
ABD yine kesenin ağzını açtı, İsrail ve Ukrayna’ya kamyon kasasını dolduracak kadar dolarları gönderdi.
Ukrayna’ya 61 milyar, İsrail’e 26 milyar dolarlık yardım!
Kamyonun kasasına sığar mı sığmaz mı, toplamı kaç kamyon eder, meraklısı hesaplasın.
Zelenski altı aydan beri beklediğini söyleyip şikâyet etse de vaziyet böyle.
Evvelce Ukrayna’ya 111 milyar, İsrail’e 45 milyar dolar veren ABD’nin banknot matbaası epeyce mesai yapmış olmalı. Karşılığı var yok bakmadan, sadece kâğıt ve mürekkep masrafıyla kafasına estiği gibi bastıktan sonra, hiç mesele değil.
Son iki yılda bu ülkelere yapılan askerî yardımın toplamı 400 milyar dolara yaklaşıyor.
Avrupa da o süre içinde 173 milyar dolar tutarında yardımı kendi para cinsinden yaptı.
O milyarların nerede harcanacağını biliyoruz.
Zelenski Rusya’ya karşı kullanacak, Netanyahu Filistinlilere karşı.
Gazze’nin üstüne bomba olarak yağacak. Masum siviller can verecek.
ABD her durumda İsrail’in yanında olduğunu, olacağını, her zaman destek vereceğini, İsrail ne yaparsa yapsın yardımı kesmeyeceğini defalarca açıkladı.
Avrupa’da ise İngiltere, Fransa ve Almanya en ateşli şekilde İsrail’i destekliyorlar. İsrail yönetimi ve halkı Hitler’in faturasını bugünkü Almanya’ya kesiyor.
Almanya her ne kadar kendini paralasa da, İsrail’den daha fazla İsrailci olsa da o faturayı asla tam anlamıyla ödeyemeyecek. Hep borçlu kalacak.
Almanlar bunun farkında ama yine de kendilerini mecbur hissederek çabalamaya devam ediyorlar.
İsrailliler bunun farkında, biz de vaziyeti açıkça görüyoruz.
Günün birinde İsrail, çizgi filmlerin tarzında puf diye ortadan kaybolsa, en çok sevinecek olan ülke kesinlikle Almanya’dır. Derin bir oh çekip “Kurtulduk sonunda” diye bayram ederler. Ama şimdilik bitmeyen borcu ödemeye mecbur görüyorlar kendilerini. Hayat da çizgi filmlere pek benzemiyor zaten. Hiçbir şey geride ince bir duman bırakarak, puf diye yok olmuyor.
*
Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier birkaç gün önce ülkemizdeydi. İstanbul’da Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’ni ziyaret etti.
Beyoğlu Çukurcuma’daki müzenin karşısında bir antikacı dükkânı, o ziyarete ses ve renk kattı.
Ses, son dönemde dünyanın her yerinde meşhur olan “Leve Palestina” şarkısıydı.
Müziğin sesi sonuna kadar açılmıştı ve “Leve Palestina, och krossa sionismen” diye yankılanıyordu akşam akşam.
Türkçesi, “Çok yaşa Filistin, kahrolsun siyonizm” şeklinde.
İsrail’in 1967 saldırısı sırasında yurdundan ayrılarak İsveç’e yerleşen Filistin Nasıralı George Totari’ye ait şarkının sözleri şu şekilde devam ediyor:
“Biz işledik toprağı.
Ve biz hasat ettik buğdayı.
Limonları topladık.
Yağını çıkardık zeytinlerin.
Ve tüm Dünya biliyor, bu bizim toprağımız.
Çok yaşa, çok yaşa, çok yaşa Filistin.”
Filistin direnişinin sembolü hâline gelen 50 senelik bu şarkı, İsrail’e bütün varlığıyla destek olmaya çalışanlar için epeyce can sıkıcı olsa gerek.
Alman Cumhurbaşkanı, daha önce Sirkeci Garı’nı ziyaret etmiş ve orada da bir grup genç protesto gösterisinde bulunmuştu.
Üstüne Çukurcuma’daki antikacı dükkânından yükselen ve “Çok yaşa Filistin” diyen, “Kahrolsun Siyonizm” diye haykıran o şarkıyı duyunca geldiğine pişmanlık duymadıysa iyi.
Dükkân sahibi Nevzat Onmuş, bir de Filistin bayrağı asmıştı.
Almanca bir pankart da vardı vitrinde. “Sayın Cumhurbaşkanı, Gazze’deki katliam durdurulsun” anlamına gelen bir pankart…
Alman Otomobil Kulübü’nün epey eski bir afişi de vardı. Afişte bir kartal ve bir gamalı haç hemen göze çarpıyordu.
En çok da Alman misafirin gözüne çarpmış olmalı. Gözü az buçuk olsun morarmadıysa şaşmak gerek.
Kıymetli arkadaşım Nevzat Onmuş yazardır, yayıncıdır, antikacıdır, felsefe hocasıdır ve yapılabilecek sivil protestonun en güzelini ortaya koymuştur.
Fakat bazıları nedense bu eylemi hafife almaya çalıştı. Bazıları onun devlet görevlisi olduğunu ima etmeye yeltendi.
Sanki bizde sivil insanlar kendi başlarına düşünemezler, İsrail’i protesto edemezler, terörü devlet politikası hâline getiren İsrail’i destekleyenleri nezaketle uyaramazlar…
Biz Nevzat Onmuş ile iftihar ettik. Gönülden tebrik ettik. Eyleminden ötürü teşekkür ettik.
Almanya Cumhurbaşkanı için çok şık bir uğurlama töreni oldu. On numara hareket!
Biz unuturuz, Federal Başkan unutmaz o akşamı.
Belki vicdanında bir kıpırtıya sebebiyet vermiştir.
Belki kalbinde bir ince tel tınn etmiştir…
Ve o tınnların toplamı Almancada, “Ulan herr başkan, yoksa yanlış mı yapıyorsun?” anlamına gelmektedir. Kendi kendine böyle söylediğini fark etmiş ve biraz düşünmüştür. Belki…
Tınladıysa, kesin öyledir. Ne belkisi!