Bir gafilin fenomen olma hayâli

Devlet, suçlunun dedikleriyle, ancak itirafçı olduğunda iş yapar. Bu gafil, muhalefetin itiraf kabul ettiği iddialarını, suç işlemeye devam ederek dile getirmekte ısrar ediyor. Gelecek, önce adalet önünde hesap verecek, sonra dediklerinden dişe dokunur bir şey varsa değerlendirilecek. Bunun başka yolu yoktur! Kimse çakalın kurduğu pusudan kendine bir av çıkarmaya kalkışmasın!

MİLYONLARCA izleyicinin açtığı videoların hiçbirinin tamamını izlemedim. Yayınlandığı kanaldan açtığım tek video ise ikincisiydi. Ona da ancak 10 dakika kadar dayanabildim. Velhâsıl, Sedat Peker’in şovlarını ya sosyal medyadaki yansımaları ya da medyadaki tartışma programlarında yakaladığım kadar biliyorum.

Çevremde bunu söylediğimde, “Tabiî, AK Parti aleyhine olunca seyretmezsin!” şeklinde tepkiler alınca gülüp geçiyorum. Zira muhalefeti çok dikkatle takip eden bendeniz, AK Parti’ye zarar veriyor diye birini göz ardı etmem; istisnalar hariç.

İstisnalarımın büyük bölümünü, beni yoran insanlar oluşturur. Hadi Özışık’ı dinlemek, Abdurrahman Dilipak’ı okumak yorar beni meselâ... Dolayısıyla birini sadece okur, diğerini sadece dinlerim denk gelirsem. Örnekler çoğaltılabilir ama genellikle aynı siyâsî fikirlere sahip olduklarım arasında bu seçimi yaparım.

Bazı insanların da iktidar kanadı tarafından konuşulmasını doğru bulmam. Hatta bazılarının isimlerini zikretmeyi bile, kendilerine yapılabilecek iyilikler gibi görürüm. Zira inanırım ki, reklâmın iyisi kötüsü olmaz ve ben, gereksiz birini eleştirerek harcadığım zamanın onun reklâmına harcandığını düşünürüm. Yazılarımın arasına zaman zaman sıkıştırmak zorunda kaldığım İstanbul tekfuru ve Ankara’nın sosyal demokrat ülkücüsünün isimlerini zikretmemem de bu yüzdendir.

Gelelim Sedat Peker’e…

Peker, daha düne kadar kendisini AK Partili olarak lânse eden, Erdoğan’a olan sevgisini her ortamda dile getiren bir organize suç örgütü lideri. Sorun değil; AK Parti’ye herkes destek olabilir, Erdoğan’ı herkes sevebilir. Yarın çıkıp İmralı’daki bebek katili de Erdoğan’a -af buyurun- yalakalık edebilir. Sevginin bile mutlu olmak ya da mutlu etmek gibi bir menfaate dayalı olduğunu unutmayalım. Sonuçta siyasetçi ile destekçileri arasında da bir menfaat ilişkisi vardır ve bunu yadırgamam. Şahsen AK Parti ve Erdoğan’dan menfaatim; vatanıma, milletime ve ümmete vereceği katkılardır. Menfaat, biri için ticaretinin devamı, bir başkası için ibadet özgürlüğü, diğeri için kaybettiği itibarını kazanmak olabilir. Peker’in menfaati de itibar menfaati olarak çıktı ortaya. AK Parti iktidarı döneminde “hayırsever işadamı” kisvesiyle toplumda karşılık bulurken, tekrar “suç örgütü lideri” sıfatına döneceğini anladığında sırtını döndü AK Parti’ye.

Kendisini “şerefli, suç örgütü lideri” olarak tanımlıyor

Süleyman Soylu, sosyal medya üzerinden kendisine “Şerefsiz” dediğinde kıyameti koparmıştı Sedat Peker. Son mesajlarından birinde ise, “Saygı sınırlarını zorlamayın. Suç örgütü lideri, eyvallah, ancak ötesine geçmeyin” diyerek, suç işlemeye saygınlık kazandırma gayretine girmiş görünüyor. Demek ki suç örgütü lideri olmak, onun için “şerefli” bir “meslek”!

Neredeyse ağlayarak, kızının ardına sığınmaya çalışan, “Kızıma ‘şerefsizin kızı’ diyecekler” diye Devlete kafa tutan gafil, kızının “Suç örgütü liderinin kızıyım” demesinden gurur duyuyormuş meğer.

“Hayırsever işadamı” sıfatına o kadar alıştırmış ki milleti, bugün onun dediklerine sıkı sıkıya sarılan muhalefet liderleri bile sorgulamıyorlar Peker’in o şerefli işini. Ne yapmış, hangi yatırımlarla para kazanıp beslemiş kapısındakileri; silah dayayıp haraç mı almış, vergisini ödediği bir kazanç yolu mu seçmiş, kimsenin umurunda değil.

Hem adının önüne “suç örgütü lideri” sıfatını koyuyor, hem de ağzından çıkan her sözü peşinen doğru kabul ediyorlar. Ya Hû, bu gafil silah zoruyla kazandığı paralarla göz boyamak için yardım dağıtan bir suçlu iken, siz ne akla hizmet onun ardına saklanıyorsunuz?

Haydi Pensilvanya papazının dedikleriyle, Emre Uslu’nun yazdıklarıyla, Ahmet Şık’ın sinsi sloganlarıyla da dâvâlar açalım, bu mudur adaletten beklentiniz?

Devlet, suçlunun dedikleriyle, ancak itirafçı olduğunda iş yapar. Bu gafil, muhalefetin itiraf kabul ettiği iddialarını, suç işlemeye devam ederek dile getirmekte ısrar ediyor. Gelecek, önce adalet önünde hesap verecek, sonra dediklerinden dişe dokunur bir şey varsa değerlendirilecek. Bunun başka yolu yoktur! Kimse çakalın kurduğu pusudan kendine bir av çıkarmaya kalkışmasın!

Bu gafili Abdullah Çatlı ile de kıyaslamaya kalkmasın kimse. Devlete çalışanla, “devlete rağmen” çalışan arasındaki farkı çözemeyecek kadar kıt akıllı değiliz Evvel Allâh!

Peker’i fenomen yapmaya gerek yok

Soylu’nun ilk günlerdeki ateşli hâli, Erdoğan’ın uyarısıyla sönmüş görünüyor. Zannediyorum ki, Erdoğan, bir suçluyu muhatap almamak konusunda tüm yetkilileri uyarmış. Öyle olmasa, en azından Metin Külünk bu kadar sessiz kalmaz, hâddini bildirirdi o çapsıza.

Kendi canının derdine düşüp de devletine sırtını dönenden kimseye hayır gelmez. Eline tutuşturulmuş bilgi notlarıyla ahkâm kesmeye çalışan, düşmana maşalık, devlete hainlik yapan bu mafya bozuntusu, bundan sonra çok çok özel bir durum olmadan benim de konum olmayacak. Onu, reklâmını yaparak, istediği yere taşımaya ben omuz atmayacağım.