İSRAİL’in Gazze’ye saldırılarının üzerinden tam 8 ay geçti ve neredeyse birinci yılını dolduracak. Bu hadsiz saldırılar elbette bununla da sınırlı değil. İsrail’in, 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda Filistin topraklarını işgal etmesiyle, daha doğrusu o kutsal beldeyi kirli emelleri ve kirli postallarıyla kirlettikleri gün başladı. Ve hâlâ sürüyor. En uzun, en gaddar yöntemlerin kullanıldığı bu uzun aranın finalinde ise, son 8 ayda şehit edilen Filistinli sayısı, son 60-70 yıldakine eşit.
Bütün saldırılardan geriye yıkım, katliam, kan, gözyaşı ve acı kaldı ama son süreçte bunlara soykırım ve kıtlık da eklendi.
Siyonist İsrail, HAMAS’ın başlattığı operasyonu bahane ederek 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze Şeridi’ne yönelik karadan ve havadan başlattığı saldırılar, her geçen gün artarak devam etti ve abluka altına alınan kıyı şeridinde tarihin en derin insanlık krizi ve soykırımı yaşandı. Yaşanıyor.
Dünyadaki bir avuç vicdanlı insanın çığlığına, üniversiteli öğrencilerin eylemlerine ve UAD’nin saldırıları durdurma yönündeki tavsiye hükmüne rağmen vahşet aylardır kesintisiz bir şekilde devam ediyor.
Dünyanın tek Yahudi devletine başkentlik (!) yapan Tel Aviv’de konuşlanan Siyonist yönetim, Gazze halkını yaşadıkları topraklardan sürgüne yollarken aç ve susuz bırakarak, aynı zamanda kıtlığa sürüklenmelerine de sebebiyet veriyor. Ve aylardır sivil yerleşim yerlerini, Birleşmiş Milletler’e ait yapıları, kampları, ibadethaneleri, okulları ve hastaneleri ayırt etmeksizin, kasıtlı hedef alarak, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere 45 bine yakın Filistinli kardeşimizi hunharca katletmeyi maharet biliyor.
15 bin çocuk, 10 bin kadın, 15 bin erkek bu bayramla buluşamadan toprak altında kaldı. 2 buçuk milyona yakın Filistinli, kendilerini yaşama bağlayan insanî yardımlardan oldukça ırak ve bu durum, kıtlık sınırını da aşmış durumda.
Filistinliler İsrail’in saldırılarından kaçmaktan artık yoruldular. İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki üç beş esiri kurtarmak için 1 buçuk milyon Gazzelinin sığındığı Refah Sınır Kapısında düzenlediği 2 ayrı operasyonda, kadın ve çocukların da aralarında olduğu 300’den fazla Filistinli öldü, 500’den fazla kişi yaralandı. Bir gerçek var: Gazze’de “güvenli” bir yer kalmadı!
Gazze’deki Hükümet Medya Ofisinden yapılan açıklamalara göre, İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik saldırılarında 77 bin ton patlayıcı kullanmış. 100 bine yakın konut tamamen yıkılırken, toplamda 300 bine yakın oturulamaz hâle gelmiş. Saldırılarda 100’e yakın kamu binası, 100’ün üzerinde okul ve üniversite yerle bir olurken 300’ü aşkın okul ve üniversite ise kısmen zarar görmüş. Gazze’de 600’ü tamamen, 200’ü ise kısmen yıkılan camilere ek 3 de kilisenin hedef alındığını öğreniyoruz.
Ayrıca Gazze’de 160 sağlık kuruluşunu hedef alan İsrail’in 55 sağlık merkezi ve 33 hastane ile 130’u aşkın ambulansı da kullanılamaz hâle getirdiğini biliyoruz. Yıkılanlar evlerle kamu binalarından oluşmuyor. Köklü bir tarih dokusu da yok oluyor. 200’den fazla tarihî ve kültürel varlık tamamen yıkıldı.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) yaptığı açıklamaya göre ise, İsrail saldırıları altındaki Gazze’de kolera giderek yaygınlaşmış durumda. “İnsanlık dışı” yaşam koşulları bundan daha fazla nasıl kötüleşebilir ki?
Temiz suya erişimin kısıtlı olmasının yanı sıra, giderek artan yaz sıcakları nedeniyle yaşanabilecek kuraklıklar, mevcut salgın tipi hastalıkları artıracak. Bu artıştan dolayı saldırı olmaksızın ölümler de artacak.
Toplam zararın 33 milyarın üzerinde olduğu Gazze’de, savaş sona erse bile işgal altındaki Filistin topraklarında yeniden imar işlemleri seneleri alacak. Tıpkı acımız ve gözyaşımız gibi…
Kurban Bayramı, Gazze’ye umut olsun, barış olsun, huzur olsun.