ABD’nin eski başkanı ve yeni başkan adayı Tramp’a bir defa daha suikast teşebbüsünde bulunuldu.
Tramp elinde sopasıyla golf oynarken, ateş edildi. Kurşun hedefi bulmadı.
Korumalar da ateş açan kişiye hemen dört mermiyle cevap vermişler ama adam arabasına binip kaçmış. Kısa süre sonra yakalandı. Tam olarak 40 dakika sonra. Ateş açan kişi, 58 yaşında kır saçlı biri.
Göz ardı etmeyelim, olay ABD olduğu için bu tarif noksan. “Kır saçlı biri” deyip geçmek olmaz, rengini de hemen belirtmek gerekir. O yüzden doğru tarif şöyle: 58 yaşında, kır saçlı, beyaz bir erkek. Adı: Ryan Wesley Routh.
Emniyet yetkilisinin açıklamasına göre 400-500 metreden ateş etmiş.
Kaçtığı yerde Kaleşnikof silah ve çanta bulundu. Ateş açan kişinin elindeki silahı yere atması, çanta ve diğer bazı malzemeleri orada bırakması ilginç bir ayrıntı. Vuramayınca panikledi herhâlde.
Kaleşnikof olarak bilinen AK-47 isimli silahın Rus malı olması da önemli bir husus. Talihin cilvesi bir bakıma.
O silahı kullanan kırbaş, dört yıl önceye kadar Tramp taraftarıymış ancak son dönemde Baydın ve Kamala’nın sözlerine inandığını ve buna göre hareket ettiğini söylemiş.
Eski başkan da bu ifade üzerine şöyle konuştu: “Onların söylemleri bana ateş açılmasına sebep oluyor. Oysa ülkeyi kurtaracak kişi benim. Ülkeyi hem içeriden, hem de dışarıdan yok eden onlar.”
Cep telefonu kayıtlarına göre, Routh’un pazar günü saat 01.59’dan 13.31’e kadar yaklaşık 12 saat boyunca golf sahasının ağaçlık bölgesinde vakit geçirmiş. O kadar uzun zaman içinde ne yedi, ne içti, nasıl ihtiyaç giderdi; bunlar da akla geliyor ister istemez. Yakalandığı anda “İşte şimdi def-i hâcet eyledik” dediyse bazı sorular cevap bulmuş sayılır.
“Niye durdurduğumuzu biliyor musun?” diye soran polislere “Evet” demiş.
*
Tramp ilk suikast teşebbüsünde kulağından yaralanmıştı.
Sonrasında kurşun geçirmez cam kafes içinde miting yapmak zorunda kaldı.
Sadece bu iki harekete bakarak diyebiliriz ki, “Amerikan halkı suikast meraklısı”. Silah da bol. Evlerde nüfustan fazla silah mevcut. Bazılarının evinde silah ve cephane için özel odalar, salonlar, garajlar, garaj altı depolar bulunuyor. Askerî bir birliği donatacak kadar malzemeye sahip olanlar var.
Ama bundan daha önemli olan husus, söz konusu iki eylemin de amatör olması.
Gerçekten ABD’nin derin ve karanlık güçleri, Tramp’ı seçime sokmamak, dahası ortadan kaldırmak gibi bir karara varmış olsaydı, defterini çoktan dürmüş olurlardı.
Profesyonel tetikçiler devreye girerdi. Şimdiye kadar gösterişli bir törenle gömerlerdi. Süslü mezarı ziyaretçi akınına uğrardı.
Filmlerde gördüğümüz gibi tetikçiyi de başka bir tetikçi temize havale etmiş olurdu.
Belki bu silsile aralıksız devam ederdi ve bugün yüzüncü tetikçi yüz birinci tarafından ensesinden vurulur yahut trafik kazasında ölürdü.
Çok mu abarttık? Olsun, söz konusu Amerika olunca abartmak gerekir ve hatta öylesi yaraşır. Her şeyleri abartılı adamların. Arabaları, evleri, sözleri, silahları, porsiyonları, lafları vs.
*
İkinci suikast teşebbüsünde bulunan kişi herhâlde ilkinin haberlerini takip etti ve kendisinin daha iyisini yapacağına karar verdi. Silahını ve mermilerini alıp takibe başladı. Kendince en uygun yer ve zamanı yakalayıp tetiğe bastı. Fakat vuramadı. Sonra da yakayı ele verdi.
Amatörlük budur zaten. Hepsi birbirini izler ve taklit olduğu için hepsi birbirine benzer.
Şimdi ABD’de kim bilir kaç kişi, kendisinin bu ikisinden daha iyisini yapacağını, atınca vurup düşüreceğini düşünüyordur. Belki plân yapmaya başlayan bile vardır. (Kendine güven de abartılı adamlarda.)
Tramp ise keyifli açıklamalar yapıyor. “Yıkılmadım, ayaktayım” diyerek yolundan dönmeyeceğini bildiriyor. Kamuoyu araştırmalarında biraz geride olsa da kazanacağına inanıyor.
Kazanabilir mi, bilinmez. Kamala da iddialı.
Bize göre hangisi kazansa iyi?
Hiçbiri.
Ne Tramp kazansın, ne Kamala kazansın. İkisi de kaybetsin. ABD başkansız kalsın. Fetrete girsinler, bir daha da çıkamasınlar.
Böylece Gazze, Filistin başta olmak üzere bütün dünya rahat birkaç nefes alır, İsrail’in de burnu sürtülür.
Fakat maalesef böyle bir durum olmaz. İllâ ki biri öne geçer. İllâ, illâ…