“Ben dünyaya tasarım yapmak için gönderilmişim”: Stilist Sema Günay

Eğitim ve stajlarıyla beraber, sekiz yıl kadar Kadıköy, Osmanbey, Nişantaşı, Kodaman Sokak, Merter ve Çağlayan’da, moda atölyelerinde stilist olarak çalıştı Sema Sultan. Çizdiği elbiselerden bazılarını Seren Serengil, Harika Avcı, Ajda Pekkan ve Jülide Ateş gibi bazı ünlü sanatçılar da taşımışlardı.

HER şey, daha beş yaşındayken, Newyork Brooklyn’de modelist Gülistan Abla’nın evinde, çalışma odasını görünce başladı. Işıklı bir çizim masası, gri büyük bir dikiş makinası, bir dikiş mankeni, mezuralar ve rengârenk kumaşlar…

Bu masalsı odayı gören küçük Sema, çarpıldı. Adeta büyülendi. Ve o gün orada bir söz söyledi: “Gülistan Abla, büyüyünce ben sana elbise çizeceğim, sen de dikeceksin!”

O günün üzerinden birkaç ay ya geçmiş, ya geçmemişti; kindergardende yani anaokulunda esmeri, siyahı, beyazı, her renkten kız çocukları vardı. Evde onların ten rengine ve fiziksel özelliklerine göre elbise resimleri çizmeye başladı. Öğretmeni de onun çizdiği resimleri ertesi gün duvara asıyordu.

Üzerinden dört yıl geçmişti. Long Island’da iki farklı benzin istasyonu sahibi olan tüccar Osman Kiremitçi, 1982’nin Mart’ında, bir sabah, “Haydi çocuklar, Türkiye’ye dönüyoruz” deyince soluğu Adapazarı’nda aldılar. Küçük Sema, dokuz yaşından itibaren artık Sait Faik Sokaklı olmuştu.  

Daha lise çağındayken “Ben modacı olacağım” diye tutturan hangi kızı okutmuştur bu millet? Birçoğu gibi onun büyükleri de önce karşı çıktılar, sonra baktılar ki kızları Sema çok ama çok kararlı, “Bari kız meslek lisesine gönderelim” dediler. Bir sene giyim, iki sene de aksesuarlar bölümünde okudu genç Sema. Mezun olurken bir karar verdi: “Ya Güzel Sanatlar Fakültesine gideceğim ya da moda kursuna.”

Bu kararını ailesine ifade ettiğinde, büyükleri şiddetle karşı çıktı. Sonra, bir ara çözüm geliştirdiler; haftada iki gün İstanbul Kadıköy’e, Mediha Yener Stilistlik Modelistlik Kursuna getirip götürmeye başladılar. Düşünün, kuru bir inat uğruna her Cumartesi ve Pazar, yüz otuz kilometre git, yüz otuz kilometre dön, ertesi gün yine dört saat gel, dört saat dön. Anadolu Otoyolu da açılmamış daha o zaman. Tek yol E-5, gerisi yalan! 

Her şeye, her engele rağmen ciddî ve güzel bir eğitim aldı Sema Kiremitçi. O eğitim sırasında moda kursunun sahibi Vural Bey, kendisine öğretmenlik teklif etti. Kabul etmedi, edemedi. Edemezdi. Çünkü öğretmenlik ona çok sıkıcı geliyordu. O özgürce çalışıp özgün eserler üretmeliydi. Hayâli ve hedefi buydu zira.

Bir ayrıntı: Yırtık jean dünyamızı işgal etmesine şöyle böyle yirmi sene kadar varken, bir gün Kadıköy’de mağazaları dolaşan Sema, oturdu, 1990 senesinde yırtık jean stili çizdi. Bunu gören moda kursu sahibi Vural Bey, “Sema, senden bunun patentini istiyorum. Karşılığında da sana iki asgarî ücret tutarında para vereyim” teklifini etti. Paraya ihtiyacı olmayan Sema, “Satmaktansa bununla modacı kimliği kazanayım” diye düşündü ve teklifi kabul etmedi. Vural Yener, çevresindeki herkese, “Sema Kiremitçi geleceğin stilistidir. Haberiniz olsun!” diye parmakla gösteriyordu onu.


Ömrünce yeni ve özgün şeyler üretmeye bayılan Sema, bir gün beyaz inciler ve Swarovski taşlardan oluşan bir Osmanlı kaftan başlığı yapmış ve kendi başına koyarak fotoğraflatmıştı. Nişantaşı’nda modaevi sahibi akademisyen bir öğretmeni, fotoğrafı mağazasına koymuştu. O fotoğrafı gören, zamanın devlet sanatçısı, büyük modacı Zuhal Yorgancıoğlu, “Bu başlıktan on adet, renk renk hazırlasın, Vakkorama Defilesine getirsin” diye haber göndermişti. On dokuz yaşındaki genç Sema’nın bu, moda dünyasında ilk büyük çıkışı olacaktı elbette. Âh ki âh! Olmadı, olamadı. Ailevî sebepler sonucu bu defileyi es geçmek zorunda kaldı Sema.

Ertesi yıl ilginç bir olay daha geçecekti başından. Üzerinde özenle çalıştığı ve Türkiye’de ilk ayyıldız elbise tasarımını hazırlamıştı. Piyasanın her türlü kurnazlıklarına karşı çok tecrübesiz olduğundan, ondan izinsiz olarak modelini kullandılar. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın huzurunda, 19 Mayıs töreninde o elbiseyi Jülide Ateş giymişti.

Eğitim ve stajlarıyla beraber, sekiz yıl kadar Kadıköy, Osmanbey, Nişantaşı, Kodaman Sokak, Merter ve Çağlayan’da, moda atölyelerinde stilist olarak çalıştı Sema Sultan. Çizdiği elbiselerden bazılarını Seren Serengil, Harika Avcı, Ajda Pekkan ve Jülide Ateş gibi bazı ünlü sanatçılar da taşımışlardı.

Kınası, düğünü kırk gün kırk gece sürmese de tanışması, nikâhı kırk günde tamamlanarak evlendi. Elektrik mühendisi olan nişanlısı, “Ayyıldız Fabrikasının elektrik işlerini ben yaptım. Evlenince seni Ayyıldız firmasında stilist olarak çalıştıracağım” diye söz verdiyse de yirmi dört yıllık evliliği süresince bunu bir daha hiç hatırlamadı.

Yoğun çalışan bir eş yüzünden üç çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalmıştı Sema Sultan. Üç oğlunun büyüğü iç mimar, ortancası biyomedikal mühendisliği okuyordu. En küçükleri de liseli sayılırdı. Artık büyümüşlerdi.

Zaman, Allah’ın ona verdiği yeteneği kullanma, stilistiğe yeniden dönme zamanıydı ona göre. Eskiler buna “Basübadelmevt” derlerdi. Yani yeniden doğuş. Yani özlemle ve birikimle yeniden dönüş. Önce uzmanlardan mentörlük/yol göstericilik eğitimi aldı. Bir gelinlikçinin yanında altı ay staj yaparak bilgilerini güncelledi. Sınavlara girerek moda tasarım ve giyim aksesuarları usta öğreticilik belgelerini aldı. Özel markası “@semasultandesign”a patent aldı. Elindeki kumaşları, incik boncukları ve dikiş makinesiyle tasarım kıyafetler yapmaya başladı. Tâ Van’a kadar lohusa setleri yapıp sattı. Sakarya Girişimci Kadınlar Derneği’ne (SAKİDAD) üye oldu. SAKİDAD’ın 2023 yazında Serdivan Cadde54’te düzenlediği fuarda kendi markasıyla büyük çıkış yaptı.

Şehrinde bir eksiği fark etti; Güzel Sanatlar Fakültesi Stilistlik Bölümüne öğrenci hazırlayacak bir kurs mevcut değildi. 2023 yılının ikinci yarısından itibaren şehrimizde stilistlik, modelistlik, drapaj tekniğiyle biçki dikiş eğitimi vermeğe başladı. Aynı zamanda giyim aksesuarı eğitimi de vermekte. Güzel sanatlar yetenek sınavına öğrenci yetiştirmektedir.

Hedefi/hayâlleri: Bir, onlarca yetenekli öğrenciye ders verip portfolyo hazırlamalarını sağlayarak onların Güzel Sanatlar Fakültelerine girişlerini sağlamak. İki, onlarca genç yeteneğe moda/stilistlik eğitimi vererek onların tekstil firmalarında iş bulmalarına imkân sağlamak. Üç, şiddet görüp sığınma evlerinde hayat mücadelesi veren kadınlara -ücretsiz- moda eğitimleri verip hayata tutunmalarına yardımcı olmak.

Sema Günay, bu üç projeyi hayat geçirmeye hazır. İnşallah en kısa zamanda hayata geçirir.        

“Ben dünyaya tasarımcı olmak için gönderilmişim” Sema Sultan’a “Yolun açık olsun” diyoruz biz de. Umarız, en kısa zamanda hayâllerine erişirsin. Ve hedeflerine… Başarın, yeteneklerin başarısıdır. Ve kadınlarımızın… Dileğimiz budur.