“Beyaz duman”

Evveliyatlarından vazgeçtim, masanın son bir hafta içerisindeki vaatlerini dinlemek bile yeterli fikir veriyor insan olana. Niyetlerini anlamak için arif olmaya bile gerek yok! Duyma yetisi ve ortalama bir zekâ ziyadesiyle yeterli.

YEDİLİ Masa konsili 3896’ncı kez yine bir araya geldi lâkin on saatlik toplantının ardından bacadan yine “beyaz duman” çıkmadı. Demek ki Yedili Masa’nın adayı hâlâ belli değil.

Bu kadar uzun bir toplantının sonunda üç dört sayfalık “tırışkadan” bir bildiri çıkması, “Bu sefer oluyor galiba” deyü içinden geçiren “saf” tayfa için hayâl kırıklığı oldu biraz.

“Saf” diyorum, kusura bakmayınız.

Siz sanıyor musunuz ki bu altı (artı bir) parti başkanı bir araya gelecek ve hür iradeleri ile aralarından yahut dışarıdan bir cumhurbaşkanı adayı belirleyecekler?

Cevabınız “Evet” ise, kusura bakmayınız ama siz de safsınız.

Haydi “saf” demeyelim de “iyi niyetli” diyelim.

Masanın adayına, masanın etrafında ve altında oturup havanda su dövenler değil, “uluslararası karar vericiler” karar verecekler arkadaşlar.

O vakte kadar da bizimkiler eften püften mevzular, zoraki mutabakat bildirileri, bu bildirilerdeki yazıların fontları, paragraf boşlukları, istişare yapmaya karar vermek için istişare yapmaya karar vermeler ile zamana oynayacaklar. Konu bu kadar basit haddizatında.

Yani diyeceğim o ki, o beyaz dumanı yanlış yerde bekliyorlar. Bir gün o beyaz duman çıkacaksa, Yedili Masa’nın toplandığı binanın bacasından çıkmayacak.

Malûmunuz, “beyaz duman” meselesini Ali Babacan -tabiri caizse- ağzından kaçırmıştı.

Yine malûmunuz, bu beyaz duman meselesi yeni papanın seçildiğinin haberinin Vatikan’ın çevresinde toplaşıp bu anı bekleyen kalabalığa ilân edilmesi mevzuudur.

“Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın gereği nedir, Aliciğim başka bir tabir bulamaz mıydı?” diye düşünüyorum arada bir lâkin Allah da böyle söyletiyor insana işte.

Demek ki seçilen değil, masaya bildirilen aday belki de “kutsal papalığın” hizmetkârı olacak. Masanın vaatlerinden de anladığım bu.

Evveliyatlarından vazgeçtim, masanın son bir hafta içerisindeki vaatlerini dinlemek bile yeterli fikir veriyor insan olana.

Niyetlerini anlamak için arif olmaya bile gerek yok! Duyma yetisi ve ortalama bir zekâ ziyadesiyle yeterli.

Şu “beyaz duman” meselesini de biraz açmam gerekiyor yeri gelmişken.

853 senesinde yapılan papalık seçiminde konsil yanılıp yazılıp (nasıl olabilir bilmiyorum ama) “Joan” adında bir kadını papa seçer.

Seçilen Papa “Sekizinci John”, birkaç ay sonra bir ayinin ortasında doğum yapar ve kadın olduğu böylece ortaya çıkar.

O vakitten sonra papa seçiminde prosedür bir miktar değişir. Seçilen papa -affedersiniz- iç çamaşırı olmadan ortası delik bir iskemleye oturtulur. Konsülün en yaşlı kardinal elini iskemlenin altına sokar ve “bazı” kontrollerde bulunur.

Seçilen papa gerçekten erkek ise Lâtince “Testiculos habet et bene pendentes” müjdesini verir.

Bu ifadenin Türkçe mealini buraya yazamam lâkin dileyen Google’a sorabilir.

İşte o beyaz duman bu müjdeli haberden sonra Vatikan’ın bacasından yükselir.

Bir gün Yedili Masa’nın toplandığı yerin bacasından beyaz duman çıkacak olursa -ki daha seçime çok var, aceleye gerek yok- biliniz ki “gerekli” kontroller yapılmıştır.

Sevinebilirsiniz.

Bildiğim kadarıyla bu konsilin en yaşlı üyesi de Temel Karamollaoğlu. En önemli vazife de ona düşüyor hâliyle.

Baba, oğul ve kutsal ruh onları kutsasın! Amen.

Kalınız sağlıcakla efendim.