AŞK, birbiriyle taban
tabana zıt tanımlamalara maruz kalmış bir kavram.
Aşk,
kimilerince hastalık, kimilerince en ulvi duygu...
Aşk,
içerisindeki letafet korunduğunda ve ten sevdasına indirgenmediğinde yani saf
kaldığında her şeyi saflaştırmasından, kirden ve pastan arındırmasından dolayı
rahmet...
Lâtif
bir duygu olan aşkı rahmet olarak görenler, içindeki zıtlıklardan,
kıskançlıklardan ve şeytanî düşüncelerden çabuk arınırlar.
İranlı
ünlü yönetmen Mecid Mecidi, 2001 yapımı “Baran” filminde aşkı bu yönüyle
mükemmel bir şekilde işliyor.
Mecidi’nin
senaryosunu yazıp yönettiği filmin başrollerinde Hüseyin Abidini, Zehra Bahrami
ve Rıza Naci yer alıyor.
***
Lâtif,
Tahran’da bir inşaatta çalışan işçilere çay ve yemek hazırlıyordur. İşinden
memnundur. Ama bir gün inşaatta bir işçinin ayağı kırılır.
Yaralanan
işçinin yerine oğlu Rahmat işe alınır. Fakat Rahmat, ağır inşaat işlerinde
çalışmakta zorlanınca Lâtif’in işini Rahmat’a verirler.
Daha
ağır işlerde çalışmaya başlayan Lâtif, işini elinden alan Rahmat’a kin
beslemeye başlar. Tâ ki Rahmat’ın sırrını öğrenene kadar…
Ana
karakterin isimleri olan “Lâtif” ve “Rahmet” isimleri alelade seçilmiş isimler
değil. Bu isimler, aşkın lâtif bir duygu olup insana verilmiş bir rahmet
olduğunu anlatır. Bu metafor, filmin alt metninin temelini oluşturur.
Âşık
olan Lâtif, içindeki kötü düşüncelerden kurtulmaya, kin ve nefretten arınmaya
başlayarak insanî değerler üzerinden varlığını adeta yeniden inşâ eder.
Bazen
sadece bir tebessüm, âşıkı mutlu etmeye yeter. Bazen buna bile gerek kalmaz.
Maşukun ayağının izi, hatta ayağının tozu bile maşukun gönlünde gülşenlerin
açmasını sağlar.
Yağmur,
toprağı yeşerten rahmettir. Yani yağmuru rahmet olarak tanımlarız.
Bu
detay, filmin son sahnesinde mükemmel bir şekilde işlenmiş. Bu nedenle son
sahnedeki ayak izi ve yağmurun o ayak izini ıslatması, benim en etkilendiğim
sahne oldu.
Bu
ayak izi, hem Lâtif’in aşkını, hem de diri tutmaya çalıştığı umudunu anlatıyor.
Ayak izine düşen yağmursa Lâtif’in umutlarını yeşerten bir rahmet rolünde adeta.
Film,
sadece aşkı anlatmıyor. Mültecilerin hayatlarına da ışık tutuyor.
Savaş
yüzünden topraklarından kopan insanların yaşadığı yoksulluk ve zorluklar filmin
alt metninde çok iyi işleniyor.
İnsanların
çaresizliğinden faydalananların oluşturduğu sömürü ve insanlık dışı çalışma
koşullarına boyun eğmek zorunda kalan insanların durumu bütün yalınlığı ile
gözler önüne seriliyor.
İyi seyirler…