Beyin (1)

2014 yılındaki araştırmalara göre, kadınlarda daha fazla gri madde vardır. Gri madde, "dil yeteneklerinin çok gelişmesi" anlamına geliyor. Yapılan otopsilerde, tanınmış şahsiyetlerin beyin ağırlıklarının normalden farklı olduğu görülmüştür. Yazarlardan Trungenjew'in beyin ağırlığı 2 bin 12 gramdır. Alman İmparatorluğu'nun kurucusu Bismark’ınki ise bin 807 gram gelmiştir. Einstein’ın beyni, sanılanın aksine küçük çıkmıştır, bin 230 gramdır.

“SEN kendini küçük bir şey mi sanırsın, sende en büyük âlemler mündemiçtir.” (İlim Şehrinin Kapısı, Ali Bin Ebû Tâlib, radiyallahu anhu)

Bu sayımızda Kur’ân-ı Kerîm (Fussilet, 53) ile beyan olunan enfüsî âyetlerden birini açıklamaya çalışacağız. Hepimizin bildiği bir uzvu (beyni) araştırırken ne büyük hakikatler (kabiliyetler) barındırdığımızı hayretle görecek, başımızda paha biçilmez bir nimet taşımakta olduğumuz apaçık ayan olacaktır. En büyük hakikatler, en yalın ve en yakın hakikatlerdir!

Bilinen veya az bilinen mevzuları takip ederken, yazılarımızda hiç duyulmamış, ilk defa yayınlanmış hakikatlerle karşı karşıya kalacaksınız. Bu, “Düzceli” farklılığıdır!

İki bölümlü yazımızda beynin yapısını, faaliyetlerini, sağlığını ve beyin dalgalarını işleyeceğiz. Her biri başlı başına hacimli olan bu mevzular, mümkün mertebe “özetle” aktarılmaya çalışılmıştır.


Beyne bakış

İnsanı anlatan tek kelimelerden biri de "beyin"dir. İnsanı diğer canlılardan, hattâ bütün yaratılmışlardan ayıran en önemli fark, beynidir. Zira onunla düşünür, onunla tefekkür eder, onunla iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, doğruyu yanlışı tefrik eder. Vücûdumuzun bütün organları beynimize hizmet eder. Amaç, beynin yaşatılmasıdır. Beyin, vücût diyârının hükümdarıdır. Hücrelerden organlara kadar bütün bireylerin hayat faaliyetlerini, birbirlerine olan bağlantı ve dayanışmalarını düzenler, idare eder. Sağlıklı bir beyin, sağlıklı bir vücût demektir. Eğer beyninizin herhangi bir yerinde bir arıza varsa, bu bütün vücâda sirâyet eder. İlk önce ve en fazla, beynin o bölgesi ile ilintili olan organ zarar görür, hastalanır. Önemine binaen beyin, vücût diyârının üstünde tutulmuş ve sağlam bir kasa içinde muhafaza altına alınmıştır.

Beynin yapısı

Beyin yumuşak ve kıvrımlı bir görünüme sahiptir. Ağırlığı, bin 250 ilâ bin 450 gram arasında değişir. Yüzey alanı 2000-2200 santimetrekare arasındadır. Yüzey alanının üçte ikisi, beyin hücrelerinin yoğun olarak bulunduğu "korteks" adlı dış kabukta bulunur. 3 ilâ 4 milimetre kalınlığında ince bir boz maddeden teşekkül etmiş bu bölgede, beyindeki birçok önemli merkez bulunmaktadır. Kadınların beyin ağırlığı erkeklere nazaran daha azdır.

2014 yılındaki araştırmalara göre, kadınlarda daha fazla gri madde vardır. Gri madde, "dil yeteneklerinin çok gelişmesi" anlamına geliyor. Yapılan otopsilerde, tanınmış şahsiyetlerin beyin ağırlıklarının normalden farklı olduğu görülmüştür. Yazarlardan Trungenjew'in beyin ağırlığı 2 bin 12 gramdır. Alman İmparatorluğu'nun kurucusu Bismark’ınki ise bin 807 gram gelmiştir. Einstein’ın beyni, sanılanın aksine küçük çıkmıştır, bin 230 gramdır.

Beyinde, ortalama 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve bir o kadar destek hücresi ile hücreler arasında muazzam iletişim ağları bulunur. Bu ağların uzunluğu 160 bin kilometreyi bulur. Yer ekvator çevresinin 40 bin 76 kilometre olduğu göz önüne alınırsa, bir insan beynindeki sinir hücre ağlarının yeri 4 defa sarabileceği anlamına gelir bu.

Beyin; ön beyin, orta beyin ve arka beyin olmak üzere 3 kısma ayrılır. (A.1) Ön beyin de 2 kısımda incelenir: (A.1.1) Uç beyin ve (A.1.2) ara beyin.

A.1.1-Uç beyin

Önden arkaya doğru derin bir yarıkla iki yarım küreye ayrılır. Bu yarım küreleri, "nasırlı cisim" ve "beyin üçgeni" adı verilen 2 köprü birbirine bağlar. Beyin yarım kürelerinden kesit alındığında, 3 ilâ 4 milimetre kalınlığındaki kabuk kısma "korteks" adı verilir. Beyindeki önemli merkezlerin çoğu kortekste bulunur. Şuurlu yaptığımız hareketlerin tamamı uç beyin tarafından yapılmaktadır.

A.1.2-Ara beyin

Beyin yarım küreleri arasında kalan kısımdır. Burada talamus, hipotalamus, hipofiz bulunur.

A.1.2.1-Talamus: Beyin korteksine gelen ve giden sinirlerin geçtiği yerdir.

A.1.2.2-Hipotalamus: İç organların ve dokuların otomatik kontrol merkezidir.

A.1.2.3-Hipofiz: Yaklaşık yarım gram ağırlığında, çeşitli hormonlar salgılayan endokrin bezdir. Beynin alt kısmında bulunur. Endokrin bezler, çeşitli hormonlar salgılayarak dolaşım vâsıtasıyla vücûdun muhtelif bölgelerindeki organları uyararak vazîfe görmesini sağlar. Başlıca endokrin bezler; hipofiz, tiroid, paratiroid, pankreas, böbrek üstü bezi, testis ve yumurtalıklardır.

A.2-Orta beyin

Beyincik ile ara beyin arasında bulunur. Beynin bu kısımda kasların ve vücûdun duruş şeklini belirleyen merkezler bulunur. Burada ayrıca "hipokampa" denilen hâfıza merkezi bulunur. İstediğimiz bilgiler bu merkezde kayıt altında tutulur. 

A.3-Arka beyin

Omurilik soğanı ve beyincikten meydana gelir.

A.3.1-Omurilik soğanı: "Son beyin" de denir. Dış tarafı ak maddeden, iç tarafı boz maddeden oluşur. Dolaşım, boşaltma, metobolizma, karaciğerde şeker ayarlama, yutma, çiğneme, kusma, hapşırma, öksürme ve refleks faaliyetlerinin merkezidir. Önemine binaen "hayat düğümü" de denir. Bu kısma şiddetli darbeler indirilirse kalp ve solunum faaliyeti durabilir. 

A.3.2-Beyincik: Ağaç manzarasına benzediğinden "hayat ağacı" da denir. Hareket ve denge merkezidir. Vücûdun dengesi, beyincik ile kulaktaki yarım daire kanalları tarafından sağlanır. Beyincik zedelenecek olursa, kas hareketleri oksijensizleşir, denge sağlanamaz. Beyinciği çıkarılan bir hayvan yürüyemez, uçamaz.


“Zannedildiği gibi beynin her bölümünün kendine mahsus görevleri yoktur. Her beyin bölümünün yaptığı görevler var. Beynin bütün bölümleri birbirleri ile bağlantılı. Başarılı olmuş zeki insanlar, beyinlerinin genelini birlikte kullanarak daha verimli netîcelere ulaşmaktadırlar.”

Beynin faaliyetleri

Doğumdan itibaren vücûdumuzun gelişimiyle birlikte beyin de büyür. Kırk yaşının sonuna kadar gelişmesine devam eder. Beyin, altmış yaşından sonra küçülmeye başlar. Beyin hücreleri yenilenmez, ölen hücrelerin yerine yenisi gelmez. Bellek merkezi olan hipokampus hâriç...

Beynin yaşlanması sinir hücrelerinin yani nöronların ölerek azalmasıyla oluşur. Bu azalmayı ne kadar geciktirebilirsek, yaşlanmayı önlemiş oluruz. Fiziksel ve psikolojik etkilerden ne derece korunursak, o kadar sağlıklı beyne sahip olmuş oluruz.

Beyin sağlığı ve faaliyeti hakkında İstanbul Bilim Üniversitesi Deneysel Tıp ve Ar-Ge Merkezi Müdürü Doç. Dr. Oytun Erbaş’ın söyledikleri şöyle: "Sinir hücreleri (nöronlar) ağacın dallarına benzer. Ağaçtaki dallar birbirleri ile sürekli bağlantı kuruyor. Eğitip deneyimledikçe, daha çok bağlantı oluşur ve beyin her gün büyür. Yaşlandıkça insanın beyin hücre sayısı azalıyor ama bakıyorsunuz ki, 65 yaşında biri, 30 yaşındaki birine göre deneyimli, daha bilge. Sebebi şu: Belki sinir hücre sayısı az ama bağlantı sayısı fazla… Hipokampus, bellek merkezidir. Hipokampusu koruyabilirseniz hep genç bir beyine sahip olursunuz. Bellek merkezi yaşlanmaya başlarsa zaten bunama, Alzheimer hastalıkları gelişir. Hipokampuste nöronlar yenilenebiliyor. Çünkü beyinde kök hücre yok ama hipokampusta var. Bellek merkezinizi büyük tutmaya çalışırsanız, beyniniz hep genç kalır. Beyin ağır streste tam tersini yapıyor, küçülmeye başlıyor. Beyni olumsuz etkileyen unsurlar arasında alkol ve sigara da var. Bunlar oksijenlenmeyi bozar..."

Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesinde görevli Dr. Jason J. Moore ve arkadaşları, Science dergisinde yayınlandıkları makalede beynin kapasitesinin daha önce zannedilenden onlarca kat daha fazla olduğunu yazıyordu. Yazının özeti şöyle: "Beyin sinir hücreleri (nöronlar) temel olarak gövde (soma) ve bu gövdeye bağlı birçok kollardan (dentrit) oluşur. Geçmişteki görüşe göre, nöronların birbirlerine iletişim kurmalarını sağlayan elektrik sinyalleri somalarda üretilir. Dentritler ise pasif olarak bu sinyalleri iletir sanılıyordu. Fareler üzerinde yapılan deneylerde dentritlerin somalardan daha aktif rol oynadıkları anlaşıldı. Fareler uyurken beyinlerindeki dentritlerin somalardan 5 kat daha aktif oldukları ölçüldü. Uyanık ve hareket hâlindeyken bu oran 10’a çıkıyor."

Araştırma ekibinden Dr. Mayank Mehta, dentritlerin toplam hacminin somalarınkinden 100 kat fazla olduğunu söyleyerek, beyin kapasitesinin geçmişte zannedilenin 100 katından daha fazla olduğu anlamına geldiğini ifade ediyor. Bu çalışmalar gösteriyor ki, fen ve buna bağlı olarak tıp ilerledikçe, diğer konularda olduğu gibi beyin hakkındaki bilgilerimiz de artıyor. Her şeye rağmen bildiklerimiz, bilmediklerimize kıyasla çok az oranda. Her yıl yeni buluşlar yapıyor, mevcût bilgilerimizin yanlış ya da kifayetsiz olduğunu anlıyoruz.

Beyin faaliyetleri, "üst beyin" ve "alt beyin" olmak üzere iki ana kısma ayrılır.

Üst beyin

Kabukta "korteks" adı verilen bölge, önemli merkezlerin adresidir. Şuurla yaptığımız davranışlar/hareketler buradan kumanda olunur. "Entektüel beyin" de denilen bu kısım konuşma, yazma, okuma, matematik, analiz, sentez gibi işlemlerle; hayâl kurmak, program yapmak, düşünmek gibi mücerret (soyut) mevhumlar, müzik, resim, mimarlık benzeri sanatla alâkalı faaliyetler de hep üst beyne aittir.

Alt beyin

Vücûdumuzun günlük faaliyetleri, kimyasal salgılar, dengeler, vücût ısısının ayarlanması, tansiyon, sindirim, dolaşım, boşaltım sistemleri gibi eylem ve durumları şuurumuzla yönlendiremeyiz. O, İlâhî program icabı çalışmasına devam eder. Yalnız etkilememiz mümkün. Meselâ nefes almamız, oksijenin kana geçmesi, kalple pompalanarak vücûda dağılması, beyne iletilmesi kendiliğindendir. Eğer koşu sporu yapmak isterseniz, daha çok oksijene ihtiyacınız olacak ve akciğeriniz ile kalbiniz daha hızlı çalışmak zorunda kalacaktır.

Alkol ve uyuşturucu kullananlar, beyinlerinin çalışma düzenini etkilerler. Beyinden vücûttaki organlara giden komutlarda anormallikler olur. Beyne bağlı organlar ya tembelleşir ya da aşırı çalışır. Sonuçta beyinde ve uzuvlarda bozulma (deformasyon) başlar.


Sol ve sağ beyin faaliyetleri

Üst beyin, ortada derin bir yarıkla ikiye ayrılır. Cihetleri itibarıyla "sağ beyin" ve "sol beyin" olarak adlandırılır. California Üniversitesi üyelerinden Prof. Robert Ornstein, beynin faaliyetleri hakkında birçok denek üzerinde çalışmıştır. Deney sonuçları dikkat çekicidir. Üst beyin, alt beyni programlamaktadır:

"Zannedildiği gibi beynin her bölümünün kendine mahsus görevleri yoktur. Her beyin bölümünün yaptığı görevler var. Beynin bütün bölümleri birbirleri ile bağlantılı. Başarılı olmuş zeki insanlar, beyinlerinin genelini birlikte kullanarak daha verimli netîcelere ulaşmaktadırlar.

Beynin sol yarım küresi (sol beyin); konuşma, yazma, okuma, ölçme, matematik işlemleri faaliyetlerine uygun vaziyettedir. Karakter olarak 'sol beyin kuralcıdır'. Kanunlara, yönetmeliklere uymayı sağlar. Yeniliklere kapalıdır. Davranışları sınırlıdır. Sol beyni aşırı kullananlar, tutucudurlar. Yeniliklerden korkarlar. Rahatlarına düşkündürler. Değişimlere karşı koyar, karşı fikirlerle çarpışırlar. Mevcût durumu koruma dürtüsü ile hareket ettiklerinden, yenilik düşmanı olurlar. Rahatlarına düşkün olmaları, yeniliklere kapıları kapatmalarına sebep olmaktadır.

Beynin sağ yarım küresi (sağ beyin); renk ve ahenk, mekân tayini, resim, müzik, mimari gibi sanatsal faaliyetlere uygundur. Tahayyül etme, sezgi, buluş ve icat bu bölümde gelişmiştir. Karakter olarak "sağ beyin yenilikçidir". Matematikle ilgilidir. Problem çözücüdür. Hayatın zorluklarına proje üretir. Mücerret (soyut) mefhumlara duyarlıdır. Üretken olduğundan, mevcût sınır ve kuralları tanımaz. Saf ve temizdir. Bu sebeple aldatılabilir."

Prof. Ornstein, "Sağduyu" adlı kitabında, tarih içerisinde sağ beyin faaliyetlerinin ihmâl edildiğini, hattâ tehlikeli sayıldığını belirterek, sol beyin mevcût bilgiyi işlerken sağ beynin de her yöne bağlantı kurduğu, olan bitenden anlam çıkardığı, hayatı şekillendirdiğini ifade eder.

H. Alp Boydak ise "Beyin Yarım Küresinin Gizemi" adlı kitabındaki tespitleriyle yukarıdaki bilgilere paralellik arz eder:

"Sol beynimiz, gerçekten yeniliklerin yaşama geçirilmesi konusunda sanki bir düşman gibi davranır. Bu düşman yenilgiye uğratılmadan hiçbir yenilik yapılamaz. Sol beynimiz rahat etmeyi sever ve bizi tehlikelerden korumak ister. Yenilik de bir tür tehlikedir, çünkü rahat ve huzur bırakmaz."

Yapılan araştırmalar insanların çoğunun baskın olarak sol beynini kullandığını gösteriyor. "Beynindeki uyuyan devi uyandır" sloganıyla tanınan Tony Buzan, "Aklını En İyi Şekilde Kullan" adlı eserinde, ABD’deki insanların yüzde 70'inin sol beyninin faaliyette olduğunu söylüyor.

Muhterem okuyucularımız, bu merhalede yeni bir tespit yapmak durumundayız. Bizim de yeni farkına vardığımız bu tespit, ilk defa kamuoyuna duyuruluyor!


Söz konusu tespitler bütününü, inşallah gelecek ayki Kültür Ajanda’mızın 83’üncü sayısında kıymetli kanaatlerinize sunmak üzere, selâm ve muhabbetle…

(Devam edecek...)