Başarı kıstası

Bitiş düdüğünü duymadıysanız, yarış bitmemiştir! Başarısızlık karşısında paniğe kapılmayan, telaş ve heyecan göstermeyen, yaptıklarından pişmanlık duymadan çalışmalarını inat ve sabırla sürdüren insanlar, sonunda başarıya ulaşabilenlerdir.

İNSANLAR yaptıkları işten mutlu oldukları noktada kendilerini başarılı addedebilirler. Her insanda beklentiler farklı olduğu için mutluluk algılaması ve tabiatıyla başarı kıstası da farklı olacaktır. Zevkler ve renkler nasıl tartışılamıyorsa başarı anlayışları ve beklentileri de tartışılmamalıdır.

Başarı insandan insana, toplumdan topluma, olay ve yere göre değişen bir kavramdır. Toplumdaki kıyaslamalar bilerek veya bilmeyerek kendi başarı kabulümüzü bir başkasına dayatma sonucu istenmeyen huzursuzluklara veya telâfi edilemez sonuçlarla karşılaşmamıza sebep olabilmektedir.

İnsanın duygu ve düşünceleri hesaba katılmalı, bir sosyal varlık olarak toplum içindeki yeri ve gösterdiği davranışlar dikkate alınıp değerlendirilmelidir. İnsanın diğer kişilerle olan iletişimi, problem çözme yeteneği, olumlu ve olumsuz olaylardaki tepkisinin derecesi, olgu ve olaylara bakış açısı önemlidir.

Toplumda başarının yanlış algılanması, insanların yanlış yönlendirilmelerine sebep olmaktadır. “Çok para kazanan insan başarılı, az kazanan başarısız” gibi başarıyı sadece kazanılan parayla ölçme yanlışlığına düşülüyor. Öğrenci özelinde düşünüldüğünde ise sınavda iyi not alan kişi başarılı, düşük not alan ise başarısız addediliyor. Varılan sonuçla ya takdir gören iyi insan ya da beğenilmeyen ve kötü insan olarak nitelendiriliyor. Oysa ne düşük not alan öğrenci, ne de az para kazanan insan sadece bu sebeplerden dolayı başarısız sayılabilir. Başarı, başlanan noktadan ne kadar ileriye geçilebildiği ile ölçülmelidir. Yani mevcut kapasiteyi ne kadar yükseltip yükseltemediği, ölçüyü belirlemelidir.

Toplumsal uyumu, insanî ilişkileri, görev ve sorumluluk bilinci, işine verdiği önem ve istikrarlı tavrı gibi nitelikleri ön plâna çıkarılmalıdır insanın. Çok para kazanıp mutlu olmayan, kendine, ailesine ve insanlığa olumlu katkı sağlamayan sayısız insan vardır. Aynı şekilde, çok yüksek derecede notlar alıp iyi okullar bitirmesine rağmen, yaşam mücadelesinde beklenen standardı tutturamayan başarısız ve mutsuz binlerce insana rastlanır.

Başarısızlıklarını bir deneyim addedenler, başarabilenlerdir. İşini kendine yük olarak gören, daha az çalışmayı meziyet sayan insanlar hem başarısız, hem de mutsuzdurlar. Hayattan zevk almazlar. Problemsiz yaşıyor gibi görünseler bile bu, hayata karşı aşırı duyarsızlıklarındandır. Oysa işini yükselmek ve hayatta başarılı olmak için fırsat alanı olarak gören ve üretmeyi hedef edinen insanlar iş yerinde başarılı oldukları gibi, yaptıkları işten zevk aldıkları için mutluluk duyar, yaşamaktan zevk alır, dolayısıyla hayatlarından memnundurlar.

Düşünce, duygu ve içgüdüye sahip olan insan, sadece bedenden ibaret olmadığının farkında olmalı, kişiliğinde oluşturduğu şahsiyetinin kıymetini bilip korumalıdır. Kişiliğin aynası olan şahsiyet, insanın hayatta ne olup ne olmayacağının göstergesidir. İnsanın edinmiş olduğu olumlu alışkanlıklar da, olumsuz alışkanlıklar da her zaman kendisi ile birliktedir. Sağlam irade gösterip doğru davranış edinen olumlu kişilik sahibi insanlar, hayat mücadelesinde başarıyı daha kolay yakalarlar. İşi kaderine terk etmek ve kendi arzu ettiği şartların oluşmasını beklemek, sonunda insanın hüsrana uğramasına yol açar.

Her yarışta bir başlangıç ve bitiş noktası vardır. Başlama stilinizin nasıl olduğundan çok, bitirme şekliniz önemlidir. Bitiş noktasına varana kadar yarışı kaybetmediğinizi bilmenizde yarar vardır. Burada tavşan ile kaplumbağanın yarışını hatırlamakta yarar var.

Ormanlar kralı aslan, hükmettiği ormanda yaşayan hayvanlara bir duyuru çıkarır. Yarışa katılmak isteyen her hayvanın kendisine bir rakip seçmesini bildirir. Hayvanlar arasında oluşan çiftlerden en ilgincini tavşan-kaplumbağa çifti oluşturur. Çünkü tavşan dâhil herkes bu yarışın başlamadan bittiğine inanmaktadır. Sessizliğiyle ün yapmış olan kaplumbağa ise işinin ciddiyetine dalmış, “Başla” komutunu heyecanla beklemektedir. Tavşan ise gönül rahatlığı içerisinde, daha yarış başlamadan kazanmış olmanın heyecanını yaşamaktadır. Başlama işareti ile yarış başlar. Kaplumbağa kendine düşeni yapmak için olanca gücüyle yarışa konsantre olup devam eder. Tavşan, fiziksel yapısının üstünlüğüne güvenerek ve de şımarıklığına kapılarak kendince rakibiyle alay eder. Bir ağaç gölgesine çekilir, yalancıktan uyumaya koyulur. Ne var ki, saflığının cezasını gerçekten uyuyup kalmasıyla öder. Kaplumbağa da kan ter içinde varış ipini göğüsleyerek birinci olur.

Bitiş düdüğünü duymadıysanız, yarış bitmemiştir! Bir insanın başardığı ve başaramadığı her şey doğrudan kendi düşüncelerinin sonucudur. Başarısızlık karşısında paniğe kapılmayan, telaş ve heyecan göstermeyen, yaptıklarından pişmanlık duymadan çalışmalarını inat ve sabırla sürdüren insanlar, sonunda başarıya ulaşabilenlerdir.

Bilinmelidir ki, hayatta en gerekli şey, güçten önce sabır gerektirir. Kendinde güç hisseden ve süreç içinde sabır gösteren kişi başarır.


Çevremizde orta yaş ve üzeri birçok insanın hayat ile ilgili beklentilerinin kalmadığına, hatta düşünseler bile geç kaldıklarıyla ilgili mazeretler ürettiklerine şahit oluruz. Oysa insan yaşadığı müddetçe belirli bir hedefi devam ettirebilirse hayattan zevk alabilir, mutlu olabilir. Bu konuda canlı örnekleri görmek mümkündür. Unutulmamalıdır ki, insan hangi yaşta rolünün bittiğine inanıyorsa, o yaşta bitmiştir. Sağlıklı düşünen insanlara düşen görev, yaşadığı müddetçe rollerini sürdürüp hayatla ilgisini devam ettirmektir.

Toplumda başarının yanlış algılanması insanların yanlış yönlendirilmesine sebep olabiliyor. Sınavda iyi not alan kişi başarılı ve iyi insan, düşük not alan ise başarısız, beğenilmeyen insan olarak nitelendirilebildiği gibi… Başarı kişiseldir. Birine göre başarı noktası, başka bir kişiye göre başarısızlık olabilir. Kendine hedef olarak seçtiği çıtanın yüksekliği kişinin başarısını belirler. Fedakârlık olmadan başarı olamaz. İnsanın başarısı, gündelik ve geleceğine hiç katkısı olmayacak basit ve karmaşık heveslerinden vazgeçmesine bağlıdır. Hedef ve düşünceleri ne kadar yüksek olursa, varılan nokta da o kadar büyük, mutluluk verici ve kalıcı olacaktır. Hayat mücadelesindeki başarı kıstaslarını doğru belirlemek ve yararı olmayan düşünceyi değiştirmekte daha fazla geç kalınmamalıdır.

Başarısızlıklarda hayata iyimser bakabilen insanlar, hata aramak yerine eksiklikleri nasıl giderebilecekleri konusunda kafa yorarlar. Yılmadan, usanmadan çalışmak ve hiçbir zaman pes etmeyerek başarmak için ellerinden geleni yaparlar. Başarısızlığın sebeplerinin kendilerinden kaynaklanmadığı inancıyla durumda değişiklikler yapar, yeni çıkış yolları arayarak çalışma stillerini değiştirip yollarına devam ederler.

Kötümser olan kişi ise, başarısızlığın sebebinin genellikle kendinden kaynaklandığını, tek suçlunun kendisi olduğunu düşünerek, ne yaparsa yapsın başarılı olamayacağı konusunda negatif enerji yüklenerek moral çöküntüsüne girer. Ya da olumsuz sonuca ulaşmasında başkalarının etkilerinin olduğu gibi gereksiz savunmalara sığınır. Nasıl ki başarı kişiye özel ise başarısızlık da kişiye özeldir.

Başarı elde etmenin vazgeçilmez unsurlarından önemli biri de, başarısız durumlarda pes etmemek, kararlılıkla ve yılmadan çalışmalarına istikrarlı bir şekilde devam etmektir. Karşılaştığı problemlerde yılgınlığa düşmeden, “Bununla nasıl baş edebilirim?” anlayışıyla yaklaşarak sorunların çözümünde kararlı bir tutum takınmanın olumlu sonuç alma imkânı sağladığı unutulmamalıdır. Bunun için içtenlikle olaya sahip çıkmak ve konu ile bütünleşmek gerekir. Kendini işine veren ve adeta başarıya kilitlenen insanların şansları daima yüksektir.

Tam konsantre olmuş kişi o an için dış dünyadan kopar, gözü hiçbir şeyi görmez, kulağı bir şey duymaz, sadece önündeki uğraşıyla meşguldür. Bu noktada başarısızlık değil, başarı, hem de üstün başarı kendini gösterecektir.

Kişi kendi başarı kıstasını belirlemelidir. Nereden nasıl başladığını tespit etmeli, bulunduğu noktayı görmeli, arzu ettiği yerde olup olmadığını sorgulamalı ve hedefine gidecek şekilde kendi cevabını içtenlikle kendisine vermelidir. Başarıyı yakalamak için olumsuzlukların önünü kesmek, engelleri ortadan kaldırarak başarıya odaklanmanın gereğine inanmaktır. Çalıştığı konuya ilgi duymanın ve bunu yapmaktan zevk almanın başarıyı beraberinde getirdiğini akıldan çıkarmamalıdır. Kişinin kendisini doğal yeteneklerinin olduğu yöne sevk etmesi, güçlü olduğu yönlere yüklenip zayıf olduğu yönleri uygun yöntemlerle destekleyerek geliştirmesi ihmâl edilmemelidir. Kişi bu bilinçle yaklaşım gösterdiğinde, kendi başarı kıstasını belirler ve başarısının arttığını yaşayarak görecektir.