye taşımışlar:
“(İbni Hişam) Na’im el-Lahmi oğlu...
Zehra binti Husayn (Hüseyin) kızı...
Husayn ibni Hasan oğlu...
Hasan ibni Ali...”
İbni Hişam el-Lahmi’nin doğumu
1126...
Hazreti Fatımatü’l-Zehra’nın doğumu
609...
Hazreti Hasan-ı Müctebâ’nın doğumu
625...
Hazreti Hüseyn-i Seyyid-i Şüheda’nın
doğumu 626...
Aradaki 500 yıllık boşlukta ne
olduğunu bilmiyoruz rapordaki araştırmaya göre. Önemli de değil, yeter ki sülbü
yürüsün...
Tabiî Hazreti Fatıma’nın Hazreti
Hüseyin’in kızı, Hazreti Hüseyin’in de Hazreti Hasan’ın oğlu olduğunu da bu
soyağacından öğreniyoruz.
Tabiî bir de Emevî Devleti’nin Ehl-i
Beyt’e ne yaptığını unutuyor, Halîfeliğin tam da Emevîlerin istediği gibi bir
hanedanlar silsilesi olduğunu kabul ediyoruz.
Zira raporla istenen, din değil, kan
bağının ortaya konulması...
E ne olacak canım, zamanında
Müslümanlar göstermediler mi Efendimize yakınlığı Ehl-i Beyt âyeti ile birlikte
tâli kan bağında bulamayınca uzak akrabalıktan mâkâm devşirmek atılganlığını?
Kraliçe yapmış, çok mu?
***
Bu yüzden The Economist sormuş da
kaçırmışız meğer: “Bir kraliçe Halîfe olur mu?”
Cevap verelim: Olur mu, olmaz mı?
Yeryüzünde soyu devam edip de devlet
hükmünü sürdürerek iktidar olan kaç tane hanedan var bugün? En güçlüyü
bulmuşken bırakmak olmaz. Şirket evliliği, hattâ mantık evliliği gibi
düşünün...
Halîfeliği Emevîyye ile saltanata
yükleyebildiğimize göre, Türkiye’de konuşulmamış ve âdeta gizlenmiş olan bu
haberle kaldığı yerden devam edecek Hilâfet mâkâmının nereden devam edeceğini
artık konuşabiliriz.
Ne de olsa saygıyla
karşılayacağımızı iddia ediyorlar.
İstediklerini vermemek olmaz!
Hattâ bence Kıbrıs da çok yakışır
Kraliçe’ye yeni saltanat tahtı için. Korona geldi geleli Buckhingam’ın suyu
çıktı ne de olsa, o ne öyle Windsor Şatosu’na çekilmeler filan?
Hem İngiltere ada ise Kıbrıs da ada?
Kudüs’e de komşu olur, Şam’a da, Fas
ve Ürdün’e de...
Hem zaten bu soyağacına göre Fas ve
Ürdün Krallarına kuzen de olur Kraliçe...
Gerçi en son kuzenlerini satmıştı
ama neyse... Vahdet için kardeş katli vaciptir.
Sırf vahdet için bu ülkede de
kardeşlerinin canlarına kastetmediler mi?
Sırf vahdet için...
Bunca yıldır Kraliçe’nin Türkiye’deki
muhibbilerini anlayamadığım için öyle pişmanım ki... Meğer onlar Ehl-i Beyt
aşkıyla yapmışlar tüm yaptıklarını...
Artık bizim de akıllanma ve gurur
duyup sevinme zamanımız gelmiştir.