KISA yazıları daha çok
sevdiğinizi gözlemledim ve zor da olsa bu yazıyla kısa yazmaya başlıyorum.
Bakalım,
ülkemizde iki sene önce başlayan Başkanlık Modeli’ni kısaca değerlendirebilecek
miyim?
***
Cumhurbaşkanımızın
yönetim tarzına Başkanlık Modeli çok uydu. Bazı bakanlarımız ve genel müdürlerimizin
de hemen adapte olabilmeleri harika bir durum.
Fakat
ne yazık ki, bakanlıklarımızdan ve kurumlarımızdan, henüz geçen yüzyılda
olduklarını sananlar var.
Elbette
Başkanlık Modeli’nin imkânlarını kullanarak başarılı hizmet veren kurumlarımızı
ne kadar tebrik etsek azdır, ancak başarısızların da hızla ikaz edilmesi lâzım…
Özellikle
şahsen bu ikazı her plâtformda yapacağımı belirtmek isterim. Çünkü biz, “Aman kardeşlerimizi
üzmeyelim, parti içinde antipatik görünmeyelim” diye, sonunda dünyanın en güzel
şehriyle Türkiye’mizin başşehrini ve sakinlerini küstürdük.
Kapı
kapı süt dağıtılması gibi geçen asrın âdetlerine ve hizmetlerin durdurulmasına halkımızı
âdeta mahkûm ettik.
Nihâyet,
25 senelik Haliç’in temizlenmesine verilen emekler de havaya gitmek üzere.
Hizmetler çürümeye başladı ki kokular yükseliyor.
Peki,
ikazı yapmayan bizlerin hiç mi mesuliyeti yok?
Net
olarak, öneririz. Önerdiğimizden daha iyisini biliyorsanız yaparsınız, ama
önerdiğimizden daha kötüsüne râzı değiliz. Çıtamız, Cumhurbaşkanımızın iş
anlayışı!
Ne
önerdiğimizi gerçekleştiren, ne de daha iyisini yapmadığı gibi bir senedir
cevap da vermeyen bakanlarımız ve genel müdürlerimiz var. Geçenlerde bir
bakanımız, üç beş sayfalık bir belge hazırlamak için “-acak, -ecek” cümleleri
kuruyor. “İki senedir neredeydin?”
sorusunun sorulmayacağını mı sanıyor acaba? E, şimdi susalım mı yani?
2023’ten
sonra da Cumhurbaşkanımızın başımızda olmasını istememizin fiilî duâsı, kalan üç
yılı geçmiş iki yılda yaptıkları gibi israf ettirmemektir.
Bu
kişileri bu görevlere getiren de Cumhurbaşkanımızdır ve yük onun
omuzlarındadır.
Ekranlarda
Cumhurbaşkanımıza iltifat ederek değil, iyi icraat yapıp onları tanıtarak halkı
memnun etmek sûretiyle vazîfeye devam edilebileceğinin farkında olunması, herhâlde
en doğrusudur!
Ayrıca
halk olarak, bütün bakanlıkların ve kurumların pandemi servisinde
çalışmadıklarının veya terörist peşinde koşmadıklarının yahut Libya’da
bulunmadıklarının farkındayız.
Pandemi mandemi konuşuluyor ama hayat devam ediyor. Kaybedilen belediyeleri ne merkezî idarenin icraatları kurtarabildi, ne de bu belediyelerin başarılı birimlerinin icraatları.