25 Temmuz 2022
Pazartesi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda
bulunduğu bir ortak televizyon yayınına çıktı.
Aynı
günün akşamına doğru CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın konuk olduğu programın saatini işaret ederek, aynı saatte
sosyal medyada yapacağı açıklamanın takip edilmesi hakkında bir paylaşım yaptı.
Söz
konusu paylaşımın içeriğine geleceğim ama evvelâ şunu ifade etmeliyim:
Türkiye’de siyasetin temizi, ülke muhalefetinin kapısına dahi uğramamış.
Bırakın temiz siyaseti, kirlisinden bile geçtim, ülke muhalefeti korsan siyaset
yapıyor resmen.
Bu
nasıl bir ahlâk, bu nasıl bir terbiyedir ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
özel bir yayınla vatandaşlarının merak ettikleri soruları cevaplandıracakken,
adamın biri çıkıyor ve “Onu boş verin, bakın size ne diyeceğim” diyor, sirkin
palyaçosu misali, izleyenleri asıl gösteriden ziyade kendisine çekiyor.
Peki,
konuştuğu ne?
Sayın
Cumhurbaşkanı tahıl koridoru anlaşmasından, Suriye ve Irak hakkındaki muhtemel
operasyonlardan, Yunanistan ile girilen gerilimden, Kıbrıs meselesinden,
doğalgaz ve petrol hatlarından, satın alma gücünün daha da yükseltileceğinden
bahsederken, Kılıçdaroğlu, “İki ay daha sabredin, size sıfır araba aldıracağım”
diyerek Cumhurbaşkanı’nın bütün dünyayı ilgilendiren konularla alâkalı olarak
ettiği bütün sözleri ekarte edebiliyor.
Allah
aşkına, Türkiye ne konuşuyor?
Masterchef
veya Survivor yarışmasındaki bir yarışmacıya sunucunun “Çok mücadele ettin”
şeklindeki iltifatını görüyorum, bu sanal zeminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
mücadelesine, ettiği kelâma, sarf ettiği efora, bir günde kaç şehir, hatta kaç
ülke ziyaret ederek dünyaya takla attırdığına dair tek bir iltifat göremiyorum.
Bu nedir, yetmedi mi?
15
Temmuz’da 251 şehidi dahi geçtim, 8 ayrı hayat kadınından peyda olan 8 ayrı
piçin Marmaris’teki sözde operasyonu tamamlayamayınca bu ülkenin Silahlı
Kuvvetlerine ait helikopterini kaçırarak Yunanistan’a kaçması dahi darbeyi
kimin yaptığına apaçık bir delilken, bu ülke, 15 Temmuz 2022 günü FETÖ’cü
aşağılıkların “Mavi Otobüs” adlı pespayesini konuşmaktan berî durmadı. Bu
nedir, yetmedi mi?
Oysa
bir Mahir Ayabak’ın bir damla kanı dahi o mavi otobüse binenlerin cümlesinden
kıymetliyken, Mahir’i hiçbir şey geri getiremeyecekken, o sözde öğrencileri
konuştular bu ülkede. Siz hiç Mahir’in şehadet hikâyesini dinlediniz mi?
15
Temmuz’da kılını kıpırdatmayan, o gece kılını kıpırdatmadığı gibi daha sonra 15
Temmuz hakkında ileri geri konuşmaktan ve yanındakileri konuşturtmaktan ar
etmeyen, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçişin oylandığı referandumda AK Parti
teşkilatlarını pasifize ederek başkanlık sistemi hakkında brifing ve konferanslar
düzenleyenleri engelleyen ve bunların hiçbirini ihanetten saymayarak “Bana
haksızlık yapıldı da bana haksızlık yapıldı” demekten yüksünmeyen bir “hiç”,
Sayın Cumhurbaşkanı’na “Biz olmasaydık sen bir hiçtin” diyor. Aman Allah’ım,
Türkiye neler konuşuyor?
Fakat
yeter artık!
“Diktatör”
diyerek sözde her şeyi baskıladığını söyledikleri Recep Tayyip Erdoğan’dan bu
kadar demokrat, bu kadar merhametli, bu kadar mümin olmamasını bir günlüğüne
rica ediyorum.
Vallahi
kanıma dokunuyor!
Billahi
kanıma dokunuyor!
Recep
Tayyip Erdoğan olmasa e*** m*** kıl olmayacak kimselerin bu ülkede kendilerini
büyük adam ilân ettiklerini gördüğümüz devirdeyiz.
Emin
Pazarcı, Hande Fırat’ın söylediklerine karşı çıkarak “Kendi adına konuş” dedi.
İmzamı
atarım.
Ben
hakkın, haklının yanındayım.
Gazeteciyim
diye taraf tutamaz mıyım?
Hak
neredeyse orada olacağıma söz vermişim, ahdetmişim.
Birileri
gibi sözünden dönenlerden olmayacağım.
Onların
yanında duranlar gazeteci, Erdoğan’ın yanında duranlar yalaka, öyle mi? Sizin
adaletiniz batsın! Sizin anlayışınız batsın!