YAHYA Kemâl Beyatlı ne
diyordu?
“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik…
Bin atlı, o gün dev gibi bir orduyu yendik!”
Yahya Kemâl’in bu dizelerde serdettiği günlerde,
Osmanlı bâkiyesi yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin “Osmanlı vatandaşı” olarak doğup
büyümüş bir kısım aydını, ecdâdın fetih dolu cihangir yıllarına özlemini ifade
etmektedir.
Beyatlı da bunu, aynı şiirin, Akıncı Türküsü’nün son
beytinde şöyle belirtir:
“Cennette bugün
gülleri açmış görürüz de,
Hâlâ o kızıl
hâtıra gitmez gözümüzde…”
Son zamanlarda bu kıymetli şiiri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın ikinci kıymetli damâdı, yeni nesil Akıncı, Baykar AŞ Teknik
Müdürü Selçuk Bayraktar tarafından dillendirilmesi ile yeniden hatırlıyor Türkiye.
Zira taarruzî insansız hava aracı yani TİHA sahasında
Türkiye’nin ve tüm dünyanın en ileri ürününün ismi de “Akıncı”…
Suriye’de, Yunanistan sınırında, Libya’da, Karabağ’da
İHA ve SİHA’larımızla gerçekleştirdiğimiz ileri hamle becerisini bütün dünya
kabullendi. Ve bekledikleri, bundan sonraki süreçte TİHA’larımızla neler
yapacağımız…
Sadece Akıncı TİHA değil, TUSAŞ Aksungur ile öyle
heyecanlanıyorum ki… Baba ve de anne tarafından bir Türkmen evlâdı olarak soy
anlamında da taşıdığım “Sungur” isminin göklerden düşmana korku, dostu güven
saldığını tahayyül etmek dahi harika bir his!
Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, ABD ve İtalya’da
sırasıyla yapılan yayınlarda Türkiye ürünü SİHA ve TİHA’ların Türkiye’yi
savunma, güvenlik ve taarruz alanında çok yüksek bir seviyeye taşıdığı, hem de
Türkiye’nin bu ürünlerini bizzat tecrübe etmekle diğer dünya ülkelerinden çok
daha önde olduğu kaydedildi.
Böyle bir imajı oluşturmak öyle zor ki…
Argo olacak, ama boru değil, son 18 yıllık özgüven
yatırımının ürünüdür bu tablo!
2007’nin Davos’u titreten “One minute!” çıkışı,
2012’den bu yana dillendirilen “Dünya beşten büyüktür” tavrı, 15 Temmuz 2016
ile dünyaya ışığını saçan tam bağımsızlık ruhudur bu tablonun en değerli
renkleri…
Bu yüzden; emperyalist hanedanların firavunist
zihniyetlerinden, küreselci ekolün kapitalist, komünist ve de faşist bütün
aşağılık komplimanlarından azâde, tam bağımsız, akıllı diplomasi ve
gerektiğinde sahaya ve de masaya yumruğunu vuran tavrı ve de ille kendi devlet
aklı ile oraya buraya dayanmaksızın kendi ayakları üzerinde yürüyen, kendi
varlık gemisine sadece kendi rüzgârını alan Türkiye karakterini hiç kimse bir
başka plâtformda ezdiremez.
Geçtiğimiz gün Çin’e yaptığımız ilk ihracat hususunda
Ulaştırma Bakanlığı himâyesinde gerçekleştirilen töreni, doğrusu sırf bu
düşünce nedeniyle yadırgadım.
Denilebilir ki, “Bütün
dünyaya ihracat yapan bir ülkeye bile ihracat yaptık, bu yüzden gurur
duyulmalı”. Buna katılmam, katılamam. Katılsam dahi, yapılan törene kıymet
atfedemem!
Dünya ülkeleri birbirleri arasında ticâret yaparlar ve
bu da onlardan sadece bir tanesidir.
Neden konuyu böyle değerlendiriyorum?
AK Parti iktidarları devresinin ilkinde, Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu merkezli yeni bir dünya
düzeni kurulacağını, bu projede Türkiye’nin başat rol aldığını, kendisinin de
bu projeye eşbaşkan olduğunu söylemişti. Bu projenin ismini biliyorsunuz…
Projeyi sahiplenen ve Erdoğan’ın bizzat kullandığı
“eşbaşkan” sıfatına vurgu yapan birincil küme, bugün FETÖ ismiyle anılıyor
Türkiye’de. Ve FETÖ öyle bir algı oluşturmuştu ki, AK Partililer o günlerde,
“BOP Eşbaşkanlığı çok üst seviye bir konumdur” yorumu yapıyor, bu yorum halkta
da olumlu karşılık buluyordu.
Bugün Bir Kuşak Bir Yol (BKBY) Projesi; başrolünde, Türkiye’nin başkenti Ankara’da, “Türkler, Uygurları zorla Müslüman eden zalimlerdi” demekten çekinmeyen, Kıbrıs konusunda Yunanlardan yana koz alan ve de bu tavırlarına rağmen hiçbir tepki almayan Çin’in bulunduğu, Türkiye’nin varlığına ise bütün Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’nın mahkûm olduğu bir projedir.
Demem o ki, Çin, Pekin’e o dondurucuları taşıyan tren
vardığı gün Olimpiyat töreni gibi bir tören yapsa yeridir ama bizim böyle bir
merasim yapmamıza gerek yoktur.
Doğu Türkistan gibi bir yaramız, bir ciğer yangınımız,
bir derin ıstırabımız yüzlerce yıldır varken; Kıbrıs konusunda Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nin yaşadığı kaderi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası
olmadığını bütün dünyaya kanıtlamış olmasına rağmen aynıyla yaşayan bir Tayvan
gerçeği varken, Covid-19 gibi bir belâyı bütün dünyanın başına sarmış bir
ülkeye yapılan ihracatı niçin törenle kutladık?
Rusya, bir NATO üyesi olan İtalya’ya yardımlar
gönderdiğinde nasıl başat bir fırsatı değerlendirmişti de, biz Doğu Türkistan
ile Tayvan’a uzanarak niçin Çin’e karşı bir hamle işletememiştik?
Dün BOP Eşbaşkanlığı üzerinden ABD seviciliğini
kutsallaştırmıştı birileri, bugünse BKBY üzerinden Çin dostluğu peydahlanıyor.
Türkiye, BKBY’de var olmalıdır, evet!
Ancak Türkiye’yi Küreselcilerin kucağına oturtma
oyunlarına hayır!
Zira Türkiye, BKBY duvarının, içinden çekilince bütün
duvarı yıkacak tuğlasıdır. Ve Türkiye, bu duvarın tek onurlu tuğlasıdır. Bu
yüzden törenlerin de onurluları ve onursuzları vardır.
Türkiye, onursuz törenlerin malzemesi olamaz!