Beyaz, siyah, kırmızı ve yeşil ölüm

Batı’ya hayran olup onun gibi yaşama heveslisi olmaksa, ölümlerden ölüm beğenmektir. Oysa insan, Yaratıcı önünde edilgen, alıcı ve kabul eden, evren karşısında ise Yaratıcı’dan aldığı bilgi ile etken, verici ve ihsanda bulunandır. Bu oluşta her bilginin kaynağı vahiy ve evrendir. Bunun inkârı ise ölümün beyaz, siyah ve kırmızı rengine bürünmektir.

BİRAZ daha fazla kazanmak için mi, yoksa ölümsüzlük şehrine mânâ katmak için mi güne başlanıyor? Başın sokulacağı kadar bir evden, komşusu olmayan gökdelenlere ve etrafı yüksek duvarlarla örülü modern villalara mı taşınılıyor? Kimseye muhtaç olmayacak kadar bir gelir tercihinden, her gün daha fazla kazanmak için yeni yatırımlara mı gidiliyor?

Modern insanın eleştirilemez durumundan elit özentisine çıkıldığında, beyaz ölümü gerçekleşir. Elit durum, dünyanın kişiye yüklediği ağırlıktan başka bir şey değildir. Her defasında maddî varlığın bir üst modeline ihtiyaç duyulması, gözün doymaması ve sürekli maddî ihtiyaçlara karşı bir açlık, beyaz ölümün ta kendisidir.

Oysa gelişmişlik, modernlik ve elit olgusu, mânâ ambarını doldurmak olmalı, madde çukurunda yok olmak olmamalı. Çağın gerekleri olan teknolojinin ve maddî zenginliğin kendisini olumsuz yolda evirmesine direnemeyen insanlık, doyumsuzluk çukurundaki açlık ölümünü yaşıyor. Başın sokulacağı bir evden lüks konutlara geçişler nasıl da içselleştirildi…

Yaratıcı, kulları üzerinde nimetlerini görmekten hoşlanır. Kulun ise bu nimetlerin Yaratıcı’dan geldiği bilinciyle hareket etmesi beklenir. Sadece niceliklerinin amaç edinilmesi tehlikelidir. Yoksa maddî zenginlik karşıtlığı anlaşılmamalıdır. Maddî zenginlik araç olmaktan çıkıp amaç olduğunda, kişi ölür.

Türkiye’nin son 20 yılda başına gelmedik kalmadı. Sıkıntı ve dertlerin her türlüsü yaşandı bu topraklarda. Köleleştiremedikleri aziz Türkiye’yi hile, oyun ve tuzaklarla ölüme sürüklemek istediler. Bir İngiliz akademisyen önce DEAŞ konusunda metin kaleme aldı. Hemen ardından bunu Amerika’da anlattı. DEAŞ, İngiliz projesi ve Amerika tatbikatı ile Türkiye’ye giydirilmek istenen deli gömleğine çevrildi.

DEAŞ’ın İngiliz aklı olduğu unutuldu. Olayları olduktan sonra analiz eden ve gücün elden kaçırılmaması için verilen gayretler, kısa sürede araçların birer amaç hâline dönüşmesini sağladı. Ardından çok sayıda olay zinciriyle 15 Temmuz yaşandı. Sıkıntılar bitmek bilmedi. Amaç için çıkılan yolda araçlar aziz milletin prangası oldu ve sıkıntılar siyah ölümü yaşattı.

15 Temmuz’un bir iyi tarafı varsa, o da FETÖ’nün, Ermeni ağırlıklı silahlı bir terör örgütünün herkes tarafından açıkça görülmesidir.

2020 yılında bile FETÖ’cü birini savunacak kadar cüretkâr olanların varlığı ise kırmızı ölümü ortaya koyuyor. Evet, birileri hâlâ FETÖ’nün ekmeğine yağ sürebiliyor. Bu durumun devamlılığı bile başlı başına kırmızı ölümdür!

Vatan, anne karnından çıkıp koskoca bir dünyada nefes alınan yerdir. Dağlık Karabağ ve Nahcivan da burada doğanlar için vatandır. Batı, Rusya ve yandaşları, Ermenileri destekleyerek bu iki bölge insanını yıllardır vatansız bırakma peşine girdi. Azerbaycan’ın meşru toprakları resmen işgal edilmişken, “Azerbaycan’da ne işimiz var?” diyen, Ermeni asıllı Amerikalı Kim’i destekleyenler oldu. Özellikle de kardeş ülkenin insanları can ve kanlarıyla vatanlarını işgalden geri almak isterken, anlamsızca “barış” isteyenler oldu...

İşte bu tiplerin hepsi, Türkiye gibi aziz bir ülkede yaşayıp da siyah ölümü yaşayanlardır!

Dünyada istenildiği kadar mal, mülk, para, şan, şöhret olsun, bunların hiçbirine kalbini bağlamadan yaşayan ve sadece Allah’ın (cc) rızâsını düşünenlerin ölümü, yeşil ölümdür. Asıl mesele de işte budur! Acaba kaç kişi sadece Allah’ın (cc) rızâsını düşünerek hayat sürüyor?

Madde, enerji ve madde-enerji ilişkinini inceleyen bilim, fiziktir. Bunların dışındakilere modernler kısaca “metafizik” diyorlar. Bu modernler, “hayâl, ruh ve hıfz” kavramlarını ise geçiştiriyorlar. Evrendeki varlıkların birliği ve evrenin yaratılış öncesindeki her şey ise doğru bir metafizik kavramdır.

Evreni en iyi anlama yöntemi, insan ile Yaratıcı ilişkisinin doğru irtibatının ortaya konulmasıyla mümkündür.

Batılılar başlangıçta fizik bilim açısından anlayamadıklarına “metafizik” derlerken, sonradan kasıtlı bir şekilde metafizik âlemleri reddetmeyi tercih etmişlerdir. Bunun da tek nedeni, Allah (cc) ile insan arasındaki irtibatı keserek büyük bir insanlık ölümünü gerçekleştirmektir.

Hayat süren leşlerden öteye geçemeyen bir insan modeli ortaya koyan Batı medeniyeti, ölü bir medeniyettir!

Batı’ya hayran olup onun gibi yaşama heveslisi olmaksa, ölümlerden ölüm beğenmektir. Oysa insan, Yaratıcı önünde edilgen, alıcı ve kabul eden, evren karşısında ise Yaratıcı’dan aldığı bilgi ile etken, verici ve ihsanda bulunandır. Bu oluşta her bilginin kaynağı vahiy ve evrendir. Bunun inkârı ise ölümün beyaz, siyah ve kırmızı rengine bürünmektir.