ÇAĞIMIZ, özellikle
dijital becerilerin revaçta olduğu bir çağ. Günümüzde çağın gerektirdiği
becerilere sahip olabilmek son derece önemseniyor. Artık günümüzde çoklu
becerilere sahip kişiler, hem iş hayatında, hem toplumsal, hem de bireysel
yaşamda daha başarılı oluyor ve ayrıca daha da ön plâna çıkıyorlar.
Dolayısıyla
çoklu becerilere sahip olmak, günümüzde önemli bir ayrıcalık olarak kabul
ediliyor.
Çoklu
becerilere ne kadar erken yaşta sahip olunursa, o ayrıcalıklar tecrübeyle de
harmanlanabilme şansına sahip oluyor ve daha da kıymetli hâle geliyor.
Değişen
teknolojiler, değişen toplum yapısı ve bunlara bağlı olarak değişen iş yaşamı,
becerilerin de değişimini beraberinde getiriyor. Öyle ki, bazı beceriler hemen
eskiyebiliyorken, bazı adı konulmamış beceriler ise çok kısa bir zamanda
ihtiyaç duyulan becerilerin en tepesine yerleşebiliyorlar.
Örneğin
sosyal medyanın hayatımıza girmesi, görsel beceriler ile video ve fotoğrafa
yönelik becerileri ön plâna çıkardı. Ayrıca teknolojik gelişmeler nedeniyle
yapay zekâya yönelik beceriler, günümüzün en çok ihtiyaç duyulan ve en
ayrıcalıklı becerileri arasında en tepelerde yerini aldı.
Çok
değil, birkaç yıl öncesine kadar çok büyük bir kısmımızın adını dahi duymadığı “blockchain”
teknolojileri, artık yapay zekâ becerileri kadar, hatta daha fazla önemseniyor.
Kabuk
kıran bir yetenek olarak yaratıcılık
Teknolojik
gelişmelerden payını alan sosyal yaşam da değişikliğe uğradı. Hâliyle sosyal
beceriler de yenilendi. Günümüzde sosyal becerilerin başında yaratıcılık
geliyor.
Yaratıcılığı
“olay, olgu ve fikirlere değişik açılarla bakabilme, kalıplaşmış şeylerin
dışında düşünebilme, özgün olabilme, birbirinden bağımsız değişkenleri bir
araya getirip aralarında bağ kurabilme gibi yeteneklerin bütünü” olarak
tanımlarsak yanılmış olmayız.
Bu
becerilere sahip olan insanlar, etraftaki eksiklikleri çabuk fark ederler.
Sorunları hemen çözümleyebilirler. Çözümledikleri sorunlara çabucak çözüm
üretebilirler.
Ayrıca
bu insanlarda merak ve hayret duygusu yüksektir. Meselelere esnek yaklaşabilme
özellikleri belirgindir. Sorunları halı altına süpürmezler.
İletişimin
temeli olarak “ikna”
Sosyal
becerilerden bir başkası ise ikna kabiliyetidir. İkna sadece bireysel ve sosyal
yaşamda değil, hayatın tüm alanlarında geçerli bir olgudur.
Bir
kanaati kabul ettirme, kabul edilen bir kanaati değiştirme, yeni bir kanaat
uyandırma gibi anlamlara gelen ikna, hem kişiler arası iletişimin, hem kitle
iletişiminin, hem de siyasal iletişimin temel konularından biridir.
İkna
kabiliyeti yüksek kişiler, iyi bir gözlem yeteneğine sahiptirler. Sözcükleri
etkili ve çarpıcı bir şekilde kullanabilirler. Olay örgüsünü kurarken çok güçlü
referanslar oluştururlar. Yani tezlerini yasladıkları kaynak ve mantık örgüleri
ikna edicidir. Muhatabının özelliklerini dikkate alan bir yol izlerler.
İletişim araç ve kanallarını çok iyi kullanırlar.
Beden
dillerini de ustaca kullanabilen bu kişiler, muhataplarını gözlemleyerek ondan
gelen örtük ya da açık geri bildirimlere göre yeni bir süreç başlatabilme
becerisine sahiptirler.
Ayrılmaz
üçlü: Uyum, işbirliği, takım çalışması
Adaptasyon
ya da uyum, işbirliği yeteneği ve takım çalışmasına yatkınlık ise, çağımızın en
önemli sosyal becerileri arasında yer alıyor. Öyle ki, çok sayıda alanın iç içe
geçtiği, gerek iş yaşamı ve gerekse sosyal yaşamda farklı alanların birbiriyle
entegre hâle geldiği bir zamanda yaşıyoruz. Bu entegrasyon ve iç içe geçmişlik,
hem uyumu, hem işbirliği yapmayı, hem de takım çalışmasını zorunlu kılıyor. Hâliyle
uyum yeteneği fazla, takım çalışmasına yatkın ve işbirliği kurabilme becerisi
yüksek olan kişiler daha öne çıkıyorlar.
(Devam edecek…)