BİLİM, aklın
gözüdür. İlim ise hakikati bilme çabasıdır. Hikmet sahibi olmadan muktedir
olmak pek mümkün değildir. Hikmette söz sahibi olmanın yoluysa irfan sahibi olmaktan
geçer.
Son günlerde gündeme giren video
serilerinin tek amacı var: Joe Biden’in elini güçlendirmek.
Joe Biden’in Avrupa ziyaretinin
odağında İngiltere bulunmaktadır.
“Kraliçe” kelimesi maalesef
ülkemizde “normal” bir durummuş gibi kullanılıyor ve kraliyet ailesinin
yaşantısı haber değerine taşınıyor. Büyük bir yanılgıdır bu. Joe Biden, görüşme
öncesinde video ile Türkiye’ye saldırmakla Kraliçe’ye sadakatini göstermiş
oldu.
Gençliğin ihmâl edilmesiyle irfan
sahibi bir nesil yetiştirilemeyeceği ve hikmet sahibi erlerin olamayacağı bir
kez daha anlaşılmış oldu. Yeni bir medeniyet kurma gayretine girmek
istendiğinde, medeniyet inşâsında kullanılacak yapıtaşları çekilmek
istenmektedir.
Dünya gençliği ve medeniyetine
ihanet yürüyüşü ABD, İngiltere, Rusya, Çin ve İsrail işbirliği ile devam
ediyor. ABD Başkanı’nın İngiltere ile özel görüşmesi bunun bir sonucudur. Plânladıkları
ve uygulama sahasına koydukları bütün işleri dünya kamuoyunda onaylatma
derdindeler.
Plânlarını uygulamaya koyarken boğazlarına
tıkanan tek ülke var: Türkiye! Bu nedenle Türkiye itibarsızlaştırılmak
isteniyor. “Batı karşısında eli güçsüz bir ülke” olarak gösterilme gayretine
girildi. Videolar tam da bu işin göbeğinde yer aldı! Videoların en gizli
şifresi ise “uyuşturucu” kelimesi üzerinden yürütülmektedir.
PKK, Türk ve Batı gençliğini
zehirleyen narko-terörün tüm safhalarının yöneticisi durumundadır. PKK’nın
ortağı ise ABD’dir. Joe Biden ile Kraliçe’nin Avrupa görüşmelerinin perde
arkasında bu uyuşturucu trafiğinin yeni rotadaki durumunun konuşulması hiç akla
aykırı değildir. Zira Türkiye uyuşturucu, PKK ve terörün Suriye-Irak
uzantısıyla en büyük mücadeleyi veren ülkedir. Özellikle Covid-19 salgınıyla
birlikte ekonomisi büyük sekteye uğrayan Batı, ayakta durmaya çalışmaktadır.
Son dönemde büyüme rakamlarında
ilk sırada Çin olurken ikinci sırada Türkiye’nin olması Batı’nın hiç sevmediği
bir durumdur. Üstelik askerî operasyon kabiliyetinin derecesi, enerji, petrol
ve doğal gaz hatlarındaki rolü nedeniyle Türkiye, Batı’nın istemediği pozisyona
erişmiştir.
Ekonomideki yükselişin yanındaki
yeni atılımlar, yük hatları ve kural koyucu rolüne en büyük darbe, ihmâl edilen
yerden gelmektedir. Demir İpekyolu’nun en stratejik bağlantı noktası hâline gelen
Türkiye’nin buradaki söz hakkı elinden alınmak ve PKK’nın narko-terör
ticaretinin devamlılığı yeni yollar üzerinden sağlanmak istenmektedir.
Türkiye, Türk ve dünya gençliğini
zehirleyen bu narko-terörün boğazına çöktükçe ses Batı’dan çıkmaktadır.
Pos bıyıklı Stalin, sinsi Churchill
ve Roosevelt, 1945 yılında güya tatil için buluştukları Kırım’ın Yalta beldesinde
dünyanın geleceğini belirlemenin kılcal damarlarını konuşmuşlardı. Joe Biden bir
halüsinasyon görmüş olmalı ki yeni bir Yalta hayâline kapılmış durumdadır. Bu
uğurda “Kraliçe” ve Putin’i de buna dâhil etmek istemektedir. Çin’i de
yanlarına alırlarsa Demir İpekyolu’nun söz sahipleri bunlar olacak.
Kanal İstanbul projesinin en
hevesli taliplilerinin Çin ve İngiltere olması tesadüf değildir. Üstelik Biden’in
Yalta hevesine kapılması da bilinçlidir. Zira Yalta, gece kulüpleri, eğlence
merkezleri ve diğer istenmedik ticaretlerin uğrak yerlerinden birisidir. Son
günlerde videolarda çıkan cıyaklama seslerinin Yalta benzeri algıların ayağına
basılmasının bir sonucu olması manidardır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasını
anlayan ABD, bütün gücünü, hedefini ve çalışmalarını Orta Asya’ya kaydırmıştı.
Bu nedenle Türk cumhuriyetleriyle ilgili yüz binlerce tez yaptırtarak düşünce
kuruluşlarına aktarttığı fikirlerini uygulamaya koydu. FETÖ’nün Türk cumhuriyetlerine
sızdırılması böyle bir çalışma ve plânın sonucuydu.
ABD’nin Afganistan’dan çıkacağı hengâmede
hedefine Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ı
koyması bu plânın neticesidir. Videolar bu aşamada sürüldü. 50 bin terörist bu
aşamada eğitildi ve düzenli ordu olarak Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin
karşısına dikildi. PKK-FETÖ bağlantısına şaşıranlar buna alıştılar ve
öğrendiler. Şimdilerde video sahibinin PKK-FETÖ bağlantısına şaşılmamalıdır.
Hepsi ABD’nin birer aparatı ve kuklası hükmündedir.
Şimdiki dünyaya sadece “modern Batı
medeniyeti” düşünceci hâkimdir. Ekonomik, sosyal, siyasal, kurumsal, teknik ve entelektüel açıdan alternatif yeni bir medeniyeti inşâ
edebilecek potansiyele ancak Türkiye’nin sahip olduğu görülmektedir. Bunun için
siyaset, ekonomi, eğitim/öğretim ve gençlik üzerinden sayısız projeyle
Türkiye’nin üzerine saldırmaktadırlar. Türkiye ise ihmâl ettiği gençlik ve
eğitim/öğretim üzerinden saldırıya maruz kalmaktadır.
Batılılar, Doğuluları anlayamazlar.
Çünkü Batı’nın beyin hücrelerinde Doğu’nun ananevî ruh ve zihin faaliyetlerini
idrak edecek alıcılar bulunmamaktadır. Bu nedenle dünyayı tek gözlü “modern
Batı medeniyet” penceresinden seyretmeye mecburdurlar. Bunun için de
bilmedikleri Türk ve İslâm Medeniyeti’ne düşmanlardır.
Medeniyetin sadece Yunan ve Roma
kaynaklı olduğuna peşin hükümle tarafgirlik içinde olanlar, Yunan ve Roma’dan
daha eski olan Mısır, Pers, Kalde ve Hint medeniyetlerini ya hiçleştirmiş ya da
yok sayma yoluna gitmişlerdir. Kendilerine alternatif oluşturacak Türkiye için
de bu nedenle son derece acımasız saldırı içindeler. Avrupa Birliği’ne
Türkiye’yi alsalar da Türkiye’nin böyle bir “alternatif” oluşturma birikimini
yok etme düşüncesine sahip olmaları gerektiği düşünülebilir. Ancak Batı şunu
çok iyi biliyor ki, Türkler “fetih” odaklı bir millettir. Bunun için de itiraz
ediyorlar.
Biden’in gelecek haftalardaki
Avrupa merkezli ziyareti işte böyle bir fotoğrafta gerçekleşecek. NATO, AB ve
Cenevre zirveleri akabinde Kraliçe ve en sonunda da Putin ile görüşülecek. ABD,
Türkiye’nin müttefikliğine bu pencereden balta indiriyor. İran’a olan ambargoyu
deldi, Rusya’ya gülücükler dağıtıyor ve Çin’le anlaşıyor…
Tam olarak Bakan Karaismailoğlu’nun, “Çin’den Avrupa’ya hâkim olan
Demir İpekyolu’na hâkim bir ülkeyiz” tanımına uygun bir hâkimiyet Türkiye’den
alınmak istenmektedir. Buna göre Rusya, Çin, İngiltere ve ABD arasında pay
edilmek istenen bu yol üzerinde hem Türkiye saf dışına itilmiş, hem de narko-terör
ticaretinin devamlılığı sağlanmış olunacaktır. Videolardaki cırtlak sesin tek
nedeni budur!
“Londra-Pekin” hattının sahibi yine Batı olacak,
Orta Asya üzerinde söz de onların olacak. Vatan ve millet sevdalısı biri böyle
bir projede yer alır mı?
Her ülkenin iki
başkenti olur. Birisi idarî, diğeri ekonomik ve bağımsızlık başkentidir. ABD’nin
idarî başkenti Washington, ekonomik başkenti New York’tur. Dünya Ticaret Merkezi 1973’te inşâ
edildikten sonra Manhattan’ın çehresini değiştiren dünyanın en yüksek ikiz
kuleler de New York’taydı.
İstanbul, Türkiye’nin kalbidir.
Boğaz nedeniyle savunma derinliği fazla yoktur. Bunu çok iyi bilen Ruslar,
Amerikalılar ve İngilizler, “Kanal İstanbul” projesinden çok rahatsızlar.
Türkiye’nin bu projede çok ısrarlı olduğunu ve inşâ edeceğini bildiklerinden,
en azından projeyi yapmak için İngilizleri devreye soktular. İstanbul’un
korunmasını sağlayacak ve Karadeniz’i kontrol edecek bir Türkiye’yi istemiyorlar.
Dışarıdakileri anladık,
içeridekiler ne diye böyle önemli ve stratejik bir projeden bu kadar rahatsız
olurlar? Kalplerin Paris, Londra, Atina ve New York mu, yoksa İstanbul, Bağdat,
Musul, Şam ve Kudüs diye mi attığına bakmak gerekir…