Bir afet manifestosu: “Kolon kesenin kolu kesilsin!” (3)

Olağanüstü hâllerde yaşanacak bilgi kirliliğinin önlenmesi için son derece elzem olan millî uygulamanın içine yer ve yardım gereksinimlerini bildirme ile yardımların ulaştırılmasını sağlayan hareket kabiliyetleri yerleştirilmelidir.

BU bölümde, can ve mal kaybını en aza indirecek ve afet öncesinde yapılacak hususları ele alacağız…

İkinci bölüm: Afet öncesinde yapılacaklar

Her türlü afet yönetimini içinde barındıran, afetleri önleme, afetlere hazırlanma ve sonuçlarına karşılık verme, doğacak can ve mal kaybının yanı sıra etkilerini azaltmaya matuf atılacak adımlar ile sonrasındaki iyileştirme düzenlemelerinin ele alınacağı tedbirler başta Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Mimarlar Odası, yapı denetim mühendislikleri ve yerel yönetim birimlerince “Deprem Yönetmeliği” kapsamında takibi yapıldığından, teferruata girilmeden, işi ehli olanlara havale ederek ek maddeleri sıralayalım:

Emsal oranlarına mutlak itaat edilmelidir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, bu konuda imtiyazlı davranış sergilenmemeli, geri adım atılmamalıdır. Avrupa ülkelerinde yüzde 70-80 oranında uygulanan ve başarıya erişen yatay mimariye geçiş için ülke olarak en uygun zamandayız.

Yapılar sismik ses dinlemeye elverişli hâle getirilmelidir. Alt yapıdaki küçük değişikliklerle afet yöntemine katkı sunacak, içeridekinin (enkaz altında kalanın) dışarıdakilere, dışarıdakilerin de içeridekine/içeridekilere seslerinin ulaşmasını sağlayacak mekanik bir sistem geliştirilmelidir. Bu mekanizma uçaklardaki kara kutu gibi dayanıklı bir yapıya sahip olmalıdır.

Yerli ve millî yazılımcıların gayretinden yararlanılmalıdır. Yerli ve millî denince hiç şüphesiz akla PKK ile mücadeleden sonra İkinci Karabağ Savaşı ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında önemli bir rol oynayan Türk savunma sanayiinin gözbebekleri İHA ve SİHA’lar geliyor -ki “Büyük Akdeniz Depremi”nde de başarılarını perçinlemiş oldular-. Yabancı menşeli yazılımlara olan bağımlığı ortadan kaldıracak kabiliyete sahip ODTÜ, İTÜ ve KATÜ yerleşkelerindeki teknokentler ve silikon vadilerindeki yazılım ve bilgisayar mühendislerince erken uyarı sistemleri başta olmak üzere, uzaktan takip sistemleri, yer belirleme, sismik ses dinleme cihazlarına ek olarak geliştirilecek GPRS özellikli ürünler sayesinde afetzedelere erişilebilir. Bahsi geçen teknolojilerin bileklik ya da kolye olarak ülkedeki her fertte bulunması mecburî hâle getirilmelidir. Kullanıcının adı soyadı, yaşı, cinsiyeti, kendisinin ve yakınlarının iletişim numaraları, bulunduğu konum, vücut ısısı, nabız, geçirdiği hastalık ve operasyonlar ve hastalıklarına ait bilgilerin yer aldığı aparat sayesinde arama kurtarma çalışmalarında öncelik canlı olanlara verilecektir. Böylelikle zaman ve efor kaybı yaşanmamış olur. Sadece bu da değil, en büyük katkısı ise olası bebek ve çocuk kayıplarını önler; kayıp, kimsesiz ve kimliksiz yaralıların yakınlarına ulaşılmış olunur.

Dezenformasyonun önlenmesi için yerli iletişim uygulamaları kullanılmalıdır. Tüm afetlerde ve toplumsal hareketliliklerde, iletişimin en hızlı yolu sosyal medya hesapları, anlık mesajlaşma uygulamaları ile WhatsApp gruplarının kurulmasıyla sağlanıyor. Konuya ilişkin operasyonel eylemlerin etraflıca yazıldığı, doküman ve görselin paylaşıldığı alanlar, her ne kadar “uçtan uca şifrelendiği” belirtilse de masum sayılamazlar. Hele hele Twitter ifşalarından sonra… Hâliyle Devlet güvenliğini de ilgilendiren konu başlıklarının bu tür hesap ve gruplarda dillendirilmesinden doğacak güvenlik açığının engellenmesi için yerli ve millî bir uygulamayı ya da arayüzü yetenekli yazılımcılarımıza havale etmeliyiz. Olağanüstü hâllerde yaşanacak bilgi kirliliğinin önlenmesi için son derece elzem olan millî uygulamanın içine yer ve yardım gereksinimlerini bildirme ile yardımların ulaştırılmasını sağlayan hareket kabiliyetleri yerleştirilmelidir.

Afete dair tüm veriler, talepler, kayıplar, arama kurtarma, ambulans, itfaiye ve yardım talepleri tek merkezden yönetilmelidir. İletişim Başkanlığınca teyit edilmeyen sosyal medyadaki paylaşımlara itibar edilmesinin önüne geçilir böylece. Uygulama sayesinde kamuoyu şeffaf bir şekilde bilgilendirilmiş olur.

Afet sırasında ve sonrasında internet erişimi güçlendirilmelidir. Yeri gelmişken, sadece bu zamanlarda değil tüm zamanlarda, karakteristik özelliğimizle uyuşmayan, enkaz altında kalanların mizaha konu edildiği Tik-Tok uygulamasının ülkemizde kullanılması engellenmelidir.

Yiyecek, içecek, giyecek, barınma ve benzeri acil yardım ihtiyaçlarının karşılanması, “Millî Seferberlik” anlayışı içinde gerçekleştirilmelidir. Mevcut sokun ve yeni üretimin haricinde, elinde konteyner bulunan kurum, kuruluş, özel sektör, film yapımcıları ve şirketlerinden tedarik edilmesi sağlanmalıdır. Kamu ve özel sektöre ait tesis ve misafirhaneler, KYK yurtları, otel ve pansiyonlar, yolcu gemileri ve vapurları, TCDD’ye ait yolcu vagonları, sağlam okullar, camiler, mescitler, sinagoglar, kiliseler ve askerî kışlalar afetzedelerin barınmasına yönelik hizmete açılmalıdır.

Fırınlar ve marketler ilk günlerde hayatî öneme sahip ekmek ve suyu ücretsiz dağıtmalı, bedeli de deprem fonundan karşılanmalıdır. Erken uyarı sistemine sahip kedi ve köpeklerin, diğer evcil hayvanların afet esnasında kurtarılması, onlara ait yaşam alanlarının oluşturulması insanî bir davranış örneği olacaktır.