Batı Türkistan: Dünü, bugünü ve yarını (3)

Enver Paşa, yanındaki bir avuç Mücahit ile Duşenbe yakınlarındaki Belcivan köyüne çekildi. Kızıl Ordu’nun üzerine geldiğini gören Enver Paşa ile Mücahitleri ya kaçmaya devam edeceklerdi ya da şehadeti göze alıp son nefeslerine kadar çarpışacaklardı. Onlar şehadeti seçti. Enver Paşa, o elinde kalan bir avuç Mücahit ile birlikte atlarını Rus ordusunun üzerine sürdüler. 4 Ağustos 1922 günü Enver Paşa şehit düştü.

Enver Paşa Dönemi

ENVER Paşa hiç şüphesiz Osmanlı’nın son dönemi için adından en çok söz edilen ve yaptıkları ile (hâlâ) en çok tartışılan isimlerin başında geliyor.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin en önemli liderlerinden olan Enver Paşa (İsmail Enver), Harbiye Nazırı unvanı ile Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na (Almanya ile birlikte) girmesinde büyük bir rol oynamıştı. 1918’de Osmanlı Devleti’nin yenilgiyi kabul etmesi ile birlikte Talat Paşa liderliğindeki İttihat ve Terakki hükûmeti görevi bırakmak zorunda kaldı. Enver Paşa, İngilizlerin İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerini yakalama kararı üzerine yurtdışına kaçtı.

Enver Paşa, Almanya’da bulunduğu süre içinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yeniden teşkilâtlanması için çalıştı. Talat Paşa’nın ölümü ile birlikte cemiyetin doğal lideri oldu. Berlin’de istediği desteği bulamayan Enver Paşa, rotasını Rusya’ya çevirdi.

Enver Paşa, Rusya’daki Sovyet Bolşevik Devrimi ile yakından ilgileniyordu. Bolşevikler de Enver Paşa’yı ve Osmanlı coğrafyası üzerindeki etkisini biliyorlardı.

Enver Paşa doğu cephesinde Ruslara karşı, daha doğrusu Rus Çarlığı’na karşı savaşmıştı. Sarıkamış Harekâtı’nda yaşanan büyük felâket sonrası ise apar topar İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştı. Rus Çarlığı’na karşı savaşan Sovyet Bolşevikler, Enver Paşa için pekâlâ yeni bir müttefik olabilirdi.

Sovyet Rusya’sı Çarlık Rusya’sından çok farklıydı. Ama aynı büyük ideallere, aynı stratejik hedeflere ve tabiî aynı işgalci zihniyete sahipti. Bolşevikler Enver Paşa’ya her daim ihtiyatla yaklaşmakla beraber “onu kullanabilecekleri” düşüncesi ile Moskova’ya davet etmişlerdi.

Enver Paşa, Sovyetlerin davetini kabul etmişti. Burada Çiçerin ve Lenin ile görüştü. Daha sonra Bakü’de gerçekleşen Doğu Halkları Kurultayı’na LibyaTunusCezayir ve Fas’ı temsilen katıldı. Ancak buradaki görüşmelerden de beklediği sonucu alamadı. Bu görüşmeler sırasında yeni kurulan Sovyetlerin asıl niyetlerini ve kirli emellerini az çok anlamaya başlamıştı.

Daha sonra tekrar Moskova’ya gelerek Bolşeviklerle görüşmeye devam etti. Bazı tarihçiler bu durum için Enver Paşa’nın Bolşeviklerin oyununa geldiğini, onu kendi emelleri için kullandıklarını, Enver Paşa’nın bu oyunu anlamadığını veya bile bile rıza gösterdiğini söylerler.

Oysa bahsettiğim gibi, Enver Paşa, Sovyetlerden istediği gibi bir destek alamayacağını ve niyetlerini daha ilk Moskova temaslarında ve Bakü’deki kurultayda anlamıştı. Ancak o devrin şartları düşünüldüğünde Enver Paşa’nın önünde pek fazla seçenek kalmamıştı.

Moskova temasları sırasında ilk olarak Anadolu’ya gelip yeni örgütlenen istiklâl mücadelesine katılmak istemişti. Bunu denemiş, bu konuda görüşmeler yapmış, ama bu talebi yeni kurulan Ankara Hükûmeti tarafından kabul edilmemişti.

Önündeki diğer seçenek, İttihat ve Terakki ruhunu başka coğrafyalarda yeniden canlandırmaktı. Ancak Osmanlı Devleti yıkılmış ve Anadolu harici tüm Osmanlı toprakları işgal edilmişti. Enver Paşa bir kaçaktı ve her yerde aranıyordu.

Enver Paşa’nın önünde tek bir seçenek kalmıştı. Sovyetlerle mecburi bir iş birliği yapacaktı. Ancak onun nihaî hedefi Türkistan’a gidip hem Rus işgalini durdurmak, hem de ata yurdunda birlik ve beraberliği sağlayarak diriliş ateşini yeniden yakmaktı. Buradan sağlayacağı güçle yeniden Anadolu topraklarına girmeyi hayâl ediyordu. Türkistan’dan bir kahraman olarak geri dönecekti. Kuracağı Turan Ordusu ile (kimine göre bir İslâm Ordusu ile) önce Anadolu’yu, sonra sırasıyla işgal edilen diğer tüm Osmanlı topraklarını kurtaracaktı.

Sovyetlerin de Enver Paşa ile ilgili plânları vardı. Onlar işgal ettikleri Türkistan topraklarında güçlenmeye başlayan direnişi kırmak, Hindistan’dan yayılan İngiliz işgalciliğini durdurmak ve Osmanlı’dan kopartılan Müslüman coğrafyalarda Sovyetlerin propagandasını yaptırmak için Enver Paşa’yı kullanmayı plânlıyorlardı.

Enver Paşa Rusların niyetlerini anlamıştı. Önce Batum’a, daha sonra Buhara’ya geçti. Enver Paşa’nın gelişi Türkistan halkı tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Türkistanlı Mücahitler Osmanlı Ordusunun eski Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın direnişe liderlik etmesini istiyorlardı. Enver Paşa, Türkistanlı Mücahitlerin desteğini almıştı ama bir kısım Türkistanlı lider, Paşa’nın gelişini hoş karşılamamıştı.


Türkistan İstiklâl Mücadelesi’nde aktif şekilde savaşmış, yazarımız Orhan Mücahit’in büyükbabası Yunus Ali Mücahit

Türkistan Türkleri kendi aralarında hâlâ bir birlik kuramamışlardı. Kavmiyetçilik ve liderlik hırsları yüzünden bir araya gelemiyorlardı. Bazı liderler çoktan Bolşevik Sovyetlerin propagandalarına kanmış, kendi aralarında birtakım anlaşmalar yapmışlardı.

Enver Paşa kendisine sonuna kadar güvenen ve inanan bir grup Türkistanlı lider ve Mücahitlerle Ruslara karşı büyük bir direniş harekâtı başlattı. Enver Paşa ve Türkistanlı Mücahitler onca imkânsızlığa rağmen Duşenbe’yi Ruslardan kurtardı.

Bu önemli zafer Türkistan’da büyük bir yankı uyandırdı. Ancak diğer Türkistanlı liderler Enver Paşa liderliğindeki harekâta yine destek vermediler. Kızı Ordu, çok daha büyük bir ordu ile Enver Paşa’nın üzerine geldi. Modern ve güçlü Kızıl Ordu birliklerine karşı Enver Paşa ve Mücahitlerin bu sefer fazla şansı yoktu. Bu savaşı kaybeden Enver Paşa, geri çekilmek zorunda kaldı. Yardım istediği Türkistanlı diğer liderlerden yine karşılık bulamadı.

Enver Paşa, yanındaki bir avuç Mücahit ile Duşenbe yakınlarındaki Belcivan köyüne çekildi.

Kızıl Ordu’nun üzerine geldiğini gören Enver Paşa ile Mücahitleri ya kaçmaya devam edeceklerdi ya da şehadeti göze alıp son nefeslerine kadar çarpışacaklardı. Onlar şehadeti seçti. Enver Paşa, o elinde kalan bir avuç Mücahit ile birlikte atlarını Rus ordusunun üzerine sürdüler. 4 Ağustos 1922 günü Enver Paşa şehit düştü.

Enver Paşa’nın hayatı ve yaptıkları hâlâ çok tartışılıyor. Kimine göre aldığı kararlar ve yaptıkları ile Osmanlı’nın çöküşünü hızlandıran hırslı ve kibirli bir vatan hainidir o. Kimine göre ise bazı büyük hatalar yapsa bile özünde vatanperver olan, dâvâsı İslâm ve Turan olmuş büyük bir komutan, büyük bir liderdi o.

En doğrusunu Allah bilir, ancak Enver Paşa, Türkistanlı Mücahitler için her daim bağımsız ve özgür Türkistan için gözünü kırpmadan şehadete koşan büyük bir kahraman olmuştur.

(Devam edecek…)