YÜZYILLARDIR süren devlet
geleneğinin devamı mahiyetindeki tarihî derinliği, bulunduğu coğrafî konum,
siyâsî ve ticarî kapasitesi gibi birçok konu sebebiyle ülkemizin gündeminde her
dönemde tartışılan başlıklar birbirine benzer nitelikler taşımaktadır. Elbette
magazin dünyasında gerçekleşen niteliksiz durumlardan değil, ülkemizin
geçmişini ve geleceğini ilgilendiren ciddî meselelerden bahsediyoruz.
Kimi
zaman terör, kimi zaman dış politika, ekonomi, uluslararası ilişkiler, kamu
politikaları ve benzeri birçok konu, dönemsel olarak gündemimize girip çıkıyor.
Ancak öyle bir mesele var ki, ülkemizin geleceği ile ilgili atılacak adımları
doğrudan etkiliyor ve bizi gelecekte neyin beklediğinin bugünden sinyallerini
aslında bize gösteriyor: “Gençler”…
“Gençler
ve gençlik” konusu, “Şimdiki gençler…” diye başlayan ve “Bizim zamanımızda…”
diye devam eden hayıflanma cümlelerinin ötesine geçmeyen dar bir alanda günlük
konuşmalara kadar yansımış bir vaziyette tükenip gidiyor. Oldukça yoğun ve
yetişilemeyecek derecede hızlı bir şekilde değişen gündemimizde, “Nasıl bir
gençlik yetişiyor?” sorusunu sormayı akleden az bir topluluk var.
Kendilerine
bunu dert edinenleri bu hassasiyetleri için bile belki tebrik etmek gerekiyor,
ancak bu sorudan yola çıkılarak, “Bu gençlikten hiçbir şey olmaz!” noktasına
gelinmesine de şaşmamak lâzım.
Devir
değişiyor, ihtiyaçlar farklılaşıyor, toplumda önemli görülen kavramlar
tazeleniyor. İletişim araçları ve sanal dünya yepyeni bir var olma hikâyesini
beraberinde getiriyor. Dolayısıyla gençlik potasından çıkmış, büyükleri
korkutan bu yeni yükselişin, duyguların değil de imajın değerini arttıran
günümüz dünyasının bir yansıması olarak gençleri ne tarafa yönlendirdiğini iyi
tartmak ve her şeyden öte, belki bu konu ile ilgili düşünce dünyasına dalmadan
önce sorduğumuz soruların boyutunu değiştirmemiz gerekiyor.
Gençlerin
durumundan rahatsız olanları şimdiye kadar çokça duyduk. Ancak gençliğin nasıl
olması gerektiği ya da ihtiyacının ne olduğu konusunda kafaların karışık olduğu
da ayrıca görülüyor. Bu konuda ideal bir çerçeve çizmenin getirebileceği
tekdüzeleştirme riskini de göze alarak, gençliği nerede görmek istediğimizi
tekrar konuşmamız gerekiyor.
Elbette
bunu yaparken, siyâsî yaklaşımların ve farklı dünya görüşlerinin etkisini
hissedeceğiz. Ancak bu ülkede yaşayan gencin geleceğimizi ayakta tutacağını
düşünecek olursak, ortak bir bakış açısı geliştirmenin zarurî bir durum
olduğunu da göreceğiz.
Bir
ülkenin, geleceğini ne kadar önemsediğini “çocuklar ile gençlere dair
politikalarına ne kadar kıymet verdiği” ile tartarsak, yanlış bir iş yapmış
olmayız.
Giriş formatındaki bu yazı sonrasında, bu köşede gençlikle ilgili ülkemizde yaşanan tartışmalara, uygulanan politikalara, gençlere çeşitli kademelerde yer verme durumlarına ve benzeri konulara eğilmeye çalışarak bir değerlendirme yapacağız…