Batı’ya akan nehrin yönü değişmeli: Kazakistan örneği

Sahi, hiç düşündük mü, Türkiye-Kazakistan ortaklığı üzerinde kaç adet doktora çalışması yapıldı? Yabancı devletlerin Kazakistan’daki yatırımlarında Türkiye kaçıncı sırada kaldı? Bu tür sorulara verilecek cevaplar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın ufkunu da ortaya koyuyor…

RUSYA lideri Vladimir Vladimiroviç Putin, Kazakistan’da Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Kemeloğlu Tokayev’in izin verdiği süre dışında kalarak eski Sovyet Rusya sahasına erişmek isterse, siyâsî hayatının en büyük hatasını yapmış olur.

Eski imparatorlukların eski coğrafyalarına erişme hayâlleri anlaşılabilir bir durumdur. Ancak günümüz şartlarını göz önünde bulundurmadan böyle bir eyleme kalkışmanın beklenmedik sonuçları olur.

Kazakistan, 1991’den itibaren 350 milyar dolarlık yatırım çekmeyi başarmış iddialı bir ülkedir. Putin bu durumu görmeden hareket ederse kafası çok ağrır.

Yeni kurulan ülkelerin bir iddiası olmaz ise o ülke önünde sonunda eski konumuna geri döner. Bu normal, anlaşılabilir, makro bir durumdur. Bir devlet için 30 yıl gibi bir sürede, gayrisafi yurt içi hasılasında18 kat artış göstermesi, bir hedefin ve hayâlin olduğunu gösterir. Aynı şekilde, asgarî geçim sıkıntısının altında bulunan kişi sayısı 16 kat azalarak gelirleri 5 kat artmışsa, bu hedefi açık etmiştir.

Ancak gelir adaletsizliği günümüz dünyasında tencereleri başlara geçirecek konuma erişti. Halkın gelir düzeyi 16 kat artarken tepedekilerinki astronomik rakamlarda artıyorsa, içeride kaynayan kazanı söndürmek kolay olmaz. Bu, günümüz ekonomik sistemini tetikleyen ve medeniyet olgusunun önüne geçmiş bir durumdur. İsrail gibi ülkelerde her ne kadar bir ideoloji ve din referans alınsa da, ABD’nin yardımları ve güvenlik üst düzeyde olmasa, ekonominin çatırdadığı gün, ortada İsrail diye işgalci bir devlet de kalmaz.

Kazakistan, nüfusunun çoğunluğunu 20 yıl içerisinde kendinden olacak şekilde evirmeyi başarmış ender ülkelerden birisidir. Cumhuriyeti kullanarak liderlerin bireysel oluşumlarının artık günümüz dünyasında geçer akçe olmadığının en güzel örneklerindendir ayrıca.

Kazakistan dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak, müreffeh ve güzide bir devlet olmak istemektedir. İngiliz Kraliçesi’nin Venedik, Londra ve Pekin güzergâhını ele geçirme plânları bir şekilde ve istenmedik bazı eylemleri de içselleştirerek Tokayev tarafından sahaya sürülmüştür. Bu durum, Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Nursultan Äbişulı Nazarbayev tarafından da desteklenmiştir.

Kraliçe ve Putin ikileminde kalan Kazakistan’a Türk Devletleri Teşkilatı’ndan yardımın gecikmesi ise anlaşılabilir bir durumdur. Teşkilatın ufukları aşan hedeflerinin Kafdağı’nı geçtiğini, yardığını ve dağıttığını bilmiyoruz.

Kazakistan’ı, 1991’de bağımsız olunca ilk tanıyan ülke Türkiye oldu. Aradan 18 yıl geçtikten sonra, ancak 2009’da Kazakistan ile Türkiye arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalandı. Akademik anlamda Azerbaycan hakkında 10 bin doktora tez çalışması yaptıran ABD’ye karşı 100 tez yaptıran Türkiye’nin bir benzer durumu Kazakistan’da da görülmektedir.

Sahi, hiç düşündük mü, Türkiye-Kazakistan ortaklığı üzerinde kaç adet doktora çalışması yapıldı? Yabancı devletlerin Kazakistan’daki yatırımlarında Türkiye kaçıncı sırada kaldı? Bu tür sorulara verilecek cevaplar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın ufkunu da ortaya koyuyor.

Türkiye’de üniversite öğrenimi gören çok sayıda ülke öğrencisi arasında Kazakistan’dan gelen öğrenciler de var. Burada ciddi iki önemli nokta öne çıkıyor: Bunlardan biri şu ki, Türkiye’de öğrenim gören öğrenciler ülkelerine gittikten sonra iletişim kesiliyor. İkincisi ise, bu öğrencilerin Türkiye’den ne derece donanımla gittikleri ve ne kadar memnun oldukları ise tartışmalı.

Kazakistan’daki seçimlerde kadın ve gençlere yüzde 30 kota ayrılması ne derece makbul bir durumdur? 36 yaşındaki Finlandiya Sosyal Demokrat Partisi’nden Finlandiyalı bir politikacı ve şu anki Finlandiya Başbakanı Sanna Mirella Marin ve ekibinin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Doğu’ya doğru gidildikçe erkek hâkimiyeti ortaya çıkıyor. Oysa Selçuklu dönemine bakıldığında kadın valilerin dünya çapında tanındığını görüyoruz.

Zaman ilerledikçe her alanda olduğu gibi kadınların sosyal, siyasal ve toplum hayatındaki yerinin Batı’da artarken Doğu’da azalması, hâlâ değerlerin Batı’ya doğru aktığının göstergesidir. Bu durum en azından akademik çalışmalarla doktora düzeyinde ortaya konularak “tarihin kayıp çocukları” olan Türklerin yeniden medeniyet iddiası ve inşâsı dünya için zorunlu hâl almıştır.

Günümüz dünyasında paranın ilk sırada olduğu bir yapılanmada, Kazakistan ve diğer ülkeler bu prangadan kurtulmak zorundadırlar. Yani para ve güç araç olmalı, amacın önüne geçmemelidir. Paranın araç ve medeniyet, kültür, ahlâk ve kardeşliğinse amaç olduğu geleneksel anlayış hâkimiyeti Batı’nın bütün oyunlarını bozacaktır. Bugün çekilen sıkıntıların temelinde bu araç-amaç meselesi yatmaktadır.