Rus
işgaline karşı Türkistan cephesi
TÜRKİSTAN toprakları Rus ve
Çin işgalinden sonra Batı ve Doğu olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Doğu Türkistan,
Komünist Çin tarafından ve Batı Türkistan da Çarlık Rusya’sı tarafından işgal
edildi. Türkistan bu işgal öncesinde kendi içinde zaten bölünmüştü. Bölünen bu
hanlıklar Osmanlı İmparatorluğu’ndan yardım istediler. Ancak Osmanlı İmparatorluğu
da çok zor durumdaydı. Üç kıtada yedi düvele karşı savaşan Osmanlı, bir de Batılıların
kışkırttığı iç isyanlarla uğraşıyordu. Osmanlı gerekli desteği sağlayamazdı. Türkistan
halkı bu işgale karşı yalnızdı.
Türkistan’daki
Rus işgali, Çarlık dönemi sonrası başa geçen Bolşevikler döneminde de devam
etti. Bolşevikler Çarlık döneminde çok daha farklı taktikler kullanıyorlardı.
Ancak Türk yurdundaki işgal ve zulüm aynen devam ediyordu.
Türkistanlılar
Rus işgaline karşı başlarda bazı başarılar elde etseler de hem sayı, hem de
silah bakımından üstün olan Ruslara karşı başarı sağlayamadılar. Ayrıca
Rusların kirli propagandalarına ve vaatlerine kanan bazı zayıf karakterli
liderler yüzünden Türkistan şehirleri bir bir işgal edilmeye başlandı. Çarlık
Rusya’sına başkaldıran Bolşeviklerin daha iyi olacağını sanan Türkistanlılar zamanla
büyük bir hayâl kırıklığı yaşadılar. Başa geçen Bolşevikler ilk başlarda hoş
gözükseler de zaman içinde Çarlık döneminden farklı olmadıklarını gösterdiler.
Ruslar
ayrıca öncelikli hedef olarak işgal edecekleri bölgede kendilerine engel olan
ya da olacağını düşündükleri kanaat önderlerini ve işgale karşı direniş
gösteren liderleri seçtiler. Onları, eğer ele geçiremezlerse o liderlerin
ailelerini katlederek direnişe engel olmaya çalıştılar.
Korbaşılar
(Basmacılar) Dönemi
Türkistan’ın
Rus işgaline karşı koyamamasının üç temel sebebi vardı:
1.
Türkistan halkının kendi içinde birlik ve beraberliği bir türlü sağlayamaması… İşgalin
ilk yıllarında bile hanlıklar arasında asırlardır süregelen taht ve toprak mücadeleleri
devam ediyordu. Rusların bölge halkını bölmesi ve iç karışıklık çıkarması kolaydı.
2.
Türkistanlıların asker ve silah bakımından güçsüz olması… Türkistan’da modern
bir düzenli orduya ve gerekli silah ve cephaneye sahip bir devlet veya hanlık
yoktu.
3.
Türkistan halkı bu işgale karşı yalnız kaldı. Osmanlı zaten çok zor durumdaydı.
İslâm âlemi ise tamamen parçalanmıştı.
Türkistan
halkı Rus işgaline karşı sessiz kalmadı. İstiklâl ve hürriyet aşkı Türk’ün
kanında vardı. Türkistanlılar güçlü Rus ordularına karşı Kuvay-ı Milliye
benzeri, başlarda bölgesel, küçük çaplı, dağınık fakat daha sonra güçlü ve
büyük bir direnişe geçtiler.
Bu
direnişçilere Türkistanlılar “Korbaşılar”, Ruslar ise “Basmacılar” diyordu. Kaynaklarda
“Korbaşılar” adının, harekâtın ilk liderlerinden olan Ergaş Korbaşı’dan ya da
Korbaşı Ergaş’tan geldiği söylenir.
“Basmacılar”
adı, Rusların bu istiklâl harekâtını önemsizleştirmek ve direnişi bir çapulcu ve
haydut ayaklanması gibi göstermek için kullandığı bir tabirdir aslında. Basmacı
adının, direnişi başlatan halkın bir kısmının halıcılık/basmacılık yapan köylü
esnaftan kaldığı yazar kitaplarda.
Türkistan’daki bu millî ayaklanmanın temelini yerel köylü halk oluşturuyordu. Ayaklanma zaman içinde yayılmaya başladı. Bu mücadelenin ilk liderliğini Ergaş Korbaşı (Korbaşı Ergaş) yaptı. Ergaş’dan sonra liderliği Şîr Muhammed Beg aldı. Muhammed Beg liderliğindeki Özbekler, Fergana’nın büyük bir kısmını kontrollerine almayı başardılar.
Fergana
vadisi
Buraya
kadar gelmişken, daha sonra yine bahsedeceğimiz Fergana vadisinden de söz
edelim.
Fergana
vadisi öyle bir coğrafyadır ki burası için âlimler, şairler ve hanlar, “Türkistan’ın
incisi”, “Türkistan’ın kalbi”, “Türkistan’ın ruhu” yakıştırması yapmışlardır.
Fergana vadisi bugün Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan Devletlerinin
bulunduğu yaklaşık 22
bin kilometrelik bir alana hâkim; kuzeyden Tanrı dağlarının Çotkal silsilesi,
kuzeydoğudan Fergana dağları, güneyden Alay ve Türkistan sıradağları ile çevrili
çok stratejik ve önemli bir coğrafyadır.
Türkistan
için stratejik açıdan, ekonomik yönden, tarihî bakımdan, dinî ve manevî yönü
ile de çok kıymetlidir Fergana. Tarihçiler Rus işgaline karşı millî mücadele
harekâtının Türkistan’daki diğer bölgelere göre Fergana’da çok daha güçlü ve başarılı
olmasını, daha çok bölgenin coğrafî şartlarına bağlarlar. Etrafı sıradağlarla
çevrili bu vadi, coğrafî şartlar bakımından millî mücadelede Türkistan halkı
için elverişliydi.
Ancak
asıl neden bu değildi. Asıl neden, bölge halkının millî ve manevi değerlere
bağlılığının diğer bölgelere göre yüksek olmasıydı. Bölge, zamanında çok sayıda
İslâm âlimine ve kıymetli kanaat önderine ev sahipliği yapmıştı.
Fergana’daki
bu uyanışı bastırmak için Sovyet Kızıl Ordusu hemen harekete geçti. Ancak
başarılı olamadı. Fergana’da Mehmet Emin Beg tarafından merkezî bir hükûmet
kuruldu. Fergana’dan yayılan istiklâl ateşi Buhara ve Hive hanlıklarına
sıçradı.
Ruslar
Türkistan üzerine daha güçlü gelmeye başladılar. Ruslara karşı bölgesel olarak
bazı önemli başarılar elde eden Türkistanlılar maalesef yine bir birlik olmayı
başaramadı. Kabilecilik, hancılık ve liderlik mücadeleleri yüzünden birlik ve
beraberliği sağlayamayan Türkistanlılar, Ruslara karşı ağır kayıplar vermeye
başladılar.
Türkistan’da
birlik ve beraberlik tüm o acı tecrübelere rağmen hâlâ tam olarak sağlanamamıştı.
Direnişçiler arasında hâlâ görüş farklılıkları ve liderlik mücadeleleri devam
ediyordu. İşte tam da bu sırada Türkistan’ın bağımsızlık ve hürriyet savaşı için
yeni bir umut doğdu. Enver Paşa, Türkistan’ın millî mücadelesine yardım etmek
için ata yurduna geldi.
Enver
Paşa’nın gelişi ile birlikte Türkistanlılar için artık “Mücahitler” dönemi
başlamıştı…
(Devam edecek…)