Bir gerçeklik inşâ etme aracı olarak sinema

Unutmayalım ki, sinema bir sanat ve bir eğlence aracı ama aynı zamanda da bir kitle iletişim aracı. Dolayısıyla her kitle iletişim aracında olduğu gibi sinemada da gerçeklik olduğu gibi verilmez. Bir inşâ sürecinden geçerek son kullanıcıya yani seyirciye ulaşır.

KİTLE iletişim araçları yani medya, gerçekliği yeniden üretir. Yani var olanı yeniden inşâ eder.

Gerçekliği inşâ eden ve etki gücü olan en önemli kitle araçlarından biri de sinemadır. Sinema filmleri, diğer medya içeriklerine nispeten gerçekliği yeniden inşâ etme konusunda daha etkilidir. Çünkü sinema filmleri, izleyiciyi filmin içine daha kolay çeker.

Sinema, çeşitli yöntemlerle izleyiciyi filmin içine çekerek seyircinin filmde işlenen olay, olgu ve fikirlerle özdeşlik kurmasını amaçlar. Dolayısıyla inşâ ettiği gerçekliği de seyircinin daha çabuk içselleştirmesini sağlar.

Eğlence propagandayı kamufle eder

İnsanlar bir propaganda, bir ikna ve rıza üretim sürecine maruz kaldıklarını sezinlerlerse, genellikle otokontrol mekanizmaları savunma refleksleri oluşturarak propaganda ya da rıza üretim sürecinde inşâ edilen gerçekliğe karşı direnirler.

Sinema filmleri aynı zamanda bir eğlence kaynağı olduğu için gerçekliği yeniden inşâ ederken eğlence ögesini ustalıkla kullanır. Böylece seyirci, sinema filmindeki eğlenceli yana odaklanır ve savunma refleksiyle filmi izlemez. Bu da seyircinin sinema filminde inşâ ettiği gerçekliği daha kolay kabullenmesini sağlar.

Duygusal anlatılar iknanın ayrılmaz bir parçasıdır

Sinemada en bilinen ikna yöntemlerinden biri, izleyiciyi duygusal olarak yakalamak, izleyicinin duygularına hitap ederek onu konunun içine çekmektir. Bu yöntem, anlatıyı veya anlatının belirli bölümlerini insanın duyguları üzerine kurarak, insanı anlatıda ortaya konulan düşünce ve fikre ikna etmeyi amaçlar.

Çünkü insanlar olay, olgu ve fikir söz konusu olduğu zaman mantıklarından çok duygularıyla hareket ederler. Müzik, insanların duygularının daha çabuk ve daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmasını sağlar. O nedenle sinema filmlerinde insanların duygularını harekete geçirebilmek üzere müzik sıklıkla kullanılır.

Değerler üzerinden inşâ

Bir diğer ikna aracı ise ahlâkî ve toplumsal değerlere hitap etmek, ahlâkî ya da toplumsal değerleri referans alarak anlatı ve karakterler oluşturmaktır. Ahlâkî ve toplumsal değerleri üzerinde toplamış karakterler, insanda güven duygusu oluşturur. İnsan, güven duyduğu kişilerin anlatılarına değer verir. Hatta insanlar, özellikle ikilemde kaldıkları durumlarda güvendikleri kişilerin işaret ettiği seçeneklere yönelirler.

Sinema filmleri de ana karakterleri oluştururken, karakterlere izleyicinin güvenmesini sağlamak anlamında ahlâkî ve toplumsal değerleri temsil eder bir tarzda karakter inşâ ederler. Böylece karakter üzerinden oluşturulan anlatı, seyirciyi istenen tarafa yönlendirir.

Bilişsel özelliklerle yön verme

Sinemada kullanılan bir diğer ikna yöntemi, izleyicinin mantık ve sağduyu gibi bilişsel yönlerine hitap eden anlatı ve kesitler oluşturmaktır. Mantıksal argümanlarla oluşturulan anlatılar, özellikle bilişsel referansları öne alan seyirci üzerinde etkileyici olur.

Özellikle diyaloglar üzerinden inşâ edilen bu yöntem ile izleyicinin bilişsel yeteneklerinin veya bilişsel özelliklerinin harekete geçirilmesi amaçlanır ve yön verme süreci bilişsel ögeler üzerinden inşâ edilir.

Hiç şüphesiz sinema sanatında topluma veya insana yön verme aracı olarak kullanılan çok sayıda yöntem var. Fakat bu üç yöntem neredeyse bütün medya içeriklerinde sıklıkla, ama sinema sanatında daha ağırlıklı olarak kullanılır.

Unutmayalım ki, sinema bir sanat ve bir eğlence aracı ama aynı zamanda da bir kitle iletişim aracı. Dolayısıyla her kitle iletişim aracında olduğu gibi sinemada da gerçeklik olduğu gibi verilmez. Bir inşâ sürecinden geçerek son kullanıcıya yani seyirciye ulaşır.