
“SEN kendini küçük bir şey mi sanırsın, sende en
büyük âlemler mündemiçtir.” (İlim Şehrinin Kapısı, Ali Bin Ebû Tâlib,
radiyallahu anhu)
Bu sayımızda Kur’ân-ı Kerîm
(Fussilet, 53) ile beyan olunan enfüsî âyetlerden birini açıklamaya
çalışacağız. Hepimizin bildiği bir uzvu (beyni) araştırırken ne büyük
hakikatler (kabiliyetler) barındırdığımızı hayretle görecek, başımızda paha
biçilmez bir nimet taşımakta olduğumuz apaçık ayan olacaktır. En büyük
hakikatler, en yalın ve en yakın hakikatlerdir!
Bilinen veya az bilinen mevzuları
takip ederken, yazılarımızda hiç duyulmamış, ilk defa yayınlanmış hakikatlerle
karşı karşıya kalacaksınız. Bu, “Düzceli” farklılığıdır!
İki bölümlü yazımızda beynin yapısını, faaliyetlerini, sağlığını ve beyin dalgalarını işleyeceğiz. Her biri başlı başına hacimli olan bu mevzular, mümkün mertebe “özetle” aktarılmaya çalışılmıştır.
Beyne bakış
İnsanı anlatan tek kelimelerden biri
de "beyin"dir. İnsanı diğer canlılardan, hattâ bütün yaratılmışlardan
ayıran en önemli fark, beynidir. Zira onunla düşünür, onunla tefekkür eder,
onunla iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, doğruyu yanlışı tefrik eder. Vücûdumuzun
bütün organları beynimize hizmet eder. Amaç, beynin yaşatılmasıdır. Beyin,
vücût diyârının hükümdarıdır. Hücrelerden organlara kadar bütün bireylerin
hayat faaliyetlerini, birbirlerine olan bağlantı ve dayanışmalarını düzenler,
idare eder. Sağlıklı bir beyin, sağlıklı bir vücût demektir. Eğer beyninizin
herhangi bir yerinde bir arıza varsa, bu bütün vücâda sirâyet eder. İlk önce ve
en fazla, beynin o bölgesi ile ilintili olan organ zarar görür, hastalanır.
Önemine binaen beyin, vücût diyârının üstünde tutulmuş ve sağlam bir kasa
içinde muhafaza altına alınmıştır.
Beynin yapısı
Beyin yumuşak ve kıvrımlı bir
görünüme sahiptir. Ağırlığı, bin 250 ilâ bin 450 gram arasında değişir. Yüzey
alanı 2000-2200 santimetrekare arasındadır. Yüzey alanının üçte ikisi, beyin
hücrelerinin yoğun olarak bulunduğu "korteks" adlı dış kabukta
bulunur. 3 ilâ 4 milimetre kalınlığında ince bir boz maddeden teşekkül etmiş bu
bölgede, beyindeki birçok önemli merkez bulunmaktadır. Kadınların beyin
ağırlığı erkeklere nazaran daha azdır.
2014 yılındaki araştırmalara göre,
kadınlarda daha fazla gri madde vardır. Gri madde, "dil yeteneklerinin çok
gelişmesi" anlamına geliyor. Yapılan otopsilerde, tanınmış şahsiyetlerin
beyin ağırlıklarının normalden farklı olduğu görülmüştür. Yazarlardan
Trungenjew'in beyin ağırlığı 2 bin 12 gramdır. Alman İmparatorluğu'nun kurucusu
Bismark’ınki ise bin 807 gram gelmiştir. Einstein’ın beyni, sanılanın aksine
küçük çıkmıştır, bin 230 gramdır.
Beyinde, ortalama 100 milyar sinir
hücresi (nöron) ve bir o kadar destek hücresi ile hücreler arasında muazzam
iletişim ağları bulunur. Bu ağların uzunluğu 160 bin kilometreyi bulur. Yer
ekvator çevresinin 40 bin 76 kilometre olduğu göz önüne alınırsa, bir insan
beynindeki sinir hücre ağlarının yeri 4 defa sarabileceği anlamına gelir bu.
Beyin; ön beyin, orta beyin ve arka
beyin olmak üzere 3 kısma ayrılır. (A.1) Ön beyin de 2 kısımda incelenir:
(A.1.1) Uç beyin ve (A.1.2) ara beyin.
A.1.1-Uç
beyin
Önden arkaya doğru derin bir yarıkla
iki yarım küreye ayrılır. Bu yarım küreleri, "nasırlı cisim" ve
"beyin üçgeni" adı verilen 2 köprü birbirine bağlar. Beyin yarım
kürelerinden kesit alındığında, 3 ilâ 4 milimetre kalınlığındaki kabuk kısma
"korteks" adı verilir. Beyindeki önemli merkezlerin çoğu kortekste
bulunur. Şuurlu yaptığımız hareketlerin tamamı uç beyin tarafından
yapılmaktadır.
A.1.2-Ara
beyin
Beyin yarım küreleri arasında kalan
kısımdır. Burada talamus, hipotalamus, hipofiz bulunur.
A.1.2.1-Talamus: Beyin korteksine
gelen ve giden sinirlerin geçtiği yerdir.
A.1.2.2-Hipotalamus: İç organların ve dokuların otomatik kontrol
merkezidir.
A.1.2.3-Hipofiz: Yaklaşık yarım gram
ağırlığında, çeşitli hormonlar salgılayan endokrin bezdir. Beynin alt kısmında
bulunur. Endokrin bezler, çeşitli hormonlar salgılayarak dolaşım vâsıtasıyla
vücûdun muhtelif bölgelerindeki organları uyararak vazîfe görmesini sağlar.
Başlıca endokrin bezler; hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas, böbrek üstü
bezi, testis ve yumurtalıklardır.
A.2-Orta beyin
Beyincik ile ara beyin arasında
bulunur. Beynin bu kısımda kasların ve vücûdun duruş şeklini belirleyen
merkezler bulunur. Burada ayrıca "hipokampa" denilen hâfıza merkezi
bulunur. İstediğimiz bilgiler bu merkezde kayıt altında tutulur.
A.3-Arka beyin
Omurilik soğanı ve beyincikten
meydana gelir.
A.3.1-Omurilik soğanı: "Son
beyin" de denir. Dış tarafı ak maddeden, iç tarafı boz maddeden oluşur.
Dolaşım, boşaltma, metobolizma, karaciğerde şeker ayarlama, yutma, çiğneme,
kusma, hapşırma, öksürme ve refleks faaliyetlerinin merkezidir. Önemine binaen
"hayat düğümü" de denir. Bu kısma şiddetli darbeler indirilirse kalp
ve solunum faaliyeti durabilir.
A.3.2-Beyincik: Ağaç manzarasına benzediğinden "hayat ağacı" da denir. Hareket ve denge merkezidir. Vücûdun dengesi, beyincik ile kulaktaki yarım daire kanalları tarafından sağlanır. Beyincik zedelenecek olursa, kas hareketleri oksijensizleşir, denge sağlanamaz. Beyinciği çıkarılan bir hayvan yürüyemez, uçamaz.
“Zannedildiği gibi beynin her
bölümünün kendine mahsus görevleri yoktur. Her beyin bölümünün yaptığı görevler
var. Beynin bütün bölümleri birbirleri ile bağlantılı. Başarılı olmuş zeki
insanlar, beyinlerinin genelini birlikte kullanarak daha verimli netîcelere ulaşmaktadırlar.”
Beynin faaliyetleri
Doğumdan itibaren vücûdumuzun
gelişimiyle birlikte beyin de büyür. Kırk yaşının sonuna kadar gelişmesine
devam eder. Beyin, altmış yaşından sonra küçülmeye başlar. Beyin hücreleri
yenilenmez, ölen hücrelerin yerine yenisi gelmez. Bellek merkezi olan
hipokampus hâriç...
Beynin yaşlanması sinir hücrelerinin
yani nöronların ölerek azalmasıyla oluşur. Bu azalmayı ne kadar
geciktirebilirsek, yaşlanmayı önlemiş oluruz. Fiziksel ve psikolojik etkilerden
ne derece korunursak, o kadar sağlıklı beyne sahip olmuş oluruz.
Beyin sağlığı ve faaliyeti hakkında
İstanbul Bilim Üniversitesi Deneysel Tıp ve Ar-Ge Merkezi Müdürü Doç. Dr. Oytun
Erbaş’ın söyledikleri şöyle: "Sinir hücreleri (nöronlar) ağacın dallarına
benzer. Ağaçtaki dallar birbirleri ile sürekli bağlantı kuruyor. Eğitip
deneyimledikçe, daha çok bağlantı oluşur ve beyin her gün büyür. Yaşlandıkça
insanın beyin hücre sayısı azalıyor ama bakıyorsunuz ki, 65 yaşında biri, 30
yaşındaki birine göre deneyimli, daha bilge. Sebebi şu: Belki sinir hücre
sayısı az ama bağlantı sayısı fazla… Hipokampus, bellek merkezidir. Hipokampusu
koruyabilirseniz hep genç bir beyine sahip olursunuz. Bellek merkezi yaşlanmaya
başlarsa zaten bunama, Alzheimer hastalıkları gelişir. Hipokampuste nöronlar
yenilenebiliyor. Çünkü beyinde kök hücre yok ama hipokampusta var. Bellek
merkezinizi büyük tutmaya çalışırsanız, beyniniz hep genç kalır. Beyin ağır
streste tam tersini yapıyor, küçülmeye başlıyor. Beyni olumsuz etkileyen
unsurlar arasında alkol ve sigara da var. Bunlar oksijenlenmeyi bozar..."
Los Angeles’taki Kaliforniya
Üniversitesinde görevli Dr. Jason J. Moore ve arkadaşları, Science dergisinde
yayınlandıkları makalede beynin kapasitesinin daha önce zannedilenden onlarca
kat daha fazla olduğunu yazıyordu. Yazının özeti şöyle: "Beyin sinir
hücreleri (nöronlar) temel olarak gövde (soma) ve bu gövdeye bağlı birçok
kollardan (dentrit) oluşur. Geçmişteki görüşe göre, nöronların birbirlerine
iletişim kurmalarını sağlayan elektrik sinyalleri somalarda üretilir.
Dentritler ise pasif olarak bu sinyalleri iletir sanılıyordu. Fareler üzerinde
yapılan deneylerde dentritlerin somalardan daha aktif rol oynadıkları
anlaşıldı. Fareler uyurken beyinlerindeki dentritlerin somalardan 5 kat daha
aktif oldukları ölçüldü. Uyanık ve hareket hâlindeyken bu oran 10’a
çıkıyor."
Araştırma ekibinden Dr. Mayank Mehta, dentritlerin toplam hacminin somalarınkinden 100 kat fazla olduğunu söyleyerek, beyin kapasitesinin geçmişte zannedilenin 100 katından daha fazla olduğu anlamına geldiğini ifade ediyor. Bu çalışmalar gösteriyor ki, fen ve buna bağlı olarak tıp ilerledikçe, diğer konularda olduğu gibi beyin hakkındaki bilgilerimiz de artıyor. Her şeye rağmen bildiklerimiz, bilmediklerimize kıyasla çok az oranda. Her yıl yeni buluşlar yapıyor, mevcût bilgilerimizin yanlış ya da kifayetsiz olduğunu anlıyoruz.
Beyin faaliyetleri, "üst
beyin" ve "alt beyin" olmak üzere iki ana kısma ayrılır.
Üst
beyin
Kabukta "korteks" adı
verilen bölge, önemli merkezlerin adresidir. Şuurla yaptığımız
davranışlar/hareketler buradan kumanda olunur. "Entektüel beyin" de
denilen bu kısım konuşma, yazma, okuma, matematik, analiz, sentez gibi
işlemlerle; hayâl kurmak, program yapmak, düşünmek gibi mücerret (soyut)
mevhumlar, müzik, resim, mimarlık benzeri sanatla alâkalı faaliyetler de hep
üst beyne aittir.
Alt
beyin
Vücûdumuzun günlük faaliyetleri,
kimyasal salgılar, dengeler, vücût ısısının ayarlanması, tansiyon, sindirim,
dolaşım, boşaltım sistemleri gibi eylem ve durumları şuurumuzla
yönlendiremeyiz. O, İlâhî program icabı çalışmasına devam eder. Yalnız
etkilememiz mümkün. Meselâ nefes almamız, oksijenin kana geçmesi, kalple
pompalanarak vücûda dağılması, beyne iletilmesi kendiliğindendir. Eğer koşu
sporu yapmak isterseniz, daha çok oksijene ihtiyacınız olacak ve akciğeriniz
ile kalbiniz daha hızlı çalışmak zorunda kalacaktır.
Alkol ve uyuşturucu kullananlar, beyinlerinin çalışma düzenini etkilerler. Beyinden vücûttaki organlara giden komutlarda anormallikler olur. Beyne bağlı organlar ya tembelleşir ya da aşırı çalışır. Sonuçta beyinde ve uzuvlarda bozulma (deformasyon) başlar.
Sol ve sağ beyin faaliyetleri
Üst beyin, ortada derin bir yarıkla
ikiye ayrılır. Cihetleri itibarıyla "sağ beyin" ve "sol
beyin" olarak adlandırılır. California Üniversitesi üyelerinden Prof.
Robert Ornstein, beynin faaliyetleri hakkında birçok denek üzerinde
çalışmıştır. Deney sonuçları dikkat çekicidir. Üst beyin, alt beyni
programlamaktadır:
"Zannedildiği gibi beynin her
bölümünün kendine mahsus görevleri yoktur. Her beyin bölümünün yaptığı görevler
var. Beynin bütün bölümleri birbirleri ile bağlantılı. Başarılı olmuş zeki
insanlar, beyinlerinin genelini birlikte kullanarak daha verimli netîcelere
ulaşmaktadırlar.
Beynin sol yarım küresi (sol beyin);
konuşma, yazma, okuma, ölçme, matematik işlemleri faaliyetlerine uygun
vaziyettedir. Karakter olarak 'sol beyin kuralcıdır'. Kanunlara, yönetmeliklere
uymayı sağlar. Yeniliklere kapalıdır. Davranışları sınırlıdır. Sol beyni aşırı
kullananlar, tutucudurlar. Yeniliklerden korkarlar. Rahatlarına düşkündürler.
Değişimlere karşı koyar, karşı fikirlerle çarpışırlar. Mevcût durumu koruma
dürtüsü ile hareket ettiklerinden, yenilik düşmanı olurlar. Rahatlarına düşkün
olmaları, yeniliklere kapıları kapatmalarına sebep olmaktadır.
Beynin sağ yarım küresi (sağ beyin);
renk ve ahenk, mekân tayini, resim, müzik, mimari gibi sanatsal faaliyetlere
uygundur. Tahayyül etme, sezgi, buluş ve icat bu bölümde gelişmiştir. Karakter
olarak "sağ beyin yenilikçidir". Matematikle ilgilidir. Problem
çözücüdür. Hayatın zorluklarına proje üretir. Mücerret (soyut) mefhumlara duyarlıdır.
Üretken olduğundan, mevcût sınır ve kuralları tanımaz. Saf ve temizdir. Bu
sebeple aldatılabilir."
Prof. Ornstein, "Sağduyu"
adlı kitabında, tarih içerisinde sağ beyin faaliyetlerinin ihmâl edildiğini,
hattâ tehlikeli sayıldığını belirterek, sol beyin mevcût bilgiyi işlerken sağ
beynin de her yöne bağlantı kurduğu, olan bitenden anlam çıkardığı, hayatı
şekillendirdiğini ifade eder.
H. Alp Boydak ise "Beyin Yarım
Küresinin Gizemi" adlı kitabındaki tespitleriyle yukarıdaki bilgilere
paralellik arz eder:
"Sol beynimiz, gerçekten
yeniliklerin yaşama geçirilmesi konusunda sanki bir düşman gibi davranır. Bu
düşman yenilgiye uğratılmadan hiçbir yenilik yapılamaz. Sol beynimiz rahat
etmeyi sever ve bizi tehlikelerden korumak ister. Yenilik de bir tür
tehlikedir, çünkü rahat ve huzur bırakmaz."
Yapılan araştırmalar insanların
çoğunun baskın olarak sol beynini kullandığını gösteriyor. "Beynindeki
uyuyan devi uyandır" sloganıyla tanınan Tony Buzan, "Aklını En İyi
Şekilde Kullan" adlı eserinde, ABD’deki insanların yüzde 70'inin sol
beyninin faaliyette olduğunu söylüyor.
Muhterem okuyucularımız, bu merhalede yeni bir tespit yapmak durumundayız. Bizim de yeni farkına vardığımız bu tespit, ilk defa kamuoyuna duyuruluyor!
Söz konusu tespitler bütününü,
inşallah gelecek ayki Kültür Ajanda’mızın 83’üncü sayısında kıymetli
kanaatlerinize sunmak üzere, selâm ve muhabbetle…
(Devam edecek...)