Bekle bizi Çin, biz geliyoruz!

Rusya, bir NATO üyesi olan İtalya’ya yardımlar gönderdiğinde nasıl başat bir fırsatı değerlendirmişti de, biz Doğu Türkistan ile Tayvan’a uzanarak niçin Çin’e karşı bir hamle işletememiştik? Dün BOP Eşbaşkanlığı üzerinden ABD seviciliğini kutsallaştırmıştı birileri, bugünse BKBY üzerinden Çin dostluğu peydahlanıyor. Türkiye, BKBY’de var olmalıdır, evet! Ancak Türkiye’yi Küreselcilerin kucağına oturtma oyunlarına hayır!

YAHYA Kemâl Beyatlı ne diyordu?

“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik…   

Bin atlı, o gün dev gibi bir orduyu yendik!”

Yahya Kemâl’in bu dizelerde serdettiği günlerde, Osmanlı bâkiyesi yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin “Osmanlı vatandaşı” olarak doğup büyümüş bir kısım aydını, ecdâdın fetih dolu cihangir yıllarına özlemini ifade etmektedir.

Beyatlı da bunu, aynı şiirin, Akıncı Türküsü’nün son beytinde şöyle belirtir:

“Cennette bugün gülleri açmış görürüz de,   

Hâlâ o kızıl hâtıra gitmez gözümüzde…”

Son zamanlarda bu kıymetli şiiri, Sayın Cumhurbaşkanımızın ikinci kıymetli damâdı, yeni nesil Akıncı, Baykar AŞ Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar tarafından dillendirilmesi ile yeniden hatırlıyor Türkiye.

Zira taarruzî insansız hava aracı yani TİHA sahasında Türkiye’nin ve tüm dünyanın en ileri ürününün ismi de “Akıncı”

Suriye’de, Yunanistan sınırında, Libya’da, Karabağ’da İHA ve SİHA’larımızla gerçekleştirdiğimiz ileri hamle becerisini bütün dünya kabullendi. Ve bekledikleri, bundan sonraki süreçte TİHA’larımızla neler yapacağımız…

Sadece Akıncı TİHA değil, TUSAŞ Aksungur ile öyle heyecanlanıyorum ki… Baba ve de anne tarafından bir Türkmen evlâdı olarak soy anlamında da taşıdığım “Sungur” isminin göklerden düşmana korku, dostu güven saldığını tahayyül etmek dahi harika bir his!

Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, ABD ve İtalya’da sırasıyla yapılan yayınlarda Türkiye ürünü SİHA ve TİHA’ların Türkiye’yi savunma, güvenlik ve taarruz alanında çok yüksek bir seviyeye taşıdığı, hem de Türkiye’nin bu ürünlerini bizzat tecrübe etmekle diğer dünya ülkelerinden çok daha önde olduğu kaydedildi.

Böyle bir imajı oluşturmak öyle zor ki…

Argo olacak, ama boru değil, son 18 yıllık özgüven yatırımının ürünüdür bu tablo!

2007’nin Davos’u titreten “One minute!” çıkışı, 2012’den bu yana dillendirilen “Dünya beşten büyüktür” tavrı, 15 Temmuz 2016 ile dünyaya ışığını saçan tam bağımsızlık ruhudur bu tablonun en değerli renkleri…

Bu yüzden; emperyalist hanedanların firavunist zihniyetlerinden, küreselci ekolün kapitalist, komünist ve de faşist bütün aşağılık komplimanlarından azâde, tam bağımsız, akıllı diplomasi ve gerektiğinde sahaya ve de masaya yumruğunu vuran tavrı ve de ille kendi devlet aklı ile oraya buraya dayanmaksızın kendi ayakları üzerinde yürüyen, kendi varlık gemisine sadece kendi rüzgârını alan Türkiye karakterini hiç kimse bir başka plâtformda ezdiremez.

Geçtiğimiz gün Çin’e yaptığımız ilk ihracat hususunda Ulaştırma Bakanlığı himâyesinde gerçekleştirilen töreni, doğrusu sırf bu düşünce nedeniyle yadırgadım.

Denilebilir ki, “Bütün dünyaya ihracat yapan bir ülkeye bile ihracat yaptık, bu yüzden gurur duyulmalı”. Buna katılmam, katılamam. Katılsam dahi, yapılan törene kıymet atfedemem!

Dünya ülkeleri birbirleri arasında ticâret yaparlar ve bu da onlardan sadece bir tanesidir.

Neden konuyu böyle değerlendiriyorum?

AK Parti iktidarları devresinin ilkinde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu merkezli yeni bir dünya düzeni kurulacağını, bu projede Türkiye’nin başat rol aldığını, kendisinin de bu projeye eşbaşkan olduğunu söylemişti. Bu projenin ismini biliyorsunuz…

Projeyi sahiplenen ve Erdoğan’ın bizzat kullandığı “eşbaşkan” sıfatına vurgu yapan birincil küme, bugün FETÖ ismiyle anılıyor Türkiye’de. Ve FETÖ öyle bir algı oluşturmuştu ki, AK Partililer o günlerde, “BOP Eşbaşkanlığı çok üst seviye bir konumdur” yorumu yapıyor, bu yorum halkta da olumlu karşılık buluyordu.

Bugün Bir Kuşak Bir Yol (BKBY) Projesi; başrolünde, Türkiye’nin başkenti Ankara’da, “Türkler, Uygurları zorla Müslüman eden zalimlerdi” demekten çekinmeyen, Kıbrıs konusunda Yunanlardan yana koz alan ve de bu tavırlarına rağmen hiçbir tepki almayan Çin’in bulunduğu, Türkiye’nin varlığına ise bütün Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’nın mahkûm olduğu bir projedir.


Demem o ki, Çin, Pekin’e o dondurucuları taşıyan tren vardığı gün Olimpiyat töreni gibi bir tören yapsa yeridir ama bizim böyle bir merasim yapmamıza gerek yoktur.

Doğu Türkistan gibi bir yaramız, bir ciğer yangınımız, bir derin ıstırabımız yüzlerce yıldır varken; Kıbrıs konusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşadığı kaderi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası olmadığını bütün dünyaya kanıtlamış olmasına rağmen aynıyla yaşayan bir Tayvan gerçeği varken, Covid-19 gibi bir belâyı bütün dünyanın başına sarmış bir ülkeye yapılan ihracatı niçin törenle kutladık?

Rusya, bir NATO üyesi olan İtalya’ya yardımlar gönderdiğinde nasıl başat bir fırsatı değerlendirmişti de, biz Doğu Türkistan ile Tayvan’a uzanarak niçin Çin’e karşı bir hamle işletememiştik?

Dün BOP Eşbaşkanlığı üzerinden ABD seviciliğini kutsallaştırmıştı birileri, bugünse BKBY üzerinden Çin dostluğu peydahlanıyor.

Türkiye, BKBY’de var olmalıdır, evet!

Ancak Türkiye’yi Küreselcilerin kucağına oturtma oyunlarına hayır!

Zira Türkiye, BKBY duvarının, içinden çekilince bütün duvarı yıkacak tuğlasıdır. Ve Türkiye, bu duvarın tek onurlu tuğlasıdır. Bu yüzden törenlerin de onurluları ve onursuzları vardır.

Türkiye, onursuz törenlerin malzemesi olamaz!