Bayram, sıradan tatil günü değildir

Bayramlar, her yıl gelip geçen sıradan tatil veya hafta sonu dinlencesi değillerdir. İnsanî ve dinî güzelliklerin birlikte yaşandığı ortak sevinç günleridir. Herkesin kendi iç dünyasından başlayarak taşıdığı sevgi ve huzuru dalga dalga topluma yaydığı müstesna zamanlardır.

TÜRK milleti olarak iki dinî ve beş millî olmak üzere her yıl bayram kutlamaları yaparız. 

Bayramlar, millî veya dinî yönden büyük önemi olan, kutsal sayılan ve milletçe kutlanan özel günlerdir. Bayramların en temel özelliği farklı sosyal ve inanç kesimlerini bir araya getirerek millî ve manevî birlikteliği diri tutması, sağlam ve sarsılmaz temeller üzerine inşâ edilmeleridir.

Ülke olarak millî ve manevî değerlerimize daima sahip çıkan, bu değerlere çok büyük anlam yükleyen ve bu değerler uğruna savaşı göze alabilecek kadar gözü kara bir milletiz. Bayramları bayram yapan, ona yüklenen millî, manevî, kültürel ve sosyal anlamıdır.

Ramazan ayının İslâm âlemi için apayrı bir anlamı vardır. Birincisi, dinimiz İslâm’ın beş temel şartından biri olan oruç bu ayda tutulur. Bu nedenle Ramazan ayı, biz Müslümanlar için en kutsal aydır ve ona “on bir ayın sultanı” deriz.

Ramazan ayını değerli kılan ikinci bir neden ise, kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bu ayda indirilmiştir.

Üçüncü ve İslâm’ın beş temel şartından biri olan, belli bir zamanı olmamakla birlikte, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda mala sahip olan Müslümanlar, bu mallardan belli bir miktarını gerçek ihtiyaç sahibi kimselere vermek suretiyle zekât ibadetini bu ayda yerine getirmeye gayret ederler. Fitrelerini de Ramazan ayı içerisinde verir, ihtiyacı olanlara sadakalarla yardım ederler.

Dini bayramlar maddî, manevî ve sosyal yönden kuşatıcıdırlar. Kabirler bayramlarda dolup taşar, sık aralıklarla yapılan kabir ziyaretleri bayramları daha da anlamlı hâle getirir. Eş, dost, akraba, yaşlı ve komşu ziyaretleri kardeşlik ikliminin değişmesine, dayanışma, yardımlaşma, hoşgörü, birlik ve beraberlik ruhunun artmasına, manevî duyguların tazelenmesine, toplumun bütün sosyal katmanları arasındaki bağın güçlenmesine öncülük eder. Bayramlar her hâlleriyle özel günlerdir. Küsler barışır, dargınlar yakınlaşır. Bayram günlerinde ikramlarda bulunulur.

Bayramlar, her yıl gelip geçen sıradan tatil veya hafta sonu dinlencesi değillerdir. İnsanî ve dinî güzelliklerin birlikte yaşandığı ortak sevinç günleridir. Herkesin kendi iç dünyasından başlayarak taşıdığı sevgi ve huzuru dalga dalga topluma yaydığı müstesna zamanlardır.

Emin olun, ufak tefek sağlık sorunları yaşamakla birlikte bizler Allah’ın çok şanslı kullarıyız. Şükürler olsun, her iki sağlığımız da yerinde; barınacak bir evimiz, sığınacak bir yuvamız, kapımızı çalacak çocuklarımız, eş, dost ve akrabalarımız var.

Bizler için varlık sebebi olan anne ve babamızı, aile büyüklerimizi, yakınlarımızı, hısım-akraba, eş ve dostlarımızı ziyaret edelim. Onlardan uzaklaşmayalım. Uzakta olanları telefonla arayalım. 

Evinde, hasta yatağında ziyaretçi bekleyen yakınlarımızı, kimsesiz, sahipsiz insanları, bayram sevincine katılamayan, hapishanede tahliye bekleyen, hastane köşelerinde şifa arayan, düşkünler yurdunda yol gözleyen insanlarımızı hatırlayalım. Empati kuralım.

Bizler bu güzel bahar günlerinde, dört mevsimi bir arada yaşayan yurdumuzun birbirinden güzel köşelerinde bayramın mutluluğuna gark olurken bunun kıymetini bilelim.

Sosyal, kültürel, ekonomik veya onlarca nedenle üretilen suni bahanelerle dünyanın birçok noktasında ortaya çıkan çıkar amaçlı savaşları, emperyalist güçlerin ürettikleri felâketleri, yapılan yıkımları, uygulanan vahşeti ve şiddeti, sığınacak bir delik arayan o zavallı savaş mağduru insanları gözümüzün önüne getirelim ki Devletimizin, ülkemizin, vatanımızın, milletimizin, ülkümüzün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini bilelim.

Aziz Türk milleti başta olmak üzere, yurt dışındaki bütün vatandaş ve soydaşlarımız ile İslâm âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum.

Allah, Türk milletini korusun ve yüceltsin!