Bir bayi toplantısına ne dersiniz?

Müslümanlar iktidarda olmadıkları zamanlarda ellerindekilerden feragat ve fedakârlık ederek ne çok kimseyi zengin etmişlerdi böyle. Hiçbiri Müslümanların çıkardıkları gazeteleri, Müslümanların çıkardıkları dergileri raflarına dizip zerre-i miskal bir yönlendirmede bulunmadılar.

BİR dergi editörü olarak Haber Ajanda ile ilgili ilk kez bilgi verdiğim anlarda karşılaştığım sorulardan biri şu oluyor: “Bayilerde yer alıyor mu, abonelik sistemi mi işliyor?”

Haber Ajanda, 16 yıldır hiçbir ay kesintiye uğramaksızın yayın hayatını sürdürdü, hamdolsun. Bundan sonraki süreçte de bu serüvenini sürdürecek Allah’ın izniyle. Başlangıçta bazı şehirlerdeki kitapevlerinin raflarını süslemiş olsa da, abonelik sistemi ile devam etme kararı aldı. İyi de yaptı! Neden mi?

“Bayilerde yer alıyor mu?” şeklindeki sorudan bahsettim, ama verdiğim cevabı mevzu etmedim dikkat ettiyseniz. Ki asıl mevzu, verdiğim cevaptadır.

Söz konusu soruyu sual edenlere bu fakirin cevabı şöyle oluyor: “Bayi mi kaldı?”

Evet, şöyle bir düşünelim; hakikaten de, hassaten gazete ve dergi satan bayi kaldı mı? İkâmet ettiğiniz mahalleye, iş yerinizin bulunduğu muhite şöyle bir bakınız lütfen, hasbelkader gazetelerin sıralandığı, üç beş dergi de olsa bir rafın bulunduğu bayi var mı? Hazır gıda bayii var, su bayii var, yumurta bayii dahi var ama gazete bayii kalmadı! Sevgili ülkem, geçmiş olsun!

Çocukluğumun geçtiği mahalleye uğradım. Sebebi, aradığım gazeteyi matbu olarak almaktı. Kendi ikâmet ettiğim mahallede gazete satan tek bir yer dahi bulamadım. Sonrasında rotamı genişlettim ve bir sonraki mahalleye gittim. Ve daha sonra bir diğerine… Ve yine bir diğerine… Neden sonra, aklıma kangurulu market geldi. Evet, oradan alışveriş yapmadığım için öncesinde düşünememiştim ama nasıl olduysa, galiba Rabbim acıdı, malûm markete gittim. Aradığım gazete yoktu ama bir gazete ve dergi köşesi vardı.

Kangurulu marketten çıktıktan sonra, gazete aramayı bırakarak üç harfli marketlere girip çıktım. İstediğim, daha evvelden olmadığını bilmeme rağmen, bir gazete ve dergi köşesiyle karşılaşmaktı. Öyle ya, benim girmediğim bir gün, içlerinden biri böyle bir şey yapmış olabilirdi belki de… Ancak ümit ettiğimle karşılaşamadım. Kırtasiye bölümü vardı, sözde kelepir çocuk kitapları vardı (zira okul ödevi olabilir düşüncesiyle eğitimin de ticareti bu üç harflilerde yapılıyor) ama gazete ve dergi reyonu yoktu.

Bunun üzerine peş peşe sorular beynime üşüştü. Bir zamanlar bir bisküvi markasını tükettirmeyip bir başka bisküvi markasını daha fazla tükettirmek için birinde domuz yağı kullanıldığını, diğerininse sahiplerinin Müslüman kimseler olduğunu söyleyip duruyorlardı. Aynı şeyi üç harfli marketlerin ilk bilineni için de yaptılar. Sözde kangurulu markete rakip olarak onun büyümesi lâzımdı ki Müslümanlar daha çok kazansın ve hayırlı işler yapsınlardı…

Vay ki vay! Müslümanlar iktidarda olmadıkları zamanlarda ellerindekilerden feragat ve fedakârlık ederek ne çok kimseyi zengin etmişlerdi böyle. Hiçbiri Müslümanların çıkardıkları gazeteleri, Müslümanların çıkardıkları dergileri raflarına dizip zerre-i miskal bir yönlendirmede bulunmadılar.

Ancak kangurulu markette, bugün Türkiye’nin en önde gelen muhalif gazeteleri ve o gazetelerle akraba dergiler kasalara en yakın bölgede, sıradaki müşterinin gözlerinin içine bakar gibi beklemekte.

O üç harflilerin bugünlerde Devlet’e meydan okuduklarını söylüyor, tepki gösteriyor, piyasadaki bütün madrabazlığı onların yaptıklarını düşünüyoruz. Bir gün olsun Müslümanlar için küçücük bir fedakârlığa girmeden, Müslümanların fedakârlıklarıyla ceplerini doldururken hem de…

Sanırsınız, bu ülkede sadece kangurulu marketin müşterileri gazete, dergi, kitap okuyorlar. Öyle sanılmasın sakın! Zira bu ülkenin Müslümanları, alacakları gazeteleri, dergileri veya kitapları satan bir bayi bulamıyorlar bayi!

Haber Ajanda, bu yüzden abonelik sistemi ile satılmaya devam edecek. Ne zaman devran döner, bu ülkede Müslümanların fedakârlıkları üzerine değil, Müslümanlar için üretmek üzere yükselen marketler, kitapçılar, gazete bayileri doğarsa, biz de o zaman yeniden düşünürüz ne yapacağımızı. Hatta düşünürüz ki, biz daha düşünmeden, onlar Müslümanların yayınladıkları matbu ürünleri talep eder de raflarını doldururlar. İşte o zaman bu ülkede algı operasyonları son bulur, hak gelir ve bâtıl yıkılıp gider. Ümit bu ya, o gün gelecek. Çünkü bâtıl, yıkılmaya mahkûmdur!