Bildirinin gerçek yüzü

Demir İpekyolu’nun can damarını kesmek, Türkiye’de ABD’nin istediği bir yönetimin iş başında olması anlamına gelir. Demir İpekyolu faaliyete geçmişken bir de Kanal İstanbul faaliyete geçerse, büyük bir eşik aşılmış olur. Bildiri düzenleyenler, işte bu iki projeyi iptal etmek ve ABD’nin istediklerinin işin başına geçmesi için girişimde bulunmuşlardır.

15 Temmuz’un yıldönümüne 103 gün kala, 103 emekli amiral, 15 Temmuz’da darbeye teşebbüsten tutuklanan 103 amiral ve generale atfen, üstelik de önceki Nisan e-muhtırasını hatırlatarak 4 Nisan 2021’de darbe imasındaki bildiriye imza attılar!

15 Temmuz’u anlamayan, sadece “darbe girişimi” zanneden, hata eder.

15 Temmuz, bu aziz toprakları 1071 öncesine geri çevirme projesiydi. Elebaşı da hâlâ demir parmaklıklar arkasına gönderilemedi.

ABD’de yaşıyor.

Aradan 5 yıl geçti. Adamlar çıkıp “aynı yerde” ve aynı “darbe zihniyetinde” bulunup, bunu bir bildiri ile deklare ediyorlarsa iki nedeni vardır: Birincisi güvendikleri bir dağları, diğeri ise kendilerine “bir şey olmayacağına” olan inançları…

15 Temmuz 2016, saat 22:22’de, sosyal medyada aynen şunu yazmıştım: “Bu bir FETÖ darbe girişimi, işgal girişimi; ancak başaramayacaklar!” Bunu şu nedenle ifade etmekte yarar görüyorum: O gece saat 22:22’de kimin nerede ve ne yaptığına iyi bakılmalı. Saatler 00:00’ı gösterip ihanet girişiminin gidişatına göre konuşlananlardan doğru sonuca ulaşılamayacağı bir gerçektir.

15 Temmuz’da çevre ve kenar semtlerde ikâmet eden vatandaşlar canlarını tanklara, bombalara, savaş uçaklarına siper ederken, tarihler 16 Temmuz’u gösterdiğinde işadamları, zenginler, ihale peşinde koşanlar öne çıkıyorsa, ortada ciddî bir sorun var demektir.

16 Temmuz ve sonrasında yol yürümeye devam edilenler kimlerdir? Meşru yol ile devlete, vatana, millete ve bayrağa seve seve canını verenler merkezdeler mi, yoksa kenara mı itildiler?

***

103 eski amiralin çıkışına şaşırmadım.

Çünkü 15 Temmuz’da darbeye kalkışan 103 tanesi idam edilemedi.

Çünkü belli alanlarda FETÖ temizliği devam ederken, bazı yerlerde “korundukları” veya “görmezden” gelindikleri algısı oluştu.

Çok önemli, kritik “koltuklarda” oturanların ve göreve getirilenlerin bağlantıları, uzantıları ortadayken, aziz milletin canını acıtırcasına, göze sokula sokula hoyratça boy göstermeleri, her dem birilerini cesaretlendiriyor. “Çok da bir şey olmuyor” algısı, işte böyle ortada duruyor!

Peyderpey 20-25 ilde eş zamanlı olarak FETÖ operasyonları yapılıp tutuklanmalar oluyor. Demek ki daha bitmediler. Yetmiş yıllık yapılanma 5 yılda çözülmüyor. Taviz veya müsamahanın azı bile çok sayıda olumsuz davranışı tetikliyor. 103 emekli amiralin son çıkışları buradan cesaret alıyor.

Sosyal medyadan atmadığı mesajı kalmamış, Gezi’ye katılmış, meşru yol haricinde her türlü demokrasi dışı mecrada boy göstermiş bazı kişilere çok yüksek bütçeli TV dizilerinde rol verip para kazandırılıyor, takiye yapanlar mâkâmla ödüllendiriliyor.

Üstelik bazıları besmeleye, ezana, Ramazan’a ve Kur’ân’a saldırıyor da saldırdıklarıyla kalabiliyor. Kendileri her türlü ahlâk dışı oluşumları hunharca savunurken, aziz toplumun gelenek ve görenekleri ayaklar altına alınıyor. 

Millet, “Dizginler kimin elinde?” diye düşünüyor!

***

Haksız bir şekilde, devletten maaş almaya devam eden emekli bazı amiraller kural dışı metne imza atarken, 103 tane vekil çıkıp da karşı bildiriye imza atsa kıyamet kopmaz.

Aslında sorunun özünde olan iki ana omurga bulunuyor: Birincisi, demokrasimiz küçük bir elit grubun yukarıdan aşağıya doğru oluşumuyla oluşturulduktan sonra “elitlerin” bakışlarının tepeden olmaya devam etmesi; diğeri ise, her defasında milletten alınan yetkiyle gelinen noktada, milletin kendisini “unutulmuş” görmesi ve millete bunun yaşatılması…

Kritik zaman dışında millet ve vekiller pek fazla buluşamıyor. Emek verenler yemekte yer bulamıyor. Burada aç canavara merhamet/müsamaha/muhabbet, canavarın iştahını açıyor. Evet, bu sonuç çıkıyor. Meselenin özü budur!

***

Bildirinin bir de öteki/gerçek yüzü var.

ABD Başkanı Biden, daha yönetime gelmeden aylar önce gerekli işaretleri yapmış, “içerideki adamı” devşirmişti. ABD, Bulgaristan’da da büyük bir askerî yığınak yaptı.  Ukrayna bahanesiyle Rusya’ya ayar çekmeye çalışıyor.

Süveyş Kanalı’ndaki gemi krizi, demir İpekyolu’nun önemini bir kez daha ortaya koydu. Demir İpekyolu, deniz ticâret ulaşımının en önemli ayaklarından biri olan Süveyş Kanalı’na göre zamanı 3 kat daha kısaltıyor.

Avrupa ticâretinin can damarlarından biri, yeni “Demir İpekyolu” olacaktır. Türkiye tren ile 2 haftalık bir sürede Çin’e ulaştı. Demir İpekyolu test edildi. Demir İpekyolu tam olarak Türkiye’den geçiyor. Bu da şu demek: Avrupa, Türkiye, Rusya, Türkî devletler ve Çin, bir yol üzerinden kuşak inşâ etti.

Şimdi ABD ise Ukrayna ve Rusya üzerinden bu demiryolu kuşağını kesmek ve baltalamak istiyor. Zayıflayan Avrupa, Türkiye, Rusya ve Çin bölünmüş olacak. Böylece Rusya daha çok Çin’e yanaşmak durumunda kalacak.

ABD’nin ürünlerinin hatırı sayılır kısmı Çin’de üretiliyor. ABD “kazan kazan”a devam etmek istiyor.

Demir İpekyolu’nun can damarını kesmek, Türkiye’de ABD’nin istediği bir yönetimin iş başında olması anlamına gelir. Demir İpekyolu faaliyete geçmişken bir de Kanal İstanbul faaliyete geçerse, büyük bir eşik aşılmış olur. Bildiri düzenleyenler, işte bu iki projeyi iptal etmek ve ABD’nin istediklerinin işin başına geçmesi için girişimde bulunmuşlardır.