Enver
Paşa Dönemi
ENVER Paşa hiç şüphesiz
Osmanlı’nın son dönemi için adından en çok söz edilen ve yaptıkları ile (hâlâ) en
çok tartışılan isimlerin başında geliyor.
İttihat
ve Terakki Cemiyeti’nin en önemli liderlerinden olan Enver Paşa (İsmail Enver),
Harbiye Nazırı unvanı ile Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na (Almanya ile
birlikte) girmesinde büyük bir rol oynamıştı. 1918’de Osmanlı Devleti’nin yenilgiyi
kabul etmesi ile birlikte Talat Paşa liderliğindeki İttihat ve Terakki hükûmeti
görevi bırakmak zorunda kaldı. Enver Paşa, İngilizlerin İttihat ve Terakki Cemiyeti
üyelerini yakalama kararı üzerine yurtdışına kaçtı.
Enver
Paşa, Almanya’da bulunduğu süre içinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yeniden
teşkilâtlanması için çalıştı. Talat Paşa’nın ölümü ile birlikte cemiyetin doğal
lideri oldu. Berlin’de istediği desteği bulamayan Enver Paşa, rotasını Rusya’ya
çevirdi.
Enver
Paşa, Rusya’daki Sovyet Bolşevik Devrimi ile yakından ilgileniyordu. Bolşevikler
de Enver Paşa’yı ve Osmanlı coğrafyası üzerindeki etkisini biliyorlardı.
Enver
Paşa doğu cephesinde Ruslara karşı, daha doğrusu Rus Çarlığı’na karşı savaşmıştı.
Sarıkamış Harekâtı’nda yaşanan büyük felâket sonrası ise apar topar İstanbul’a
dönmek zorunda kalmıştı. Rus Çarlığı’na karşı savaşan Sovyet Bolşevikler, Enver
Paşa için pekâlâ yeni bir müttefik olabilirdi.
Sovyet
Rusya’sı Çarlık Rusya’sından çok farklıydı. Ama aynı büyük ideallere, aynı
stratejik hedeflere ve tabiî aynı işgalci zihniyete sahipti. Bolşevikler Enver
Paşa’ya her daim ihtiyatla yaklaşmakla beraber “onu kullanabilecekleri”
düşüncesi ile Moskova’ya davet etmişlerdi.
Enver
Paşa, Sovyetlerin davetini kabul etmişti. Burada Çiçerin ve Lenin ile görüştü.
Daha sonra Bakü’de gerçekleşen Doğu Halkları Kurultayı’na Libya, Tunus, Cezayir ve Fas’ı temsilen katıldı. Ancak buradaki görüşmelerden de beklediği
sonucu alamadı. Bu görüşmeler sırasında yeni kurulan Sovyetlerin asıl niyetlerini
ve kirli emellerini az çok anlamaya başlamıştı.
Daha
sonra tekrar Moskova’ya gelerek Bolşeviklerle görüşmeye devam etti. Bazı
tarihçiler bu durum için Enver Paşa’nın Bolşeviklerin oyununa geldiğini, onu
kendi emelleri için kullandıklarını, Enver Paşa’nın bu oyunu anlamadığını veya
bile bile rıza gösterdiğini söylerler.
Oysa
bahsettiğim gibi, Enver Paşa, Sovyetlerden istediği gibi bir destek
alamayacağını ve niyetlerini daha ilk Moskova temaslarında ve Bakü’deki
kurultayda anlamıştı. Ancak o devrin şartları düşünüldüğünde Enver Paşa’nın
önünde pek fazla seçenek kalmamıştı.
Moskova
temasları sırasında ilk olarak Anadolu’ya gelip yeni örgütlenen istiklâl
mücadelesine katılmak istemişti. Bunu denemiş, bu konuda görüşmeler yapmış, ama
bu talebi yeni kurulan Ankara Hükûmeti tarafından kabul edilmemişti.
Önündeki
diğer seçenek, İttihat ve Terakki ruhunu başka coğrafyalarda yeniden
canlandırmaktı. Ancak Osmanlı Devleti yıkılmış ve Anadolu harici tüm Osmanlı
toprakları işgal edilmişti. Enver Paşa bir kaçaktı ve her yerde aranıyordu.
Enver
Paşa’nın önünde tek bir seçenek kalmıştı. Sovyetlerle mecburi bir iş birliği
yapacaktı. Ancak onun nihaî hedefi Türkistan’a gidip hem Rus işgalini durdurmak,
hem de ata yurdunda birlik ve beraberliği sağlayarak diriliş ateşini yeniden yakmaktı.
Buradan sağlayacağı güçle yeniden Anadolu topraklarına girmeyi hayâl ediyordu. Türkistan’dan
bir kahraman olarak geri dönecekti. Kuracağı Turan Ordusu ile (kimine göre bir
İslâm Ordusu ile) önce Anadolu’yu, sonra sırasıyla işgal edilen diğer tüm Osmanlı
topraklarını kurtaracaktı.
Sovyetlerin
de Enver Paşa ile ilgili plânları vardı. Onlar işgal ettikleri Türkistan
topraklarında güçlenmeye başlayan direnişi kırmak, Hindistan’dan yayılan
İngiliz işgalciliğini durdurmak ve Osmanlı’dan kopartılan Müslüman
coğrafyalarda Sovyetlerin propagandasını yaptırmak için Enver Paşa’yı
kullanmayı plânlıyorlardı.
Enver Paşa Rusların niyetlerini anlamıştı. Önce Batum’a, daha sonra Buhara’ya geçti. Enver Paşa’nın gelişi Türkistan halkı tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Türkistanlı Mücahitler Osmanlı Ordusunun eski Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın direnişe liderlik etmesini istiyorlardı. Enver Paşa, Türkistanlı Mücahitlerin desteğini almıştı ama bir kısım Türkistanlı lider, Paşa’nın gelişini hoş karşılamamıştı.

Türkistan İstiklâl Mücadelesi’nde
aktif şekilde savaşmış, yazarımız Orhan Mücahit’in büyükbabası Yunus Ali
Mücahit
Türkistan
Türkleri kendi aralarında hâlâ bir birlik kuramamışlardı. Kavmiyetçilik ve
liderlik hırsları yüzünden bir araya gelemiyorlardı. Bazı liderler çoktan Bolşevik
Sovyetlerin propagandalarına kanmış, kendi aralarında birtakım anlaşmalar
yapmışlardı.
Enver
Paşa kendisine sonuna kadar güvenen ve inanan bir grup Türkistanlı lider ve Mücahitlerle
Ruslara karşı büyük bir direniş harekâtı başlattı. Enver Paşa ve Türkistanlı
Mücahitler onca imkânsızlığa rağmen Duşenbe’yi Ruslardan kurtardı.
Bu
önemli zafer Türkistan’da büyük bir yankı uyandırdı. Ancak diğer Türkistanlı
liderler Enver Paşa liderliğindeki harekâta yine destek vermediler. Kızı Ordu,
çok daha büyük bir ordu ile Enver Paşa’nın üzerine geldi. Modern ve güçlü Kızıl
Ordu birliklerine karşı Enver Paşa ve Mücahitlerin bu sefer fazla şansı yoktu. Bu
savaşı kaybeden Enver Paşa, geri çekilmek zorunda kaldı. Yardım istediği
Türkistanlı diğer liderlerden yine karşılık bulamadı.
Enver
Paşa, yanındaki bir avuç Mücahit ile Duşenbe yakınlarındaki Belcivan köyüne
çekildi.
Kızıl
Ordu’nun üzerine geldiğini gören Enver Paşa ile Mücahitleri ya kaçmaya devam
edeceklerdi ya da şehadeti göze alıp son nefeslerine kadar çarpışacaklardı.
Onlar şehadeti seçti. Enver Paşa, o elinde kalan bir avuç Mücahit ile birlikte atlarını
Rus ordusunun üzerine sürdüler. 4 Ağustos 1922 günü Enver Paşa şehit düştü.
Enver
Paşa’nın hayatı ve yaptıkları hâlâ çok tartışılıyor. Kimine göre aldığı
kararlar ve yaptıkları ile Osmanlı’nın çöküşünü hızlandıran hırslı ve kibirli bir
vatan hainidir o. Kimine göre ise bazı büyük hatalar yapsa bile özünde vatanperver
olan, dâvâsı İslâm ve Turan olmuş büyük bir komutan, büyük bir liderdi o.
En
doğrusunu Allah bilir, ancak Enver Paşa, Türkistanlı Mücahitler için her daim bağımsız
ve özgür Türkistan için gözünü kırpmadan şehadete koşan büyük bir kahraman olmuştur.
(Devam edecek…)



