Bazı şeyleri yeniden okumaya çağrı

Yıllardır “ABD batıyor!”, “ABD ha çöktü ha çökecek” diye haykırıp duruyoruz. Bu haykırışın yükseldiği Türkiye’nin devlet aklı, çökeceği konuşulan ABD’de, geçtiğimiz yıl, tam da BM binasının karşısına inşâ etti Türkevi’ni. Yeniden okuyalım mı? Ne yani, otağ mı kursaydık ABD’nin merkezine? Bedir Gazvesi’nde Nebîler Nebîsinin kurdurduğu gibi bir Türk çadırı mı kursaydık?

NEW York’taki Türkevi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin inşâ ettiği özel bir mekân. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıldığı ilk günden itibaren çok kritik görüşmeler yaptı Türkevi’nde, çok önemli misafirler ağırladı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu için ABD’de. Ve yine Türkevi’nde mühim konuklarla buluşmaya devam ediyor.

Tesla ve SpaceX gibi dev şirketlerin ve “X” (Twitter) adlı sosyal medya platformunun sahibi Elon Musk’ı daha önce Ankara’da kabul eden Erdoğan, bu kez Musk’ı da Türkevi’nde kabul etti.

Musk, spor bir kıyafetle, kucağındaki oğluyla gelmiş görüşmeye.

Görüntülerden anlıyoruz ki, samimî bir havada geçmiş buluşma.

Çocuk hep Musk’un kucağında…

Bütün gazeteciler çocuğa odaklanmış ve belli ki sorulmuş, Musk da şöyle cevap vermiş: “Eşimle ayrıyız, ona ben bakıyorum.”

Bu cevap bende bazı açılımlar meydana getirdi, sizinle de paylaşmak istedim.

Elon Musk Twitter’i satın aldığından bugüne, Twitter’in haşin-azgın kullanıcıları, Musk’un Twitter’i günden güne bitirdiğini söyleyip duruyorlar.

Musk, mavi tik alımını ücretli hâle getirmiş. Mavi tik almayanlara kısıtlamalar getirmiş. Bot, sahte ve gerçek kullanıcısı olmayan hesapları sildirmiş. Dezenformasyonla mücadelede devletlere yardımcı olmaya başlamış…

Ben de kendisini takip ediyorum. Bir paylaşımında dedi ki, “Kendine zaman ayır, sosyal medyadan uzaklaş”.

Sizce dünyanın en yüksek ücretlerinden birini vererek Twitter gibi bir fitne bataklığını satın alan biri neden sosyal medyadan uzak durmayı tavsiye eder?

Elon Musk, Twitter’i satın almadan önce, aynı platformda “blockchain” denilen dijital paralara yönelik aleni spekülasyon yaparak dünya kamuoyunda bu alanla ilgilenen önemli bir kesimi bir anda yükselip bir anda düşen dijital paralara yönlendirerek kimsenin cesaret edemeyeceği bir eylem de yapmıştı.

Onun yaptığı bu eylemden sonra büyük bir kesim dijital para piyasasından çekildi. Ardından bu piyasanın “yatılan yerden para kazandırmak” reklâmcısı olan dolandırıcıları sayesinde pek çok pişman insan akıllandı.

Doğrusu Musk, Twitter’in de, sözde dijital para piyasasının birer çukur olduğunu, bu iki alana doğrudan egemeni olup bizzat müdahale ederek durumu gösterdi.

Erdoğan’ı ziyarete gelen Musk, ya oğlunu bir bakıcıya emanet edemez miydi?

Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı’nın sizi kabul edeceği söylense, görüşme öncesi çocuklarınızı ne yapacağınız aklınıza gelmez mi? “Çocuklarınızla birlikte bekleniyorsunuz” gibi bir detay bilgi verilmedikçe bu soru bir sorun hâline bile gelebilir.

Ki Musk, resmî bir görüşme için gelmiş Türkevi’ne. “Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızı dikkate almıyor, bu ne aymazlık!” diyen de duymadık.

Keza Türkiye’yi ve Erdoğan’ı öyle çok önemsiyor ki iki kez Türkiye’ye gelmenin yanı sıra New York’taki Türkevi’ne de özellikle gidiyor.

Şimdi yeniden manzarayı okuyalım!  

ABD Başkanı olduğu sürede sadece Donald Trump ile görüşmüş olan Musk, başka hiçbir ülkenin lideriyle görüşmeksizin, ülkesi ABD’deki Türkevi’nde Türkiye’nin lideri ile görüşüyor ve onunla yaptığı görüşmeye oğlunu getiriyor.

Genel yaşamında, özellikle de gelecekte oğul X’in zihin dünyasına Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan imajı yerleştiriliyor.

Peki, neden?

Yıllardır “ABD batıyor!”, “ABD ha çöktü ha çökecek” diye haykırıp duruyoruz. Bu haykırışın yükseldiği Türkiye’nin devlet aklı, çökeceği konuşulan ABD’de, geçtiğimiz yıl, tam da BM binasının karşısına inşâ etti Türkevi’ni. 

Yeniden okuyalım mı?

Ne yani, otağ mı kursaydık ABD’nin merkezine? Bedir Gazvesi’nde Nebîler Nebîsinin kurdurduğu gibi bir Türk çadırı mı kursaydık? 

Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “İhtiyaç hâlinde ABD’nin göbeğinde devlet kurarız” şeklindeki o alperen deyişi geliyor akla.

Geçtiğimiz günlerde rahat giyimli ve rahat tavırlı biri daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında görünmüştü de “Cumhurbaşkanı’na yaptığı saygısızlıktan utanması” için ne diller dökmüştü kimileri. Saçmalıktan başka bir şey değildi çıkışları.

Aynı kişilerin, Musk’un bir kolunda oğlunu, bir kolunda Erdoğan’a ait “Adil Bir Dünya Mümkün” adlı kitabı tuttuğunu gösteren fotoğrafı “tarihî fotoğraf” diye iftiharla paylaştıklarını gördüm.

Buna göre Türk Devleti mi büyük, Musk mu?

Erdoğan mı büyük, Musk mu?

Türk Devleti mi büyük, Erdoğan mı?

Saçma soruların saçma cevapları olduğunda absürtlüğe yer olmaz. Bu yüzden saçma sorulara cevap vermemek erdemdir. Tıpkı o rahat giyimli beyefendinin de yaptığı gibi…

Galiba bu konuyu daha sonra geniş çaplı bir dosyayla gündeme getirmenin zamanı geldi.