Batı, Ukrayna’yı niçin harcadı?

Putin 2022 yılında Ukrayna’ya saldırarak insanlık tarihinin en büyük hatalarından birini yaptı. Buna karşın Batı’nın Doğu’ya doğru ilerleyişini nasıl durduracağı da düşünüldüğünde, olayın basit olmadığı görülüyor. Rusya Ukrayna’ya saldırarak, “NATO’ya girmek isteyen olursa başına bunlar gelir” demek isterken, Batı da, “NATO’ya girmezseniz başınıza neler gelir neler!” demek istediğinden Ukrayna’yı harcadı.

MAKRO ölçekte devlet yönetimi sebep-sonuç ve dinamik yapı üzerinden yürür. Dinamik yapıyı yürüten lider ise mikro ölçekte kuantum politika ile muktedir olmaya çalışır. Mikro ölçekteki kişilerin makro ölçeğe hükmetmesinin en belirgin aşamalarından biri de savaş döneminde ortaya çıkar.

İşlerin hızlı yürümesi için liderler ve bağlı bulundukları hükûmetler meclis, senato veya parlamentodan tam yetki alırlar. Yönetim sistemi ne olursa olsun, yetki liderde olacağı için, tek bir ağızdan çıkan sözler de böylece eyleme dökülür.

Sıkıntılı yapı ve özellikteki dinamik sistemlerde birlikteliğin sağlanmasında eksik yerler, dış etkenler veya iç dinamiklerin aktif rol oynamasıyla giderilmeye çalışılır. Toplumların esası, bireyin özgürlüğü ve gönüllülüğü ile doğrudan orantılıdır.

Böyle bir duruma dünya Rusya ve Ukrayna üzerinden bir kez daha acı bir deneyimle şahit olmaktadır. Rusya lideri Vladimir Putin tam yetki, gizli plân ve gözü dönmüş şekilde var gücüyle Ukrayna’ya saldırıyor. Bu saldırıları operasyon veya işgal gibi teknik terimlere hapsetmek olayın çözümünde yeterli olmayabilir.

Volodimir Zelenski’nin, ülkesinin eksik gördüğü yerde Batı ve NATO’ya güvenmiş olması tarihsel bir hatadır.

NATO’ya 2008’den itibaren üye olmaya çalışan Ukrayna’nın hayâlleri boşa çıktı. Avrupa Birliği (AB) de sözden öteye geçemiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinden (ABD, Fransa, İngiltere, Çin, Rusya) biri olan Rusya’nın kendi aleyhinde hiçbir karara imza atmayacağı için ciddî bir kararın çıkmayacağı da açıktır. Fırsatı kollayan Şi Cinping de “Tayvan, Çin toprağıdır” diyerek yoluna devam etti.

Belarus, Çin ve silah desteğiyle önceden plânladığı savaş hamlesini tek tek uygulayan Putin’in hedefleri arasında NATO ve AB de olduğundan, NATO ve AB, Rusya ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Çünkü NATO’nun doğuya doğru ilerleme stratejisi Ukrayna saldırısıyla son bulur mu, onu da kestirmek zor. Zira bütün yanlışa ve savaşa karşı olmanın yanında AB ve NATO’yu kendisine tehdit olarak gören bir Rusya, her defasında bu tür oluşumlara savaş açacaktır.

Rusya’nın AB ve NATO’ya karşı olmasının yanında iki etken daha ortaya çıkmıştır: Bunlardan biri Rus gazı ile ısınan Batı ve İngiltere başta olmak üzere AB’nin doğuya ilerleyişinin Rusya için artan oranda tehdit unsuru olmasıdır. Bu olaylar, Türk devletleri ve Kazakistan örneğinde olduğu gibi Rusya’nın sıkı takibi arasındadır.

Putin maalesef cana kıyıyor ve kan akıtıyor. Bu can ve kan olayı açıktan, dünyanın gözü önünde cereyan ediyor.

AB, ABD ve NATO yirmi yıldır doğuya doğru kayan finans merkezlerini durdurma ve geri çevirme plânı yapsa da bunun artık mümkün olmadığını İngiltere görüyor ve buna göre sinsi bir plân uyguluyor. Yeni finans merkezlerinde ve Pekin-Londra hattında köşe taşlarını tutmak istiyor. Bunun için küçük engel gördüğü ne varsa ortadan kaldırıp büyükler ile anlaşma yoluna gidecekler. Bu noktada Ukrayna’yı harcadılar.

Putin 2022 yılında Ukrayna’ya saldırarak insanlık tarihinin en büyük hatalarından birini yaptı. Buna karşın Batı’nın Doğu’ya doğru ilerleyişini nasıl durduracağı da düşünüldüğünde, olayın basit olmadığı görülüyor. Rusya Ukrayna’ya saldırarak, “NATO’ya girmek isteyen olursa başına bunlar gelir”  demek isterken, Batı da, “NATO’ya girmezseniz başınıza neler gelir neler!” demek istediğinden Ukrayna’yı harcadı.

Hatırlayalım bir defa; ABD, Doğu Avrupa ülkelerine askerî yığınak yaptı. Trump olsa belki bu olmayabilirdi. Ancak bunu bilen derin ABD baronları Biden’i başkan seçtirerek Doğu Avrupa ülkelerine yerleşti. Estonya, Letonya, Litvanya ve İsveç diken üstünde. Çünkü Estonya’nın kuzeyinden Baltık Denizi’ne açılan Rusya, Letonya ile Litvanya’yı geçerek Polonya’nın üzerindeki Rus topraklarına ulaşır. Baltık Denizi’nin solunda ise İsveç bu duruma kayıtsız değildir.

Doğuya doğru sürekli olarak genişleme amacını güden NATO, sütten çıkmış ak kaşık değildir. Son yirmi yıldır kendisini askerî harcamalar açısından geliştiren ülkelerin başında Çin, Rusya, Hindistan, Güney Kore ve Suudi Arabistan gelmektedir. Yine “Neden son yirmi yılda bu ilkeler askerî yatırıma katlanarak bütçe ayırdı?” diye sorulursa, cevap, Batı’nın Doğu’ya doğru NATO, AB ve de ekonomi-finans merkezleri açısından bir genişleme politikası olduğu görülür. Bunu test etmek isteyenler Rusya eli ile Ukrayna’yı harcadılar. Peki, Rusya haklı mı? Cevap: Hiçbir savaşın haklılığını savunmak doğru olmasa gerektir.

ABD’nin Yunanistan’da Türkiye sınırına 20 kilometre mesafedeki Dedeağaç’a askerî yığınak yaptığını biliyoruz. Burayı haritada bir işaretleyiniz. Ardından Norveç’in kuzeyindeki Barent Denizi’nin doğusundaki boğazı işaretleyerek haritada çiziniz. Karşınıza çıkan doğru tam olarak NATO’nun doğu sınır çizgisi gibidir. Buna göre Belarus ve Ukrayna ortadan ikiye bölünmüş şekildedir. Bu nedenle NATO’nun Kuzey Avrupa’daki gücü ve etkinliği artmıştır. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Askerlerimiz ve jetlerimiz hazır” demekle olası bir NATO üyesi ülke için söz ile ifadeyi dile getirmektedir.

Batı bir deneme yapmıştır ve Rusya’nın tepki vereceğini test etmiştir. Benzer şekilde Rusya da NATO’yu test etmiştir. Ukrayna strateji ve diplomatik hataların bedelini öderken, Rusya ise resmen zulüm ve işgal peşinde koşuyor. Ancak bu koşuşun ardında panik bir durum da var. Zira NATO Soğuk Savaş sırasında katılan, Sovyet Birliği’nin yıkılması ve Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrasında katılan (2014) ülkelerle birlikte sürekli olarak doğuya doğru genişlemiştir. 

Doğuya doğru ilerlemeye mecbur olan Avrupa, Ukrayna ile duracak mı? Kazakistan ve Ukrayna’da en aktif ülkelerden biri İngiltere’dir. Batı’nın Doğu’ya doğru ilerlemesi sadece NATO ile sınırlı kalmayacaktır. Bunun için kolayca harcayabilecekleri ülkeler olarak gördükleri Türkiye, Suriye, Irak, Kıbrıs, İran ve Türk devletleri hedefler arasındadır.

Rusya’nın yaptığı işgal ortadadır. Asla tasvip edilecek bir tarafı olamaz. Suriye üzerinden gelen göçmenleri kabul etmeyen Batı, Ukrayna göçmenlerine kapılarını sonuna kadar açtı. Ukrayna kurulduğunda doğan çocuklar ve Batı’nın yaşlı nüfusu düşünüldüğünde Batı’nın hiç de masum olmayan sinsi bir oyunu var sanki. Ukraynalı, eğitimli, becerikli, genç ve kültürel bağları olan mültecileri seve seve alıp kullanacaktır. Rusya ve Ukrayna kaybederken Batı kazanmak için Ukrayna’yı harcadı.